"sü" imlasıyla yazıldığında, asker demektir. eski türkçe bir kelimedir. subaşı kelimemiz de bu eski türkçe kelimeden türemiştir. zabıta anlamında kullanılmaktaydı.
''parasıyla değil mi kardeşim istediğim şekilde kullanırım'' diyenlere inat yeryüzündeki su kaynakları gittikçe azalmakta ve insanlar gelmekte olan tehlikenin büyüklüğünün farkında bile olmamaktadır. bir damla su olan insan bir damla suya muhtaç olacaktır ve bu her zamankinden daha yakındır.
evrenin özü adlı felsefe kitabı ve bu serinin devamınında temasında bulunan fikirdir su.. genel olarak bu felsefenin ismi su stili olan waterstyle'dır..
waterstyle gerektiğinde buz olmak
ortama göre akmak
ve duruma göre durulmaktır
su özünü bulmaktır
beğenmediğini çamur yapmak
sevdiğini yıkamaktır
takdir ettiğini bulup
köklerini sulamaktır
pisliklere bulaşmamak
saf bir şekilde akmaktır
ileride petrolden daha değerli olacağı düşünülmektedir.. (bkz: küresel ısınma)
dünyanın üçte ikisini oluşturan hayat kaynağı. emanete* bakmamanın* cezası olarak bir kısmı elimizden alınan değerli varlık. * ayrıca insanların hala duyarsızca boşa harcamaya devam ettiği sıvıdır kendisi. *** cehaletten mi? bilmiyorum. tek bildiğim artık çok geç ve geri dönüşü yok. insan olmak, asla sadece insan olmak değildir.
derler ki, su tevazudur. yerlerde, ağaç diplerinde, yaprakların arasında isyan etmeden akar, hayat verir. mesul olduğu işin yanında, öylesine mütevazidir ki, şikayet etmez yer ile yeksan bir yaşamdan... ve yaradan yüceltir onu. göğe yükseltir. alemlerin üzerine. sonra tekrar görevine icabeten, yeryüzüne iner su, lûtfa muhattab. bir ibadet misali, bu döngü böyle sürer gider.
hayat öpücüğü gibidir su. su kelimesi de çok hassas bi kelimedir zaten yaşamdaki hassasiyeti kadar suyun. berrak, akıcı ve doyurucudur. susuz bünye yaşama en fazla üç ya da dört gün katlanabilir.sadece suyla 90 - 70 gün arası gün yaşayabilir insanoğlu. *
olmazsa olmaz. çeşmeyi açınca lanet bir tıslama sık sık duyduğumuz şu günlerde, ankara'da değeri gittikçe anlaşılan, müsrifçe harcamalar için kendini suçlu hissettiren değerli sıvı.
Geçen akşam bir söyleşiye katıldım. Anlatıcı söze sudan girdi.
Bulunduğu ortamdaki, dışa vurulan duyguların suyu etkilediğini anlattı. Su kristalleri kötü sözlerden, kavga edenlerden, şiddetin her türlüsünden, kıskançlıktan, nefretten, asabiyetten etkilenirmiş. Bozulurmuş kristallerin sükuneti ve birbirlerinden kaçarlarmış, itişirlemiş. Huzursuz olurmuş su.
Müziğe de tepkisi farklıymış su kristallerinin, heavy metal, hip-hop, caz, pop, klasik, klasik türk musikisi, her türe, her melodiye farklı tepki verirmiş su. Göremezmişiz bakmazsak.
Ebru sanatçıları mesela...
Onlar suya nakış işlerken, küfür girmezmiş atölyeye, kötü söz edilmezmiş. Şöyle yan masadaki ebru sanatçısının deseni benimkinden güzel oldu diye içinden yükselen kıskançlığı bir serbest bıraksan su dalgalanırmış belli belirsiz, odadaki tüm desenler kıpırdanırmış, huzursuzca. Bozulurmuş şekiller. Desenlerin arasındaki boşlukları görürmüşsün, sudaki öd bile mani olamazmış bu dengesiz atmosfere.
Dörtte üçü sudan ibaret bir bedeni taşıyoruz hepimiz. Tevekkeli değil mi huzursuzun biri bozar tümden dengemizi. Kıskancın şuursuzluğu, bozar havanın süt limanlığını. Kötü düşünürsek her şey kötüye gider, kötü konuşursak kötülükler de bizi bulur.
Huzursuz olurmuş su.
Hepsi suyun yüzündenmiş, hepsi suyun üzüntüsündenmiş.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.