mutluluk

 << >>

  1. var mı yok mu belli olmayan şeydir. tam "yaşasın, ne kadar da mutluyum." dersiniz, aynı anda dipte* olduğunuzu hissedersiniz. garip bir şey bu, evet.
    (marwe 03.06.2007 14:11)
  2. sevinçten farklı olan şeydir. mutluluk uzun sürelidir. sevinç ise anlıktır. sevinçler her zaman vardır hayatımızda ama mutluluk çok zor bulunur. bu yüzden çok az insan mutludur. en azından bana öyle geliyor...
    (iknowthepiecesfit 03.06.2007 16:18 ~ 15.09.2007 20:20)
  3. mutluluk mutlu olmayı düşünmediğin andır
    içindeyken farketmediğin kaybolunca fellik fellik aradığın çalmadık kapı bırakmdığın, her taşın altına baktığın,bulamayınca da bir kaldırım kenarına çüküp topunu kaybeden çocuklar gibi oturup ağladığın kırmızı ,parlak ve güzel bir horozlu şekerdir
    (kesgul 03.06.2007 16:28)
  4. romanın en iğrenç, ahlaksız, şerefsiz karakterinin çevresi tarafından en dindar bilinen kişi olduğu zülfü livaneli romanı. * * *
    ayrıca, fırsat bulunca izlemek istediğim film. *
    (kimsekim 03.06.2007 16:51)
  5. insan olanın arzuladığı ruh hali. herşey mutlu olmak içindir. iyi bir insan olmak, iyi bir aileye sahip olmak,iyi okullarda okuyup burdan mezun olmak. iyi bir işe sahip olmak. iyi ve güzel bir eş, çocuklar da keza böyle. ya sonra? yani mutluluk denen o ruh hali için * hep bir şart mı gereklidir. aslında mutlu olmak için bir şart gerekli değildir de insanlar o şartları elde etmek için mutluluğu mu kullanmaktadırlar. yani bizler insanoğlu, mutluluğun formulünü arayan insanoğlu o formulü bulayım derken mutluluğun özünü mü kaybetmektedir de acaba insanlar şartları olgunlaştıkça mutsuzlaşmaktadır. *
    (ha1ime 06.07.2007 18:37)
  6. bu gece sizlere mutluluk başlığı altında, çok değişik karşılayacağınızı bildiğim, mutluluğu sevmemeyi anlatacağım.. belki çok ilginç gelecek birçoğunuza, evet katılıyorum da, mutluluğu sevmeyen bir insan pek de normal olmaz herhalde ancak normal insanlarda sıkıcı değil mi? normallik değil midir sürekli isyan ettiğimiz, bu yüzden farklılaşma çabaları içinde boğulduğumuz? normallik değil midir gençlerimizin kurtulma istemiyle ne yaptığını bilmeden, bulduğu ilginç şeylere körü körüne bağlanıp özünden çıkıp beklide saçmalamlarına neden olan? stres gerilim ve acıyı seviyorum.. çünkü bu duyguları yaşarken hayatın boşluğuna daha az düşer sanırım insan.. mutluluk, gereksiz ve ufak bir kıpır kıpırlık, insanı yoran bir şey mutluluk.. nasıl mı? soluk almadan çalışan, işten işe koşturan bir oyuncu düşünün, yorulur değil mi, nefes nefese kalır, ve artık bırakır, belki ebediyen, belki dinleninceye kadar..

    İşte bizlerde böyleyiz dostlarım, biliyorum ilginç ancak melankoli bu, düşünce yutar insanı.. aynı hayat gibi, mutluluk, tebessüm sevgi gibi zevklerle geçiştirir insan hayatını.. tıpkı örnek verdiğim oyuncu gibi, hayat temposunda yoruluruz bizler.. biliyorum bende espri yapar ve gülerim, bu tıpkı bana gol yiyeceğini bilerek büyükleri tarafından kaleye koyulan ufak bir çocuğun yaşadıkları gibidir, yani eğlenmeye çalışırız sadece, lakin oda gidecektir zaman geçtikçe, giden birçok şey gibi.. önümüzde ağzını açmış bir yaratık gibi tetikteyken ölüm, ne kadar eğlenip mutluluk dediğimiz büyülü, toz pembe gözlüklerle durabilir ki? o yaratık oradayken bizlerde daha son bileti bitmemiş eğlence parkındaki birisi gibi eğleniriz sonuna dek, o yaratığa arkamızı dönerek tabi, onu unutmaya çalışarak.. unutmak hiçbir şeyi silmez, yok edemez, sadece yokmuş gibi davranıp orada olduğunu bilmenin acısıyla kavrulmamıza sebep olur o..

    Çevremizde önemli buluşlar yapan bilim adamlarına, güzel müzikler yapan müzisyenlere, daha aklıma gelmeyen, ancak yaptığı iş ile çevresinden takdir toplayan insanlara bir bakın, geçmişlerinde elbet sıkıntılı, stresli, acı dolu günlerden gelmişlerdir buralara.. yoksa insan kötü şartlarda olmadan yeni şeyler nasıl bulsun ki? halinden memnun, her sene şampiyon olan bir takım neden transfer yapsınki gelecek sezon için? İnsanlar ne zaman içlerindeki mutluluğun azaldığını, renginin solup gittiğini fark ettilerse o zaman insanlık için gerekli şeyler bulabilmişlerdir.. günümüzdeki sorunda ne yazık ki budur.. ‘’fazla mutluluk’’.. ne yazık ki çağımız insanları olarak uyuşturulmuş bulunmaktayız.. playstation, bilgisayar, televizyon ve daha birçok insana anlık mutluluğu çok iyi getiren şeyler.. ne kadar tatlılar değil mi? durgunluğumuzun, gerileyişimizin temelinde yatmakta halbuki bu ufak cisimler, aptal kutuları, online oyunlar.. mutlu insan neden bir şey üretsin ki? İhtiyaç yok.. gereksinim duymuyor.. aynı bizler gibi dostlarım..

    Çoğu zaman mutluluğu sebepsiz yaşarız, hani çok iyi bir espri olur, gülmekten karnın ağrır, gülmek istemezsin, ama gülersin nedenini bilemediğin şeylerden dolayı, çünkü gülmeyi bıraktığında gerçekle yüzleşmekten korkarsın.. halbuki korkmamız gereken gerçeği bizden geçici olarak uzaklaştıran, unutturan şeydir, mutluluk..(!) sonumu unutturan şeyin mutluluk olduğunu bildiğimden dolayı beklide ondan korkuyorum, aciz olduğumun farkına varıyorum mutlu olunca, güvensizlik veriyor bana mutluluk.. boş anımı kollayan bir ölüm olduğunu bildiğim için belki.. üzücü ancak gerçek.. ancak hiç değilse onu bilmiyormuş gibi yaparak unutmaya çalışmaktan, rol yapmaktan çok daha iyidir sanırım.. son seçim elbette sizlerin..

    okurken çoğunuz belki abi gerçek misin sen ya? diye soracak.. maalesef gerçeğim, mutluluğun acı olduğu gerçeği kadar gerçek.. köle olmayı sevmiyorum ben, yaratılmış olmak gururuma gidiyor.. ancak gururuda bana veren rabbimdir. Çok yıkıcı bir felsefe, çok silik bir şey bu melankoli, silik, çünkü doldurması gereken sizsiniz.. benim yaptığım gibi..

    depresyon stres vs. insanı derin nefes almaya zorlar.. derin nefes = daha çok o2, eğer o sırada spor yapmıyorsan enerji beyne gidiyor daha çok düşünüyorsunuz böylece, bakın mutluluğun size asla yaptıramayacağı bir şey daha.. beyne giden çok o2 yüzündendir belki, dinin düşünme dediği şeyleri düşünmeye başladım, sonsuzluk, sınır, kader, mantık vs. neyse… bunların hepsi ayrı ayrı uzun konular.. ancak mutluluk insanı daha az düşündürmeye başlatıyor, bir buluş için düşünmek yada sonunu düşünmek.. her neyse.. gerçek şu ki mutlu olunca insan gelebilecek tehlikelere karşı savunmasız oluyor...

    sahip olduğunuz şeylere bakın, sizi mutlu eden şeylere, ben mesela basket oynamaya başladım, hala daha oynuyorum, karşımdakini yenerek güçlü olma duygusu.. her daim hoşuma gitmiştir.. güç mutluluk veren bir şeydir. ancak güçte sadece bilinçle tanışmamış bir duygu olarak kalmış diğerleri gibi. güç isteği çocuklarda da var büyük adamlarda da.. adamlar para ile yapmaya çalışıyor, çocuklar kas ile (yada benim yaptığım gibi sporda karşısındakini eleyerek) yapıyor. güç elde etsen bile kaybetme tedirginliği insanı öldürürdü.. zaten insan vücuduna hapsedilmişim, bu beni köle kılıyor, köle güçlü olamaz ki! dolaylı olarak mutluluk veren bir şey olan gücü kalıcı olarak elde edemeyince esasen mutluluğu da kalıcı olarak yakalamış olamayız. yani hayatta da olduğu gibi bizi yarı yolda satacak her türlü şeyi sevemeyiz. tam olarak mutluluğuda…

    yazıma son noktayı koyarken artık sizlere de mutluluklar mı dilemeliyim bilmiyorum, dediğim gibi seçim sizin ve her zaman da böyle olacak...
    (fatalpoet 18.07.2007 02:39 ~ 18.07.2007 04:57)
  7. 2007 yapımı bir abdullah oğuz filmidir. başrollerini talat bulut, özgü namal ve murat han paylaşmaktadır. film töre cinayetlerini irdeleyen bir dramdır. zülfü livaneli'nin aynı adlı eserinden uyarlanmıştır.
    (agopist 16.08.2007 15:49 ~ 16.08.2007 15:51)
  8. şekil adamı livaneli'den beklenmeyecek kadar güzel kotarılmış,duygulu bi kitap...kendini meryem karakterine koyarak yazdığını okuyunca şaşırdım ama...aslında şaşırmama da şaşırdım,her zamanki gibi dürüst olamamış yine,hani ben en çok profesörde gördüm onu...ama profesör daha erdemli bi adam,en azından bilmediği halde kendini,bildiğini sanmıyo...bu kadar içgörüsüzlükle bu kitap nasıl yazılmış şaşırdım,tüm yazı boyunca şaşırdım aslında...şaşkınlığa koysam bu entryi daha yerinde olurmuş yani :)
    (bluevelvet 17.10.2007 19:51)
  9. elindekiyle yetinmesini bilmektir mutluluk...şükürdür...
    kırk türlü hastalıkla cebelleşip, "çok şükür, hiçbir şikayetim yok" diyebilmektir.
    kanaatkar olmaktır.
    başkalarının elindekine göz dikmemek, "onun var, benim niye yok" diye dertlenmemektir.
    diyojen gibi "gölge etme, başka ihsan istemem" diyebilmektir mutluluk.
    gerçek mutluluk aslında dünyaya dair herşeyden vazgeçebilmektir.
    hiçbir şeyin bağımlısı olmamak, gerektiğinde ibrahim ethem gibi kuru başını alıp gidebilmektir.
    "elalem ne der" kaygılarından uzak yaşamaktır. ona buna değil, sadece kendi vicdanına veremeyeceği hesabının olmamasıdır.
    hasıl-ı kelam, mutluluk bir şükrün, bir kanaatin, bir ahlakın içinde gizlidir.
    (amber 17.10.2007 21:24)
  10. başkalarının ne olduğuna bakmayıp, kendinle ilgilendiğinde, kendini başkaları ile kıyaslamadığında, başkaları ile ilgili ahkam kesmediğinde bulabileceğin şey.
    (vladimir 02.11.2007 17:20)
  11. insanın kesinlikle olmadığı yerdedir.

    (bkz: #105131)
    (bkz: çelişki)
    (yfkn 03.11.2007 00:33)
  12. en sondaki tecâvüz sahnesinden korkulduğu zaman, yüz* sevgilinin kolunun altına gömülerek kaçılan; bittiğinde dumûra uğramış duygularınınsa sevgilin sâyesinde tekrar yoluna getirildiği filmdir.

    yalnız, "mutluluk", sâdece izlediğin bir filmdir. dışarıdan, hem de sevgilinle birlikte bakarsın. sevgilinle birlikte içinde olmaksızın, onca bâdireyi aşmaksızın..
    (benlicenan 19.12.2007 23:07 ~ 19.12.2007 23:09)
  13. (bkz: the secret)
    (bir kedim bile yok 12.01.2008 16:38)
  14. mutluluk diye googleda arattım biraz evvel 10.900.000 madde çıktı, "vay anasını" dedim. ilk madde mutluluk filminin resmi sitesi. onun üzerinde 3 resim var, ortadaki resim orhan gencebay'ın gençlik yıllarına ait. bir anlam veremedim ben.

    nasıl bir şey bu mutluluk? ne olduğunda var ya da ne olmadığında yok? bu da gayret göstererek elde edeceğimiz şeylerden biri mi? ne yapmalıyız? sokağa mı çıkmalıyız? eksik olan şeyi, bulmak için yürümeli ve bir çiçekci önünde sadece bir tane kalmış o çiçeğe aynı anda uzanırken onunla mı çarpışmalıyız? yada daha klişe olsun hadi, o eksik şeyle çarpışıp kitaplarını düşürüp toplamasına mı yardım etmeliyiz? ya da biz ışıkta beklerken o arkadan çarptıktan sonra, o anda çok sinirlenip kırıcı sözler mi söylemeliyiz, sonra üzülerek bir çiçek gönderip kalbini kazanmaya mı çalışmalıyız? böylece bir başlangıç olur hani. belki o dur eksik olan şey.

    belkide eksik olduğunun farkında değilizdir? yani o anki halimizle o yokken mutlu sanıyoruzdur da kendimizi, asıl o var olunca (artık o neyse işte) mutlu olmaya başlarız.

    karar verilebilir mi mutlu olmak için? artık ben de mutlu olacağım denilebilir mi? bunu dedik diyelim, sonra mutlu olunabilir mi gerçekten? o'nunla ilgili hayaller kurulabilir mi? o var olunca onunla yapacağımız şeylerin hayalini kurabilirmiyiz? peki bu hayalleri yaşayabilirmiyiz gerçekten?

    mutlu olmak için neyimiz eksikte, onu tamamlayamıyoruz? vaya mutlu olduğumuzda neden sadece bir süreç var? neden sonunda veda ediyor?

    aylarca, yıllarca beklediğiniz şey, o lisede adını bile hatırlamadığım, masallardaki yalancı çobana tıpatıp benzeyen velet gibi, yalanı ortaya çıkıncaya kadar herkesi bir şeye umutla bağlayabiliyor. ve aynı o velet gibi yalanı ortaya çıkınca pis pis sırıtıp "nasılda kandırdım sizi ama" diyebiliyor. nasıl?

    yahu nasıl oluyorda aynı şeyi her daim başarabiliyor? nasıl oluyorda her seferinde kapıyı aralayıp ufak bir gülümseyişle bizi daha önce de kandırdığını unutturup, gönlümüzü alıp kendine inandırabiliyor?

    neden sadece 2 gün sürüyorda sonradan bize veda ediyor?

    sen nesin mutluluk?

    o 10.900.000 başlıktan hangisi bunun cevabını veriyor?

    veda zamanı gelince işte; "ben gidiyorum"* diyor. ve gidiyor?

    peki ne zaman geri geleceksin mutluluk?***
    (sirma sacli pastirma 14.05.2008 05:29 ~ 14.05.2008 05:52)
  15. biyolojik anlamda yüksek dozda çikolata tüketimi sonucu metabolizmada meydana gelen durum
    (hallelujah 01.07.2008 20:41)
  16. sevdiğinin yanında uyanmaktır.
    (domates 25.07.2008 15:41)
  17. Sürekliliğinin tekdüzeliği getirmesinden dolayı sürekli olmayan duygudur. Ve insan bu tekdüze mutluluktan kurtulmak için daha fazlasını ister. Çünkü yetmemektedir... Ulaşılamayınca da mutsuzluğu beraberinde getirecektir bu arayış.

    Velhasıl "mutluluk bizi korkutuyor Allah'ım..."
    (huzunsari 31.07.2008 20:08 ~ 04.08.2008 13:18)
  18. kimi zaman sadece budur.
    (iruneach 29.10.2008 22:25)
  19. Sakin, hafif titreten bir pazar sabahında sigara, çay, kaşarlı simit üçlüsünü tamamlamanın verdiği derin huzurla fonda çalan seçilmiş hoplayıp zıplama şarkılarıyla yelken açılan duygu..
    (feeling the blanks 23.11.2008 09:15)
  20. hastalıkta sağlık, açlıkta yemek, susuzlukta su, yorgunlukta oturmak, uykusuzlukta uyku, ayrılıkta kavuşmak, oruçta iftar, gurbette memleket, dertte dost, ölümde cennettir.* *
    (baptista 10.06.2009 16:46 ~ 10.06.2009 16:54)
  21. &#8220;Hiçbir zaman kahkaha ile güldüğü görülmemiş, toplumun kötülüklerinden ve nahoş hallerinden kaçmayı kendine düstur edinmiş olan Eflatun'a iki soru sormuşlar.

    Birincisi; 'İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan iki davranışı nedir?'

    Eflatun tek tek sıralamış:

    'Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki sonra çocukluklarını özlerler.

    Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için de para öderler.

    Yarınlarından endişe ederken bugünü unuturlar. Sonuçta. Ne bugünü. Ne yarını yaşarlar.

    Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...'

    Sıra gelmiş ikinci soruya; 'Peki sen ne öneriyorsun?'

    Bilge yine sıralamış:

    'Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır. Ve önemli olan; hayatta, en çok şeye sahip olmak değil, en az şeye ihtiyaç duymaktır...&#8221;

    ---Bilgelik Hikayeleri / Hazırlayan Cevdet Kılınç---
    (sofistick 25.08.2009 21:49)
  22. ''Bana mutluluğun resmini çizebilir misin ?

    Sorusuna cevabımdır;


    (kinslayer 26.08.2009 22:12)
  23. geçenlerde bir arkadaşımın "bütün insanlığa kahve ısmarlamak istiyorum" sözleriyle özetlediği duygu. insan imreniyor tabi...
    (kimsekim 06.04.2010 22:57)
  24. yaşamak için soluk alıp veririz, yemek yeriz ve mutlu olmaya çalışırız. Tüm bu saydıklarım aynı zamanda insan için zorunluluktur. Sonu gelmeyen ve asla tatmin olmayan zorunluluklar zinciri.
    Misal;
    Sevdiceğinle lezzetli bir yemeği paylaşırsın, canlı müzik harikadır, alkollü bünyeler hafif kanatlıdır, mutluluk her yerdedir. Ne kadar sürer? 3 saat, 5 saat, kusana ya da baş ağrısı başlayana dek..?
    boğaz köprüsünden gün batımı geçersin, hava ılık ve muhteşemdir, mutluluk tavandadır. ne kadar sürer? 10 dakika bilemedin yarım saat, sonra mutluluk biter.
    Okulu derece ile bitirirsin, gururla yüklü o gün daha fazla mutlu olamayacağını düşünürsün. Ne kadar sürer? 1 hafta, 1 ay, kokuşmuş iş hayatında ağzına çatır çatır zıçılana dek..?
    Borç harç bir şekilde ilk evini alırsın, eşyalarını taşırken sevinçten gözlerin yaşarır. Ne kadar sürer? 1 hafta, 1 ay? Eve alıştıktan sonra o mutluluğu nerede kaybetmişsindir kim bilir..
    Evlenirsin, sohbet edersin, o gün çok güzelsindir, biri sana hediye almıştır, çok güzel bir kitap okumuş ya da film seyretmişsindir, ve hepsi olurken mutlu olmuşsundur mutlaka. Ama biter. Hep biter.
    Para konusunda hiç bir sıkıntı yaşamayan bazı insanların sapık zevklere yönelmesinin asıl sebebi budur. Hayat mücadelesi içindeki insanlar yıllar ve badireler atlatıp mutlu olmak için savaşırken onların bu zorlukları aşmalarına gerek yoktur, tüm imkanlar önlerindedir. Ve mutluluk hiç bir zaman yetmez çünkü eğer ölçülebilen bir şey olsaydı sadece &#8211;an- ile değerlendirilebilirdi.
    Mutluluk bir insanda uzun süre barınamaz. Bu yüzden -her ne kadar aynı olmasalarda- muadili olarak huzur keşfedilmiştir. Mutluluğu kusursuz güzellikteki bir kadın/erkek &#8216;e benzetirsek, huzuru da pembe yanaklı gülümseyen bir nine/dede &#8216;ye benzetebiliriz.
    Yaradılışın bir çok sırrından birinin de mutluluk olduğunu düşünüyorum. Ve bunun sır olmasının berbatlığını..
    (pshky 15.06.2010 17:04)
  25. -bak şimdi coşkun ; mutluluk bir an'a ,sevincli olmak daha uzun bir süreye ,huzur ise güzel bi yaşlılığa tekabül etmektedir.ancak biz maalesef hiç bir kısmına dahil olamıyoruz bu süreçlerin .
    +hiç bir kısmına dahil olamadıgımız bu süreclerde ise hiç kimse mi oluyoruz yani biz hilmi dayı ?
    -evet çoşkun.kesinlikle.
    +kötü bir şey yani bu ?
    -evet coşkun.tabikide.
    +o zaman bir köşe de kafama sıksam nasıl olur hilmi dayı ? ne de olsa hiç kimseyiz bu aralar.canımız da yanmaz nasılsa.
    -kafana sıkmadan önce degistirmeyi denemelisin coşkun . baktın düzelmiyor, nasılsa bir silah bulmak zor değil. sonra da sıkarsın kafana.
    + sen denedin mi hilmi dayı ?
    -yok çoşkun ben denemedim. bu saatten sonra gelen mutluluğun ben .mına koyayım.
    +sen hep iyi niyetlisin hep safçasın ya biraz,bence o yüzden oluyor bunlar.
    ...
    -ulan konusurken bak yine ucagı kacırdık çoşkun !
    +denizaltıyla gidelim mi hilmi dayı ?
    (cetregudbin 11.10.2010 23:49)

<< >>



Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.