son beğenilen tanımları genel istatistikler
sonradan gelen edit: uyandırmıyor efendim, atlatıyor.*
sözleri; neden dedim kendime kızıp durursun kendine, herkesin hesabı tam seninkisi şaşmış gibi. neden dedim kendime, yakıp durursun kendini, kalbinde gün batmış da, hiç doğmayacakmış gibi. yaptığın kumdan kalelere rüzgarlar esti diye,* sakın dedim kendime, küsüp gitme kaderine, yaptığın sana yetmiş, artık işin bitmiş gibi. güzel günleri düşle, boşver dünyaya, yanarsın bu gidişle kızma dünyaya sahip oldukların, sana sahip olmasın bak, kanarsın bir gülüşle, yalan dünyaya neden dedim kendime, kusup durursun kinini, herkesin tuzu kuru, seninkisi yaşmış gibi. neden dedim kendime üzüp durursun kendini, kalbinde güller solmuş, hiç açmayacakmış gibi. yaptığın kağıt gemileri gönder sen enginlere, aman dedim kendime, sakın unutma kendini, yarının sevincine, sakla bugünün derdini. güzel günleri düşle, boşver dünyaya, yanarsın bu gidişle kızma dünyaya sahip oldukların, sana sahip olmasın bak, kanarsın bir gülüşle, yalan dünyaya
bu kadar anlattıktan sonra sözlerini vermezsek ayıp olur tabi*; coming back to life Yaşama geri dönmek Where were you when I was burned and broken Yandığım ve yıkıldığım zaman nerdeydin While the days slipped by from my window watching Günler geçiyordu ben penceremden bakarken Where were you when I was hurt and helpless Kırgın ve çaresizken nerdeydin Because the things you say and the things you do surround me Çünkü söylediğin ve yaptığın şeyler kuşatıyor beni While you were hanging yourself on someone else's words Bir başkasının sözüyle kendi kendini idam ederken Dying to believe in what you heard Duyduğun şeylere inanmak için can atardın I was staring straight into the shining sun Bense gözümü dikip doğruca güneşe bakardım Lost in thought and lost in time Yaşamın tohumları ve değişimin tohumları atılırken While the seeds of life and the seeds of change were planted Düşünce içinde kaybolduk ve zaman içinde kaybolduk Outside the rain fell dark and slow Dışardaki yağmur koyu renkte ve yavaştan yağıyordu While I pondered on this dangerous but irresistible pastime Tehlikeli ama karşı konulmaz geçmişi kafamda hesaplarken I took a heavenly ride through our silence Sessizliğimiz arasında ilahi bir gezinti yaptık I knew the moment had arrived for killing the past and coming back to life Biliyordum geçmişi yok edip yaşama geri dönme zamanı gelmişti I took a heavenly ride through our silence Sessizliğimiz arasında ilahi bir gezinti yaptık I knew the waiting had begun Biliyordum bekleyiş başlamıştı And headed straight..into the shining sun Ve parlayan güneşe doğru yükselişteydi edit: ayrıca bana gilmour' un ne kadar güzel "shining sun" dediğinide keşfettirmiş şarkıdır.*
ayrıca anka kuşuna türk tradisyonunda verilen isimdir.*
bedensel olarak düşünüldüğünde ise; bir zaman sonra her bireyin yaşadığı büyüme faaliyetinin durması olayıdır. bu yönden bakıldığında doğal ve kabullenmesi kolay bir durumdur. ama henüz büyüme çağındaki bir çocuk için düşünüldüğünde hem bedensel hem ruhsal sorunlara yol açacak çok önemli bir problemdir. henüz ilkokul çağındaki çocuk yaşıtlarından daha küçük ve çelimsiz olamasından dolayı çektiği fiziki zorlukların yanında arkadaşları tarafından gelicek dayatmaları yada tehtidleri de kabullenmek durumunda kalıcaktır. en ufak bir tartışmada "bak! seni ezerim böcek!zaten bit kadar bişeysin! cüce!" gibi cümlelerle karşılaşıp bir şey de yapamayacaklarından dolayı soluğu annenin yada öğretmenin yanında alırlar. içlerinden bazı cengaver yürekliler çıkıpta karşı tarafa hakettiği cevabı verse bile onunda sonu yine anne yada öğretmen yanıdır. fark ise morarmış kol, bacak yada kanayan bir kaş olabilir. bu şekil zorluklarla atlatılan o yıllardan sonra ergenlik dönemine geçilir. ergenlik dönemiyle daha da büyümüş arkadaşların yanında ezilen* bu bireyler artık ruhsal bakımdan da bir çöküntü içerisindedir. aslında kızlara göre erkekler için daha önemli bir sorunsaldır bu dönemlerde. neye yansın bu çocuk. boyu şimdiden 1.70 leri bulmuş karşı takım oyuncularını geçemiyceği için takıma alınamayışına mı yoksa boyu kendisinden hayli hayli uzun olan hoşlandığı kızın kendisini farkedemiyor olmasına mı?** bu şekilde geçirilen çocukluk, ergenlik, gençlik döneminden sonra da devam edicektir karşılaşılan güçlükler. zor bir durumdur büyümemek. "keşke sahip olabilseydim, ah keşke hep o çocuk halimde, o boyutlarda kalabilseydim" dediğimizde. yukarıdaki gibi bu durumu gerçekten yaşayan insanlar tarafından yüzümüze çalınan gerçektir.ancak o zaman anlayabildiğimiz ve belki de ilk kez sahip olmadığımız için şükrettiğimizdir.
ilk okuduğumda bana acem kızını çağrıştırmasından dolayı iran da yetiştiriliyo olabildiğini düşündüğüm lale türü. güneştopu olarakta bilinen bu bitkiler bahçede saksıda kalaylıkla yetiştirilebilir. sarı, turuncu, beyaz, kükürt sarısı, ateş renginde çiçek açarlar. kökleri soğuğa oldukça dayanıklı olduğu için kasım ayında çiçekleri solduktan sonra ilkbaharda tekrar çiçek açtıklarını, hatta çoğaldıklarını görürüz. mayıstan kasıma kadar gözlerimize şenlik verirler adeta o hoş renkleriyle. ayrıca; (bkz: eschscholtzia)* (bkz: acem kızı) **
ülkemizde daha çok noel olarak bilinen hristiyanların hz. isa' nın doğumunu kutladıkları bayramları. katolik kiliseler hz. isa' nın doğumundan iki yüzyıl sonra onun doğumunu 25 aralık olarak kabul etmiş, o gün kutlamış ve öyle süregelmiştir. yani sandığımız gibi yılbaşıyla bir alakası yoktur. o gün okullar, iş yerleri, resmi kurumlar tatil olur. bütün hristiyan alemi birbirine hediyeler alır. aynı bizim de dini bayramlarımızı kutlamamız gibi yani. bu günde en çok sarfedilen söz öbeği için; (bkz: happy christmas)*
harry potter kitabındaki karakterlerden biridir. hogwartsda hufflepuff binasından bir safkandır. yakışıklıdır, cesaretlidir, üç büyücü turnuvasına seçilince kızların gözündeki yeri daha da yükselmiştir. ama o harry'in de hoşlandığı cho chang' i sevmektedir. nitekim baloyada onunla katılır. turnuva sırasında kendisine ilk görevlerinin ne olduğunu söyleyen harry' e ikinci görev için verilen yumurtayı nasıl açıcağını söyleyerek borcunu ödemiştir. turnuvanın sonunda voldemort' un adamı kılkuyruk tarafından öldürülmüştür. ayrıca filmde robert pattinson tarafından canlandırılmıştır. filmdeki görünümü;
zamanında tevfik fikret de kendince yorumlamış bu masalı. tevfik fikret yorumu için; Ağustos Böceği İle Karınca Karıncayı tanırsınız Minimini bir hayvandır Fakat gayet çalışkandır Gayet tutumludur, yalnız Pek hodgamdır, bu bir kusur: Hodgm olan zalim olur. Bir gün ağustos böceği Tembel tembel ötüp durmak Neticesi aç kalarak Karıncadan göreceği Bürudete bakmaz, gider Bir lokma şey rica eder Der ki: - Acıyınız bize Coluk çocuk evde açız Ianenize muhtacız. Karınca bir yüreksize Layık huşunetle sorar: - Aç mısınız? Ya o kadar Uzun, güzel günler oldu. O günlerde ne yaptınız? Böcek inler: - Açız, açız Bakın benzim nasıl soldu O günlerde gülen, öten Sazla, sözle eğlenen ben Bugün bakın ne haldeyim! Vallah açız, billah açız, Halimize acıyınız! Karınca eğlenir: - Beyim, şimdi de raksedin, ne var? "Yazın çalan kışın oynar."
ayrı ayrı iki rengi belirtmekle birlikte birleştiklerinde* galatasaray takımının renklerini oluştururlar. bir de galatasaraylılar tezahürat yaparken kullanır. "sarı... kırmızı... en büyük? *" "cimbom...*" şekinde. *
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |