felisia

 << >>

  1. hayatı hep bahar'mış modunda yaşadığını hayal ettiğim, zıp zıp ortalıklarda zıplayan ve gülen, sonra insanlara arkasını döndüğü kısacık sürede az önce yaşadığı bütün kırgınlıkları hatırlayan, sonra tekrar neşeli görünerek düşenleri kaldıran, yaşlıları karşıdan karşıya geçiren, aşk acısı dindirmek için psikolog taklidi yapan, neşeyle çikolata yiyen, ama her şeyi bu kadar coşkuyla yaşadığı için çok koştum çok yoruldum modunda azıcık dinlenmesi gereken vampirecik. en kısa zamanda internet ortamında tüm enerjisiyle görmek dileğiyle*
    (queen tinorfithiel 10.04.2008 22:36)
  2. en kısa zamanda yeniden eski felisia olacağından hiç şüphemizin olmadığı dost. herşey ne kadar üstüste gelse de, sabrı denendikçe denense de, yine ne yapar yapar beni ve hayatındaki herkesi mutlu eden gülümsemesine, hayatdoluluğuna kavuşur.

    hiç şüphemiz yok. az kaldı dostum... sen sadece azcık daha sabret.

    (felisia 12.04.2008 01:57)
  3. kardeşlerin kardeşi felisia

    tanışmamızın tam bir şans eseri gerçekleştiği ve buna çok memnun olduğum insan. dostların kraliçesi.

    ilk tanıştığımız gün ne kadar sıcak kanlı, duygusal, insancıl ve şeker mi şeker bir yapısı olduğunu gösterdi. gemi sefamız , eminönünde bol soğanlı balık ekmek yeme maceramız süperdi. *))
    konuşurken, eglenırken zamanın nasıl geçtiğini anlayamadım ve muhabbet ederken çok büyük haz veren dost...

    hasta ziyaretine gidip de sarhoş ettiğimiz insan. ayakta durmakta zorluk çeken kişilik. iyki içmişiz iyki sarhoş olmuşsun... * * *
    dumanın konserine gitme planları yapıpta gerçekleştirince süper bi anlatıcak bişeyimin olacağı için şimdiden çok mutluyum.* * * şimdiden 9mayısı iple çekiyorum. * )
    uzun lafın kısası hiçbişey için üzülme nabzım attığı sürece seninleyim kardeşim. zorlukların üstünden birlikte gelicez.kardeşlerin en hası *
    (tudor 14.04.2008 20:33)
  4. kısa sürede mükemmel bağ kurduğum sevimli vampire insanı. birtane, süper şahsiyet. yardım etmeyi de çok sever.. iyiki varsın canım. tanıştığıma süper memnun olduğum vampire, iyiki 2. yaş zirvesine gelmişşin. seviyorum seni..
    (slave 19.05.2008 23:23)
  5. benim ablam olarak kalbimde her zaman ayrı yeri olan iyi kalpli vampire. hayatının belli kısımları seni üzmüş olabilir ama mutlu olduğun anlar daha fazladır. en küçük şeye sevinebildiğin gibi en ufak şeye de üzülebiliyorsun. bırak gereksiz. hayatta güzellikler seninle olsun..
    (nuha 30.05.2008 10:02)
  6. final tatilinin şu son değerli gününün gecesinde, eşşek gibi çalışıyor olması gerekirken, neden tanım yazıyor?
    hem de kendi sayfasına.
    manyak mı?

    olabilir.

    kimdir nedir, neyin nesidir şu felisia? hayır bir şeyse de neden bu gece yazmakta? ayrıca bir şey nedir? üstelik bir şey olmak da nedir? iyi bir şey midir?

    kendisi de bilmiyor. neyse.

    öncelikle felisia nın kökeni nedir? ayrıca zaten anlamını anlatacakken neden ısrarla gbkz vermektedir isme?

    neyse...

    şu yeni felisia eski felsefisttir. lise arkadaşının itip kakmasıyla diyara gelmiş, tüm ahaliyi aşklı meşkli, bulutlardan beyaz, şekerlerden pembe hayali ve polly kokulu tanımlarıyla bayıltmıştır...

    tabi diyarın mihenk taşlarından birini birkaçını bayan sanmış, hatta aylarca bayan diye canımlı yavrumlu konuşmuştur kendisiyle.. tabi sohbet yaklaşık iki ayda ne kadar derine inmiş, düşünmek bile istemiyor kendisi..

    gerçekten...

    'ya deli olucam benim basenler aldı yürüdü napıcam bilmiyorum... dün kuaföre gittim, yanımdaki kadın kafasını kuş yuvasına benzetmeye çalışıyordu... offf fenayım ya. alnımın ortasında koyun gözü kadar sivilce... damgalı eşşek gibi dolanıyorum ortalıkta ya..' cidden yorumsuz... tabi bu kadarla kaldıysa iyi yine..
    hey gidi gidi...
    neyse...

    o zamanlar fazla iyimserdir, üniversiteye, evinden uzak bir şehre alışmaya çalışmaktadır. beklentileri de hayalleri de bir hayata sığamayacak kadar büyük, gözyaşları göstermekten çekindirecek kadar fazladır.

    diyara geldiğinde, hayatı tanımaya başlama aşamasındaydı.. büyümek reşit olunca, haklı olmak, karşısındaki haksız olunca olmuyormuş, yeni farkediyordu.
    pembe olan gerçekler değil, onları örtbas etmeye çalışan hayallerdi. ve hayal, kurulmakla gerçek olmuyordu.
    bir de;

    hayali, gerçeğine bel bağlamadan kurmak gerekliydi acı çekmemek için...

    öğrendi.

    öğrenirken de yazdı döktü. döktü yazdı. yazdıkça yazdı. yazmakla arası yazmayı öğrendiğinden beri iyiydi zaten. hatta hep yazardı. yazardı... acı bir sebepten ötürü...

    ilk şiirini ilkokul 1 de yazmıştı. saçma sapandı belki, belki son iki satır annesine aitti, kafiyesizdi de. ama saftı.
    işte o....

    ATA'M

    Ata'm seni ben çok severim.
    Her zaman seveceğim.
    İnan sen olmasaydın eğer,
    Şimdi biz de olmazdık.

    Sakın kendini ölmüş sanma !
    Ölmek istesen de ölemezsin.
    Sen bizim Ata'mızsın.
    Kalbimizde yaşarsın...

    Ata'm seni biz çok severiz.
    Sensin bizi kurtaran.
    Kölelikten karanlıktan,
    Aydınlığa çıkaran...

    bir şiirle başladı ve devamı geldi hep. lisede devam etti yazmaya. kompozisyonlar şiirler derken...
    bastırmak istedi onları. hatıra olsun diye. yaptı da.

    en büyük hayallerinden biriydi ileride ünlü bir şair olarak anılmak eskiden...

    derslerden çok vampircik sözlük almaya başlamıştı zamanını. radyoyla tanıştı sonra. birçok insanla. hepsine borçlu olduğunun da farkında...sevseler de sevmeseler de iyi ki hayatımdalar dedi çoğu kez.
    radyoda çalışmak yerine sabahlayınca çaktı birkaç dersten tabi haliyle. ama halinden memnundu ki birçok zirveye gitti...
    hatta okana bile gitti, pankartımı da sallarım, sözlük de yazarım düşüncesiyle ünlü olma hayallerine veda etmiş olsa da çok güzeldi o gece onun için...

    ahaha okan canıııım, bizim okan yahu.... tabire gelll...

    mutlu oldu yepyeni bir aileydi burası artık onun için. memleketinin her yerinden, her çeşit ve her güzellikte insanı toplamıştı diyar bünyesine.
    dostları oldu candan. en berbat haliyle kendilerine kapıyı açtığında boynuna atlayan... psikoloji bozan garip smileyleriyle kafasını şişirdiği, beraber sahile karşı çay içme hayalleri kurduğu, sevgiyi de ölümü de aynı pencerede tartıştığı, ' fels!' seslenişiyle kendisini mutluluklara boğan çok dostu oldu...değerli...

    gerçekten değerli.. çok.. bazen hissettiremedi belki ama...(başını kaşıyan çaresiz smiley)

    hep kalbinde olacaklar...

    kardeşleri de oldu birbirinden harika. candan öte CANları oldu minik patili...

    'günaydın ablaların en şekeri' mesajıyla güne beyaz başladı sayelerinde...

    abileri, ablaları oldu...her gördüğündeya da konuştuğunda, anımsadığında yüzünü gülümseten...
    iyi ki de oldu...

    sevmeyenleri de var mutlaka. zaten sevilesi bir tip de değil ya neyse. okur mokur şimdi.. işin yoksa uğraş.
    ne diyordum. sevmeyenleri de vardır. ama olsun. onlar olsun da hayatta, sevmesin. ne kaybederler ki. bu yazar bozuntusu sevilmekten çok, mutluluk seyretmek ister.

    iyi ya da iyi olmayan, başına ne geldiyse şu ana kadar, sadece acıtmakla kalmadı canını, hayatı öğretti ona.
    herkese öğrettiği gibi.
    ha ama o öğrendiklerini o yarım aklında tutuyor mu bilinmez...tutmuyor tabi ki.

    hayatı dağıldı birden sonra. ne yapacağını şaşırdı. içindeki saf salak çocuk, sürekli 'hayır olamaz, bu başına gelemez, sen bunu haketmedin...' dedi durdu. o dinledi mi onun ciyaklamalarını? hayır. belki de evet. ağladı zırladı. ama asla hatayı yapan insana saygısızlık yapmadı. büyüğüydü çünkü. bu ona hata yapmama lüksü vermiyordu. insandı çünkü...
    onsuz hayatına devam etti. korkuyordu edemeyeceğinden ama oldu.. kapısına dayanıp, haykırmak isterdi tabi ki.
    nasıl olsa kaşını gözünü ondan almıştı.
    ama yalan söyleyemiyordu onun gibi. saygı duydu, döndü gitti yeniden hayatına.

    bir ara bıraktı diyarı. inatçı değilim ben dese de sinirlenince anlık tepkiler verebiliyor kendisi...gözü sadece hedeflediği fiili görüyor. du ! bunu da öğrendi tabi. o koca kafasına nasıl soktu bu kadar şeyi bilinmez...

    kocaman olduğu kadar biraz kalındır da. benden duymuş olmayın...

    sonracığıma, kürkçü dükkanı misali geri geldi. felsefistle gelmek istese de, başka bir isim gerekliydi. yani...

    ilk ismi yabancıdır bu vampirenin. hikayesi ise, annesinin evlenmeden çoook önce seyrettiği bir italyan filmi...
    oradaki hoş bayan karakterin, hayli duygusal olan anneyi mafeden ismi : ALİŞA
    bir de Türk olduğu belli olsun diye, sonbaharda dünyaya erken gelen ama malesef yine de gelen o minik bebeğe ikinci bir isim takıldı.

    neyse. neden bu kadar açıldık? açılmalı mıydık? hayır. belki de evet.
    nereden geldik? ha felisia. temam.

    felsefist ve alişa karışımı bir isimdir felisia. kaynağı ise, bu kişinin güzel dostu queen tinorfithiel dir.

    şimdi, dünyalar kadar finali vardır kapıda. yumurta ise zili çalmaktadır ama malum lale bünye kulağında kulaklık, bu ne idüğü belirsiz tanımı yazmaktadır.
    kesinlikle normal değildir. inanın değil. böyle nasil desem. bir garip.

    mutlulukları da hüzünleri de kaf dağında yaşar, sonra yere yapışınca da, ayh oram ayh buram diye yakınır. yakınmamalıdır çünkü kendi kaşınmaktadır.
    duygusaldır. inkar etmeye çalışıyor ama işte. öyle. arada ben şişman değilim, hele duygusal hiç değilim der ama yalandır....

    duygusal, biraz da hastadır. biraz mı? ahahah... sadece ahahah yani...

    sokaktaki yavru kediye, televizyonda gördüğü bebeğe, yolda gördüğü yaşlı bir dedeye sebepsiz bir sevgi beslemeye başlar.
    empati kurarak ulaşır insanlara, böyle sinsice gelir konar hayatlarına. hayır gereksizdir de, neyine güvenir de felsefe yapar anlayamam.aman dikkat...

    tembeldir. zeki ama çalışmıyor insan tipinde olduğu söylenir ama o kocaman kafasında artık ne kadar zeka varsa, yata yata karpuz gibi sulanmış, güneşte de buharlaşıp yok olmuştur.

    hep son geceye kalır sınavları. sonra da suratını sallandırır notlar okununca. kendi düşen ağlamaz ama, küçükken erkek çocuğu gibi her gün aynı dizin aynı bölgesini yararak eve teşrif etmiştir.

    ayrıca gece dört bardak kahveyi ardı ardına lüpletip, elinde notları uyuyakalabilen bir bünyeye sahiptir.
    aynı sabah uyanıp yusuflar içinde iken, belki tuvalette okurum diye notlarını yanına almış, ama malesef ki o uykulu kafayla, sifonu notların üzerine çekebilmiş bir yaratıktır. bu olay, arkadaşları tarafından her birkaç haftada bir ısıtılıp ısıtılıp gülünen bir anıdır...

    bir de adını hatırlamak istemediği bir vizeden çıkışta, okulunun koridorunda yürürken, kolona çarpıp kendi ekseni etrafında dönme hareketi yapabilmiş bir bireydir.

    lisede ise koridor meydanlarında bağcığına basma, arkadaşlarının dürtükleyip kendisine gösterdiği yakışıklıyı kesme sebepli yere kapaklanmaları bombadır...(etekle üstelik...)

    solaktır, her sınavda hele de sıralar tekliyse, eşeğini kaybetmiş gibi arar arar ve yine arar o fii tarihinden kalma solak sırasını...
    bazı hocaları ise gıcık olabilir kendisine.. sıra yoksa gövde olarak sağa dönmek zorundadır çünkü. ve bu şekilde yanındakinin kağıdına kuş bakışı bakabilmektedir.. bu ufak ihtimal hocalarını çok rahatsız eder lakin bilmezler, gözlüğe ihtiyacı olan gözlerinin o kağıdı göremeyeceğini...

    gözlük takmalıdır ama takmıyordur.. önünü göremeyecek duruma gelince belki doktora gidebilir..

    doktora gitmeyi de sevmez ayırca... hem de hiç..

    terazi burcudur ayrıca... ne alaka peki? bilemiyorum...

    hayvan ve çocuk sever, yaşlılarla sohbet etmeyi de. başına trajikomik olaylar gelmiş olsa da, (kızım dul musun sen? ha tamam kızsın yani?? ya da hormonlarında sorun mu var evladım senin? devamındaki cümleyi kuramayacağım.. bu gibi...) şikayetçi değildir halinden.

    karanlık, gök gürültüsü, balon patlama sesi ve yükseklik gibi garip fobileri vardır. hele de gök gürlediğinde kazık kadar olmasına rağmen yastık yorgan ne bulursa sarılmaktadır. ki eminiz ki kimse onların yerinde olmak istemez, zaten olsa da şu an yaşıyor olmaz...

    bir de, deve gibi olan yükseklik korkusunu, koltuğunun altına sıkıştırmış, hangi akla hizmet bilinmez okulunun şenliklerinde gondola binmiştir. hem de en arkanın bir önüne... bir süre ciyakladıktan sonra, insanları nokta gibi görmeye başlayınca, sesi kesilmiş, içinden;

    'anne seni çok seviyorum, murat hoca boğazında kalsın bana vermediğin notlar, hede allah seni bildiği gibi yapsın, allahım sen affet beni sana geliyorum... 'gibi cümleler kurmuştur içinden...

    bursa terminaline uça uça gider hep. biricik annesine ve deniz kokan istanbuluna, koynunda beslediği sevdiklerine kavuşacağı için...

    tuval, cam boyama ve kumlama bilir. yapar da kafasına esince. güzel sanatlara gtimesi gerekirken ne işi vardır en abes bölümlerin birinde. bilinmez. tercih...

    maviyi çok sever. çocuk gibi her yeri mavidir, duvarı, yatak örtüsü, kıyafetlerinin %76sı falan. hayır gözü de mavi değildir nedir giyse ne değişir...

    balıketi=kendini kandıran şişman bayangil familyası sıfatından olmasına rağmen, finalleri bahane ederek, yemekte, yemekte ve yine yemektedir...
    şaka değil. hala yiyor...

    çay da çok sever. hele de bergamont mudur nedir işte öyle kokulu olanı...

    kitap okur, şiir yazdığını sanır, film seyretmeyi, sohbeti, deniz kenarında yürümeyi ya da onu seyretmeyi, hayal kurmayı, resim yapmayı felaket sever. dersle ilgili ne varsa umrunda olmaz pek.

    ayı gibi hayalleri vardır, bir yerden başlamıştır gerçekleştirmeye. hadi hayırlısı demek isterim.(tosunu gebert, ekmeğini yeme)

    hummm başka neyi vardır bakalım. müziğe bayılır herkes gibi. ama değişik bir müzik anlayışı vardır.

    vampircik radyo da da metallica ve leman sam ı ard arda çalmış ve sağa sola kaçan uçan dinleklerini, radyodan düştüler sanmıştır.
    hala da öyle sanıyor olabilir..

    çok önemli bir ayrıntı olaraktan, sakız çiğnenmesinden ki özellikle sesinden, hele de patlatılmasından, çay kaşığının tınnn tınnn gibi o tiz sesinden, arka arkaya kendisine soru sorulmasından pek de hoşlanmaz. hatta hiç hoşlanmaz.. hiç...

    kaçırmak istiyorsanız yanınızdan, bir adet falım sakız alınız, ya da çayı 7 saniyeden fazla karıştırınız.. kesin sonucu hemen alırsınız..

    sonra... aşırı ağırdır, yavaştır, laboratuvar derslerinden en son çıkışı artık sınıf arkadaşlarınca benimsenmiştir. kapı önlerinde beklenmektedir.
    her ders, en öne ders dinleme amaçlı çöker, ama uyuyakalır. madem uyuyacaksın arkaya otur insanları da engelleme...mal mısın malatya mısın sen... * * *

    bir de her sınavdan en son çıkar... sanki hepsini yaptı da bir cümleyi unuttu, hatırlamaya çalışıyor ifadesi vardır suratında...bütün okul yüzlük kağıt verdiğini düşünür, hocalar da dahil tabi...
    notlar okunana kadardır havası...


    ders çalışmaya heves ettiğinde, kulağında kulaklık, diyssko diyssko partiizaniiiyhh diye masalarda oynar, aynı ortama olur da hani düşerseniz korkmayınız..

    bıkkın, sıkkın ve tıkkın olduğu zamanlar vardır. hele de sabahları uyandığı zaman yanına yaklaşılmaz. suratına sinek denk gelse parçalanır...
    bu sebepten evlilik gibi hayalleri yoktur...
    ayrıca olsa kaç yazar?
    adama yazık yahu...

    sineğe de yazık. ailesi vardır belki. ya da kız isteyecek taze kan topluyor pedere.. nerden bilebiliriz ki...

    aşk meşk gibi gereksiz olaylara ne kadar bulaşmam dese de saman altından su yürütür, yine bulaşır. sonunda gülmez ama huylu da huyundan vazgeçmez malesef. huyu kurusun.

    ayrıca yukarda hayvan ve çocuk sever cümlesinin ardından sinek savar demeyi çok istemiş ama kendine yedirememiştir...

    finalleri tatil başlangıcı olarak görür, masa başında kumsal hayalleri kurar ve her sene 'bu sene çoşucam, yıkıcam, dağıtıcam' naraları ile olduğu yerde söner...

    son geceye kadar çalışmaz, son gece de bu saatten sonra zaten çalışılmaz der salar gider...

    sabah uyanmak, akşam uyumak bilmez. ve kendi haline bırakılması tavsiye edilir.

    hayvanlardan maymundan, mühendislerden ajdar anık tan hiç haz etmez..

    diyet ayağında çaktırmadan el altından çikolata tırtıkladığı da doğrudur.. çikolatasız bir hayattansa, hücrede yaşamayı tercih edebilir sanırım...

    neyi 'aslaaaaa yapmam !' dediyse yapmıştır da. şimdiki aslaları geçitte de belirttiği gibi, evlenmemek, hele çocuk asla doğurmamak, pılı pırtı toplayıp, yabancı ülkeye taşınmamak, aniden sağdan soldan basan yaratıkları sebepli öğretmen olmamak, piercing yaptırmamak...
    felan filan. gereksiz.

    öyle işte. daha ortaya çıkacak olan özelliklerini de başka zaman artık.. don lastiği misali uzadıkça uzayan ve kabak tadı veren bu tanım bitmeli. haaa bir de yazdığının sonunu getirememe gibi bir özür vardır. *

    uykusu gelince de böyle saçma sapan işler yapar...

    biz buna halk arasında kısa devre diyoruz.



    hayır ne amaçlı bir tanımdır bu bilinmiyor. ne oldu şimdi? hala okuyan var mı acaba? buralar da okunuyor mu?
    olabilir mi ki? neden olmasın?

    eğer varsa, ayh heyecanlandım. temam. sakinim..eğer okuyorsanız, okuyorsan ya da,

    ey okuyucu;

    iyi ki burdasın ve okuyorsun...

    imza:
    felsefist, felisia ya da her neyse işte...










    (felisia 01.06.2008 02:52 ~ 02.06.2008 01:58)
  7. şimdi bu kız iyidir hoştur da çok doludur. bıdı bıdı bıdı sürekli konuşur.konuşmalarının yarısıda "ira ben seni çok seviyorumdur." benim cevabımsa ilk başta" ay canım ben de seni" iken sonrasında " bi sus ta çay içelim kardeşim" olmuştur.

    sürekli güler bu kız. hep böylee minnettar bir bakış vardır gözlerinde her hareketinize karşılık. alıngandır ama çabuk defeder üstünden. tek bir özrünüz anında güldürür yüzünü. bence haksızlıklara uğramıştır hayatta ama bunuda kaldırmasını biliyor kendisi. çünkü biliyor ki hayat adil değil ve biliyor ki onun dostları var.

    hep yanı başındayım ben senin ve bunu sana söylemekten bıktım. şöyle bir anlaşma yapalım. bundan sonra sayfana seninleyim vb. şeyler yazmayacağım. sende bana yazma. cümle alem öğrendi zaten benim seni sevdiğimi senin de beni sevdiğini. ne gerek var daha fazla anlatıp nazar değdirmeye. dimi amaaaaa...

    ayrıca o kızıl saçlarını yolmadan da buraya gel fena yaparım artık. finallerinde başarılar canım.

    (irallen 01.06.2008 19:10)
  8. öncelikle sürekli güldüğü yalandır. iki gündür tanım tanım diye başımın etini yemiş bir sulugözdür kendisi. merak kumkumasıdır.

    uzzuunn bir süredir edebiyatla uğraştığını söyleyip sonra da gelip bu fakirden okumak için kitap ismi isteyendir. ama sonra alıp okumaz. sadece not eder. sonra da o notları kaybeder.

    sürekli kendisiyle ilgilenilsin, nazlansın falan ister. gecenin bir körüne kadar muhabbet eder. siz de bırakıp gidemediğinizden uykusuz kalırsınız mecburen. sonra da sabah kalkmak bilmez. gerçi bu hepimiz için geçerlidir.

    annesine çok bağlıdır. zaten bir annesi bir de arkadaşları vardır ki hepsiyle gayet güzel geçinip mutlu mesut yaşar.

    radyomuzun en çok dinlenen diceyidir. her ne kadar ben aralarında olmasam da dinleyici kitlesi geniştir.

    alakasız bir şehirde alakasız bir bölüm okur kendisi. sorar kendi kendine ne işim var benim burda diye.

    hoşsohbettir. oturup saatlerce konuşabilirsiniz. tabi ertesi gün işe\okula gidecek olanlar için tehdit oluşturur.

    şu aralar tam öğrenci modundadır. gecenin bir körüne kadar ders çalışacağım diye oturup dalga geçer.

    her ne kadar bol bol dırdır etse de ben şahsen severim kendisini.
    (swordofdarkness 02.06.2008 23:20)
  9. bazen düşünüyor insan hayatımda acaba ben düştüğümde kim yanımda olacak ya da çıkarı için çevremde dönen insanların hangisi başında olacak diye? felisia için insan bu kaygının zerresini bile duymuyor biliyorsun çünkü onun içini. her ne olursa olsun yanındayım bunu unutma olur mu çok uzun yazamıyorum içimdekileri biliyorsun sen. kardeşinin birtanesi yanındayım.
    (flyleaf 09.06.2008 23:44)
  10. bugün yanımıza cup diye konacak vampire. sevgiyle kucaklıyorum, onu kocamaaaaann seviyorumm. canların canı ablaların ablası duygusalların duygusalı. ama abartmamak lazım yeri geldi mi insafsız olmayı da bileceksin ablacık *
    (nuha 14.06.2008 10:23)
  11. diyarda ismine entry yazdığım ilk vampirmiş kendisi...kozaya girmiş, çıkmış, ismini değiştirmiş, kelebek olmuş...aslında eskiden de kelebekmiş, zor zamanların melankolisiyle kanatlarını kendine sarmış, ben farketmemişim... ama vefakarmış, yeniden tanıştırdı kendini...seni görmek ne güzel, okumak ne güzel...dinlemek de güzelmiş,ona da yeni aydım...
    (bluevelvet 18.06.2008 21:10)
  12. canım vampire, "iyiki tanıştım beh!" dedirten tatlı, sevimli yaratık.
    (slave 20.06.2008 16:31)
  13. (bkz: aşırı duygu)
    (badwonder 20.06.2008 17:20)
  14. 4 yıl boyunca beni gerim gerim gersede, yanaklarımın yerlere degmesi onun mirasıda olsa, kızılmayan kızılamayan duygusal insan.. aşırı..

    bir de şiir kitabı vardı bunun, bestseller falan olmuştu..
    (cevval edit 27.06.2008 23:52)
  15. *

    vampircik radyo sayesinde başına musallat olduğum şeker vampire...

    kendisi vampircik sahaları içinde kanını* emmek üzere kendime seçtiğim ilk kurbandır fakat henüz farkında değildir. tarafımdan çokça sevilmektedir*. şairdir. şiirlerini okumak isteğimi de burdan tekrar bildirdğimdir. biraz da tiripcandır.

    ya seviyorum ben bu vampireyi... öyle... **
    (kerkes 29.06.2008 00:16)
  16. *

    zirve öncesinde gelmicem ben diye palavra atıp sonra da iskelede en erken beliren vampiredir.

    zirve boyunca badwonder ı dövdü sürekli. bir rahat bırakmadı çocuğu. ne zaman badwonder fotoğrafı çekmeye çalışılsa sabote etmeye uğraştı. elini falan soktu kadraja.

    geçen akşam bana terlikle gelinse noolur demişti. ben de normal insan terliğinden*** bahsettiğini düşünerek gelinir noolcak ki dedim. ama ayağındaki terlik değme topuklu ayakkabılara taş çıkartacak şekildeydi. o yüzden de koruda dolanırken bize özellikle de badwonder ve slave e zor anlar yaşattı. sanıyoruz boy ve kilo ile ilgili kompleksleri var arkadaşın.

    zirve vasıtasıyla tanışmış olduk kendisiyle. müteakip zirvelerde yine kendisi ile bol bol uğraşıp geyik malzemesi yapacağız kendisini. hazırlıklı olmasını temenni ediyoruz.
    (swordofdarkness 30.06.2008 00:38)
  17. abi nerden geliyosun?
    terastan
    napıosun orda?
    terimi astım, kurusun diye...


    evet bu espriyi yaptı *
    (iktisat 30.06.2008 17:15 ~ 30.06.2008 17:18)
  18. esprileriyle gülmekten dondurann dondururken güldüren şeker vampire..
    (honey 30.06.2008 17:18)
  19. poset cay tavernaya girer.

    ablacığım şöyle bir espri yapar;

    -demlemesi daha bir güzel oluyor.

    (yıkıldığım andır) * * * *
    (nuha 30.06.2008 17:33)
  20. düne kadar gayet anormalliğini saklayabiliyordu. şimdi noldu peki?

    başına güneş geçti sanırsam, ama belirtiler daha ağır bir travma yaşadığının göstergesi, heralde çarpma mutlulukla birleşince kısa devre yapıyor bünyesinde.

    error veriyor haliyle.

    nereden anladı bunu? yarattığı, insana gerçekten ölme hissini düşündüren o iğrenç esprilerinden... çenesini tutmak bilmiyor bir türlü çünkü... bilemedi...

    daha önce hiç rastlamadığı bu sebepten tanımadığı poşet çaya sorulur:

    -acaba bayan mısınız erkek mi?
    -bilmem, ne olmamı isterdiniz?
    fels: şimdi ne olursan ol gel demek isterdim. ama demiyorum. taverna atabilir. gerginim.

    sayın kandan adam gelir tavernaya, tepki şudur:

    fels: hoşgeldiniz sayın kandan adam. hem kandan hem candan...
    -ablacım sus bence...
    -evet bence de...


    - oo sayın gürses geldi.. hoşgeldiniz.. (sayın bad oluyor kendisi)
    fels: şimdi sayın gürses, müslüm gürses. burdan felsefik olarak toplarsak sayın müslüm çıkıyor...

    bundan sonraları yazılcak standartlarda değildir. oturup anlamlı tanımlar yazmak yerine espri ürettiğini sanan bu bünye, bugün itibariyle birdahaki zirveye 55 kilo geleceğine dair iddaya girmiş, işin içinden çıkmanın yollarını aramaya başlamıştır.

    siz siz olun, cehennem sıcağında 2 saat, elinizde şapkanız yürümeyin. şapkanızı takın kafanıza. yoksa bu bünyeyle benzer belirtiler ihtiva eder, ölmek isteyebilirsiniz...

    (felisia 30.06.2008 18:17 ~ 30.06.2008 19:46)
  21. insanlar bazen kötü espiri yaptığını düşünse de aslında herkes güler. hoş kötü denilen bu şey basit ama karınlara ağrı sokar. kendisi de böyle yapmıştır. canlı canlı görme fırsatım olmadı tam ben chatten düştüğümde patlatmış bombayı.

    ilk izlenim olarak insanların kalbini kırmaktansa kafasını bile kırabilecek bir vampir. ee öyle çünkü en ufak bir sözde karşısındaki insanı kırdığını düşünerekten kendini çok üzüyor ama üzmemesini istiyorum. şahsen bende okuyunca güldüm. benzeri çalışmalar ile kendisini yine bekliyorum kapım her zaman açıktır.

    poşet çay- merhabalar herkese
    felisia- merhaba
    poşet çay- herkese benden çay
    felisia- poşet çaysa almıyayım
    poşet çay- ne varmış poşet çayda?
    felisia- demlemesi daha güzel
    poşet çay- *
    felisia- bak yine kırdım çocuğun kalbini göüryor musun..
    poşet çay- (tavernadan ayrıldı)
    felisia- poşet affet beni... bir hata yaptım
    poşet çay- tekrar geldim
    felisia- ya niye böyle yapıyorsun
    poşet çay- napmışım ben?
    felisia- dediklerime alınıyorsun
    poşet çay- yok canım sana öle geliyor hem ne dedin ki sen ben görmedim?
    felisia- hıı tamam boşver o zaman kalbini ikinci kez kıramam...






    (poset cay 30.06.2008 19:09 ~ 30.06.2008 19:15)
  22. son espri bombaları ile, insanları tavernadan soğutan varlık. ışığı gören geliyor sözünün tersi olarak, tavernada kendisini gören kaçıyor malesef.

    böyle olsun ister miydi? hayır.

    sıcaklar mı vurdu başına, o zaten yarım olan aklı, nerelere uçtu gitti? kendisi de bilemiyor.

    abartıyor mu? bizzat yarattığı söz öbeklerini okuyup, karar verebilirsiniz...

    ..............................................................................................................

    -espri, esme piri. ahahaha pir esiyor.. (taveranda öghhh böghhh gibi ünlem işaretleri...)

    kadın-erkek tartışmasına son nokta:

    -öküz, niye öküz? ök değiliz ki biz... (tavernadaki sayıda ani bir düşü belirlendi)

    bu aralar çook duygusal olduğunu söyleyen hellcan a gösterilen tepki:

    -duygusal, duygunu salma o zaman (...)

    ve bunun gibi birçok müzelik eser.. eser ya da esmez..

    ..............................................................................................................
    bikaç saat önce de kıyafetleriyle denize atladı, sahilden eve kadar saçlarından deniz akarak yürüdü. * *

    deli mi ne.
    (felisia 02.07.2008 00:00 ~ 02.07.2008 10:32)
  23. f anusa koydum bir balık
    e entarisi sarı, yüzünde allık
    l ale kadar masum bir bıdık
    i lk kez olmuyor bu alınganlık
    s abaha kalmaz hiç dargınlık
    i ster herkes ondan bir esprimanialık
    a vare olur koşar aşk değil ki akıllılık... *
    (poset cay 02.07.2008 02:47)
  24. F akat ya da eşek
    E spri ya da esme pri
    L ütfen ya da lütmat*
    İ stemiyorummmmm
    S us artık !*
    İ mdaaaaat ya da atmaaaa
    A llah'ım yardım et... ya da etttt*


    düzeltme: yardım et yarmadığım et desem daha güzel olacakmış*
    (iktisat 02.07.2008 11:03 ~ 02.07.2008 15:43)
  25. ismine girdiği o upuzun tanımları maalesef ki hala okuma cesaretini bulamadım kendimde * * ** olsun bir gün okurum elbet. saolsun radyoyu şenlendiriyor seçtiği parçalarla. çok hoş bir yayin, kokoreç, kumpir muhabbetleri, egonun tavan yaptığı zamanlar, taze vampirler ve eski toprak arası çatışma bir de benim orta direkliğim.. ben bu kadar bol muhabbetli hoş güzel yayın görmedim. ama en nihayetinde ablamin yayını. seviyorum onu. zaten kalbimi de 3 kere fethetti yeter bu kadar * * yayın hayatinda mutlu ol bizi de mutlu et. güzel güzel tanımlar da yaz *
    (nuha 02.07.2008 18:36)

<< >>



Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.