teletubbies

    dikkat edilmelidir ki, bu garip yaratıklar cinsiyetsizdir.
    birkaç kez izlemeyi denediysem de kimseye tavsiye etmem zira eğlenceli bile değillerdi. gerçeklikten uzak çok çizgifilm izlemişimdir (bkz: voltran) (bkz: şirinler). ama çocuklar için yapılan bir şovun neşeli olmak adına böylesi monotonlaştırılması ve hergün aynı şekilde başlayıp aynı olayların yaşanması, çoğumuza doğal gelse de tam da içinde bulunduğumuz monoton, tekdüze ve düşüncelerden uzak yaşantının sonucudur. bunun çok daha kalitelisi ve bilgilendirici niteliğe sahip olanı da susam sokağı'dır.
    (07.05.2006 13:24)

saf

    herhangi bir katkı içermeyen anlamına gelir. saf alkol, %100 alkol demektir. insanlar için de kullanılır saf sözcüğü, temiz kalpli insan anlamına gelir. ancak saf demek, iyi demek değildir. saf sadece katkısız demektir. saf kötülük de olabilir, saf iyilik de, saf zehir de olabilir saf oksijen de...
    saf bir insandan acımasız bir katil yaratılabilir ama unutmayın ki saf bir insandan asla kahraman yaratılamaz...
    saflık insanlardaki becerileri azaltır, ellerinden alır sanki ve onları tertemiz, bomboş bırakır...
    (07.05.2006 13:15)

abakus

    artık kullanılmayan ama dünyanın en basit ve rahat hesap makinasıdır. 90'lı yıllardan itibaren kullanımı tamamen ortadan kalkmış olan abakus, renkli boncukların, ki her renk grubu belirli bir sayıyı belirtmektedir, bir çerçeve içindeki tellere yatay şekilde dizilmesinden oluşur.
    sayı saymak, toplama-çıkrma yapmak, hesap tutmak için kullanılmıştır yıllarca. benzer bir sistem eski mısır'da ve daha sonra yunanistan'da vergi ve mal varlığı sayımlarında kullanılmıştır (10'luk sayı düzeninin kullanımı ile).
    çocukların matematik ile tanışmaları ve ısınmaları açısından renkli boncukları ile çok faydalı olsa da bu alet teknoloji ile baş edememiştir.
    ayrıca tavla oynayanlar bilirler ki eğer rakip parmakla sayıyorsa zarın nereye geldiğini, abaküs getireyim mi? alay cümlesi ile karşınızdakinin sinirlerini bozarsınız.
    (06.05.2006 23:59)

lazer

    "light amlification by stimulated emmition of radiation" yani "laser" ışını, bildiğimiz ışıktan farklı olarak ışığın tek dalga boyunda düz bir demet halinde yayılmasıdır.
    filmlerde lazer kılıcı, lazer silahı vb. gibi şeyler görmekteyiz ve bunların gerçek dünyadaki kullanımları da mevcuttur, ameliyatlarda lazerle doku yakmak, kazımak (göz-retina ameliyatları gibi) ya da epilasyon, saç dikimi gibi operasyonları...
    (06.05.2006 23:51)

amiral battı

    eskilerden kalma, isim şehir gibi, kağıt üzerinde oynanan bir oyundur. günümüzde artık elektronik cihazlarda ya da masa üstü oyun yapan firmalarda bu oyuna rastlıyor olsak da aslında son derece basittir. 2 oyuncu, 2 kalem ve 2 parça kağıt yeterlidir keyif almak için. kağıtların üzerine isteğe bağlı olarak 12x12 ebatlarindan 20x20 ebatlarina kadar karelere bölünmüş bir şekil çizilir ve yataya sayılar dikeye harfler konarak kolonlar isimlendirilir (ya da tam tersi). amaç buralara biribirine değmeyecek şekilde gemiler yerleştirmek ve kendi gemileriniz batmadan düşmanınkileri batırmaktır.
    öncelikle gemiler:
    amiral,4 kare
    kruvazör, 3 kare
    hücumbot, 2 kare ve
    denizaltı, 1 kare büyüklüğündedir.
    her oyuncu gemilerini, kendi kareli kağıtlarına, bir geminin herhangi bir noktası diğerine temas etmeyecek şekilde (çaprazında da bulunamaz, yanında da) doğrusal (yatayda ya da dikeyde düz olacak şekilde)yerleştirir.
    daha sonra sırayla 3 el atış yapılır. atış yapmak için, sırası gelen oyuncu bir koordinat söyler, örneğin a8,b6,h10...
    eğer karşıdaki oyuncunun bu koordinatlarda gemisi varsa, bir bölümü ya da boşsa oyuncu bunu dile getirir ancak hangi atışın nereye isabet ettiğini dile getirmemek kaydıyla.
    örnek durum; a8 ve a7 koordinatlarında bir 2 li gemi yerleştirilmişse, b6 boşsa ve h10' da bir denizalti varsa verilecek cevap şöyle olmalıdır:
    1 karavana, 1 ikili yara aldı, 1 denizaltı battı.
    bu şekilde sırayla atışlar yapılarak, iki taraftan birinin gemilerinin tümü batana kadar sürdürülür.
    cok zevklidir ve cok güzel zaman geçirilir ama bir de şu kareli kağıtların hazırını satsalar!
    (06.05.2006 22:52)

tayt

    şort ya da bermudanın vücuda yapışıp saran şekli olarak açıklanabilir. özellikle koşu ve atletizmin diğer dallarında yarışan kişilerin kullandığı bir kıyafettir. vücudu sarıp sıcak tutması, koşarken rüzgarın vücuttan akıp gitmesini sağlaması ve şortun sebep olduğu saliselik farkları engellediği için tercih edilir. ayrıca basket ve futbol oyuncuları da vücutlarını sıcak tutmak ve kaslarını daha çabuk ısındırmak amacıyla şortlarının altına giyerler. buz pateni ve bale denince ise akla ilk gelen taytlı erkekler olur. spor yaparken ters gelmese de günlük hayatta bir erkeğin kullanamayacağı kadar feminen bir kıyafettir.
    (06.05.2006 21:27)

dune

    bilgisayar oyunu sevenler için unutulmazdır dune serisi!dune 1 ile başlayan seri aslında stratejiden çok bir adam toplayarak savaşa girme oyunu gibiydi. etraftan adamlar alıyordunuz, politik konuşmalar, yani strateji yönü yoktu oyunun. ancak günümüzdeki warcraft ya da red alert gibi oyunların hepsinin temelindeki oyun motoru dune idi.
    dune 2 yaratıldı ve strateji oyunu dünyası değişiverdi. bir çöl gezegeninde varlıklarını sürdürmeye çalışan 3 ırk. harkonnen (kırmızı), atreides (mavi) ve ordos(yeşil) ırkların bu dünyadaki savaşını konu alırdı. atreides' larin sonic tank araci, harkonnen'ların güçlü devastator'u ve ordos'ların düşman aracına hakim olmanızı saglayan roketatar'ı.
    daha sonra dune2000 ile bir çığır açtılar ve bunu takiben command and conquer çıktı. ve günümüz strateji oyunlarına gelindi.
    dune bir efsanedir bilgisayar oyuncuları için...
    (06.05.2006 19:45)

karanlık

    ışığın olmamasıdır karanlık, aydınlığın olmamasıdır. bir yokluğun, bir hiçliğin, varolmayışın varlığıdır karanlık.
    kimilerini korkutur bu hiçlik, çünkü yok oluştur karanlık ama kendi varlığı vardır onun da. küçük çocuklar korkar karanlıktan, ışık açik yatarlar. karanlık hep gizemlidir, ve korkutur. karanlığın içinde ne vardır bilmeyiz ve ürkeriz küçükken karanlıktan. bazen insan büyür, ama korkusu onunla kalır, karanlık uzak durulandır genelde. karanlık sokaklardan geçilmez, sanki onların günahıymış gibi. karanlık işler denir kötü adamların yaptıklarına, yine karanlığın günahını alırız.
    Oysa karanlık değil midir en yıldızsız gecelerde, gökteki ay bizi terkettiğinde bizle kalan. Karanlık değil midir, bizi geceleri örten ve hatta karanlık değil midir gözlerimizin huzur bulduğu...
    Karanlık...bir hiçliğin, yok oluşun varolma biçimidir...
    (06.05.2006 19:18)

triportor

    özellikle 70'li ve 80'li yillarda kullanılmış olan, 90'lı yıllarda ise tek tük kalan ve çok azımızın görmeye nail olduğu, 3 tekerlekli ve motor hacmi günümüz mobiletleri kadar olan araçtir. arkada iki tekeri, önde tek tekeri olan bu araç, 2 kişiliktir ve kamyoneti andırır ancak görmüş olanlar için bir motorsiklete kabin giydirilip, büyütülmüş halidir. eski türk filmlerinde de rol almış olan bu araç gülşen bubikoğlu ve cüneyt arkın'ın kan davalısı oldukları bir filmde ve metin akpınar, zeki alasya, adile naşit vb. sağlam kadrosu olan ve galata kulesindeki mücevherlerin hırsızlığını konu alan bir filmde de beyaz rengi ve sürekli bozulan motoruyla akıllarda yer etmiştir bu araç.
    (06.05.2006 19:05)

ksilafon

    bu kelimeyi duyunca bile birçok insan küçüklüğüne dönüverir, çünkü çocukluğumuzdaki en patırtılı oyuncaklardan biriydi ksilafon. bilgisayar, atari gibi aygıtların yaygın olmadığı yıllarda, yani 1990 öncesinde doğmuş olan bireylerin hatırlayabileceği bu oyuncak, rengarenk, ufak metal plakaların sırayla dizildiği ve ufak bir tokmakla vurulunca ses çıkaran bir düzenekti. geometri olarak yamuğa benzeyen bir yapısı vardı. 3-5 yaşlarındayken anlamsızca, elimizdeki tokmağı savurarak sesler çıkarırdık, anne babamızın bizlere gülümsemesiyle sevinir, başardığımızı anlar ve daha bir hızlı, daha bir karışık vururduk bu parçalara. aslında, sanatkarların elinde, çok özel tınılar çıkartan bu müzik aletinin çocuklar için yapılmış, küçük boyutlardaki oyuncağıyla bizler de şaheserler yaratırdık, aile içinde.
    günümüz orkestralarında hala yeri olan ksilafon, profesyonel anlamda vurmalı bir çalgıdır ve oyuncağında olduğu gibi gerçeği de metal plakaların çıkardığı seslere dayanan bir düzenektir ve genellikle senfoni orkestralarında kullanılır. metal plakaların boyutları ve kalınlıkları önemlidir çünkü plakalar büyüyüp uzadıkça ses tizleşir ve küçüldükçe daha tok bir ses duyulur.
    hala aklıma geldikçe oyuncakçılarda bakarım var mıdır diye, çünkü sarılı, yeşilli, kırmızılı, rengarenk o şeyleri tokmaklamayı özlemişimdir, çocukluğumdaki kadar yaratıcı olmayı...
    (28.04.2006 04:00)

susie derkins

    benim yapmayi istedigim seyi benden önce yapmış olan * ve sinema-televizyon kültürüyle kendisine hayranlık uyandıran, tanımlarını okuması zevkli yazar. kendisi fiziken uzak bir diyarda *olsa da bizimle aynı diyarda kalbi pıt pıt eden dolu kişi.
    (28.04.2006 03:35)

ay

    ani ve kötü bir durumla karşılaştığımızda, örneğin elimizi sıcak çaydanlığa dokundurduğumuzda ya da çok sevimli, şöyle 2-3 yaşlarında sarışın, al yanaklı, bal rengi gözleri olan bir kız çocuğunu görüp sevip mıncıklamak istediğimizde daha bir uzatarak, bir nida misali ağzımızdan dökülen ünlem kelimesidir. birşeylerden çok sıkıldığınızda, önünüzdeki dosyalar birikip nefes alamaz hale geldiğinizde de sıkıntıyı atmak için iyi bir yöntemdir, bir kere "ay!" diye bağırdınız mı, herkes anlar...size dokunmamak gerektiğini...
    (28.04.2006 03:10)

hera

    yunan mitolojisinde zeus'un onlarca beraber olduğu kadından biridir ancak karısı olarak fazlasıyla vurgulanmıştır çünkü kendisi doğum tanrıçası olan hera, aynı zamanda evlilik, birliktelik tanrıçasıdır. bir zamanlar televizyonda uzunca süre devam etmiş olan herkül dizisinde, herkül'ün her daim ölümünü isteyen ve ona zorluklar çıkartan kötü kadın olarak da bilinmektedir.
    (28.04.2006 03:06)

elf

    şu anda total olarak bilinen benzin istasyonları ile vaktiyle birleşmiş olan kuruluş. elf, alman kökenli bir petrol firmasıdır. yaklaşık 20 yıl önce türkiye piyasasına girmiştir ancak şirket evliliğinin kendileri için daha uygun olacağını gördüklerinde 6-7 yıl kadar önce total ile birleşetek elf-total ismini almıştır ancak total daha baskın çıkarak akıllarda yer etmiştir. elf firması günümüzde de çoğu motorlu spor aktivitesinin sponsoru olarak hayatımızda yer alır, örneğin william f1 takımının arablarinda ya da diğer bazı takımlarda (jordan ya da minardi) vaktiyle ismine rastlamışızdır.
    (28.04.2006 03:02)

jessabella

    daha tanisali 24 saat olmadan kanimin inanilmaz derecede kaynadigi ve sohbetiyle saatler gecirebildigim, sicakkanli, insan canlisi, sirin mi sirin ve uzak mi uzak sözlük yazarı. ta amerikalar'da da olsa kendisi aslında burda, bizle, yanımızda. çok ani ve süper bir giriş yaptı hayatıma ve umarım çook uzun yıllar kalır. ayrıca salome ile tanışıklığıma vesile olan güzel insan, sportif karakter, yemek canavarı.
    (27.04.2006 21:03)

sayfa: 1...-17-18-19-20-21-22

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.