hiç değişmeyen insan

  1. uydurduğum bir paradoks. tam olarak istikrarlı olmak ve hatayı görüp yön değiştirmek arasında bir paradoks. ikisi de olması gereken ama birbirleriyle çelişen hem iyi hem kötü özellikler.

    "ben hiç değişmedim" diyen insanların istikrarlı bir çizgi çizişini takdir etmek her yerde gereken bir durum. fakat bu tür şeyler belli konular için geçerli olmalı. bir insanı sadece istikrarlı olduğu için değil, hangi konuda istikrarlı olduğuna bakıp öyle takdir etmeliyiz. insan işinde rüşvet almıyorsa ve yıllar yılı da değişmemişse onu takdir etmek gerek. ama bir faşistin "ben hiç değişmedim" demesini bile övenlerle karşılaşınca, hitler'in intihar edene kadar hiç çizgisini değiştirmemesini "iyi bir liderdi" şeklinde yorumlayanları görünce istikrar ile doğru olanı görüp yol değiştirmek meseleleri arasında bir karşılaştırma yapılışını, ve kötü bir konuda da olsa istikrar kavramının seçildiğini görüyorum.

    oysa istikrar bu denli tercih edilesi bir kavram mı? insanın hiç çizgi değiştirmemesi, gerçeği görüp yol değiştirmesinden daha üstün bir kavram mı? bana kalsa bu dünyada hiç çizgi değiştirmeyen birisi yoktur. atatürk bile ülkenin çeşitli yerlerinde birbirleriyle çelişen söylevler söylemiştir. çok övünülen türkçülük akımının öncüleri zamanında osmanlıcılık fikrini savunmuş, o işe yaramayınca türkçülüğe dönmüşlerdir. bu kişileri dönek olarak adlandırmak mümkün müdür? işe yaramadığı, yanlş olduğu görülen bir yoldan sapmak döneklik olarak adlandırılabilir mi? bence hatasını görüp de yön değiştiren kişi, istikrarlı kişiden daha çok takdire şayandır.

    neden hitler gibi bir lidere çizgisini koruduğu için "iyi" diyebiliyoruz?

    çünkü bu paradoksta bir taraf seçiyoruz, bir tarafın ağırlığını kabul ediyoruz. hitler için istikarlıydı diyenler istikrar tarafını seçenler oluyor. ama bu kör bir bakış açısı. ne olursa olsun istikrara inanmak saçma. yapılan iş açık şekilde yanlışken bunda istikrarlı bir çizgi çizilmesinin bence övünülecek bir tarafı yok.

    hiç değişmeyen insan var mıdır bilmiyorum. belki mehmet akif ersoy... ama şu değişim denen şeyin karakterde gerçekleşmesi insanlara bayağı bir zarar veriyor onun farkındayım. ve alışılması zor da oluyor. insanların kolayına giden, sizi tek bir kalıba oturtup sizden hep aynı şeyleri beklemek... hatta bazı zamanlarda bir şeyi ateşlice savunuyorsanız, o konudaki fikirleriniz değişince, değiştiğinizi söylemeniz imkansıza yakın bir hal alıyor.

    dönek lafı da bu yüzden uydurulmuş en ağır ve en yaralayıcı laf sanırım.

    oysa hepimiz gayet iyi biliyoruz değişmeyi. özellikle yirmili yaşlarda olan insanlar en iyi şekilde biliyor. çünkü ergenlikte doğru sandığınız şeylerin birer dökülmesi söz konusu. dünyanızı o zamanki gibi bırakmak imkansız hale geliyor ve doğal olarak da değişiyorsunuz. eskiden el şakalarıyla tanınan bir adamın 1 yıl sonra el şakasından hazetmemesi çok garip ve stresle karşılanıyor.

    american history x filmini izleyenler edward norton'un sadece ne kadar iyi bir aktör olduğunu görmediler sanırım. oradaki karakterin ateşli bir naziden bir hümaniste doğru giden yolda başından geçenler ve mahallesine geri döndüğünde artık bir nazi olmadığını öğrenenlerin tepkisi gerçekten de anlattığım şeye cuk oturan ve saçmalığı da ortada olan bir durum.

    insanlar büyüdükçe değişir ve bu olması gereken birşeydir. değişmeyen kişi sanırım yaşadıklarından hiç ders almayan, tecrübe edinmeyen ve olgunlaşmayan kişi olsa gerek. zira insanı en çok değiştiren şey yaşadıklarından öğrendikleri oluyor. tecrübesi hayata bakışını da değiştiriyor. eskiden öfkeyle akılan şeyler gün gelip gayet anlaşılabilir bir yere oturtulabiliyor.

    değişimini makul bir temele oturtan insanlara kızmamak gerek. dönek lafı ne kadar ağır bir lafsa, hiç değişmeyen adam lafı da bence o kadar ağır bir laf. değiştiğini açık şekilde söyleyen ve bunu doğru düzgün anlatan kişiye hakaret edileceğine, saygı duyulmalı bence.
    (#181532) iknowthepiecesfit|26.03.2008 02:54|