hürriyet gazetesi

    diğer bütün markalar, gazateler gibi günün modasına uyup kendine duygu sömürüsü içerikli bir reklam edinmiş gazetedir. reklamı da kısaca anlatıcak olursak; bir bebeğin doğumundan başlıyor, bebeğe birazdan üstünde nefes almaya başlıycağı dünyanın nasıl çekilmez, haksızlıklarla dolu biyer olduğunu anlatıyor ve en son da "ama sen yinede gülümse bebek, çünkü senin için uğraşan birileri var" mesajı veriliyor. bu durumda bebek için uğraşan hürriyet gazetesi olmuş oluyor. başarılı bir reklam yinede. **
    (11.05.2008 15:13)

yalnız değilsin

yeşil ruj

    arabistanlı kadınlar aşırı sıcak hava ve güneş ışığı sonucu dudaklarında oluşan çatlak ve yaraları iyileştirmek için kullanırlar bu rujları. o yeşil renkli ruj nasıl oluyoda dudakları kıpkırmızıya ya da cırtlak bir pembeye boyayabiliyor merak etmişimdir hep. *
    (11.05.2008 14:53)

here comes the rain again

    çok ıslatmayan ama kendini belli eden bir yağmurun altında, denizin hemen başucunda, bir kayanın denize bakan yamacında dinlendiğinde insanda denize atlayıp boğulma isteği uyandırabilicek bir şarkı.*

    sonradan gelen edit: uyandırmıyor efendim, atlatıyor.*
    (11.05.2008 14:40)

neden dedim kendime

    söz ve müziği tolga kaya' ya ait, güzel müziği anlamlı sözleriyle dinlenesi zardanadam şarkısı.

    sözleri;
    neden dedim kendime kızıp durursun kendine,
    herkesin hesabı tam seninkisi şaşmış gibi.
    neden dedim kendime, yakıp durursun kendini,
    kalbinde gün batmış da, hiç doğmayacakmış gibi.
    yaptığın kumdan kalelere rüzgarlar esti diye,*
    sakın dedim kendime, küsüp gitme kaderine,
    yaptığın sana yetmiş, artık işin bitmiş gibi.

    güzel günleri düşle, boşver dünyaya, yanarsın bu gidişle kızma dünyaya
    sahip oldukların, sana sahip olmasın bak, kanarsın bir gülüşle, yalan dünyaya

    neden dedim kendime, kusup durursun kinini,
    herkesin tuzu kuru, seninkisi yaşmış gibi.
    neden dedim kendime üzüp durursun kendini,
    kalbinde güller solmuş, hiç açmayacakmış gibi.
    yaptığın kağıt gemileri gönder sen enginlere,
    aman dedim kendime, sakın unutma kendini,
    yarının sevincine, sakla bugünün derdini.

    güzel günleri düşle, boşver dünyaya, yanarsın bu gidişle kızma dünyaya
    sahip oldukların, sana sahip olmasın bak, kanarsın bir gülüşle, yalan dünyaya
    (04.05.2008 17:34)

i want to believe

coming back to life

    tek başına pink floyd' u sevme sebebi olabilicek güzellikte bir şarkı. hafif neşeli tınısı, gilmour' un gitar soloları** ve yumuşak sesinden yükselen hüzünlü ama içinde umut barındıran sözlerin bir şarkıda toplanmasıyla "harika olmak" söyleminin kıstaslarını yükseltmiş şarkı.siz sözlerinde umutsuz ruhunuzu bulurken neşeli tınısıyla içinizi yumuşatır ve o an geldiğinde david gilmour "I knew the moment had arrived for killing the past and coming back to life" der. hafifçe başınızı sallarsınız onaylayan bir gülümseme eşliğinde.

    bu kadar anlattıktan sonra sözlerini vermezsek ayıp olur tabi*;

    coming back to life
    Yaşama geri dönmek

    Where were you when I was burned and broken
    Yandığım ve yıkıldığım zaman nerdeydin

    While the days slipped by from my window watching
    Günler geçiyordu ben penceremden bakarken

    Where were you when I was hurt and helpless
    Kırgın ve çaresizken nerdeydin

    Because the things you say and the things you do surround me
    Çünkü söylediğin ve yaptığın şeyler kuşatıyor beni

    While you were hanging yourself on someone else's words
    Bir başkasının sözüyle kendi kendini idam ederken

    Dying to believe in what you heard
    Duyduğun şeylere inanmak için can atardın

    I was staring straight into the shining sun
    Bense gözümü dikip doğruca güneşe bakardım

    Lost in thought and lost in time
    Yaşamın tohumları ve değişimin tohumları atılırken

    While the seeds of life and the seeds of change were planted
    Düşünce içinde kaybolduk ve zaman içinde kaybolduk

    Outside the rain fell dark and slow
    Dışardaki yağmur koyu renkte ve yavaştan yağıyordu

    While I pondered on this dangerous but irresistible pastime
    Tehlikeli ama karşı konulmaz geçmişi kafamda hesaplarken

    I took a heavenly ride through our silence
    Sessizliğimiz arasında ilahi bir gezinti yaptık

    I knew the moment had arrived for killing the past and coming back to life
    Biliyordum geçmişi yok edip yaşama geri dönme zamanı gelmişti


    I took a heavenly ride through our silence
    Sessizliğimiz arasında ilahi bir gezinti yaptık

    I knew the waiting had begun
    Biliyordum bekleyiş başlamıştı

    And headed straight..into the shining sun
    Ve parlayan güneşe doğru yükselişteydi

    edit: ayrıca bana gilmour' un ne kadar güzel "shining sun" dediğinide keşfettirmiş şarkıdır.*
    (04.05.2008 14:27)

kerkes

    kendisine hoş geldin denildiğini görünce mutlu olmuş fakat hoş buldum demek için biraz geç olduğunu düşünmüştür. şayet kendisi önce hoş bulup* sonra gelmiştir. henüz acemice olan tanımlarını geliştirirek diyarda sakin, kendi halinde, mutlu mesut günler geçirmek dileğindeki vampiredir.beni, diyara adım atarken acaba kim herkes diye bkz vericek şeklinde düşündürmüş çok sevdiğim nickimdir kerkes.*

    ayrıca anka kuşuna türk tradisyonunda verilen isimdir.*
    (04.05.2008 11:52)

büyümemek

    ruhsal bakımdan algılandığında herkesin az çok istediğidir. hep yaşatmak isteriz içimizde bir yerlerde o tatlı, küçük,biraz şımarık çocuğu.**

    bedensel olarak düşünüldüğünde ise; bir zaman sonra her bireyin yaşadığı büyüme faaliyetinin durması olayıdır. bu yönden bakıldığında doğal ve kabullenmesi kolay bir durumdur. ama henüz büyüme çağındaki bir çocuk için düşünüldüğünde hem bedensel hem ruhsal sorunlara yol açacak çok önemli bir problemdir.

    henüz ilkokul çağındaki çocuk yaşıtlarından daha küçük ve çelimsiz olamasından dolayı çektiği fiziki zorlukların yanında arkadaşları tarafından gelicek dayatmaları yada tehtidleri de kabullenmek durumunda kalıcaktır. en ufak bir tartışmada "bak! seni ezerim böcek!zaten bit kadar bişeysin! cüce!" gibi cümlelerle karşılaşıp bir şey de yapamayacaklarından dolayı soluğu annenin yada öğretmenin yanında alırlar. içlerinden bazı cengaver yürekliler çıkıpta karşı tarafa hakettiği cevabı verse bile onunda sonu yine anne yada öğretmen yanıdır. fark ise morarmış kol, bacak yada kanayan bir kaş olabilir. bu şekil zorluklarla atlatılan o yıllardan sonra ergenlik dönemine geçilir. ergenlik dönemiyle daha da büyümüş arkadaşların yanında ezilen* bu bireyler artık ruhsal bakımdan da bir çöküntü içerisindedir. aslında kızlara göre erkekler için daha önemli bir sorunsaldır bu dönemlerde. neye yansın bu çocuk. boyu şimdiden 1.70 leri bulmuş karşı takım oyuncularını geçemiyceği için takıma alınamayışına mı yoksa boyu kendisinden hayli hayli uzun olan hoşlandığı kızın kendisini farkedemiyor olmasına mı?** bu şekilde geçirilen çocukluk, ergenlik, gençlik döneminden sonra da devam edicektir karşılaşılan güçlükler.

    zor bir durumdur büyümemek. "keşke sahip olabilseydim, ah keşke hep o çocuk halimde, o boyutlarda kalabilseydim" dediğimizde. yukarıdaki gibi bu durumu gerçekten yaşayan insanlar tarafından yüzümüze çalınan gerçektir.ancak o zaman anlayabildiğimiz ve belki de ilk kez sahip olmadığımız için şükrettiğimizdir.
    (03.05.2008 14:57)

acem lalesi

    *

    ilk okuduğumda bana acem kızını çağrıştırmasından dolayı iran da yetiştiriliyo olabildiğini düşündüğüm lale türü.
    güneştopu olarakta bilinen bu bitkiler bahçede saksıda kalaylıkla yetiştirilebilir. sarı, turuncu, beyaz, kükürt sarısı, ateş renginde çiçek açarlar. kökleri soğuğa oldukça dayanıklı olduğu için kasım ayında çiçekleri solduktan sonra ilkbaharda tekrar çiçek açtıklarını, hatta çoğaldıklarını görürüz. mayıstan kasıma kadar gözlerimize şenlik verirler adeta o hoş renkleriyle.

    ayrıca; (bkz: eschscholtzia)*
    (bkz: acem kızı) **
    (03.05.2008 14:10)

christmas

    *

    ülkemizde daha çok noel olarak bilinen hristiyanların hz. isa' nın doğumunu kutladıkları bayramları. katolik kiliseler hz. isa' nın doğumundan iki yüzyıl sonra onun doğumunu 25 aralık olarak kabul etmiş, o gün kutlamış ve öyle süregelmiştir. yani sandığımız gibi yılbaşıyla bir alakası yoktur. o gün okullar, iş yerleri, resmi kurumlar tatil olur. bütün hristiyan alemi birbirine hediyeler alır. aynı bizim de dini bayramlarımızı kutlamamız gibi yani.
    bu günde en çok sarfedilen söz öbeği için; (bkz: happy christmas)*
    (30.04.2008 15:15)

cedric diggory

    *

    harry potter kitabındaki karakterlerden biridir. hogwartsda hufflepuff binasından bir safkandır. yakışıklıdır, cesaretlidir, üç büyücü turnuvasına seçilince kızların gözündeki yeri daha da yükselmiştir. ama o harry'in de hoşlandığı cho chang' i sevmektedir. nitekim baloyada onunla katılır. turnuva sırasında kendisine ilk görevlerinin ne olduğunu söyleyen harry' e ikinci görev için verilen yumurtayı nasıl açıcağını söyleyerek borcunu ödemiştir.
    turnuvanın sonunda voldemort' un adamı kılkuyruk tarafından öldürülmüştür. ayrıca filmde
    robert pattinson tarafından canlandırılmıştır.

    filmdeki görünümü;




    (30.04.2008 13:45)

ağustos böceği ile karınca

    aslını la fontaine' in yazdığı ama bir çok yazar tarafından günümüze uyarlanmış şekli bulunan hikayemsi masal.
    zamanında tevfik fikret de kendince yorumlamış bu masalı.

    tevfik fikret yorumu için;

    Ağustos Böceği İle Karınca

    Karıncayı tanırsınız
    Minimini bir hayvandır
    Fakat gayet çalışkandır
    Gayet tutumludur, yalnız
    Pek hodgamdır, bu bir kusur:
    Hodgm olan zalim olur.

    Bir gün ağustos böceği
    Tembel tembel ötüp durmak
    Neticesi aç kalarak
    Karıncadan göreceği
    Bürudete bakmaz, gider
    Bir lokma şey rica eder
    Der ki: - Acıyınız bize
    Coluk çocuk evde açız
    Ianenize muhtacız.
    Karınca bir yüreksize
    Layık huşunetle sorar:
    - Aç mısınız? Ya o kadar
    Uzun, güzel günler oldu.
    O günlerde ne yaptınız?
    Böcek inler: - Açız, açız
    Bakın benzim nasıl soldu
    O günlerde gülen, öten
    Sazla, sözle eğlenen ben
    Bugün bakın ne haldeyim!
    Vallah açız, billah açız,
    Halimize acıyınız!
    Karınca eğlenir: - Beyim,
    şimdi de raksedin, ne var?
    "Yazın çalan kışın oynar."
    (30.04.2008 12:42)

sarı kırmızı

    *

    ayrı ayrı iki rengi belirtmekle birlikte birleştiklerinde* galatasaray takımının renklerini oluştururlar. bir de galatasaraylılar tezahürat yaparken kullanır.

    "sarı... kırmızı... en büyük? *" "cimbom...*" şekinde. *
    (30.04.2008 12:18)

mide bulantısı

    ardından gelen için ; (bkz: kusmak) *
    (30.04.2008 00:38)

sayfa: 1...-10-11-12-13

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.