cumhurbaşkanını halkın seçmesi

    cumhurbaşkanını parlamenter sistemde halk seçmez. halkın cumhurbaşkanını seçmesi için, daha doğrusu bu seçiminin adil şartlar altında dillere pelesenk olan demokrasi kavramının yerine gelmesi için sistem ya yarı parlamanter ya da başkanlık sistemi olmalıdır. bu sistem de bunu yapmak abesle iştigaldir. abesle iştigal olduğu gibi "bakın demokrasiyi uyguluyoruz, halk bunu istiyor, amanda aman halkın iradesi" demekten öteye gitmeyecek, mevcut cumhurbaşkanının yerini destekleme çalışmasından öteye gitmeyecektir.

    bunu akp yapsa da böyledir, chp yapsa da böyledir, tkp yapsada böyledir, mhp yapsada böyledir, ödp yapsada böyledir, dsp yapsada böyledir.

    sorun kimin yaptığı değildir, sorun bunun parlamenter sistemde ancak ve ancak gösteriş için kullanılmasıdır. neden cumhurbaşkanını halk seçer diye bi düşünmek lazım.

    neden abesle iştigal peki ?

    cumhurbaşkanının bizim mevcut sistem içinde vatana ihanet suçu dışında sorumluluğu yoktur. halktan nasıl oy isteyecek sorumluluk sahibi olmayan biri şiddetle merak konusudur.
    ayrıca her parti kendi adayını desteklerken, bu cumhurbaşkanı siyasi olarak tarafsız olacağını düşünmüyoruz değil mi gerçekten ?

    oysa diğer sistemlerde, cumhurbaşkanı bağımsızdır. sorumlulukları vardır, o sorumluluklar üzerinden rant yapar.bizim ki en güzel vatana ben ihanet etmiyorum diyecek kanımca.

    ayrıca,

    (bkz: cumhurbaşkanını halkın seçememesi)
    (15.10.2007 09:22)

giresun

    "saatçiler sokağı", street ball, giresun denince aklıma ilk gelen kavramlar bunlar oluyor. ve tabi bi de kapu kahve mahallesi, ufacık evler kocaman bahçeler, biriyle konuşmak için balkona çıkmamız yeterdi. bi çatıdan diğerine gel gel işareti yapıldı mı bilirdik ki o çatı da yenilesi yutulası midyeler hazır bizi bekliyor. daracık sokakları... araba geçemezdi ve fakat çok şahane voleybol oynanırdı. yakar top hadisesi var bi de, yokuş aşağı tutamazsanız o top koşar koşar, saatçiler sokağından aşağı iner, street ball alanına gider, siz ufacık bi mahalledeyken büyücük bi yere gelirsiniz... alice harikalar diyarı orası olabilirdi aslında, "follow the white rabbit". kapılarımız için anahtarlarımız olmazdı, çeker çıkardık... hatta bi kapımız olduğundan bile emin değilim ben çünkü nedense pencere ya da balkondan girmek gibi fantastik davranışlarda bulunuyorduk. bir de yolda değil duvarların üzerinde yürüme!

    fındık bahçesi... ama sorun fındıklar değil... bahçede ki mantarlar. acaba o mantar zehirli miydi? toplasak yiyebilir miydik ki? ya dedeeeeeee! nasıl anlicaz bu mantar iyi mi kötü mü !! dedeme bu soruyu o kadar çok sormuş olmalıyız ki en sonunda kendimize sittirin gidin marketten alın mantarınızı dedirtmiştik...

    "millet bahçe"si, aile büyüklerini bulma yeri... cep telefonundan filan bi haberdik o zaman (cep telefonundan bi haber bi dönem geçiren son nesilde bizdik galiba ), koş dedeni çağır... koş dayını çağır.. bak bakalım eniştengile... "koş" esasen çok belirsiz bi komuttur. koş! tamam koşayım, ama nereye ? giresun'da böyle değildi tabii. yaş ortalaması büyük birini çağırmamız için "koş" deniliyorsa eğer, koşacağımız istikamet millet bahçesi yönüdür... ben tabi millet bahçesini çok uzun bi süre çocukların içeri alınmadığı bi bahçe sanmıştım...

    sonra zaman geçer, kazık kadar olup da o balkonlardan girdiğiniz de milletin size garip garip baktığı bi dönem gelir... o dönemden sonra sevdiğiniz yer size bi yavan gelir... sözlükte bi başlık görür gözlerinizi fuzuli yere buğulandırırsınız, panoroma durduk yere hafif puslu çıkar...
    (11.10.2007 22:15)

yolculuk

    mütemadiyen 4 teker üzerinde bitiştirilen uykularla güzeldir... ama bunu yapmak da kolay bir şey değildir, evde ki konforu bulabilmek ne mümkün tabi.. tutulmuş bir boyun, şişmiş ayaklar ağrıyan sırt... ama başka türlüsü nasıl olur bilmiyorsanız, normal işte ev hali gibidir yolculuk. gidelim burdan!ların en çekilmez tarafıdır ama. hani e hadi gidelim kısmı olmasa, sen kal burda yollar gitsin sadece. böyle bi düzlem de mümkün değil tabi böyle bir şey. mecbur gidiyoruz bizde, hem gidelim burdanları seviyoruz, hem gözümüze gözümüze çarpan araba farlarını.

    bi de gittiğiniz yer önemli tabii.. gittiğiniz yer, otogarında sizi bekleyen bi siluet varsa ya da sizi bekleyen silueti bi öpücükle bırakmışsanız gecenin bi körü gözünde siyah bi gözlükle, sırf onun durduğu yerde durmak için bile gidilmez mi oraya şimdi ? gidilir gidilir...

    gece.. uyku.. yol.. saatler.. araba farları.. müzik..
    seni hiç terk etmediler mi ?
    bayat kekler.. tuvalete gidicem korkusuyla içilmeyen çaylar... unutulan biletler...
    o kofti filmleri kim seçiyor peki ?
    yolculuk, yorgunluk, bitiş, başlangıç, devam..
    sanıyorum delirdim anlatamayacağım, yok o kelimelerden.

    (11.10.2007 20:34)

brad pitt

    neresi yakışıklı mana vermediğim ama iyi oynadığını düşündüğüm hollywood ünlüsü insan.
    (10.10.2007 16:47)

pasif direniş

    dünya da esasen aslolan şey kötülüktür diye bi tez öne sürmüştüm. dünya da iyi diye nitelendirdiğimiz her şeyin aslında kötülüğe bağımlı olduğunu düşünerek, hayat hakkında şizofrenik hikayeler anlata anlata ( iyi bi şeyleri ortaya çıkarmak için kötülüğün yollarını kullanmıyor muyuz aslında farkında olmadan! savaşıyoruz, dövüşüyoruz, amaç iyi olsa da araç kötülüğün araçları değil mi ? değilmiş işte evet.) yaa bak işte ne kadar haklıyım! diye gözlerimi kısmış ortalıkta gezinirken, acaip bi sırrım varmış gibi öyle uzaklara gizemli bi şekilde dalar giderken, olur mu öyle şey yaa! diye tüm tezlerime anti-tez olarak sunulan haa... evet demek ben bi garip düşünmüşüm bak görüyo musun, dediğim eylem. olur mu öyle şey ya!! diye cümleye başlayan şahıs iknowthepiecesfit'tir. * * * * *
    (10.10.2007 13:18)

ceylan

    ceyda kelimesinin eş anlamlısı.
    (10.10.2007 10:03)

yasasin c aldim heykeli

    bu heykelin şekil olarak değil, amaç olarak bi benzeri akdeniz üniversitesi kampüsünde rektörlük girişinde bulunur. hangi heykeltraşın olduğunu bilmiyoruz ama heykelin adı "yata yata üniversite geçilir" çalışmasıydı, ya da en azından biz o adı vermiştik, bi mana yükleyemediğiniz de işte budur sanat ! diye haykıran birinin eseri olduğunu düşünüyorduk.. heykel de bi taşın üzerinde yan yatmış bi adam tasvir edilir. akdeniz üniversitesi böyle bi yerdir yani, yatarsın yatarsın, fotokopiyle ders geçersin...
    (10.10.2007 08:58)

argus wishingwell

    sigarayı içtiğinden değil, yediğinden şüphelendiğim vampir.

    Edit : Benim yanlış anlamışlığım, ah bu aklı beş karış havada durumlarım, ne sigarası canım! adam sigarayı bırakmaya uğraşıyor, hatta akupunktura başlayacak sanıyorum bi karar bi karar.

    edit 2 : iş bu entry hiç bir baskı altında kalmadan düzeltilmiştir, teyid ederim. *
    (09.10.2007 12:23)

wulovic

    kuyuya attığı taşlarda açıklamaları da veren güzide vampir. keşke açıklama vermek yerine başlık açıp onu yazsa diye içimden dilediğim vampirdir de aynı zamanda... *
    (09.10.2007 11:24)

deli yürek

    salı günleri okulda kavga çıkmasının sebebi. herkes gazı alıp ayrı bi delikanlılık raconuyla okula gelirdi, bütün erkek çocuklarının hayata bakışları değişirdi filan ya haliyle manasız kavgalar çıkardı. biz her salı kavga olmasını buna bağladık sonradan. cidden çok komik görünüyorlardı.
    (09.10.2007 11:23)

cumhurbaskanini halkin secememesi

    parlamenter rejim kuralıdır. dünya da 3 tür rejim vardır, parlamenter rejim, yarı parlamenter rejim ve başkanlık sistemi.

    türkiye cumhuriyeti kuvvetler ayrılığı ilkesine dayanan parlamenter sistemdir. parlamenter sistemde kurallar bellidir. cumhurbaşkanını meclis seçer. rejimi değiştirmeden cumhurbaşkanını halka seçtirirsen bu ne idüğü belirsiz bir sistem olur. cumhurbaşkanını kendi seçen ülkeler ya yarı parlamenterdir, ya başkanlık rejimiyle yönetiliyorlardır. onlarında kendine has kuralları vardır. nedir bu kurallar? mesela cumhurbaşkanı "sorumlu"dur. bizim ki gibi gel kararname imza, hele ki son dönemde olduğu gibi noterlik sistemiyle çalışmaz. sorumludur, hesap verir ve yargılanır.

    bunlar olmayacaksa ki parlamenter sistemde olmaz, halkın cumhurbaşkanını seçememesi gayet mantıklıdır, makuldur. niye seçsin ki ? daha doğrusu hangi kritere göre seçsin ? adayı zaten yine hükümet belirliyor, başbakan her şeyden sorumlu, cumhurbaşkanının görev ve yetkileri aynı ( ufak tefek kısıtlamaları saymazsak )ay bunun yazısı da inci gibiymiş maşşalllah çok güzel kararname onaylar mı diyecek.

    parlamenter sistem içinde normal olanı budur. anormal olanı cumhurbaşkanını halkın seçmesidir.

    Editcan : konu kuyunun içinden itinayla çekilip çıkarılmıştır.


    (09.10.2007 10:51)

good night and good luck

    george clooney filmi. güzeldi galiba.

    *
    (09.10.2007 10:37)

ter kokusu

    genetikten kaynaklanan bir sorun yoksa, temizmiş gibi görünmeyen, gerçekten temiz olan insan için abartı olmayacak olan kokudur.

    illa ki deli dehşet kaliteli duş jelleriyle duş almak zorunda değil insanlar, su ve sabun yeterlidir ter kokusunu önlemeye. ama ki su ve sabun kullanmaya üşenirsen istediğin kadar boca et o parfümleri, deoları üzerine yine kokarsın, yine kokarsın, yine kokarsın ...

    (09.10.2007 10:31)

1 nisan

    süprizlerden ve şakalardan hazzetmeyen bi insan olarak sabrımın sınırlarını ziyadesiyle zorlayan gündür.

    bu konu da pek dost canlısı olduğum söylenemez,intikamım acı olur. en son arkadaşa 4 nisan günü 17ytl'lik alıcı ödemeli bir kargo içinde, sensiz boğazımdan geçmedi yazısı eşliğinde yarısı yenmiş bir hıyara mal olmuştu.

    (bkz: intikam soğuk yenen bir yemektir)

    yapmayınız, yapanları uyarınız. onlara şakaların hep elinde patladığı şakacı şirin örneğini veriniz.
    (09.10.2007 10:17)

hayal kırıklığı

    kırılması bir şey değildir de, kırıkların üstüne basıldığında çok can yakar. hiç ıskalamaz şah damarınıza batar. şöyle bi yoklar ...
    (09.10.2007 10:09)

sayfa: 1-2-3-4...-42

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.