kartız bitene kadar

    "kürdüz ölene kadar" dır türkünün asıl adı. ahmet kaya dağdaki kürt kardeşleri için yazmıştır bunu. pkk konserinde söylemiştir. "ben müziini dinniyom ağbi" diyenlere selamlarla iletelim.

    kürdüz sonuna kadar,
    kürdüz ölene kadar,
    vallahi biz apo'yu özledik...

    diye de sözleri vardır.
    (08.07.2009 21:04)

michael jackson

    vitiligo hastası olduğu için operasyonlar geçirmişti, hayatı boyunca da bu yüzden bu kadar sağlıksız bir vücuda sahipti. ölümünden sonra bile bundan habersiz abuksubuk yorum yapanlar şu an yanımda olsa bir kaşık suda boğarım sanırım kendilerini. cahillik özellikle böyle zamanlarda katlanılmaz bir şey olup çıkıyor. adam vitiligo hastasıydı, bu yüzden beyazladı, anladınız mı? zenci olmaktan utanıyor filan değildi. sokun şunu kafanıza. michael jackson keyfinden değil, hasta olduğu için ameliyat olmuştu.

    tüm dünyada ismini bilmeyenin olmadığı şu koskoca star kalp kriziden göçüp gitti. hayatım boyunca adını asla unutmayacağım. çocukluğum onun şarkılarını dinleyip danslarını yapmaya çalışmakla geçti. en büyük idolümdü. şarkılarının her birini ezbere bilirim. kasetlerini bulabilmek için neler denemedim ki? müzik setinde döne dönde bozulan dangerous albümünün orjinali eski odamda bekliyor bir çekmecede, hâlâ...

    bundan sonra doğan çocuklar artık onun adını sadece eski bir efsanenin kalıntıları olarak duyacak. bu da demektir ki ben artık çocukluğumu kaybediyorum arkadaşlar. bizim çocuk olduğumuz zamanlar artık baya baya tarih olmuş ve unutulmaya yüz tutmuş. michael jackson nasıl ölür olum? nası lan?

    michael jackson, jacko ya da mj, sanırım büyük bir çoğunluğumuzun ölümsüz sandığı bir adammış ki bu kadar şaşırdık ve hepimiz seviyormuşuz demek ki tüm dünya yas tutuyor şu anda.

    bir dönemi başlattı thriller'la. bir dönemi bitirdi ölümüyle.

    öldükten sonra gittiği bir yer yok, biliyorum. ama eğer varsa umarım orada mutluluğu ve huzuru bulur. burada onu mutlu etmemek için her şeyi yaptık çünkü...

    rip king of pop.
    (26.06.2009 11:20)

windows vista

    dünya çapında klasik bilgisayar kullanıcısı tribi şudur; ben bilgisayarıma her şeyi yükleyeyim ama hiçbir şey çakışmasın, her şey süper olsun, ben her türlü hizmeti alayım ama hiç para ödemeyeyim, ben her türlü programı yükleyeyim ama hiç hata vermesin, tek tıklamayla her şeyi yapayım...

    işte bu yüzden büyük bir kitle microsoft'a söver de durur. hatta babasının firmasıymış gibi "gidin bunu baştan yapın lan olmamış beğenmedim" de diyebilir. şahsen ben bill gates olsam bu tür aşırı şımarık ve aşırı tembel kullanıcıların isteklerini filan zerre sallamazdım. işletim sistemi yazılımı dünyanın en ciddi yazılım işi ve bu yüzden de aşırı karmaşık ve aşırı zor. dünyanın dört bir yanında yüzlerce farklı firma tarafından üretlilen ve üretilmiş her türden binlerce donanıma destek verecek, çakışma yapmayacak ve hepsini de sorunsuz çalıştıracak? iyi de bu nasıl olacak? bunların hepsini microsoft üretmedi ki? yani adamlara acıyorum bazen, ne yapsalar bazı insanlar asla mutlu ve memnun olmuyorlar. kasıyorlar ama kullanıcılar daha da şımarıyor. sanki herifler windows gibi bir şey üretip zaten süper bir iş çıkarmamış gibi...

    ayrıca vista kernel sisteminden vazgeçip farklı bir core işletmesine sahip olduğu için kernel sistemiyle çalışan eski yazılımlarda problem yaşatabiliyor. xp kullanan insanların kernel.dll hatasını ezbere bildikleri düşünülürse vista aslında çölde vaha gibi. ama microsoft bu kernel zımbırtısından neden vazgeçtiğini windows 7'de iyi ortaya koymuş. windows 7 bu sene sonunda çıkacak, ben rc sürümünü yükleyip kullandım ve vista'dan 2 kat daha hızlı çalıştığını, daha güzel göründüğünü ve çok daha usa işi bir sistem olduğunu söyleyebilirim. vista'ya sürekli bnok atan insanlar windows 7 çıktığında aslında o süper sistemin windows vista sayesinde ortaya çıktığını da düşünmeyecekler. her neyse.

    ayrıca bilgisayarınızın çözünürlüğünü zorlamak istiyorsanız en başta monitörünüzün bu işe biraz bozulacağını bilin ve windowstan böyle bir işe kalkışmasını bekleyerek ona hakaret etmeyin. vista o işi yapmaz çünkü dava edilmekten korkar. siz de kendinize freeware dandik bi program indirip çözünürlüğünüzü vista kontrolü dışında değiştirin, sorun morun kalmasın. böylece microsoft'u dava edemezsiniz. dünyada cd sürücüsünü kahve tutacağı sanacak kadar gerizekalı bilgisayar kullanıcıları olduğunu düşünürseniz adamların haklı olduğunu da göreceksiniz.

    vista sistem boştayken 450 500 mb bellek kullanır. 10 15 program yüklerseniz bu oran 650 mb filan olur. şu anda en ucuz donanım bellek olduğuna göre gidin 50 liraya kendinize 1 gb bellek alın, göreceksiniz hiç probleminiz kalmayacak. 2 gb belleğiniz yoksa da zaten vistaya hiç bulaşmayın, kastırır. zaten şu zamanda 2 gb belleğiniz yoksa bilgisayarınız hafiften allahlık demektir bildireyim.

    microsoft iyi işler yapıyor hem kendi kârı hem de insanların bilgisayar rahatlığı için. bu yüzden şu adamlara sövmekten vazgeçin de birazcık memnun olun. şu an sahip olduğumuz pc denen şeyin çook büyük bir bölümünü bu adamlara borçluyuz çünkü.
    (22.06.2009 15:45)

scarface

melis

a pirate i was meant to be

    şişman korsanın elindeki zımbırtıyı sallayarak oynayışıyla akıllarda kalan mi3 harikası.
    (14.06.2009 00:10)

iyi de bana ne

    duman'ın yeni albümünde bulunan, politik içeriğe sahip şukela şarkı. hislerime tercüman olmuş. hiçbir şeyi umursamayanlara, ipimle kuşağım modunda gezenlere güzel giydirilmiş. yepyeni insanlarımıza sesleniyor, din diyanet bahanesiyle milletten altın toplayanlara öpücük atıyor.

    sözleri;

    yepyeni bir insanımız var
    akıl yolundan öylesine uzaklar
    aralarında hoş bir uyum var
    ayıp değil mi, hiç mi umursamazlar

    altınlarınızı çaldılar
    topraklarınızı verdiler
    tarihi baştan yazdılar
    iyi de bana ne

    insanlığımızı ezdiler
    aydınlarımızı kestiler
    ülkeyi çoktan sattılar
    iyi de sana ne

    yepyeni bir insanımız var
    düşünmeden ah, kardeşini boğazlar
    laf aramızda, aslında tek bir sorun var
    günah değilmiş memlekete olanlar

    altınlarınızı çaldılar
    topraklarınızı verdiler
    tarihi baştan yazdılar

    insanlığımızı ezdiler
    aydınlarımızı kestiler
    ülkeyi çoktan sattılar
    iyi de sana ne
    (05.06.2009 15:58)

davut heykeli

ottan boktan hayatlarımıza dair

    hepimiz kendimizi çok bir halt sanıyoruz. kendini çok bi halt sanmayan insan bile içten içe "kendimi bir halt sanmıyorum bu yüzden de süper bir insanım" diyor kendisine. küçüğüz, olgunlaşmamışız insanlık olarak. (böyle uzaktan, tepeden konuşunca da olay hepten bombok bir yere gidiyor ya napıyım kardeşim, bu üslup başka nasıl kulanılır.)

    lcd televizyonlar, milyarlık koltuk takımları ve perdeler satın alabilmek için hayatını kiraya veren insanlardan olmak istemiyorum. alacaksam bile onları çatır çatır nakit parayla almak isterim!

    25 yaşında, yaklaşık bir yıldır işsiz birisi olunca bir şeyi fark ettim: eğer öyle çok şahane bir zekanız yoksa ve bunun üzerine de jenerasyonunuz içerisinde en çok çalışan ve çaba harcayan insanlardan birisi değilseniz, okul birincisi filan değilseniz yani, ortalama bir hayatınız olacak demektir. bu garanti. kendinizi o yoldan çıkarmanın bir yolu yok. çünkü ileriye çabuk çıkabilen insanlar sizden daha çok çalışan ve daha zeki adamlar. sizin yolunuz orta yol. asla bir sınıf birincisiyle aşık atamayacaksınız. çünkü onlara ayrıcalık tanınıyor.

    ve orta yoldaki adam ne için yaşıyor biliyor musunuz? bir ev ve bir araba alabilmek için yaşıyor. çünkü ortalama bir ev 150 bin türk lirası ve normal bir araba da 30 bin türk lirası. toplamda 180 bin türk lirası ediyor sadece bir ev ve araba. orta yolda olan bir insanın bu parayı biriktirmesi için hayatı boyunca hiç durmadan çalışması gerekli. yılda sadece 1 ay izni olan ve sabah 9 akşam 5 çalışan bir memur hayatı boyunca çalışsa bunları ancak hayatının son demlerinde görür. yok öyle güzel bir araba, bahçeli müstakil bir ev hayali filan. apartman dairesinde 3 oda bir salon bir ev ve ortalama bir aile arabası. ancak böyle olur o iş. tüm hayallerinize elveda diyebilirsiniz. sizi buna hazırlayan üniversitelerde okuyorsunuz çünkü. 50 yaşınıza geldiğinizde pişman olacaksınız, ben şimdiden pişmanım.

    bugün kalktım. ders çalıştıktan sonra gidip ekmek arası köfte yedim. komik evet. eve geldim gitar çaldım. ardından million dollar baby filmini izledim. oradan bir replik kaldı aklımda. sonra tekrar çalıştım. sonra ev arkadaşlarım geldi, birer bira içip gitar çaldık, onlar yattılar ben bilgisayar başında kaldım. günüm bu kadar. komik değil.

    filmden aklımda kalan replik "her gün yüzlerce insan ölüyor. bulaşık temizleyenler, yerleri silenler... ve hepsinin aklında bir tek laf var: ben henüz en iyi atışımı yapmamıştım..." çok doğru laf. her ölen erken ölür ya bu yüzden. yarım kalıyoruz öldüğümüzde muhakkak. yapmak için çok ümitlendiğimiz ama bir türlü denk getirip de yapamadığımız şeyler. koydu bana bu laf çünkü ben de, diğer herkes gibi, henüz en iyi atışımı yapmadım ve bu gidişle de yapamayacağım zaten. ne de olsa yapay ellerle çizilmiş bir kaderim var. askere git diyor. kpss çalış diyor, iş bul ve evlen diyor...

    tanıyanlar bilir, benim resime doğuştan büyük bir kabiliyetim var. karakalem çalışmalarım cidden güzel. e peki ne boka yaradı? ben lisedeyken bile daha çok resim çizerdim. şimdi çizdiğim hiçbir şey yok. eskisinden daha kötü çiziyorumdur eminim. bu haldeyken ve bu hep içimde ukte olarak kalmışken ben şimdi ne yaparım? hayatım boyunca bu beni hep kemirmez mi? bundan bahsettiğim herkes bana henüz geç değil, hayallerini bırakma filan diyor. dışarıdan konuşması ne kadar kolay lan, di mi?

    bakıyorum, bunları söyleyenlerin hepsi aslında başka başka yetenekleri olan, ama alakasız şeylerle zaman kaybeden ve hayatını harcayan adamlar. kendileri de biliyor aslında öyle kolay olmadığını her şeyi bırakıp gitmenin. ama kendilerinin yapamadığı şeyleri bizim yapmamızı istiyorlar ya, hayallerini bırakma, geç değil henüz diyorlar. peh!

    ingilizcem iyi seviyede. ama dil okumadım. gitar çalıyorum ama hiç ders alamadım. hepsi köşede kaldı. alakasız bir yerde üniversite okudum. budur hikayem.

    işin kötü tarafı aslında her şeyi geride bırakmak dediğimiz şey bile aslında pek o kadar "her şey" değil. ne var bizi şu anki hayatımızda tutan? en önemli şey ailemiz. en önemli şey sevdiklerimiz. onları bırakamıyoruz. onların bizim bu hayata tutunabilmemiz için emekler vererek yaptığı şeylere nankörlük etmek istemiyoruz. sonunda da arada bir yerde sıkışıp canımızı acıtıyor ve öylece ezilip gidiyoruz. ne ottan boktan bir hayat lan bu! böyle gidecek hayat ne boka yarar ki? neden korkuyoruz?

    düşünsenize, eğer hayatınızı gerçekten de kendinize göre yaşasaydınız şimdi burada olur muydunuz? okuduğunuz bölümü okur muydunuz? ya da sadece orasıyla mı kalırdınız? ben sinema okumak isterdim, sosyoloji okumak isterdim, iletişim ve güzel sanatlar okumak isterdim, resim ve gitar konusunda profesyonel eğitim almak isterdim. hepsini çok derin incelemek istemesem de en azından okumak isterdim. ama sadece kamu yönetimi okuyabildim ve 30 yaşına kadar da bir işe giremezsem olduğum yerde kalacağım, bir işsiz olarak hem de. öylece... yani devlet bana diyor ki 30 yaşına kadar eşşekler gibi çalışıp bir kuruma gir. yoksa sen bir hiçsin. eyvallah. ne diyim.

    ne yapmak istiyorum biliyor musunuz? bir gün her şeyimi çöpe atmak istiyorum, bu bilgisayar da dahil olmak üzere. anneme telefon açıp özür dilemek, yaptıkları için çok müteşşekkir olduğumu söyleyip ondan iznini isteyip beni sınırlayan her şeyden uzağa, siktirip gitmek istiyorum. bir inşaata gidip amelelik yapmam gerekse bile her gece oturup sadece ilgi alanım neyse onunla ilgilenip kendimi yetiştirmek istiyorum. resim müzik vs her neyse. onunla uğraşmak istiyorum. kimseyle uğraşmadan, kimseye hesap vermeden. beni buraya hapseden hayatımdan nefret ettim bugün. ve hapishaneden farksız duran şu geleceğimden de nefret ediyorum. görmediğim yerlere gitmek, görmediğim şeyleri görmek istiyorum. bunu yapmak için nereden başlamam lazım en ufak bir fikrim bile yok. ben çok sıkıldım anam babam, cidden çok sıkıldım. ben bu değilim ve olmak da istemiyorum.
    (27.05.2009 03:19)

samanyolu tv

    çok şaane bi kanaldır. dandirik reality şovlarındaki kötü tipler paso metalcidir. iron maiden dinleyip böyle ot çekip karıya kıza tecavüz eden, sonra anasını bacısını satan tiplere bakın, kulakta küpe, kakarakikiri böyle süperler anasını satayım. çözmüş olayı adamlar.

    kızlardan da zaten birisinin başı açıksa direkt kötü yola düşüyor. orospu oluyor. türbanlı kızlar da dini inançlarının yardımıyla şerefsiz metalcilerin ağından kurtuluyor. ama başı açık kız zaten baştan orospuluğa niyetli olduğundan hemen geliyor oyuna, metalciler başı açık kızı alıyolar öpüyolar.

    cennete 4 huriyle girecez ya, bu kanalı izlemek lazım. çok şey öğrendim.
    (25.05.2009 03:32)

itaatsiz

    ortalarda görünmeyen, aylar önce bir sohbet edip kaçmış bir daha da görünmemiş yazar insanı. hani ben razıyım sen başımı şişir diyordun? noldu? yok kardeşim bu amerikaya gidenler bir değişiyor, bir böyle kendini beğenmiş oluyor, ben anladım artık*
    (25.05.2009 03:27)

yesterday s mistakes

    oi va voi adlı grubun mükemmel şarkısı. mükemmel kelimesini gerçek anlamda kullanıyorum. günlerdir tekrar tekrar dinliyorum ve bir kez olsun sıkılıp da değiştirmedim. en sevdiğim yüz şarkı diye düttürükten bir liste yapsam içine alacağım ilk şarkılardan. sözleri zaten muhteşem ama vokal de inanılmaz. ritmlerin bu kadar vurucu kullanıldığı bir şarkı da pek görmedim. ibranice okunan kısmındaysa garip bir hüzün var. şefkat gibi...

    sözleri:

    don't need another resolution
    to feel as though i'm going somewhere, somewhere.

    you said you needed me,
    or at least that's what i thought.
    at times the memories
    seem to be knocking at my door.
    i've seen the film a million times
    feels like i wrote the storyline
    i refuse to replay
    the mistakes that we made yesterday.

    velifnei konech techinateinu hapili. uvea'd amech, uvea'd amech
    they were yesterdays mistakes

    i like to think i'm stronger now
    victim of common sense
    the truth is that i know i still
    confuse the past with the present tense
    condensing what we had
    to a single frame
    that sticks in my mind
    when i try to move on
    the same image comes back every time

    forgive my selfishness
    i'd be grateful if you can
    forget my ingratitude
    you think i'm twice the girl i am
    they say we should forgive
    but not forget
    what has gone before
    i refuse to replay
    the mistakes that we made yesterday

    velifnei konech techinateinu hapili. uvea'd amech, uvea'd amech
    they were yesterdays mistakes
    yesterday's mistakes
    i refuse to replay the mistakes that we made yesterday
    (22.05.2009 04:38)

hitit cadisi

    gelip beni karmalamış, nerede oduğu merak edilen yazar. özledik. bilsin istedim.
    (20.05.2009 02:43)

ömer seyfettin

    beyaz lale kitabında bir kadının vajinasına ustura sokulup yukarı doğru çekilmesiyle parçalanan bağırsaklardan bahsetmektedir. bunu okuduğum zaman ilkokulda oluğumu ve ne feci bir şok yaşadığımı daha dün gibi hatırlıyorum.

    diyet adlı kitabında kolunu kesen bir adam vardır ki o hikaye zaten bildiğin kabus gibidir.

    bomba adlı hikayesinde de son bölümde bilmeden, sevgilisinin kesilmiş kafasını bir çarşafa sarılı olarak eline alan, ıslak ve ılık çarşafın içinde ne olduğunu bilmeden kucaklayan kadının yaşadıkları anlatılır.

    ulan stephen king okusak daha iyiydi.ya da clive cussler filan. en azından hakiki korku hikayeleri okumuş olurduk!
    bu tür kitaplar yazmış bir adamın hikayeleri bize ilkokulda nasıl okutuldu merak ediyorum. sanırım başkasını bulamadılar. ne de olsa çok hikaye yazarımız yok. bir kemalettin tuğcu, bir de ömer seyfettin...
    (17.05.2009 00:49)

adnan menderes

sayfa: 1-2-3-4-5-6...-123

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.