nostalji

    Çoook uzun bir aradan sonra vampircik'te merhaba demenin yaşattığı his.
    (18.09.2015 15:41)

dert

    Dertle ilgili iki güzel parça şöyledir:


    Derman arardım derdime,
    Derdim bana derman imiş.
    Pinhan arardım aslıma,
    Aslım bana pinhan imiş. (Niyazi Mısri)


    Derd-i derûnuma derman arardım,
    Dediler derttir dermanın senin.
    Dergâh-ı dildâra kurban arardım,
    Dediler ki kurbandır canın senin. (Alvarlı Efe hazretleri)
    (11.09.2012 04:54)

dertleşmek

    * *

    Bazen bir ihtiyaçtır, hem de çok şiddetli bir ihtiyaç.. Vallahi de, billahi de... Bir Arap atasözü diyor ki, "Tatmayan bilmez."*; -tattığımı zannederek- tatmayanlar için aşağıda yazılanların müphem kalabileceği endişesini izhar etmemin yadırganmamasını istirham ediyorum... *

    İnsanın içinde gün geçtikçe büyüyen, bir dereceye varmadan tam manasıyla farkına varıl(a)mayan, farkına varıldıktan sonra da ona duyulan ihtiyacın şiddetinin iliklere kadar hissedildiği bir ihtiyaçtır dertleşmek. Öyle ki, derdini paylaşacak bir yar-ı vefadar bulamayan insan, üzüntüden harap olur. Düşüne düşüne kendini yer, mumun erimesi gibi anbean erir. Taşıdığı hisli yürek yıpranır, belki de perişan olur. Elemi ve kederi artar; zaman ilerledikçe de simasında derdinin attığı imzalar ortaya çıkar...

    Dertleşmek isteyen insan esasen iki şey istiyordur diye düşünüyorum: Anlatmak ve anlaşılmak; ikisi ayrılmaz, anlaşılmayacağını düşünen insan niye anlatsın ki?! Derdine çözüm bulunamayabilir ama anlaşılabilme ümidi bile insan için çok önemli bir teşvikçi ve teselli vericidir. Bundan dolayı, anlaşılabilme ümidi yoksa anlatamaz insan. Anlatamayınca derdin büyüdüğü bir vakıadır da * anlaşılamayacağını düşünmek/anlamak/bilmek insan için çok daha yıkıcı bir durumdur.

    Dertleşmek isteyen insanın, büyük olduğunu düşündüğü bir derdi vardır; eğer onu, anlayabileceğini zannettiği bir yar-ı vefadara anlatamazsa, anlatamamak ayrı bir dert haline gelir. Çünkü, anlatmak derdin yükünü azaltır. Anlatamayan insanın, derdi her aklına geldiğinde duyduğu elem katlanır. Kalbinin kırıklığını ve içinin burukluğunu adeta ciğerini delen/yakan * bir derecede hisseder. Tahammül sınırları zorlanır da zorlanır ve -Allah muhafaza- dert, bir yerde dayanılmaz hale gelerek sağlık açısından sıkıntılar bile yaşatabilir.

    Sürekli bir düşüncelilik hali, her şeyin derdi çağrıştırması ve bundan dolayı kendini bunalmış hissetmek, sık sık ümitsizliğin hatıra gelmesi dertleşememenin neticelerinden bazılarıdır. Fıtraten zayıf insanlar bunlara maruz kalsa onlara yazık olur ama dertleşmeyi bu seviyede idrak edenler fıtraten zayıf olmadıkları için bu neticelerle yaşamanın zorluğunun üstesinden gelebilirler. Kolay bir şey değildir ama bu da bir imtihandır muhakkak.

    Meseleye tamamen farklı bir açıdan yaklaşacak olursak da şunu diyebiliriz, dert olmadan yaşanmaz. Bu dünya, darılma değil dayanma dünyası olduğu için derdin bittiği günden bahsetmek pek mümkün olmaz. Derdin bittiği rahat günler bazıları için kabirdedir*; bazılarına orada da rahat yoktur*. Yüreği mangal gibi olan bazı muhteremler "Derdimi seviyorum.", bazıları da "Sakın, bana derdin bittiği günden bahsetme!" demişler. Tabii, buradaki dert dünyalık değildir, ukba ile alakalıdır.

    Netice-i kelam: Ufkumuz dertle kaplandığında içimizi ferahlatacak ve sinemize inşirah salacak bir vesiledir dertleşmek. Allah, kimseyi kimse için dert kaynağı etmesin ve bizi dertleşebileceğimiz yar-ı vefadarsız bırakmasın. Amin..


    * * * *
    (11.09.2012 04:30)

ateiste acımak

    Acımak yerine 'üzülmek' desek daha güzel olacak sanki...

    Ne kendimi kimseden üstün görüyorum, ne kimseye "Cayır cayır yanacaksın işte!" diyorum, ne de kimsenin üzüntüme ihtiyaç duyduğnu düşünüyorum; fakat yine de alemlerin* Rabb'i olan Allah'a inanmayan bir ateist insan için üzülmekten kendimi alamıyorum. Cenab-ı Hakk tarafından, İhsan-ı ilahi olarak içimde* yakılan iman nurunun bir gereği olarak onlar için hüzünleniyor ve "İnşaallah bir gün gelir, imanın tadını tadarlar." diyorum. Bunu diyor ve bunun gerçekleşmesi için de hem kavli hem de fiili dua yapmaya çalışıyorum. Çünkü iman başka bir şeye benzemez, -itikadımızca- yokluğu 'yok edici'dir. Niyazi Mısri'ye ait güzel bir ifadede şöyle geçmektedir:

    O'nu* bulan neyi kaybetmiştir, *
    O'nu kaybeden neyi bulmuştur?! *

    Herkesi seviyorum ve sevdiklerimin iyiliğini istiyorum kendimce. Çok görmeyiniz lütfen...
    (03.10.2011 21:32)

bülbül ve gül

emanet etmek

    Emanet, ehline verilir; verilmezse hıyanetle karşılaşılabilir hafizanallah. Aman dikkat diyorum azizler...
    (26.08.2011 17:11)

yiğit

    Söz, yiğidin ağzından bir kere çıkar. derler. 'Hiçbir makul sebep olmadan 'sözlerini* inkar etmez veya eski sözlerine taban tabana zıt şeyler söylemez.' gibi bir mana kastediliyor olsa gerek.
    (16.03.2011 11:58)

taraf tutmak

    Birinin veya bir görüşün/kurumun tarafını tutmak veya tarafında olmak ne ayıptır ne günahtır*. İnsan, çeşitli sebeplerle kendini taraf olarak konumlandırabilir; zira, herkesin kendine ait savunduğu veya değer verdiği bir şeyin olması gayet tabii bir durumdur. Bir insan hakkıdır bu. Taraf tutmanız sebebiyle haksızlık yapmıyorsanız, yanlış yollara sapmıyorsanız mesele yoktur. Şunu demek istiyorum, aynı anda hem taraf tutabilir hem de hakkaniyetinizi* koruyabilirsiniz; taraf tutmak, hakkı hak sahibine vermeye engel olmadığı sürece zararsızdır. Bu manada, bitaraf olan bertaraf olur sözü, isabetli bir sözdür.

    Taraf tutmakla ilgili sıkıntı, esasen başkaları ile olan münasebetler mevzu olduğunda meydana gelebilmektedir. Siz, sizin tarafınızda olmayan birini sırf sizin tarafınızda olmadığı için elinizdeki güçle herhangi bir yolla cezalandırmaya çalışırsanız veya ona adaletsiz davranırsanız büyük bir haksızlık yapmış olursunuz. Böyle hatalı bir yola tevessül etmezseniz sizin hatalarınız sebebiyle kimse, bitaraf olan bertaraf olur sözü yanlıştır demeyecektir; aksi halde, bu doğru sözü şahsınızda tekzip etmiş* olursunuz. Bunu siz de istemezsiniz, ben de istemem...
    (16.03.2011 11:49)

aykut kuşkaya

    Bir zamanlar, bir yerde, nihai hedefinin enstrümantal albümler yapmak olduğunu okumuştum. *
    (16.03.2011 11:05)

nar ekşisi

    Nar ekşili sos ile karıştırılmaması gereken bir lezzet kaynağıdır. Bildiğim kadarıyla, halis-muhlis nar ekşisi sadece yaş nardan yapılmakta iken nar ekşili sos denilen şey ise su, glikoz şurubu, karamel, aroma, sitrik asit vd. maddelerden yapılmaktadır. Biri tamamen tabii, öbürü ise sun'idir.

    Bana anlatan yanlış anlatmadıysa, 12 kg nardan 1 kg nar ekşisi çıkabilirmiş...
    (06.03.2011 13:55)

külfet

    Nimete ulaşmak için katlanmanın elzem olduğu şeydir.*

    Külfetsiz nimet, zahmetsiz rahmet, meşakkatsiz ganimet olmaz...
    (06.03.2011 13:33)

sigara pişmanlıktır

    Sigara pişmanlıktır.

    Hayatımda sigara ile ilgili duyduğum en güzel sözdür. Az sözle çok şey anlatıyor; veciz bir söz nasıl olur, her yönüyle ispatlamaktadır.*

    Son zamanlarda* Sağlık Bakanlığı tarafından sigara ile ilgili hazırlanan reklam filmlerinin sonunda yazıyor. * Hem reklam filmleri hem de söz bakanlıkça ulaşılmak istenen hedefe çok uygun düşmüştür.*

    İnşaallah tesirli olur...
    (06.03.2011 13:29)

hür adam

cevahir

abdurrahman kızılay

sayfa: 1-2-3...-27

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.