zamanın bölünemeyecek kadar kısa parçası. daima devinim halindedir; gelmesiyle gitmesi bir olduğundan yakalaması zordur, sürekli uyanık ve farkında kalmayı gerektirir.
dün ve bugün herşey bir andır... zaman, güzellikle birlikte en göreceli kavramlardan biridir.. 1 dakika bile bazen çok uzun gelirken.. dönüp baktığınızda yılların bile göz açıp kapamak kadar kısa sürede geçtiğini görürsünüz...
dünyamızdan bir ışık yılı uzaklıktaki bir gezegene gidip çok süper özellikleri olan bir teleskopla dünyamıza bakarsak, dünyamızda görebileceklerimiz, şu an ki tarihten tam bir yıl önce yaşanan olaylardır.. örneğin tarih 1 ocak 2006 ise, bizim gördüklerimiz 1 ocak 2005 olacaktır.. çünkü ışık ancak bir yılda oraya gidebilmiştir.. peki böyle bir durumda zamandan bahsedebilir miyiz? çünkü şu an kainatta başka bir yerde 1 yıl öncesi yaşanmaktadır... veya görünebilmektedir.. ışık yılı terimi işte böyle birşeydir.. bir zaman birimini uzaklık ölçüsü olarak kullanmanın altında yatan şey budur...
diğer taraftan baktığımızda gözümüzü kapadığımız bir an çocukluğumuzda yaşadığımız bir anıyı hatırlayabiliyoruz ve neredeyse maddi olarak olmasa da ruhumuz o âna gidebiliyor.. bu da maddi beden için bir zaman olduğu gerçeğini kabul etmekle birlikte manevi ruh için bir zaman olmadığını gösteriyor...
dün ve bugün herşey bir andır.. ve biz insanlar veya hayvanlar, bitkiler, tek hücreliler zaman kavramına tâbi olabiliriz fakat, zamandan münezzeh bir şey daha olduğu gerçektir.. onun için zaman yoktur... önce ve sonra birdir onun için...
ân, aynı zamanda güzellik, câzibe, alımlılık mânâsına da gelir * türkçe'de hüsn ü ân olarak kullanılır.
yani güzellik ve câzibe... hattâ bir insan güzel olabilir ama ânı yoksa, maske takmış gibi olur.
başka bir deyişle söylersek, mânâlı güzellik diyebiliriz..
hüsnü şenlendirici'nin klarnetiyle eşlik ettiği güzel athena şarkısı.sözleri ise şöyledir:
kendine dön otur karşıma
ağırdan sessizce bakışalım
kapat gözlerini boşlukta yüzmeli
elimden tut sıkıca
ben sende sende bende
ne olursa olsun yine
her dakika ölsek keşke
tekrar dönsek bizbize, bu böyle
büyü varmış bu gece yükseklerde
kokuyor
burda herşey sıcak
istediğimizde burdayız
yanlızken aslında yanyanayız
dönelim mi hayata
ısmini söylemeye bile yetmeyecek kadar kısa zaman dilimi*. hayat, aslında sadece 'an'dan ibarettir; ne geçmiş vardır, ne gelecek. hayattayım dediğimiz aslında sadece ve sadece 'an'lık bir durumdur; doğuşumuz da, ölüşümüz de bir 'an' meselesidir. bu yüzden, insan ne geçmişteki üzücü hadiseleri düşünüp boşu boşuna dizlerini dövmeli*, ne de kuruntu yapıp gelecek için endişelenmeli*; 'an'ın kıymetini bilmeli.
yanlış anlaşılmasın, bu, asla "gününü gün et, geçmiş-gelecek hepsi masal, sen böcekler gibi yap, düşünme" demek değildir. sabrını lüzumsuz dağıtma, mantıklı ol ve faydasız işleri bırakıp seni daha iyi bir hayata* ulaştıracak doğru hamleler için 'an'ın önemini kavra demektir.
arapça lahza anlamındadır. tevfik fikret' in sen olmasan şiiri de ilk dörtlük olarak bu sözcük üstüne kurulmuştur.
sen olmasan... seni bir lahza görmesem yâhûd,
bilir misin ne olur?
semâ, güneş ebediyyen kapansa, belki vücûd
bu leyl-i serd ile bir çare-i te'ennüs arar,
ve bulur;
fakat o zulmete mümkün müdür alıştırmak
bütün güneşle, semâlarla beslenen rûhu,
bu rûh-i mecrûhu? ..
sen olmasan... seni bulmak hayâli olsa muhâl,
yaşar mıyım dersin?
söner üfûlüne bir lahza kaa'il olsa hayâl;
soğur, donar, kırılır senden ayrılınca nazar;
ne hazin
gelir hayât o zaman vücûda, hem rûha!
yaşar mıyız seni kaybetsek âah ben, kalbim,
bu kalb-i muztaribim? ..
sen olmasan... bu samimi bir itiraf işte:
sen olmasan yaşamam;
seninle râbıtamız hoş bir iytilâf işte;
fakat bu râbıta haalî mi ruhu ezmekden? ..
akşam
gurûba karşı düşündüm sükûn içinde bunu:
fena değil sevişip ağlamak, fakat heyhât,
bükaye değse hayât! ..
zamanın bölünemeyecek en küçük parçası. örneğin bir ok bir hedefe sadece bir anda değebilir, bir cisim havaya fırlatıldığında yükselmesini tamamlayıp aşağı düşmeye dönmesi bir andır. lahza olarak da bilinir.
(bkz: an be an)
bir yıldız kaydı, onu gören bir göz kirpiklerinde bir nem hissetti,
bir el diğer elin sıcaklığı ile doldu,
bir ten diğer tenin günahına girdi,
bir dokunuş bir evreni sevdi,
bir çiğ bir yamaca düştü,
bir ılık ses bir adamım kollarını titretti,
bir bebek ağladı, bir anne bir an için ürktü,
bir minik serçe yemine kanat çırptı,
bir otomobil frenlerine dokundu,
bir ruh bedenine ihanet etti,
bir nokta bin noktaya koştu,
bir selam uzaklardan geldi,
bir damla toprağın kucağında öldü,
bir yaprak mevsimi beklemeden doğdu,
bir kar tanesi bir resim yaptı,
bir marangoz toz ile sevişti,
bir çatlak biraz daha derinleşti,
bir rüzgar bir kadını sevdi,
bir siyah bir beyazı,
bir yalan dudakları yaladı,
bir doğru akıllara tarandı,
bir tel koptu, diğerleri sırada bekledi,
bir amca bir çocuğa baktı,
bir teyze bir kıza baktı,
bir kaş bir göze, bir beden bir ağaca,
bir dem bir bardağa,
bir kem bir kalbe ağladı,
bir duvak bir geline,
bir kan bir mabede,
bir akıl bir uh'a
bir ruh bir bahara yakındı,
bir selam bir kelama
bir an her anıyı dağladı...
ingilizce bir indefinite article yani belgisiz sıfat olup ingilizce baş harfi sesli olan kelimelerin önüne gelmektedir. bu sıfatın türkçe karşılığı bir demektir. örnek olarak an engineer (bir mühendis), an archer(bir okçu) gibi.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.