son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
yer : istanbul- fındıklı (taksim zirvesine geliyorum) Otobüs :19F gülenler: otobüse binmek zorunda kalmış yeditepe öğrencileri. orta kapının yanında oturan iki tipi tipe sesleniyorum. " Shut the fuck up silly boyyyyzzzz"
Kitap hakkında özet geçmeyeceğim, çok istiyorsanız alıp okuyun babanızın uşağı yok burda. o kafa kırmalık kitabı okuyana kadar benim imanım gevredi. filmden bahsedeyim birazcık. Meşhur Lisbeth Salander 'ı Noomi Rapace canlandırmış ki kızın boyu dışında tam hayalimde oluşturduğum Lisbeth'e oturmuş. O soğuk böcek bakışlar, hastalıklı beyaz bir ten ve simsiyah saçlar, kalas replikler, aniden ortaya çıkan o canavar derken bu kız lisbeth dedim. Michael Blomkvist'i ise biraz daha muzır bir tip olarak canlandırmıştım. hani kendisi isveç'in Casanova'sı ya... Ama Michael Nyqvist'da kabul edilebilir bir tip. filmde tabi ki de kitapta anlatılan bazı sahneler yok. Anlatımda biraz hızlı, kitabı okumayanlar için eğlenceli olacağını sanmıyorum. çok fazla da suç romanı okumayan biri olarak Steig larsson'un bu işte oldukça başarılı olduğunu düşünüyorum. Üçüncü kitabı henüz almadım ama filmi laptop'un yanında bana göz kıpıyor haftalardır. Elim gitmiyor değil. Biri beni durdursun. Önce kitaaaap, önce kitaaaap...
bu arada kimse bana o defterin gilgalad'a gideceğini söylemedi. nuha alıp saklayacak sandım. bilseydim şebeklik yapmaz adabımı takınırdım * o resmi çizmek benim fikrim değildi gil, "ıknow" bana edwardı çiz dedi ben de çizdim benim suçum yok, onun şuçu. * başlıklarınızın altına teker teker tanım yapardım ama üç yıldır tanım yazmıyorum, yazmayı unutmuşum. bir defter verin çizeyim ama.... ya da hepinize gbkz yapayım öyle olsun* seviyorum hepinizi vampircikler * felisia, nuha, kediyekafaatmayaazmettirenfare, rea, poetisa, merlin, gilgalad, tulkas, mitamit, becein9022, cucukvampir, kral cunyir, hazeyame, mantis, ıknowthepiecesfit, rumelisalaklarsalagı, kedienceeeeee
"ah sevdaaa ah sevdaaa böyle yaman sevda, ah sevdaa ah sevdaa başı duman sevdaaa. dıdı dıdı dıdı dıdı." 10 yaşlarımda falan o adama aşıktım. böyle saçlarını savururdu yandan yandan söylerdi şarkıyı. "ahhh ahhh"
dünyanın patryn'lerin düşmanı sartan'lar tarafından dört parçaya ayrılması sırasında ırkı labirent adı verilen bir yere kapatılmıştır. labirent'in amacı güç bağımlısı, sevgi yoksunu, bencil bir ırk olan patryn'lerin ıslah edilmesidir. fakat koparılış'tan sonra sartan'ların soylarının tükenmesiyle labirent kontrolden çıkmış, kendi kendinin efendisi olmuştur. (tıpkı sartan'ların yarattığı bir çok şeyin kontrolden çıkması gibi) labirent, içindeki patryn'leri o kadar zorlamıştır ki nesiller boyunca, aile bağından yoksun, bencil patryn'ler ırklarını yokeden vahşi kurtadamlara, kızıl ejderlere, kaplanadamlara ve labiretin peydahladığı akla hayale sığmayacak bir çok işkenceye karşı birleşmek durumunda kalmış, bünyelerini ters gelen birlikte hareket etme özelliğini edinmişlerdir. labirentteki tüm yaşamları boyunca ıslah olmak yerine, gün be gün sartanlar'a olan nefretleriyle ayakta kalmış, son kapı'ya doğru çoğunun başaramadığı acı bir yolculuk gerçekleştirmişler. işte haplo, bu labirent'te doğmuş, 8-9 yaşındayken anne ve babasını kurtadamların öldürmesini izlemiş, tüm bu süre zarfında sartanlar'dan nefret ettirilerek büyümüş yalnız bir kurttur. haplo patryn dilinde "yalnız, tek" anlamına gelir. labirent'te iki türlü yaşam vardır. kaçaklar ve konakçılar. konakçılar kabileler halinde yaşar ve amaçları ırklarının devamını sağlamaktır. labirent'te ilerlerler ama yavaş yavaş. kaçaklar ise tek başına yollara düşer son kapı'ya ulaşmaya çalışırlar. haplo'da ailesi gibi bir kaçaktır. zira son kapı'yada bu sayede ulaşmıştır. kapıdan geçmeden önce kaodin'lerle bir savaş yapar ve ölmesine ramak kala hiçlikten çıkan bir köpek tarafından kurtarılır. (manevi olarak kurtarılır diyelim biz ona.) son kapı'dan geçtikten sonra lord xar'a bağlılık yemini eder ve onun emelleri adına bu dört dünya arasında yolculuğa başlar. amacı bu dünyaları incelemek, orada kargaşalar çıkartıp, bu dünyaları lordunun gelişine hazırlamaktır. fakat haplo bu dünyalara yolculukta kendisinde daha önce farketmediği bir çok şeyi farketmeye başlar. zayıflık olarak betimlediği duygularla başa çıkmak zorunda kalır. çünkü o hiç bir zaman dost, aile, fedakarlık gibi kavramları hoş karşılamamıştır. nasıl karşılasın ki hem, labirent'te birine bağlanırsan bu senin ölümün olur sonuçta. 7 kitap boyunca haplo manevi olarak bir çok badire atlatır ve bir uçtan diğer uca doğru zorlu bir yolculuk yapar. bu uzun yolculuktaki değişimini okumakta bizler için pek bir lezizdir. yalnız, nefretle dolu, mükemmel bir gözlemci, sinsi, sabırlı, akıllı bir eylem adamıdır. karizmadır. ah bu arada en yakın dostu'da bir sartan'dır. "alfred montbank" nam'ı diğer "coren" (seçilmiş)
ölümsüzlerden lord olan bree'mize sevgiler, inş mutlu bir yıl geçirirsin ... olmadı bir sonraki yıl için aynı dilekleri yineleriz merak etme.
dur bakalım kim yapmış filmi onu da anlatayım; daybreakers, 2009 yılında Michael Spierig,Peter Spierig adlı iki akraba olması muhtemel yönetmen tarafından çekilmiş. filmde, insanken daha yakışıklı görünen ethan hawke, yine aynı görüşümün geçerli olduğu sam neill, vampirliğinde insanlığında kurtaramadığı willem dafoe rol alıyor. yanlış anlaşılmasın bu güruh oyunculuk konusunda kendini kanıtlamıştır. amma ve lakin bu filmi onlar bile kurtaramamıştır benim gözümde. mide bulantısından başka bir şey değil. doğru düzgün bir aksiyon sahnesi bile yok. varsa yoksa patlayan vücutlar. izlemeyin derim.
benicio del toro ooppps
How can I decide what's right? When you're clouding up my mind Can't win your losing fight all the time Not gonna ever own what's mine When you're always taking sides You wont take away my pride No not this time Not this time How did we get here? I use to know you so well How did we get here? Well, I think I know how The truth is hiding in your eyes And its hanging on your tongue Just boiling in my blood, But you think that I can't see What kind of man that you are If you're a man at all Well, I will figure this one out on my own (I'm screaming "I love you so..." But my thoughts you can't decode) How did we get here? I use to know you so well How did we get here? Well, I think I know how Do you see what we've done? We're gonna make such fools of ourselves Do you see what we've done? We're gonna make such fools of ourselves How did we get here? I use to know you so well How did we get here? Well, I use to know you so well I think I know I think I know There is something that I see in you It might kill me I want it to be true
marit larsen adlı norveçli şirin bir kızdan duyduğum, yine dilime dolanan, şirin mi de şirin bir klibi bulunan şarkı. I could try you with a waltz İf A Song Could Get Me You.. I could try you rock and roll I could try you with the blues If a song would do I could sing it high or low When I let you go you know I thought it was for the best Now it is so obvious So here it is here it goes I could try rock and roll change your life forever too If a song could get me you I could make it high or low Sing it on the radio If that is what I need to do If a song could get me you I could run for miles and miles I'd take off and I'd start flying I could cross land and sea If you just believe me I should not have hurt you so This old house is not a home Without you here there's no use I've got no time left to lose If a song could get me through I'd sing my way right back to you Tell me how to make it right Tell me now I'll start tonight I know I could make it last I swear to you that if I knew What I was getting myself into I wouldn't answer to my fears I'd never leave you standing there Just look at me If you'd only see me I would prove my love for you I could swallow half the moon Just tell me where tell me when I will have you back again sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |