genel istatistikler
toplam | 23 | bugün | 0 | dün | 0 | bu ay | 0 | geçen ay | 0 | toplam + | 4 | toplam - | 0 | | |
7sinden 4üne alnması sayesinde, beni "günün şebeleği" olarak adlandırabilmenizi sağlamış zirve. ben söyleyeyim, ayın 7sinde, yani şu saatler, kızılay pek bir güzeldi. *
(07.07.2007 19:40)
karadeniz'in incisidir bana göre. gidenler mutlaka kaleyi görmeli, adacıklara bi uğramalı, balık yemeli, sahilde sabahlamalıdır. insanları inanılmaz sıcaktır. küçücük biryerdir, herkes birbirini tanır. çeşit çeşit ağaçları, minik minik şelaleleriyle ve dostluklarıyla aklımı almış topraklardır.
(06.07.2007 00:52)
ismim, latincede ise aqua.
(05.07.2007 23:30)
medyadan bir kez daha nefret ettim. o korkunç kazayla ilgili bilip bilmeden konuşanlar, o yoğun bakımdayken gizlice çekilmiş bir iki kare fotoğrafını magazin programlarında göstere göstere olayı rezalete çevirenler, herşey yolundayken ona hakettiği değeri vermek yerine zarar vermiş oldukları halde, böyle bir olaydan sonra ancak sürüye uyma amacıyla samimiyetsizce göz yaşı gösterenler... lanetmiş, nazarmış, kıl tüy yünmüş diye diye olayı geyik muhabbetine çevirenler... her telden çalıyordu sevenleri(!) fütursuzca. duygu sömürüsüne ve hurafelere müptela halkımızın bu konulardaki ihtiyacını fazla fazla karşılayan basınımız, her zamanki gibi görevini başarıyla yerine getirdi. tam 28 yıl boyunca yolunun kesiştiği herkesi ayrı ayrı sevmiş, her birine değer vermiş bu gencecik adamın bir veda bile edemeden kaybolup gidişini magazin haberi yapıp, yaptıkları işten de reytinglerini aldılar, paralarını kazandılar, yani bu işten de alınlarının akıyla çıktılar. çıktılar değil mi? canı yanmış olanlar, televizyona çıkıp da, onların çöplüğünde bağıda çağıra hesap soramayacaklarına göre...
bu zihniyetten bir kez daha nefret ediyorum. şu saatte elden gelen; onu güzel hatırlamak, hatırlatmak ve ağlamak... başımız sağolsun.
(05.07.2007 23:17)
1973 versiyonu bana göre en iyisidir. ted neeley, iesus rolünde dillere destan bir performans göstermistir. yvonne elliman'ın seslendirdiği "don't know how to love him" adlı şarkı, maria magdalene'nin jesus'a olan aşkını anlatmaktadır, duygusal şarkı sevenlerin mutlaka ilgilenmesi gerekir. filmdeki müzikler kadar danslar da son derece başarılıdır.
(01.07.2007 19:52)
özellikle ispanya'ya karşı tepkili oluşunun, babasının ispanyol olmasından kaynaklandığı düşünülür. tam olarak bilinmese de babası tarafından cinsel tacize uğradığı tahmin edilmektedir.
ölümü hakkında değişik iddialar vardır. iddialar arasında kuduzdan öldüğü de vardır. en güçlü iddialardan biri ise alkol komasına girdiği, bulunduğu meyhaneden çıkarılarak hastaneye yerleştirildiği, 4 gün sonra da vücudunun iflas etmesiyle 7 ekim 1849'de hayatını kaybettiğidir. cenazesine sadece 4 kişi katılmıştır. westminster presbiteryen mezarlığı'nda yatmaktadır.
(01.07.2007 15:44)
cahit oben 4lüsü ile birlikte:
1963 i wanna be your man / 36 24 36 silifke'nin yoğurdu / hereke
1965 makaram sarı bağlar / halime
solo 45'likler:
1966 ay osman - sevgilim / colours - baby
1969 uzun İnce bir yoldayım / benim aşkım beni geçti
1970 yağmur olsam / yumma gözün kör gibi
söyle sazım / güzel ne güzel olmuşsun
1972 vurulmuşum / emmo
1973 gün ola devran döne / anadolu'yum
leylim leylim (kara tren) / gözlerinden bellidir
köroğlu dağları / tutamadım ellerini
bacın Önde ben arkada / koyverdin gittin beni
aşkın olmadığı yerde / İnsan mıyım mahluk muyum ot muyum
1975 haberin var mı / kör pencere - ay battı
anadolu'yum '75 / darağacı
1976 biz yanarız / sen bir ceylan olsan
solo albümler:
1977 not defterimden
1983 zaman zaman
1988 yana yana
1990 olmuyo olmuyo
1992 68'ler
1993 seçme eserler - 68'ler 2
1995 yadigar
1998 mustafa kemal-devrimcinin güncesi
1999 gün ola devran döne
kitaplı kasetler:
1995 demirbaş
1996 vurulduk ey halkım...
1999 bir devrimcinin güncesi
Önemli Şarkıları:
* bu kalp seni unutur mu?
* yeter ki
* zaman zaman
* gönül
* sevda Çiçeği
* gecenin Üçünde
* gidiyorsun
bülent ortaçgil ile: 1985 biz Şarkılarımızı... (firma albümü olmayıp elden ele çoğaltılan bir albümdür) 1986 Çekirdek hatırası
pencere Önü Çiçeği
(01.07.2007 15:20)
kendisini 7 yaşında tanımışımdır. sahilde arkadas olduğu, kendisinden yaklaşık 10 yaş küçük bir baş belasına, bütün vaktini ayırıp, onunla günlerce akranı gibi gülüp oynayan, dünyalar tatlisi bir adamdır. abim gibi severim. amasra küçük bir yerdir, onun başarısından dolayı göğsü kabarmış tüm amasra halkı, şuan telaş ve üzüntü içinde onun sağlığına kavuşması için dua etmektedir. boş kafalı bir insan değildir, müzik en büyük aşkıdır, bulunduğu yere gelebilmek için çok çabalamıştır. cem karaca'nın taklidi değil, hayranıdır, ondan etkilenmesi, örnek alması, izinden gitmesi de bundan dolayıdır.
(01.07.2007 11:53)
diyarda taze bir vampir olmakla beraber, çok sevdiğim bu arkadaşımla bir şey daha paylaşıyor olmaktan kıvanç duyuyorum. yüksek zekalı ve onu kullanmaktan eksik kalmayan (asla ve asla çekinmeyen) sevgili faaip de oiad, gelecekte başarı potansiyeli standartlardan hayli yüksek bir genç yetenek. birçok değerimizin ortak olduğunu ve onun bu değerlerin arkasında dimdik duruşunu takdir ettiğimi belirtmek isterim.
sevgilerimle ve saygılarımla arkadaşım.
(01.07.2007 02:09)
en popüler alanı mimari olsa da yazı stilinden plastik sanatlara, resimden müziğe kadar geniş bir yelpazesi olan sanat akımıdır.
ne yazık ki çoğu genç (yüksek oranda bayanlar) tarafından, ciltte bir cm kalınlığında beyaz pudra bulunması, geri kalan herşeyin olabildiğince siyah olması, illa korse, elbise vb. kıyafetler giyilmesi, ve karşı cinse ulaşılamaz, melankolik, karanlıklar prensesi/prensi taklidi yapılması olarak algılanmakta.
(01.07.2007 02:00)
kanımca raskolnikov'un kendi kendini ele vermesinin vicdanı dışındaki sebebi de kocaman egosu ve takdir edilme arzusudur.
(01.07.2007 01:39)
bir kişi kendine güvenme konusunda sınırları zorlayarak ne kadar ileri giderse gitsin, ajdar anik kendisine bu kisiden 10 kat daha fazla güvenmektedir.
(01.07.2007 01:31)
tunç okan'ın 1976 yapımı otobüs'ünde yönetmen, yapımcı, senarist ve oyuncu yine kendisidir. yasaklanıp, danıştay kararıyla gösterime girince yoğun bir ilgiyle karşılaşmıştır. cahil ve saf anadolu köylüsünün gurbet yollarına düşer düşmez yaşadığı trajik olayları konu alır. avrupa ile anadolu'nun medeniyet seviyelerinin farkını çarpıcı bir dille ortaya koyar. 6 ödüllü bu başarılı filmi, yakın geçmişimizle ilgili farklı bir bakış açısı yakalamak isteyenler mutlaka seyretmelidir.
(01.07.2007 01:24)
ingmar bergman, isveçli oyun yazarı ve film yönetmeni. time dergisi tarafından 2005 yılında "dünyanın yaşayan en büyük yönetmeni" seçilmiştir. woody allen'dan david lynch'e kadar çok sayıda yönetmenin üzerinde etkisi vardır. bir papazın oğlu olması, filmlerinde papazları bolca eleştirmesini açıklamaktadır. 1956 cannes'te bir yaz gecesi gülüşmeleri adlı filmi, avrupa'da hızla tanınmasını sağlamıştır. 18. filmiyle ünlü olan bergman, mali polisle yaşadığı olaylar nedeniyle ülkesine küsmüştür. en sevilen filmi, yedinci mühür'dür.
(26.06.2007 20:20)
bir giuseppe tornatore filmi. 1999 yapımı bir müzikal drama. adını, bir transatlantikte doğar doğmaz, içine terkedildiği bir limon kasasından ve doğduğu yıldan alan bir adamın hayatını ve onun müzik tutkusunu anlatır. insanlar ve şehir, karaya hiç ayak basmamış bir yabancı, bir müzisyen tarafından eleştirilmektedir. özellikle müzikal anlamda alt yapısı çok sağlam, senaryosu etkileyici ve orjinal bir film. tim roth takdir edilesi bir oyunculuk sergilemiştir.
(26.06.2007 19:57)
sayfa: 1- 2
Vampircik - 2005 - 2015
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.
|