queen tinorfithiel

    duyarlı vampirdir kendisi.
    kafasına birşeyi taktığı zaman ufak bir ara vermek ister. geri dönmeyecek tarzda konuşması belki gerçekten geri dönmek istemeyişinden kaynaklanmaktadır. ama dedim ya. duyarlı vampirdir o!

    eskiler; sözlüğün oluşumuna katkıda bulunanlar, olmadıkları takdirde belki bazılarının da burada olamayacağı eskiler...

    sen eskiden neysen şimdi de o'sun queen! hep böyle kal; yazmak istediğini yaz, yaşamak istediğini yaşa...
    (30.05.2007 01:29)

bahar şenliği

    insana üniversitede okuduğunu iliklerinde hissettiren eğlence organizasyonları.

    üniversitede geçen bir senenin -beyinde, yürekte, ruhta ve benim gibi delici kesici aletlerle uğraştıran bir bölümde okuyanların bedeninde- oluşturduğu hasarlardan mütevellit yapılması farz olan eylemdir.

    Çimlere uzanmış, sınırsız alkol tüketen gençler...
    daha çok üye toplayabilmek için tanıtımlarını yapan forumlar...
    Öğrencileri -özellikle erkek olanları- gaza getirip oyunlara katılmasını sağlayan sponsor firma hatunları...
    konser vermek için gelen çok sayıda grup...
    konserde görüp de 'oha! bak kimler gelmiş.' diye tepki verdiğiniz saygın prof.lar...**

    kısacası olması gerektiği gibi olan bir aktivite işte. bir grup arkadaşla birlikte katılınca tadı damakta kalan...
    (29.05.2007 20:53)

dokanmak

    dokunmak kelimesinin kıbrıs aksanındaki karşılığı.

    *sinirli söz öbeği* -dokanma dedim saa ha!

    meali: -dokunma dedim sana!
    (29.05.2007 20:25)

sosyomat com

    taraf tutan yöneticileri bulunan site. bu bağlamda sol görüşlü kişileri bir şekilde bünyesinden uzaklaştırmıştır.
    uzaklaştırılan kişiler sahte hesaplar açıp intikam alma ve siteyi kirletme işlemine girişmişlerdir.

    zaman zaman aklı başında insanlarla rastlaşıp dostluk kurulabilen sitedir de.
    (29.05.2007 20:22)

bu dahil bütün genellemeler yanlıştır

bir geri dönüş hikayesi

    açıklama yapmayacağımı söylesem de aldırmayın bana.. işte yapıyorum..
    işte benim hikayem; gece tek başına internet sayfalarında gezinirken hatıralara dalan kızın hikayesi...

    final haftam başladı bu gün. dün gece yani aslında bu günün erken saatlerinde sanal alemin anal kahkahalarının yankıları kulaklarımda çınlarken, çalışmam gerekirken ancak gücüm kitap kapağını açmaya yetmezken, yaklaşık 1 sene öncesine götürdü beni beynim...

    n'apıyordum ben geçen yıl bu zamanlar?

    geçen yıl bu zamanlar ben, yurdumuzun dandik mi dandik sınav sisteminin kurbanlarındandım. yine çalışmam gerekiyordu ama ben yine sanal alemin kurbanı olmuştum ve yine çalışmıyordum.. Çalışmıyordum ve vampircik sözlüğe tanım yazıyordum. tanım yazmasam da vampircik sözlük'te öyle insanlar vardı ki, öyle güzel muhabbetleri vardı ki... kısacası herşey öyle mükemmeldi ki burada... beynim parmaklarımın, parmaklarım klavyemin tutsağı oluyordu. ne biliyorsam vermeye çalıştım sözlüğe. hissettiğimi aktarmaya, aktarabilenleri kutlamaya çalıştım.

    ancak; birkaç ay sürdü bu tutsaklık. sonrasında tartışmalar, gereksiz polemikler, birbiri ardından kuyu kazmalar vs. vs. sıkıldım hepsinden. aldığım gibi kalemimi bıraktım vampircik sözlük sayfalarını.


    ama şimdi özledim ve döndüm.
    tükürdüğünü yalamak mı? evet, belki de... ama henüz pişman değilim.
    (28.05.2007 20:06)

cumartesi gününü evde geçirmek

    final haftası zorunluluklarından birisidir.

    şöyle ki; sizi evde kalıp çalışmaya zorlayan yoktur lakin pazartesi sınavınız olduğunu bilmenin yükü o kadar ağırdır ki...
    defteri, kitabı ya da son gün çektirdiğiniz fotokopileri elinize almasanız, göz ucuyla bile bakmasanız dahi, o sınavım var psikolojisi yerinizden kalkmanıza bile engel olur...
    (28.05.2007 19:46)

queen tinorfithiel

    vampircik davasında ilk tanıdıklarımdan...
    çekip giderken 'dur!' diyenlerden...
    küçük yaş, kocaman bir akıl...
    harikalar yaratan eller...
    'siyah beyaz olsun dünyam bundan sonra!' dedirten çizimler...

    queen tinorfithiel... queen of darkness...*
    (28.05.2007 19:40)

hmt

    'eskilerden kim kaldı?' diye sorduğumdur...
    hemit'im dir. canımdır ciğerimdir.
    (28.05.2007 19:29)

transkripsion

    trans.. tüm zamanların en en en* popüler dj i..
    seni de özlemişim kuzum...


    edit: sımayli yapmışım.. düzeltme gerektirdi transcım..*
    ama azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz..!!!
    (28.05.2007 19:28)

anoreksiya nervoza

    psikolojik temellere dayalı yemek yiyememe hastalığı.

    karen ve richard kardeşlerden* karen olanın ölüm nedeni. kendisi aslında oldukça ince olmasına rağmen sahip olduğu jeniffer lopez kalçaları insanların** ona bu konuda şaka yapmasına, dalga geçmesine neden olmuştur. karen sürekli sahnede olduğundan, sahip olduğu kalçaların büyük olduğu düşüncesi onu oldukça rahatsız etmeye başlamıştır.(hastalığın psikolojik çöküntü belirtileri)

    karen'a dışarıdan bakıldığında yeme alışkanlıkları normal gibi görünse de günde 40 tane müshil ilacı alıyor oluşu -ki maksimum 2 tane tavsiye edilir- hastalığın, hasta çevresi tarafından zor fark edildiğinin kanıtıdır.
    karen hastalığının son evresinde sadece müshil değil eczaneden kolayca temin edilebilecek olan ve deterjan vb. zararlı maddeler yutulduğunda kusmak için kullanılan haplardan da almaya başlamıştı...
    karen 30lu yaşlarda öldü.


    dikkat edin arkadaşlar; tıpkı diğer fiziksel kusurlar gibi kilo da dalga geçilmemesi gereken hassas bir noktadır. *(nerden nereye bağladım ama)

    (28.05.2007 19:16)

mcleod

    en sevdiğim dj ve en sevdiğim meeeeeeek
    özlemişim seni...
    (28.05.2007 18:45)

deified

    neden belirtmek ve açıklama yapmaksızın tekrar yazmaya başlayacak olandır.
    saygılar sunar...
    (28.05.2007 01:32)

vampircik sözlük

    her sözlük gibi yazarları arasında darılmak, ayar vermek, atışmak ve ilaveten can ciğer olmak, arkadaş olmak, aşık olmak şeklinde eylemlerin gerçekleştiği diyar. insanların bulunduğu her yerde olur zaten bunlar.

    herkes bir kararı bir veya birkaçnedene bağlı olarak alır. atılan her adımın, söylenen her sözün bir sebebi vardır, öyle de olmalıdır. gitmek, kalmak veya tükürdüğünü yalamak... hepsi bir nedene bağlıdır. önemli olan, alınan bu kararlara saygı duymak ve duyulan bu saygı çerçevesinde eleştri yapmaktır.

    hepimizin buradaki amacı belli zaten. diyarla bildiklerimizi paylaşmak, aksaklıkları düzeltmek, ilerlemek ve okunabilir bir sözlük yaratmak. ileride 'benim de katkılarım oldu!' deyip gülümseyebilmek. ama bunların hepsi saygı ve sevgi çerçevesinde güzel.

    bu bağlamda tüm vampirlere uzun ve başarılı bir diyar ömrü dilerim. ****

    (25.07.2006 02:19)

ayrılık vakti

    'keşke o an hiçgelmese' denilebilen anlardan biridir. böyle de bir öyküsü vardır. (tamamen benim uydurmamdır. tüm hakları saklıdır.)*



    gözlerini birbirlerinden kaçırıyorlardı sanki. biliyorlardı eğer göz göze gelirlerse hiçayrılamayacaklarını. aralarındaki bağ o denli güçlüydü ki... tanrım... kenetlenip kalabilirlerdi saatlerce göz göze. hiçkonuşmadan...

    anna bavulunun üzerinde oturmuş ümitsizce yere bakıyordu. birkaçkarınca gördü yerde. sırtlarında yiyeceklerini taşıyan, muhtemelen az sonra kocaman bir ayak tarafından ezilecek olan karıncalar. 'ah!' dedi karıncalara içinden, sanki onu duyacaklarmış gibi. 'yükünüz ne kadar ağır geliyordur kim bilir size? bir de benim yükümü hissedebilseniz...'. kafasını çevirdi başka tarafa.

    el ele gezen bir çift gördü. nasıl da yakışıyorlardı birbirlerine. bir de anton'la kendini düşündü. acaba onlarda yakışıyorlar mıydı? 'evet' dedi sessizce, 'yakışıyorduk sanırım.'. dönüp bakmak istedi biraz ilerde, bir bankın üzerinde oturan anton'a. ama cesaret edemedi. yüreği ağlıyor gibiydi. kalp atışları değişmişti anton'u düşündüğü anda. sanki göğsünü delip çıkmak ister gibi atıyordu kalbi. derin bir nefes aldı ve kalbinin ritimlerini düzene sokmaya çalıştı. tam hayallere dalıyordu ki...

    yaklaşan trenin sesi duyuldu. gözünden bir damla yaş süzüldü anna'nın. yanağını ıslattı ve dudağına doğru akmaya devam etti. gözünden akanlar neydi ki kalbinden akanların yanında. hissettikleri o kadar canını yakıyordu ki, gözyaşlarını silmeye mecali kalmadığını hissediyordu. merak etti aniden. 'acaba o bana bakabiliyor mu? o da ağlıyor mudur şimdi benim gibi sessizce?'.

    düşüncelerini bölen yine trenin sesiydi. ama bu sefer tam karşısında duruyordu. kaldırdı başını ve karşıdaki trene baktı. hıçkırıklara boğulmak geldi içinden ama düğümlendi hıçkırıkları. boğazı ağrıyordu artık ağlamamak için kendini tutmaktan.

    ayağa kalktı, tüm gücünü topladı, o'na baktı. ve bammm!!! anton'la göz gözeydiler şimdi. hemen kafasını çevirdi. o yemyeşil gözlere takılıp kalmamalıydı. yoksa bir adım bile atamayacaktı trene doğru. başı dik, gözlerini trene dikti ve 'ayrılık vakti geldi!' dedi anton'un duyabileceği bir şekilde. eğilip yerde duran bavulu aldı. tak! tak! tak! anna'nın ayakkabılarından çıkan seslerdi bunlar. her bir 'tak!' sesinde anton'un halbine yumruklar iniyordu.

    anton haykırmak isterdi o an. 'seni seviyoruuuuuuuuuuuuuuuuuummmmmmmmm' demek isterdi herkesin duyabileceği şekilde. ama istemezdi ayrılık vaktini daha da zorlaştırmayı. zaten zor değil miydi? anna'nın her adımında göğsüne vuran yumruklar zaten mahfetmiyor muydu herşeyi?

    doğruca yere bakıyordu şimdi anton. düşünceler o kadar hızlı geçiyordu ki aklından... cevaplarını düşünemeyecek kadar hızlı hatta. güçlükle ayağa kalktı. ama hala yere bakıyordu. kafasını kaldırıp anna'ya bakmak istedi. keşke hiçbakmasaydı. anna artık trendeydi. kalktığı yere oturdu umutsuzca. banka uzandı. dizlerini göğsüne çekti, ağlamaya başladı.

    tren kalkalı bir saat olmuştu o hala ağlıyordu. gözleri bu acıya dayanamadı sonra... içi geçti o ızdırap dolu bankın üzerinde. uyuya kaldı. saatler geçmişti. o hala uyuyordu bankta. zaten tren garı da yavaş yavaş boşalmaya başlamıştı. tek tük insanlar vardı.

    uyanmaya başlamıştı. gerindi, gözlerini açtı yavaşça. bavulunun üzerinde oturan bir melek gördü. rüyada gibiydi sanki. anna bavulunun üzerinde oturmuş ona bakıyordu masum masum. gel sev beni diyen yavru köpek bakışıydı sanki bu bakışlar. anton ayağa kalktı, anna'sının yanına gitti, ellerinden tutup kaldırdı. biraz eğildi anna'nın o pespembe dudaklarından öpebilmek için.

    uyanmaya başlamıştı. gerindi, gözlerini açtı yavaşça. karşısında ona 'bayım uyanın lütfen. banklarda uyumak yasak!' diyen bir görevli vardı. dünyası başına yıkıldı o an. rüyaymış... sadece bir rüya...
    (24.07.2006 05:22)

sayfa: 1-2-3...-27

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.