evrim teorisi

  >>

  1. insanların maymundan geldiği düşüncesi evrim teorisinin popüler algınaşıdır. ancak olayın bilimsel algılanışı farklıdır. darwin insanların maymundan geldiğini değil maymun ve insanların atalarının aynı olduğunu savunmuştur. ayrıca bu teori sadece maymun-insan ilişkisine dayanmayıp tüm canlıların birbirleri ile olan ilişkisi sonucu genlerinde olan değişmelerden türediğini varsaymıştır. bu kanılara ise malthus'un tezindeki "varolma savaşı"yla kendi gözlemleri arasında bağ kurarak varmıştır. buna göre ortama en hızlı ve en iyi ayak uyduran hayatta kalır güçsüz türler ise tükenir. bu kurama bilim adamları doğal seçilimdemişlerdir.

    ayrıca darwin'in evrim teorisini kurmasında onu en çok etkileyen etmen malthus'un nüfus üzerine deneme adlı kitabında: "bütün canlılar bir varolma ya da yok olma savaşı içindedir, savaşların nedeni nüfus artışıdır, çünkü beslenme kaynakları sınırlıdır ve bunlara sahip olmak için insanlar zorunlu olarak savaş yürütmek zorunda kalmaktadırlar ve bu savaşta güçlüler zayıfları ezer geçer" şeklindeki tezleri olmuştur
    (pupa 08.05.2006 18:43)
  2. (bkz: evrim belgeseli)
    (mcleod 04.06.2006 02:16)
  3. (bkz: sirius deneyleri)
    (solarisdengelenadam 04.06.2006 11:26)
  4. sorduğu "milyonlarca gezegen arasnda birinde tesadüfen hayat olması gerekmez mi" sorusu, bavulunuzdaki cesedi "milyonlarca bavul içinde birinde ceset bulunması normal değil mi?" sorusuyla savunabilir misin şeklinde cevaplandığında afallayan teori.
    (biseyolmaz 18.09.2006 16:15)
  5. darwin adli bir adam(bilim adami degil) tarafindan ortaya atilmis canlilarin tesadufen olusmus tek bir hucreden bolunerek turedigini , dogal seleksiyon yoluyla canlilarin degisime ugradigini (the origin of species /by the means of natural selection kitabinda bahseder) ve turleri olusturdugunu vb butun sacmaliklari iceren teori.daha sonralari dogal seleksiyonla bu isin olamayacagini farkeden bir iki neo-darwinist tarafindan ayni teorinin "faydali mutasyon yoluyla " olani ortaya atilmistir.ancak hala laboratuar sartlarinda faydali bir mutasyon bulup bu hipotezi kanitlayamadilar.ustune ustluk "madem suda yasayanlardan karadaki hayvanlar turedi bunun pat diye olmasi beklenemez.nicin fosiller arasinda balik kuyruklu ve timsah agizli akcigerleri yari gelismis sacma sapan bir ara gecis evresi yok?" vb sorulara cevap verebilecek bir fosil de bulunamadi."eee madem bunun bu kadar asilsiz oldugu ortada niye hala tartisiyoruz niye hala biyoloji kitaplarinda var ?"sorusunun cevabi ise hala mechul.
    (catlakzombie 18.09.2006 17:41)
  6. eski yunandan miras kalan düşünceyi, ilk gündeme taşıyan lamarck' tan sonra; charles darwin en büyük savunucusu olmuştur. özetle, tamamen tesadüfler eseri ilk proteinin suya yıldırım düşmesi sonucu varolduğunu, yine tesadüfler sonucu bu protenlerin biraraya gelip hücreyi oluşturduğu, sonra yine* tesadüfler sonucu hücrelerden canlının oluştuğunu savunan düşünce, bu noktaya geldikten sonra "tesadüf" kelimesini bırakıp, " yaşam koşulları " demeye başlamışlar. nedir efenim, işte ayı suda avlanmak için dalmış, sonra* suda kalmış ve banila olmuştur. veya ceylanlar yüksekteki dalları yiyebilmek için habire boynunu uzatmış, derken zürafa olmuştur. insanın maymundan türeyişini ise, maymun ayaklanmış sonrasında beyni büyümüş ve insan olmuştur, şeklinde izah etmektedir. yanılgının başladığı nokta, herşeyin başladığı an kabul edilen yıldırım düşmesi sonucu ilk proteinin oluşmasıdır. ne varki biyolojik açıdan " hiç bir cansız maddeden canlı bir oluşum ortaya çıkamaz". olduğunu bile varsayarsak, proteinleri oluşturan amino asitlerin olması gereken dizilimi sağlamaları matematiksel olarak mümkün değildir. aksi iddialar akıl-mantık-bilim eşliğinde çoğaltılabilir. daha da önemlisi, saçmalıktan öteye gidemeyen bu fikir neden bu kadar yüceltip, zırvalık olduğunu bildikleri halde doğruluğunun kanıtlanması için onca zamandır neden bu çabayı gösterdikleridir...
    materyalizmle biribir ilişkisi olan evrim teorisi, varoluş sorularını cevap arama gibi bir kaygıdan ziyade, tamamen Ä°lahi varlığı inkar etmek amacıyla kör gözüme parmak misali savunulmuş, kutsalı olmayan bir dünya hayali kuran mataryelistler için olup olabilecek en güzel fikir kucaklarına düşmüştür. hali hazırda bu kadar savunulmasının sebebide bundan başka birşey değildir.
    bir an için tüm ilahi olguları reddedip, evrimi kabul etsekte, düşünmekten alamıyor insan kendini; bu kadar kusursuzca varolan bir gezegen ve canlıları gözönünde bulundurunca, o halde doğanın kendisi bir tanrı!
    (gri 26.09.2006 18:19)
  7. insan dna sına en yakın dna nın farelerde olduğunu düşünürsek insan ırkının farelerden geldiğini idda edebilecek teori.
    (exi 26.09.2006 18:29)
  8. evrim teorisi gercekse mantik olarak normal (yani kolu, bacagı, kuyrugu, orası, burası yerinde ve saglikli) canli fosillerinden cok, kolu yarım, bir kemiginin bir kısmı var bir kısmı yok, omurgası yamuk yumuk, kısacası sakat fosillerin dazla olması lazimdir. hatta bunlar cok fazla olmalıdır cunku evrimlesme iddia edildigi gibi binlerce, milyonlarca yıl surer, dolayısıyla bu binlerce yıllık evrimlesme surecindeki canlıların fosillerine surekli rastlamamız gerekir. oysa nadiren duyarız boslugu dolduran veya aradaki halkayı olusturan fosilleri ki, ne hikmetse bunların da cogunun sahte oldugu yada farklı tur bir canlının farklı bir ozelligi oldugu sonradan ortaya cıkar.
    ayrıca evrim teorisini detaylı bir sekilde arastıranlar gorebilirler ki ;
    yıllarca evrim teorisini savunup buna dair arastırma yaparken, bu teorinin eksiklerini ve yanlıslarını gorerek evrim teorisini savunmaktan vazgecen bilim adamlari oldugu gibi
    ideolojik sebeplerden hazırlanan sahte fotograflar, sahte fosillerden dolayı bu teoriyi savunmaktan vazgecen bilim adamları da vardır.
    (blink 17.10.2006 23:12)
  9. türlerin, tek hücreli basit organizmalardan başlayarak insan da dahil olmak üzere hayvansal yaşamın en karmaşık formlarına doğru milyarlarca yıl içerisinden nasıl gelişip değiştiğinin bilinmesini sağlayan kuram..
    (sciencecyster 17.10.2006 23:32)
  10. darwin türlerin kökeni kitabında şöyle der:
    ""eğer ard arda gelen çok sayıda ve gözle görülür küçüklükteki değişikliklerle oluşamayacak kadar kompleks bir organın var olduğu ortaya konmuş olsaydı, benim teorim yerle bir olurdu. ama ben öyle bir organ bulamadım.""

    şimdi darwin burada organ derken, belkide organdan daha küçük bir yapı taşının kompleksliğini tahayyül edemediği için organ kelimesini kullandı.
    ama biz bugün biliyoruzki organlarda böyle bir değişmeyi yada evrimleşmeyi iddia etmek için organların çalışma sistemini ve fizyolojisinin kompleksliğini anlamış, çözmüş olma gerekir.
    bence darwinin bulamadığı organı bugün bulmamız çok kolay. çünkü biyoloji derslerinden öğrendiğimiz temel fizyoloji bile ne kadar şaşırtıcı sistematiğe sahip organlara sahp olduğumuzu gösteriyor.
    yada en küçük yapı taşımız olan hücrenin kompleks yapısı ve çalışma düzenindeki kusursuzluk bile darwinin korkularını gerçekleşitiriyor.
    çünkü evrimden bahsetmek için "adım adım gelişmeden" bahsetmek lazım. ancak hücre için * evrimi iddia etmek gülünç kaçıyor.
    (enes 05.11.2006 22:41)
  11. biyolojide evrim, canlı türlerinin nesilden nesile değişime uğrayarak ilk halinden farklı özellikler kazanmasıdır. *
    evrim, bir canlı popülasyonunun genetik kompozisyonunun zamanla değişmesi anlamına gelir.

    **
    evrimin mekanizmasınının anlaşılmasında ve açıklanmasında bugün geçerli olan bilimsel sentez, charles darwin tarafından 1859'da ortaya atılmış olan evrim kuramı üstüne kuruludur. evrim kuramına göre canlılığın devamı ve çeşitliliği doğal seçilimle sağlanır. doğal seçilimin üç temel bileşeni bulunur: genetik karakterlerin devamını sağlayan kalıtım, farklı karakterlerin popülasyondaki zenginliğini sağlayan çeşitlilik, ve bu çeşitli karakterlerden doğadaki koşullara en uygun olanının hayatta kalmasını sağlayan seçilim.

    1930'lar ve sonrasında daha önce gregor mendel tarafından ortaya konmuş olan kalıtım kuramı, moleküler biyoloji'nin kalıtımın moleküler temellerine dair sağladığı bilgi ve darwin'in kuramının sentezlenmesiyle evrim kuramı modern halini aldı. güncel bakış açısıyla evrim, bir gen havuzu içinde bir nesilden diğerine belli bir karakterin oluşmasında etkili olan allellerden birinin sıklığının değişmesi olarak tanımlanabilir. doğal seçilim, genetik özelliklerin üremeye katkısı, ve popülasyon yapısı bu değişime etki eden faktörlerdir.

    evrim kuramı, insanlığın kökenine ilişkin sonuçları nedeniyle ortaya atıldığından bu yana sosyal ve politik platformda en çok tartışılan bilimsel teoridir. bunun sonucunda, kuramın bilimsel algılanışı ile popüler algılanışı oldukça farklı olagelmiştir. evrim kuramına popüler düzeyde karşı çıkan ve onun yerine yeryüzündeki canlılığın kökeni ve çeşitliliğini doğaüstü bir yaratıcıya bağlayan akımlara genel olarak yaradılışçılık adı verilir. evrim kuramı, popüler düzeyde tartışıldığında algılandığı gibi bir inanç değildir. evrim kuramı bir bilimsel [teoridir], dolayısıyla doğruluğu bilimsel çevrelerce kabul edilmekle birlikte üzerinde hâla araştırmalar yapılmaktadır. evirm kuramının ilk ifade edilişi olan türlerin kökeni isimli darwin'in çalışmasıyla bugünkü evrim kuramı arasında çok büyük farklar vardır. bu, kuramın bir inanç değil de bilimsel bir araştırma olduğunu kanıtlar. aslında kuram üzerinde çalışan bilim insanları, varolan popüler tartışmadan çok uzaktır. bilim, insanlığın cevabını bulamadığı soruları, deneyler ve somut gerçeklikler üzerinden araştırmak zorundadır. çalışma prensibi de, sorulara mantıklı cevap veren bir hipotez kurup bu hipotezin araştırılmasıdır. Ä°nsanlığın cevap aradığı sorular, felsefe ve dinin de konusu olmuştur. felsefe düşünce ile, din ise inanç ile bu soruların cevaplarını vermeye çalışmıştır. Önemli olan bunların birbirine karıştırılmamasıdır.

    kaynak : http://tr.wikipedia.org/wiki/Evrim


    *
    (berci kristin 09.11.2006 13:04)
  12. evrim teorisi dini bir manifesto değildir. siyasî ve felsefî bir teoridir. konu doğruluğu veya yanlışlığı değil ne olduğudur. bir din müntesibi hal-i hazırda inandığı din çerçevesinde yaşıyorsa evrim teorisi ile bir sorunu olmamalıdır. nasıl kapitalizm veya marksizmle olmuyorsa. varlıkla ilgili yaratılış teorileri çok fazladır. bir tanesi de evrim teorisidir. sadece varlığın ne olduğu ile ilgili değil alemin düzeni ile de ilgili görüşler serdeder. güce dayalı bir anlayışın getirisi olarak insanın varlığı da evrime dayandırılmıştır. güçlü olanın -devlet, toplum, insan- ayakta kalabildiği yaşama hakkı olduğunu ortaya koyan ve bu durumunda iptidailikten başlayan bir sürecin "en iyi" olanı var ettiğini düşünen siyaset felsefesi ile ilişkili bir teoridir. teorinin kendi içerisinde yanlışları olabilir, çelişkileri olabilir ama hiç bir din müntesibi kendi dininin karşısına evrim teorisini koyarak tartmamalı. bu evrim teorisini anlamamak olduğu gibi aynı zamanda dinin maksadını da bulandırmaktır.
    (zapataist 09.11.2006 13:57)
  13. tanrı inancının dayatılmasına karşı çıkanlar tarafından okullarda zorunlu olarak okutulması gerektiği düşünülen teoridir. oysa evrim teorisi ile de tanrısızlık inancı büyük ölçüde dayatılmaktadır. laik bir eğitim sisteminde evrim teorisi de, bir yaratıcı olduğuna dair inanışlar da okutulmalı; öğrenci, kendi görüşünü herşeyi bildikten sonra seçmelidir.
    sonuçta evrim teorisi hâlâ teoridir.
    (epitaph 09.11.2006 15:53)
  14. sosyal hayat için de geçerli olmayan bir teoridir. herşeyin ileriye ve mükemmele doğru geliştiğini savunur. ancak ne 10 bin sene sonra kanatlarımız çıkacaktır ne de toplumlar barış içerisinde yaşayacaktır. herşeyin iyiye doğru evrimleşeceğini düşünmek ancak saflıkla açıklanabilir.
    (epitaph 14.11.2006 13:32)
  15. 20. yy ile birlikte sonu gelmez tartışmalar listesine dahil etmeyi başardığımız en taze başlıklardan biri.

    din, tanrı, fenerbahçe-galatasaray, pepsi-cola, istanbul-ankara gibi benzerliklerden yola çıkarak kurduğumuz analojide evrimin bu küme içerisinde nereye düşebileceğini kestirebiliriz sanırım.

    gerçi tabi öncelikli olarak, evrimin bilimsel olarak ele alınan bir teori olduğunu bilmemize rağmen neden bu meselenin din ile ilişkilendirildiğinin sebebini çözmemiz gerekiyor. din ve evrim arasındaki bağlantı nedir? neden her ikisi de toplumda yegane hüküm sahibi olmaya çalışıyor? din mi haddini aşıyor yoksa bilim mi? bu bir de kahve mi daha tatlı kitap mı diye soru sormaya benziyor kafamda. ya da raptiye mi daha kederli yoksa insan mı?

    (yfkn 14.11.2006 13:48)
  16. aklın cevabını veremeyen teoridir. akıl nedir? biz insanlarda akıl nasıl "evrim"leşmiştir. diğer hayvanlarda da beyin olmasına rağmen konuşan,dinleyen,anlayan,belirgin karakterlere sahip olan ve bu özellikleriyle neredeyse uzaya hükmedecek seviyeye gelmiş insan dimağı neden diğer canlılarda sadece yaşamı devam ettirmek ve çoğalabilmenin ötesine geçemedi?
    (agacsakal 22.11.2006 23:57)
  17. bütün canlılar bulundukları ortamdaki sayılarını muhafaza edecek matematiksel düzeylerin üzerinde üreme eğilimindedir. doğal koşulların sabit kalabilmesi, yani 'denge unsuru'nun oluşturulabilmesi için fazlalık, elimine edilir. canlı populasyonların hepsi mutasyon gösterir. varoluşun evrimsel yasalara bağlı olduğunu savunur.darwin'in dediklerinin bir kısmı kanıtlanmış bir kısmı ise çürütülmüştür. 1800'lü yıllarda büyük baskılar altında yapmış olduğu bilimsel çalışmalar, en azından bu başlık altında arkadaşların kulaktan dolma din bilgileriyle çürütülemeyecek kadar geniş kapsamlıdır.
    (kandan adam 18.12.2006 14:34)
  18. charles darwin'in zamanında ortaya attığı dünyayı sarsan teori.
    safsata olarak gördüğüm bir teoridir
    "insanlık şu güne kadar sürekli evrim geçirerek şu anki halini aldıysa bu evrim neden durdu?" sorusunu akla getirir.
    maymunlarla aşırı derecede benzerliğimiz olduğunu kabul ediyorum ama eğer öyle birşey varsa neden maymun nesli tükenmedi?bana göre eğer bir varlık evrim geçirirse,"son günlerde azı dişlerimizin kullanılmadığı için yok olacağı gibi" tamamen yok olur yada kanıtlanmış bir şekilde değişir.

    edit: eklemeyi unuttuğum şey evrimin 10 yada 20 yıl vs. süre zarfında gerçekleşmeyeceğidir.
    (echonia 21.01.2007 10:00)
  19. savunucularına fellik fellik geçiş fosili arattıran, amatör bir biyoloji meraklısı olan charles darwin in çıktığı bir deniz seferinde karşılaştığı ispinoza kuşlarının yaşam ortamları - gaga yapıları arasındaki ilişkileri gözlemlemesi ile yeşillenip ortaya atılmış teoridir.
    günümüzde darwin in öne sürdüğü teori, çağdaş evrimciler tarafından geliştirilmiştir, bu yeni akıma neo-darwinizm denmiştir. neo-darwinizm mutasyon ve doğal seleksiyon kavramları üzerine dayandırılmıştır. bu yeni teoriye göre yararlı mutasyonlar zamanla gerçekleşmekte ve yeni türler ortaya çıkmaktadır. ancak teorinin gerçekliğinin kanıtlanması için; şu ana kadar bulunan fosiller içinde en az normal olanlarla aynı sayıda, "ucube sayılabilecek nitelikte" fosillerin* bulunması gerekmektedir. şu ana kadar hiçbir geçiş fosilinin bulunmaması, evrimi destekleyen bilimadamlarını, teoriyi tekrardan gözden geçirip yararlı mutasyonların; birikerek, herhangi bir ara form oluşturmadan bir anda ortaya çıktıkları sonucuna ulaştırmıştır. burada değinilmesi gereken "mutasyon" ve "yarar" kavramlarının birbirleri ile geçinememesidir. dnanın nükleotid dizilimine etki eden mutasyonların yararlı olması gerçekten çok zordur. insan dnasındaki en ufak değişiklikler bile birçok genetik bozukluğa ve kalıtsal hastalıklara yol açtığından yararlı bir mutasyondan bahsetmek bana komik geliyor.
    1940lı yıllara kadar geçiş dönemi fosili olarak medyaya tanıtılan ve sudan karaya geçişin tek dayanağı olan coelacanth fosili üzerindeki araştırmalarda canlının karada yürümek-sürünmek için gerekli uzuvlara, akciğerlere vs. sahip olduğu öne sürülmüştür. ancak bu canlının 1938 yılında yakalanması, tüm bu varsayımlara son noktayı koymuştur, çünkü bu balık 180 metreden fazla su yüzeyine yaklaşmayan bir dip balığıdır,fosil incelemelerinde akciğer olduğu söylenen parçanın da yağ deposu olduğu ortaya çıkmıştır.
    insanın kafasını gerçekten karıştıran bu sorunla ilgilenenler mutlaka iki tarafında kitaplarından okumalıdırlar, ancak unutulmaması gereken her bilimadamının çalışmalarını bir felsefi düşünceye yönelik yürüttüğüdür.
    * * *
    (ozozo 08.02.2007 09:57)
  20. bilimle dinin hakimiyet catismalarini uzerinden yuruttukleri teori, din ve bilim her ne kadar uzlasir gibi gosterilmeye calisilirsa da, boyle bir sey olamayacagi asikardir, kimse durust olamadigindan olan bu teoriye olmus, yaratilis dogmasiyla, bilimin aciklamalari, din bilim savasinin maddelesmis silahlari olmustur.

    sunu kabul etmek gerekir, bilimin dinle kardes olmasi bilimin mantigina aykiridir. zira bilim sorgulayamadigi bir seyi kabul etmez. bu bilimin bir erdemi midir? tartisilir ama modern bilimin bu kural uzerinden yurudgunu ve sorguya acik olmayan din kavraminin bilimin icsellestiremeyecegi bir gercektir. kurallarini sorgulayan bir bilimi de sanmam ki din hos karsilasin

    bu iki ayri yapiyi tek bir bedende butunlestirme calismalari, dunyanin en garip fikirlerine de yol acmistir. akilli tasarim gibi, kuran-i kerim'dek bilimsel aciklamalari arastirma cabalari gibi.

    iki olgunun birbirinden ayri yasamasi sanki imkansizmis gibi sacma bir sentez cabasi insanoglunun enerjisini bosa tuketmesinden baska bir sey degildir. namaz kilan bir bilim adami laboratuarinda allah'i bulmak mecburiyetinde degildir, o zaten kabul etmistir varligini, veriler aksini ispatlasa bu inancindan vazgececek midir? hayir. yahut ateist bir bilim adaminin amaci dinsel dogmalari yikmak mi olmalidir? bu onun gercegi arama cabasina ne kadar uygundur?

    iste evrim teorisi tum bu kargasaya fon ve arac olma talihsizligine itilmistir. cengaver din adamlarinin, cahil radikallerin, bagnaz bilim insanlarinin, cirit attigi meydanin adidir.

    en bastan su soylenmelidir, bu teori diger tum bilimsel teoerilerin de oldugu gibi, eksikleriyle yanlislariyla bilimin canli turlerinin olusumuyla ilgili en kapsamli aciklamasidir. eksikleri vardir mutlaka ama bu onun yapabileceklerini golgelemez. bilgisayarlar da mukemmel degildir ama faydalari saymakla bitmez

    gecis fosili, gozun yapisi, gelisme- degisme farklari vs. gibi harun yahya tarzi karsit goruslerin savunani ne kadar alcalttigini belirtmek isterim. bu tip argumanlarin yersizligi ve niyeti o denli barizdir ki, son donemlerde bu iddialari yanitlama zahmetine bile girmeme egilimi turemistir. binlerce sayfalik bilgilere, iki yuzyillik calismalara, topu topu yuz sayfayi gecmeyen, nasil edinildigi belirsiz bilgilere dayanarak cevap vermek, o birkimi yikmaya calismak, en iyi niyetli tabirle komiktir. bir kalemde gecelim

    gercek anlamda evrim teorsinin eksiklerini soyleyen bilim adamlari bu kalibin dogrulugunu benimsemis fakat kalibin icerigine itiraz etmektedirler, yani temelde tum bilim dunyasi hemfikirdir, ayrintilar tarisilmaktadir. ki bu her teori icin de boyledir. olmasi gerekn tartisma yapisi da budur aslinda, iki tarafin da konuya hakim oldugu, uzerinde kafa yorup arastirma yaptigi, emek verdigi bir konuyu tartismasidir aslolan.

    bu teori fazlasiyla toplumsallasmis, bilen bilmeyen herkese mal olmus, futbol gibi, siyaset gibi tartisilmis bir konudur. bazilarinin adini bile duymadigi kuantum teorisi de eksik taraflar barindirirken, bilimin evrim uzerinden vurulmaya calisilmasi, altta yatan niyetin bagciyi dovmek oldugunu kanitlamaktadir. tanriyi, ve onun metodlarini bilimle savasarak, bilimi eksilterek, saptirarak kanitlamaya calismak cikmaz yoldur.
    (tony almeida 08.02.2007 14:40)
  21. evrim kuramı bugün fizyolojik süreçlerin gözlemi ve jeolojik kayıtların incelenmesiyle birlikte sıçrama ve kopuşlardaki rastlantısallığa, organizmanın uyum sağlama ve hayatta kalabilmek için çevre ile girdiği etkileşime, çevrenin etkisi niceliksel olduğu gibi dışsal, bir faktörün geçişler üzerinde sıçratıcı etkilerde bulunduğu kesişme anlarına bilimsel bir olguyla yaklaşmaktadır. darwin'in ortaya koyduğu teorinin ilk halinden çok öteye taşınmıştır. evrimin biyolojik düzeyden açıklanması, bir canlı topluluğunda birçok jenerasyon boyunca oluşan kalıtsal değişimlerin sonucu olarak gelişen bir süreci ortaya koyuyor. gen dizilimlerinin çözümlenmesi, evrimin moleküler düzeyden anlaşılmasını olanaklı kılıyor. genlerdeki kalıtsal bilgi en eski fosillerin ulaştıramayacağı kadar gerilere götürebilmektedir. İnsan genomu araştırmalarına paralel olarak yürütülen diğer canlıların (bitki ve hayvan) genomlarıyla ilgili araştırmalar da insana yakın organizmaların bulunması (maymunlar, memeliler biliniyor, meyve sineği ve muzda da değişik düzeylerde azımsanmayacak oranda insanla aynı olan genler bulundu) tür bağlantılarını göstermekte, evrim süreçlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamaktadır. İnsan genom projesi çalışmasında genomumuzda balık ve bakteri genlerinin bulunduğunun saptanması insanın kendi doğal evriminin başlangıç evresine dek götürmektedir bizi.

    evrim kuramı gen bilgisiyle, sınırlı sonuçların gözlemi olmaktan çıkarak, değişim ve gelişim süreçlerinin bilgisine, tüm tarihsel sürecin unsurlarını da içerecek şekilde canlı organizmalardan ulaşmamızı sağlayacak bir somutluk ve derinlik kazanmaktadır. Öte yandan evrim kuramına karşı öne sürülen tezler bilimsel anlamda bugün her zamankinden daha fazla boşa düşmektedir. bu tezlerden bugün en fazla öne çıkan "kompleks yapıların ancak amaçlı bir tasarım sonucu oluşabileceği" dir. doğa üstü bir güç! kimi biyolojik olguları, “indirgenemez mükemmellik” veya “eksiltilemez bütünlük” (ya da “ne bir eksik ne bir fazla!”) olarak nitelemelerini ise bakterinin kamçı örneğiyle açıklarlar. bu teze göre bakterilerin kamçı denilen organları 40'tan fazla proteinden oluşur ve bu proteinlerin hepsinin aynı anda, birlikte varolması kamçının işlevli olmasını sağlar. bunun ise “doğal seçilim” sürecinin öngördüğü küçük değişikliklerle olmayacağı, işlevli bir kamçının tüm parçalarının birden, aynı zamanda varolması gerektiği, bunun da ancak bir bilinçli, amaçlı tasarım sonucu olabileceği ileri sürülür. buna benzer kullanılan birçok örnek var. görme organı göz, kanın pıhtılaşması (pıhtılaşma 10 farklı proteinin etkileşimiyle oluşur) vb. kompleks yapılar olarak gösterilir. bunların gerçekten karmaşık (kompleks) yapılar olduğu kuşkusuz doğrudur. fakat bunlara “indirgenemez komplekslik”, “eksiltilemez bütünlük” vs. diyerek evrim kuramı karşıtları hem “doğal seçilim” ile evrim sürecini hem de canlılar dünyasını iyi bilmediklerini göstermektedirler.

    verdikleri örneklerin ve iddia ettikleri şeylerin karşıtı olgular doğada bugün de mevcuttur. tabii görmek, bilmek isteyene! Örneğin midede bulunan bir bakteri olan h. pylori‘nin kamçısında 33 protein bulunmaktadır, yine çenesiz balıklarda kanın pıhtılaşmasını 6 protein sağlamaktadır. “İndirgenemeyen”, “eksiltilemeyen bütünlük” bu kadardır! bir başka örnek vermek gerekirse, insan ve yeni dünya maymunlarının gözlerinde (mavi, kırmızı ve yeşil) renkleri algılayan üç ayrı tipte alıcı molekül bulunmakta, buna karşın yaklaşık 30 milyon yıl önce yeni dünya maymunundan ayrılarak evrimleşen eski dünya maymunlarının gözlerinde sadece iki alıcı molekül bulunmaktadır. görüldüğü gibi “eksiltilemez bütünlük” eksilebiliyor, indirgenebiliyor! yine insan gözündeki ışık algılayıcı protein moleküllerindeki genetik bir hasar nedeniyle renk körü olanlar yeşil ve kırmızıyı farklı algılarlar. fakat bu onların görmediği anlamına gelmez!

    evrim kuramı karşıtlarının iddia ettikleri “indirgenemez komplekslik”, “eksiltilemez bütünlük” vb. nitelemeler birer mittir! kompleks-mükemmel yapıların parçalarının hepsinin aynı anda olması gerektiği, her bir parçanın bütünün başarısı için temel nitelikte olduğu, aksi halde işlevini yerine getiremeyeceği gibi söylemler doğru değildir. evrimci biyologların dikkat çektiği gibi “bulanık, yarım yamalak görmek, hiç görmemekten iyidir!”
    bu akımın olgusal düzeyde evrime karşı ileri sürdüğü bir şey yoktur aslında. karşıt diye sunulan tez ve örnekler ise evrim teorisince çok net açıklanmış ve çürütülmüştür.

    İnsanlık tarihindeki en devrimci bilimsel doğa kuramı olan evrim kuramı, hem laboratuar, hem de saha çalışmalarında “evrimin işbaşında” olduğuna dair dolaysız kanıtlar ve jeolojik bulgulardan ussal akıl yürütmeyle -tümevarım!- çıkartılan sonuçlarla bugün bilimin temel kuramları arasındadır. ne “akıllı tasarım” ne de diğer görüşler bu bilimsel gerçekliği karartamamaktadır. artık bilim, evrimin “biyomekaniği” peşindedir! tek başına "safsata" demek bu gerçekliği değiştiremiyor ne yazık ki.

    biraz basitleştirmeyle bir ironi olarak tarihe göz gezdirmede fayda var. "dünya öküzün kafasında bir tepsi" idi bunu alt üst eden "dünya yuvarlaktır ve dönmektedir" diye haykıran galileo'nun sözlerine kadar. ne engizisyon ne de 16. yy'nin karşıt görüşleri bu gerçeği değiştiremedi. (oysa ne çok inanılmıştı!) bilim bunu kanıtladı.
    (nedirkibu 27.02.2007 16:21)
  22. teori olarak ortaya atilmistir ve su anda inacli toplumlari yok etmek icin kullanilan bir silahtir.en basit haliyle bir ornek vereyim ,eger turk toplumu evrime inanirsa , islam inancinin kaybolmasi gerekir, islam inanci kayboldugunda , maneviyat kaybolur.biraz daha acalim konuyu, dusununki bir turk askersiniz ve materyalistsiniz; materyalist felsefede maneviyat diye birsey yoktur onlara gore ruh ta yoktur ve aciklanamaz bir kavramdir.gelelim size ,siz bir et cuvalisiniz(materyalist felsefe geregi) ve dagdasiniz pkk nin karsindasiniz o halde siz catismada olurseniz sizin icin olmek yok olmaktir.materyalist bir dinsiz olarak, neyi tercih edersiniz , kimse yanlis anlamasin ama mantikli olan ,bir materyalist icin, kacmaktir.kursunun onune atilip catisip sehid olmak gibi bir inanciniz olmadigi icin kacmaniz gerekir.hic bir materyalist cikipta bana yok ben vatanimi savunurum narasi atmasin cunku hicbiriniz o kursunlarin onunden gecmediniz.
    bu evrimin bilinc altinda ne kadar tehlikeli oldugunu anlatir.
    simdi gelelim bilimsel yonune, ben biyoteknoloji uzerine calisiyorum; biyologum.
    evrim teorisinde canlilarin ortak bir atadan geldigi tezi savunulur ki bu tezi savunan darwin in su sozleri hic bir zaman anlatilmaz darwin i tanimayan dindar cevreleride darwin e sovdurur.
    --- alıntı ---
    ""eğer ard arda gelen çok sayıda ve gözle görülür küçüklükteki değişikliklerle oluşamayacak kadar kompleks bir organın var olduğu ortaya konmuş olsaydı, benim teorim yerle bir olurdu. ama ben öyle bir organ bulamadım.""
    --- alıntı ---
    diyardas enes ten

    tabi darwin den sonra hucre icindeki kompleks yapilar kesfedilmistir; mitokondri, golgi, enzimler, basit gibi gorunen hucre zari bile basli basina bir muammadir.
    yaratilis kavrami bu teoride kabul edilmez. hayatta olmamizin aciklanmasi ; sadece maddenin farkli formlar almasiyla , onlara gore, evrimle olmustur.
    simdi maddeyi ele alalim.onlara gore madde de yoktan varolmustur, big bang teorisiyle. adi ustunde big bang de bir teoridir ve bir teoriye dayanarak yeni bir teori ortaya atmanin suya yazi yazmaktan farki yoktur.
    evrim teorisinde bir cok eksik halka vardir. inancli insanlar bilgileri olmadigi icin bunu savunamazlar ve zaten savunmalarida doguru degildir , bu islama zarar verir. ben bir bilim adami olarak her turlu sorunuza acigim, akliniza takilan sorulari bana yarasa ucurarak sorabilirsiniz.bir bilim insani olarakta evrim teorisinin zerre kadar bilime faydasi olmadigini soylemeliyim ki bazi kesimler canlilarin siniflandirilmasinda ki faydalarindan bahsedebilir. Siniflandirma cok ta gerekli degildir sadece canlilara isim vermenin bir yoludur.siniflandirma canlilarin birbirlerine benzerliklerinden faydalanarak yapilmistir ki bunu isterseniz kimyasal benzerliklerinden veya yaygin olarak kullanilan fiziksel benzerliklerinden faydalanarakta yapabiliriz. bu arada ,benzerlik var dedik diye benzerligin evrimle de alakasi yoktur,bir tas ta insanda bulunan cogu molekulu icerebilir ama canli degildir.her neyse benden simdilik bu kadar.yarasalarinizi bekliyorum.
    (conqueror 07.05.2007 21:59 ~ 07.05.2007 22:29)
  23. karsi cikislarda "henuz kanun olmamistir, bir teoridir ustunde durmaya gerek yoktur" cumlesine sik sik rastladigim teoridir.

    (bkz: teori)

    ayrica evrim teoriside, surekli gelisme ve degisme gostermektedir. ilk defa darwin tarafindan ortaya atilmamistir. anaximenes tarafindan antik yunan'da, ilk defa tanridan insana dogru degilde, bitkiden hayvana(ordan da insana) seklinde siniflandirma yapilmistir.

    yine darwin'den once cahız, ibrahim hakkı gibi dusunurler evrim hakkında kendi dusuncelerini soylemisler ve turler arasi gecisi savunmuslardir. hatta Ibn- Miskevyh'in yazmis oldugu El-fevzul Asgar kitabi evrim dusuncesinden olusmus bir kitaptir - ortak noktalari hepsinin musluman olmasidir.-

    sahsi kanaatim, bilim teorilerini inancla karistirmamak cok dogru bir yaklasimdir. zira siz hem evrimci olup hem tanriya inanabilirsiniz. cunku bir teori teist yada ateist olmaz. bu o teoriyi savunan kisilerin kendi tercihlerine kalmistir. ister teist ister ateist yonden olaya yaklasir onun bilecegi istir. lakin bu teorinin uzerine kuruldugu hipotezleri etkilemez.

    evrim teorisi hakkinda olumlu ya da olumsuz yorum yapmak icin akademik seviyede bilgiye sahip olmak gerekmektedir. cunku fevkalede karisik bir konudur ve tek bir hipotezden degil birden cok hipotezden olusmaktadir. ve sadece biyolojiyle degil ayni zamanda fizikle de ic icedir. Dolayisiyla evrim teorisini elestirmek, ha keza onaylamakta oyle, fevkalede yuksek bir akademik birikim gerektirmektedir *.
    (dawn 18.05.2007 00:58 ~ 18.05.2007 01:11)
  24. biraz bilim dergileri okunursa (bkz: nature) , (bkz: science) gibi gerçek evrim çalışmalarının felsefe ve siyaset ile alakalı olmadıkları görülebilir. tabii makaleleri anlamak için belli bir akademik birikim gereklidir, aynen bu konuda tartışılması için gerektiği gibi.
    (beni ben secmedim 28.06.2007 14:33)
  25. bilim dergilerini okumadan önce böyle saçma bir teorinin ortaya atılma nedenleri araştırılsa, evrim teorisi ile ne amaçlandığı irdelense olayın ne kadar felsefi ve inanç temelli olduğu anlaşılır. bunları araştırmadan bilim tanrısının etekleri altına saklanıp darwinist geçinmeye çalışmak daha zahmetsiz oluyor o da ayrı bir durum tabi...
    (gambito 28.06.2007 14:43)

>>



Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.