bir canlının bir diğer canlıya söyleyebileceği en güzel söz lakin yürekten gelerek tüm bedeniyle sadece söylemekle yetinmeyip uğruna bir şeyleri feda edebilecekse telaffuz edilmeli. malesef çok ucuzladı artık, uğruna ayakkabısını bile feda edemeyecek canlıların diğerlerine kullanması kadar zararlı bir şey olamaz, yazıktır gerçek degilse kimseye söylenmemelidir duyguları incinir kafası karışır.
kimi zaman duyulması için herşey feda edilebilmektedir. bu 2 hayatımızda pek de sık yan yana gelmezler. bazen özlemi duyulur, " keşke " ler ardından telafuz edilmeye başlanır. kimi zaman da bu cümleyi duyma özlemi hüzün verir geceye, pek bir yalnız olduğunuzu anlarsınız.
ağızdan çok kolay çıkan fakat her zaman taşıdığı anlamda olmayan söz öbeği. bir insanın en çok duymak istediği kelimedir. bazen çok karmaşık durumlardan bu kelime sayesinde kurtulursunuz.
günümüzde insanların ağzına sakız olmuş sevgi cümlesidir. esasen hakedene ve onun eşsizliğine yakışan şekilde, fısıldayarak ama bağıra bağıra, küçük bir tebessümle ama gözyaşları içinde söylenmelidir ve anlamını yitirmemelidir bu kutsal cümle. çünkü sevmek, bir insana seviyorum diyebilmek bu kadar kolay olmamalıdır. ama sevdiğine de söylememek veya söyleyememek zulüm olur bu cümleyi. kutsaldır, basite indirgenmemelidir asla.
anlamı az ve öz söylendiğinde beliren ve değer kazanan söz öbeği. eğer bir kişi sizi durmadan "seni seviyorum" diyorsa artık o sevgiden çok alışkanlığa dönmüştür ve anlamını yitirmiş, adeta bir sakız haline gelmiştir. bu lafı söylemek için bazen uzun süre bekler insan; ama bilmez beklemek anlamsız ve zararlıdır-asla diyememe şansı da vardır *. son ana kadar geciktirilir bu söz öbeği bazen, kişi söyleyemez-aslında çok kolay görünür "ne var ki" diye düşünülür; ama bir insan karşısındakine gerçekten deliler gibi aşıksa bunu söylemekte güçlük çekebilir. ozan kıratlı da "seni sevmek" adlı şiirinde bu konuyla bağlantıları şu sözleri sarfetmiştir:
seni sevmek
sana her an sevdiğimi haykırırken
bir türlü duyuramamak gibi
seni sevmek
gözlerimle aşkımı anlatmaya çalışırken
dilimin tutulması gibi
seni sevmek
her an seni düşünmek
ama bir türlü söyleyememek gibi
seni sevmek
seni düşünerek ölmektense
seni düşünmekten ölmeyi tercih etmek gibi
seni sevmek
sana hissettiklerimi anlatacak
bir sözcük dahi bulamamak gibi
seni seviyorum
seni seviyorum diye
senden önce hiçkimseye
söylemedim dersem
yalan olur...
hiçhesapsız, çılgınca
seni seviyorum
bazen bir çocuğun
karanlıktan korktuğu gibi
seni sevmekten korkuyorum
gözlerim
az önce
iflas etti..
issız, tenha üşüyorum
isıtmak için içimi,içimden
hiçaralık vermeden
seni seviyorum, seni seviyorum
seni seviyorum diyorum
söylememem lazım biliyorum
ama hoşuma gidiyor
içimi ısıtıyor söylüyorum
seni seviyorum, seni seviyorum
seni seviyorum, seni seviyorum
seni seviyorum diye
senden önce hiçkimseye
söylemedim dersem
yaptıklarına bahane bulamamışlar için son derece geniş, derin, güvenli bir sığınak olması, bunu söyledikleri kişinin sonsuza kadar bu sözcüklerden nefret edecek olmasına engel değildir. sadece ilk kez söylendiğinde anlamlıdır, geri kalanlar genelde ve malesef bu iki sözcüğü acilen alınıp paketlenmiş doğumgünü hediyelerine benzetme sebebidir. bazıları bu iki sözcükten nefret eder, çünkü gitgide azalan duyguları sembolize eder bunlar bazen.
her dakika söylenmesi hoş olmayan, hatta itici gelen, ve lâkin gerektiğinde söylemekten kaçılmaması gereken, gereksiz kaçmaya lüzum olmayan sevgi sözü. * böbürlenmeye gerek yoktur.
"elbisesini çıkardığında boynundaki o korkunçyarayı gördüm. geniş ve uzundu.
'allah belanı versin kadın!' diye bağırdım yataktan. 'allah canını alsın, ne yaptın?'
'bir gece kırık şişe ile denedim. beni beğenmiyor musun artık? beni güzel bulmuyor musun?'
yatağa çekip öptüm onu. beni ittikten sonra güldü. 'bazı müşteriler on doları verdikren sonra yarayı görüp vazgeçiyorlar. onluk bende kalıyor. matrak değil mi?'
'evet, çok matrak,' dedim, 'gülmekten kırılacağım... cass, deli kancık, seviyorum seni... kendine zarar vermekten vazgeç; hayatımda senin kadar hayat dolu bir kadın tanımadım.'
yine öpüştük. sessizce ağlıyordu. gözyaşlarını duydum. siyah saçları ölüm bayrağı gibi yayılmıştı yatağa. ağır, duygulu, güzel bir sevişme tutturduk."*
işte "seni seviyorum" demek böyle bir şeydir, sumak gibidir, hank'i bile süründürür, içini burkar, ağzında buruk bir tat bırakır ancak yine de hoşa gider.
tarihin akışından beri sulandırılmış, alamı bu denli laçkalaştırılmış başka bir söz öbeğinin olmadığını bana düşündüren, şu zamanda söyleyenin gerçek meramını ifade edebileceğini düşünmediğim, kirletilmiş kutsal hitap.
karşı cinslerin ilişkilerinin uzamaya başlamasıyla beraber özellikle dişilerin erkeklerden ısrarla duymak istediği, ekeklerin ise büyük bir hazla ısrarla söylemekten kaçındığı bir efsun olarak da yer etmiştir zihinlerde.
çok duyarsan bıktıran,az duyarsan korkutan,kararında olursa seviçten çıldırtan (mani gibi oldu) bir çift söz. erkeklerden rica ediyorum; ihmal etmeyin, abartmayın da tabi... sevdiğine hissettiklerini söylemek ne kadar güzel bi'şi, görün bakın bunlar daha sonra size yol,su elektrik,doğalgaz olarak geri dönecektir.
her zaman dile dökülmeyip gözlerden de süzülen ve aynı süzülüşün karşı taraftan da gelmesi halinde insanın aklını başından alan anlamı çok büyük söz öbeğidir.
nasıl söylenirse söylensin kulağa şiir gibi gelen iki kelimedir. hakeden kişiye söylenmeli, gereksiz yere söylenip sündürülmemelidir. ayrıca benim insafsız sevgiliye birçok kez söylediğim olgunlaşmamış erkek bünyesinde aşırı bir kendine güven mevcuda getiren tehlikeli bişiydir de.
sevdiğiniz tarafından yüzlerce kez size söylenmiş olmasına rağmen her duyduğunuzda içinizden ılık ılık bişeyler akmasına sebebiyet veren, hemen ben de seni seviyorum deme isteği uyandıran, benim için sadece sevdiğim kişiye söyleyebileceğim, bir çok insanın ise içini boşalttıkları, tekerleme gibi kullandıkları ve giderek anlamsızlaştırılan yine de duymayı özlediğim iki sihirli kelime.
ağızla söylenmesindense gözlerle söylenmesi makbuldür kanımca. elinize aldığınız bir taşa bile onlarca kere seni seviyorum diyebilirsiniz ve sonra da onu yere atar yolunuza devam edersiniz ama sevdiğinize baktığınız gibi kimseye bakamazsınız ve ona bir kez baktıktan sonra yolunuza yalnız devam edemezsiniz. ***
kimi insanın kolayca söyleyebildiği ama aslında önemini bilmeden söylediği iki büyülü sözcük. evet çok kolay alt tarafı iki tane sözcükten oluşmuş bir cümle ama onu içten gelerek söylemek öylesine br maneviyattır ki helede bu sözcükleri söylediğiniz insanda sizi seviyorsa işte ozaman dünyanın en mutlu insanı oluveriyorsunuz.yani gerçekten mutluluk büyüsünü yapmış oluyorsunuz. *
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.