i am legend

    bir zamanlar işaretler diye bir film vardı mel gibson başrolde oynuyordu da ülkeyi uzaylılar basmıştı. nedense bu filmi izlerken pek çok sahnede aklıma o film geldi. dünya nın yeni tavrı olan tanrının yoluna gelin dünyayı yok eden siz olsanızda tanrı sizi yalnız bırakmayacaktır. inanmaktan vazgeçmeyin. bush a oy verin. 112 salonda türkçe dublajlı olarakta gösterime girmiş bir film artık gerisini siz tahmin edin. yeni moda modern muhafazakar dünyanın sinema anlayışı cümlemize hayırlı olsun.
    (05.02.2008 15:23)

the wall

    sıraya dizilmiş öğrenciler,bir örnek kıyafetler adımlar dahi aynı ritimde ilerliyor. bir örmek askerler, bir örnek üniformalar, aynı vurguya bağlı sloganlar adımlar dahi aynı ritimde ilerliyor. ilerleyiş bir duvarın altına ya bu duvarı yıkmak gerek ya da kıyma makinasının bıçağında yeni bir forma bürünmek. ya sistemin içerisinde canavarlaşmak ya da kendi çığlığını atarak ayaklanmak. eğitim adı altında verilenlerin eğitip eğitmediğinin farkına varmak. fabrikasyon olmaktansa kendini yaratmak. müzik şölenine sizde katılın gördükleriniz size birilerinin hikayesini anlatacak. kim bilir belkide anlatılan sizin hikayenizdir.
    (22.01.2008 03:33)

cemil ipekçi

    eşcinsel olduğunu açık bir şekilde ifade eden bıyıklı amca-yenge son günlerde fatih altaylı ya verdiği röportajı ile gündemde. her zaman merak etmişimdir insanlar neden kendi sorunlarıyla ilgilenmeleri gerekirken başkalarının dertleri ile meşgul olurlar acaba? sen eşcinselsin ve tv de bu konunun konuşulmasının dahi yasaklandığı, yılların huysuz virjininin sırf bu mantık üzerinden yasağa uğradığı bir dönemde bunları göremiyorsun ve başkalarının derdine çare olmaya çalışıyorsun hemde bu yasağı uygulayan insanları destekleyerek. keşke kadın olsaydım hayalleri kurmanı anladıkta keşke kadın olup türban taksaydım biraz sado-mazo bir hayal olmuş demekten alamıyorum kendimi. neyse elbette sözlerinde haklısın her insan dinini özgürce yaşamalı elbette kimse ayrımcılığa uğramamalı fakat derdini anlatırken kimi yücelttiğine de dikkat etmen gerek. midesinde sinek olduğun insanları yücelteceğine haklarını savunmaya başlasan daha mantıklı olur. eğer türbanlılarda benim hakkımı savur sanıyorsan rüyadan uyanman gerek muhafazakar olman seni ayrıcalıklı kılmayacaktır. az biraz gazete okur az biraz tv izlersen ekstra çaba harcamadan önüne konulan altın kadehten kafanı kaldırıp olanları gayet net bir şekilde görebilirsin.

    abdullah gülün dış işleri bakanıyken çok başarılı olduğunu gözlerimizle gördük. bakmak istersen karıştır sayfaları avrupa birliği ilişkileri, kıbrıs sorunu, amerika birleşik devleleri, ırak savaşı bak bakalım başarı nerelerdeymiş dil bilmekle çok gezmekle iş bitiyor olsaydı seyyahlar ve tercümanların meclisin ön sıralarında yer almaları gerekirdi.

    türban yasağı reşit olan her insan için kalkmalıdır sonuna kadar desteklenir. ama muhafaza etmem gereken şeyler var diyorsan kendine bir saklama kabı bul, genişçe.
    (07.01.2008 02:07)

estetize edilmiş yaşam

    hayat sınavından kalmış bir yere gelememiş insanların seni büyük bir davanın üyesi yapıyoruzla başlayan ve devam eden süreçleri estetize edilmiş yaşamdır.

    bir walter benjamin kitabıdır.
    (14.11.2007 00:18)

auf der anderen seite

    fatih akın, kazım koyuncuyu ve kanserin yeni yeni yüzünü gençlerin canını alarak gösterdiğini tüm dünyaya duyurmayı bir borç bellemiş kendine. kim bu? kazım koyuncu bizim buralarda çok severler genç yaşta öldü. kanserden...
    kesişen hayatlar bazen bir şans olsa dahi bazen de sonunuzu hazırlayan tesadüfler. ölüme kaldırılan kadehler...
    yaşadığınız topluma ne kadar yabancısınız acaba. elif şafağın sorduğu soru değil mi evim evim güzel evim dediğimiz yer. doğduğun ama kendini bir yabancı gibi hissettiğin yer ne kadar yuvan olabilir ki...
    sevdiğiniz insanı kaybetmenize değecek mi bütün davalar. ne demişlerdi zamanında hayatta hiçbir yere gelememiş bir adamı çok kolay canlı bomba yapabilirsiniz. artık hiç birşey olmaktan çıkar çünkü...
    bir denizin kıyısında umutları tutarız ölümle yaşam arasında. tek bir adımda ölüme yuvarlar ya da tek bir hareketyle ölümden kurtarır. ama her zaman umutlarımızın seyrine dalarız. güzel bir deniz kıyısında. ölümle yaşam arasında...
    neye içelim? ölüme ...
    (30.10.2007 22:21)

rembetiko

    zamanında yunanistan ile türkiye arasında yapılan anlaşma sonucu izmirden göçe sürülen rumların yunanistana gittikleri zaman çektikleri zorlukları ve yanlarında götürdükleri muazzam müziklerini konu alan film tarafsız ve içten ender filmlerden. bazıları karar alır ve biz uymak zorunda kalırız diyerek tüm çekilen acıların sebepsizliğine değinerek kalplerinin hala doğdukları topraklar için attığını göstermektedir ferris. yunanistanda pek kabul gören bir müzik türü olmasada gönüllere dokunacak kadar içten bir müzik türüdür rembetiko ve yine en az onun kadar duygusal olan bir filmdir rembetiko. marika nın hikayesi doğumundan ölümüne yaşadıkları. güneşin doğmasını bekleyen ruhlar için...
    (29.10.2007 01:09)

querelle

    rainer werner fassbinder in ölmeden önce çektiği son filmidir. en son istanbul fim festivali kapsamında yönetmene saygı başlığı adı altında gösterilmiştir. bir denizci olan querelle nin eşcinselliği ve ona duyulan aşkları konu alan film tamamen dekorda çekilmesi itibariyle, ortam atmosferi ışıklarla oldukça başarılı aktarılmış olmasına rağmen şiiri ya da şiirselliği bu kadar yoğun bir şekilde sinemada kullanılmasını itici bulmuşumdur hep. bir filmi on kere izledikten sonra nlamanın bir anlamı yoktur şiir tekrarı fazla zaman gerektirmeyen bir sanattır ama ortalama bir film en az 90 dk sürüyor hem izle hem çözümle birde alt metin oku zor iş. david lynch filmleri gibi üzerinde ancak 2 gün düşündükten sonra çözüm bulmak adamı deli eder. bu sebepledir ki sıradan izleyicilerin uzak durması gereken bir yönetmenin filmidir kendileri.

    eğer şiiri seven bir bünyeniz varsa gördüğünüzle değil altındakiyle uğraşmayı seviyorsanız deneyimleyerek öğrenmekten güzeli yoktur sanırım. filmden aklımda kalan şarkının sözleri; each man kills the thing he loves filmin ne kadar şiirsel olduğununda bir kanıtı niteliğinde.
    (28.10.2007 13:55)

y tu mama tambien

    hayatın temeline seks i almış iki arkadaş ya da günümüz gençliği ne farkı varsa artık, sevişmekten anladıkları kaçan kurtulur mantığı olan bu iki gencin sırları, gizli kalmış açlıkları, kendilerinin iç dünyasında yapacakları yolculukları. yol fimine paralel ilerleyen tuhaf gerçeklerle dolu yaşanmışlıklar. kendilerini ve yaşamlarını bir manifesto ile ölümsüzleştirecek kadar ciddi kabul eden aslında tek amaçları çıkmaz sokağın bir çıkışını bulmak ya da aramak olan iki gencin birbirlerinde kendilerini bulmalarına varan yolun hikayesi. kanser bir kadının kendilerini bulmasına sebep olduğu en güzel şekilde biten ve gençlik filmleri içerisinde sözünü bu kadar net söyleyen ender yapımlardan.

    kıskançlık benzetmeleri oldukça başarılı.

    o en son kendisini annesiyle babasını yatak odasında gördüğünde hissetmişti ile o en son kendisini babasının dolandırıcı olduğunu öğrendiğinde böyle hissetmişti karşılaştırmaları kıskançlığın midenize yaptığı baskı hissine sunulan örnekler olarak filmde yerini buluyor.

    ananı da olarak çevrilen film türkiyede bir dağıtımcı firma tarafından satın alınmış olmasına rağmen gösterime girmemiştir. izleyenler zamanında cine5 ya da bağımsız film festivalinde karşılaşmış olabilirler.

    başrolde gael garcía bernal yer almaktadır hayranı seveni vardır söylemeden geçmemek lazım.
    (28.10.2007 13:42)

buffy summers

    ufak tefek sarışın bir bayandır kendileri. dünyadaki tüm iblislere kafa tutar ki ölüme bile kafa tutmuşluğu vardır. espiri yeteneği gelişmiştir işi başından aşkın her insan gibi (ki sürekli dünyayı kurtarılmış konumda tutmak oldukça zor iştir) aşk hayatı yanına yalaşılamayacak kadar fena durumdadır. en büyük iki aşkı gelmiş geçmiş en ünlü vampir olarak anılan iki arkadaştır ve her ne hikmetse ikiside iyi oldukları dönemlerde buffy ile aşk yaşamışlardır. bir vampir avcısından beklenebilecek hiç bir özelliğe sahip değildir ama avcıdır hemde en güzellerinden. yem olması gerekirken avcı olduğu anlaşılmıştır taaa ilk bölümden. güzeldir, komiktir, saftır...
    (22.10.2007 16:33)

katakuri ke no kofuku

    noluyo ya ne bu korku desen değil, komedi desen fazla ciddi, müzikal mi nasıl yani????
    takeshi miike ın ben yaparsam olur dediği ve hiç bir türe yerleştirilemeyen film tamamiyle absürd sinema örneği. bir şeyi anlamanızı ya da sorularınızı cevaplandırmayı istemeyen yönetmen eksende dönen aile klişesini dalga geçerek bizlere sunar ki aksi halde zaten ortada sıkıcı bir hikaye vardır. hayır kullanılan müzik bile birbirinden bağımsızdı. kendi içinde bağımsız olmak bu demek olsa gerek. kendini herhangi bir sınıfa sokamayıp dokunduğun her yere dokunmak. espirimi ciddi mi insanlar anlamadan söyleyeceği her sözü söylemek. nerdeyim ben allahımmm.


    evet dağın başında hatta iki dağın arasında bir mağaraya pansiyon kursanız bile mutlaka bir japon müşeriniz olur**.
    (21.10.2007 16:30)

uzun eşek

    cinselliği evcilikten sonra bünyesinde en fazla barindiran oyundur. baraj kurmuş bir ardakaş bu arkadaşa eklenerek çoğalan başka arkadaşlar ve onların üzerine binen diğer arkdaşlar şeklinde konumlanan oyun. sado-mazo durumun en saf hali. ayrıca beden dersi dönüşü üst değiştirme sırasinda mutlaka oynan ve yeni yeni noluyo ehem dememe sebep olan oyun olarak anılmaktadır tarafımdan. bir nevi cinsel içeriği olan oyunda yine bir erkek klasiği olan binen taraf makbul sayılmaktadır ki haklıda sayılırlar üstünüze durduk yere bir sürü adamın binmesi pek istecek şey değildir. gençtik, saftık ne freud bilirdik ne psikoseksüel gelşim. koşar, kaçar. dergi karıştırırdık. gençtik büyüdük. fesat olduk...
    (21.08.2007 02:18)

türk milleti zekidir

    türk milleti övgüyü sever.
    türk milleti gaza gelen bir millettir.
    yalan olmayan fakat doğruluğu tartışılabilir sözdür.
    (20.08.2007 01:48)

runaway bride

    garry marshall yönetiminde yıllar sonra yeniden bir araya getirilen julia roberts ve richard gere in yeni bir pretty woman çıkarma çabalarının suya düştüğünü gösterir belge. bu film sayesinde, bir filmi var edenin sadece oyuncu, sadece yönetmen ya da sadece senaryo olmadığı yeniden kanıtlanmış oldu. pretty woman dan arda kalan güzel herşeyin üstüne zift dökülerek bir daha açılmamak üzere kapatılmış olduğunu acı bir şekilde gözlemledik. son zamanlarda izlediğimiz music and lyrics filmi kadar kötü olmasada gayet basit bir film.
    ingilizler yapmış olmasına rağmen music and lyrics filminin erkek oyuncusu ve runaway bride filminin kadın oyuncusunun bir araya geldiği notting hill filmini öne alın sonunda hiç beğenmeseniz dahi müziğe doymuş olursunuz. tamamen sıkılmaktan iyidir.
    (20.08.2007 00:29)

the good german

    mekan ile görüntüleri birleştirmede usta olan yönetmen steven soderbergh yine hünerlerini konusturmuş ve dönemin almanyasina gorsel olarak doyurucu bir yolculuğa çıkarmiş bizleri. senaryo olarak tatmin edici olmasa da, anlatım olarak alışkın olduğumuzun çok dışında kalsada dönemi yansıtmadaki başarısı sebebiyle takdiri haketmektedir. ayrıca george clooney i sürekli yerlede sürünürken görmek azımsanmayacak kadar rahatlatıcıbir etki bırakıyor üzerinizde.
    (19.08.2007 01:45)

bebek okan

    vampircikte görene kadar tanımam etmem dediğim insanlardandı. yonja ve benzeri sitelere üyeliğim olmadığı için adının zikredildiğini hiç duymamıştım. ilk yaptığım linke tıklamak oldu. o korkunç sesle karşı karşıya kaldım; irkildim. hem yonja da yorum yapan arkadaşlar hemde bebek sanhe adlı şahıs o kadar yapay geldiki. dünyadaki her şeyi para sanan insanlar nasılda birbirini bulmuş dedim. bu arada hem yonja hemde vampircikteki yorumları okuyunca aradaki farkı ancak uçurumlarla ifade edebilebileceğini gördüm.

    ben arkadaşı allah islah etsin diyorum ama aynı şekilde böyle yorumlar yapan kişileride. şunu merak ederim ki insanlar neden sadece görüntüsünden dolayı hakarete maruz kalmak zorunda kalır. neden erkekliğini ispat etmek isteyen insanlar sadece feminen görünümü alaya alır. ne güzel, kendini bir halt sanmak için vardır bu insanlar her gördüğünde şükür edersin ya da aslında aşağıda olmadığını ispatlama çabasına girersin, aşağılık kompleksi derler buna. bir zamanlar hortum süleyman vardı insanlar ileride utanç duyulacak bir yüz diye düşünürlerdi görüyoruz ki esin kaynağı olduğu kişilerde oluyormuş.
    en çok merak ettiğim bize ne ne olduğundan sanki ilk kez görüyoruz bu kadar boş bir adamı. fatih üreği hiç tanımadık sanki.en tuhafı ise tanımadığımız halde kıyamet alameti demek, feminen olduğu için yumoş demek (he sen erkeksin ), kendi erkekliğinden utanmak. nedir erkekliğiniz övmek vucudunuzda pompaladığınız kanın basıncını mı artıyor? hitlerin üstün ırk planı gibi sizlerinde üstün erkek yaratma planlarınız mı var. bu adam bu kadar lafı da haketmiyor ama neyse.
    (16.08.2007 01:49)

sayfa: 1-2-3...-33

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.