son beğenilen tanımları genel istatistikler
"taşra sıkıntısı" isimli yazıda (yer değiştiren gölge) gürbilek, tanpınar ve atılgan ilişkisinden (yahut ilişkisizliğinden) söz eder. bunu da atılgan'ın bir söyleşisinde "tanpınar'dan hoca olarak da yazar olarak da çok etkilendim" sözlerine bağlar. giriş şahanedir, heyecan vericidir. okur tanpınar ve atılgan arasında metin merkezli (yazının isminden ötürü "taşra" bağlamlı) bir eleştiri bekler. yazı atılgan'ın eserleri üzerinde yoğunlaşır ve oradan hareket eder. lakin bunların çoğu "yakıştırma"dır. yani eleştirmenin (okur'un) metne dair yakıştırmaları. bazı argümanlar da ileri sürer ama bunların neredeyse tamamı yakıştırmadır yine. yani kuramsal bağlamda dayanağı olmayan, kuramsal eleştiri iddiası taşıyıp ne yazık ki kuramsal olamayan bir metindir. heyecan verici oluşu, kendini okutması bir yazar olarak gürbilek'in kaleminin kuvvetli olduğuna zaten yeterli kanıttır lakin iş "eleştiri" olunca yaklaşımın tutarlılığını sorgulamak da okurun hakkıdır. beş sayfalık yazılara beş sayfalık kaynakça istemiyorum ben de ama en azından kuramsal metinlere başvurulsun, onun da kaynakçası olsun istiyorum. çok övülen, çok atıf yapılan, "harika" olduğu ileri sürülen bir metnin yakıştırmalarla, sezgisel eleştirilerle dolu olması, üstelik bunun "çaktırmadan" yapılmış olması rahatsız edici bir şey son tahlilde. mağdurun dili'nde de bol bol yakıştırmalar, bağlamı belirsiz analojiler var. onun üzerine de bir vakit bir şeyler yazılabilir. "yine de" türkçe literatürdeki edebiyat eleştirisi için önemli bir figürdür gürbilek, bunu da söylemek lazım.
har içinde biten gonca güle minnet eylemem arabi farisi bilmem, dile minnet eylemem sırat-i müstakim üzre gözetirim rahimi iblisin talim ettiği yola minnet eylemem bir acaip derde düştüm herkes gider karına bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına rızkımı veren hudadır kula minnet eylemem oy nesimi, can nesimi ol gani mihman iken yarın şefaatlarım ahmed-i muhtar iken cümlenin rızkını veren ol gani settar iken yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem
"Ankara’da yedim taze meyvayı Boşa çiğnemişim yalan dünyayı Keskin’den de sildirmeyin künyeyi Söyleyin anama da anam ağlasın Babamın oğlu var beni neylesin Trene bindim de tren sallandı Zalim doktor ciğerimi elledi İyi oldun diye köye yolladı Söyleyin anama da anam ağlasın Babamın oğlu var beni neylesin Ankara’yla şu Keskin’in arası Arasına kara duman durası Çok doktorlar gezdim yokmuş çaresi Söyleyin anama da anam ağlasın Babamın oğlu var beni neylesin Mezarım başında kuşlar ötüşür Benzim içtim ciğerlerim tutuşur Ağlama Hatice Sefer yetişir Söyleyin anama da anam ağlasın Babamın oğlu var beni neylesin Binmiş taksiye de sefer geliyor Annesinin de ciğerini deliyor Gelin Haticeni de eller alıyor Söyleyin anama da anam ağlasın Babamın oğlu var beni neylesin Mezarımı derin eşin dar olsun Etrafı lale sümbül bağ olsun Ben ölüyom ahbaplarım sağolsun Söylen kardeşime çalsın sazımı Kadir Mevlam böyle yazmış yazımı"
"Şu karşıki dağda kar var duman yok Benim sevdiceğimde din var iman yok Vardım baktım nazlı yarim evde yok Ver benim sazım efendim ben gider oldum Süremedim lavantayı konsola koydum Şu karşıki dağda titrer dallar Benim gönlüm arzu çeker tomurcuk güller Kader kısmet böyleyimiş ne yapsın eller Ver benim sazım efendim ben gider oldum Süremedim lavantayı konsola koydum"
"Allı gelin taş başını yol eder Ördek gelir su başını göl eder İki güzel pencereden el eder Birin alsam birin intizar eder Allı gelin paçaların yaş gibi Yaktın beni kara kara taş gibi Kötü kocan sanki sana eş gibi Alamadım yardan ben muradımı Şu derenin ardı ceviz ağacı O yarde bulunur gönül ilacı Zalim annen seni bana vermezse Sen bana abey de, ben sana bacı"
http://tinyurl.com/25qyey
http://tinyurl.com/2ulvja
[ bir güneşlenmek yeri!... deniz. uzak anımsamalar!.. "haziran bu yıl da geç geçecek, biliyorum." sizin burnunuzda bir tütün kokusu, her yerinizde bir tütün kokusu, bay deniz kestanesi. ve uzaktaki şemsiyesi bir balmumu arısının... bir güneşlenmek yeri!... gazozlar hâlâ sıcak, hâlâ öğleden sonra "ne iyi" demek hâlâ yakınmaya hakkım var. kelimeler soluk. bir şey mi yapmalıyım? -evden mi kaçmalıyım?- (saçlarını taradı, güneşe baktı kendi sürecini yaşayan bir bakla) "gel al güzel deniz aygırı, yaman pegasus sonsuz kargaşamı." atları seven bir çocuk... "senin resmin var ya uzayıp gidiyor duvarlarımda marionetshire'da harlech castle'ın batı kulesi aşağılık zapartasıyla amcamın." bir sülüğe can çekiştiren eski geçmiş, eski eski ve tuzda ölüm, sardunyayı sulayan, eski eski... bakırla demirin dövüştürüldüğü yavaş bir akşam öbür şeylerin ve kırmızı ışıkların bakırla demirin bir sarışın perçem akşamı. -evden mi kaçmalıyım? kaçmamalıyım.- güneş birden batardı, her yerde kediler ve ağaçlar vardı "amca" nasıldı iki tekerlekli arabalar... "senin bildiğin bir şey var, bana demiyorsun söz gelişi aldım bir kayayı bir kayayı ne yapmalıyım, demiyorsun... oysa ben senden daha çok şey bilirim büyücüler üstüne evine sadece geceleri gelen ve sıcak şaraplar içen... " surları yıktınız mı, akşam sarı bir başlangıçtır, gitgide karaya dönen. karaya ve çocuklar bile, ve küçük yaramazlıklar bile, ve haklı "siz bize hiç inanmadınız ki, hiç inanmadınız ki, hiç oysa bir aktır karaya dönen, oysa çocuklar daha lirique'tir shakespeare'den. sonra, makedonya falanjistlerinden daha kahraman... " beyaz atın gölgesi, sen dur!... artık bir aldanışa kanmayan gözlerimden. dur!... "duvarlarım, gel al cepkenimi güzel at, duvarlarım bütün senin olsun duvarlarım, bütün ukalâ resimleriyle, babamın sıkıştırdığı, babamla annemin kavgalarından bir ufak kırmızı, ufak bir kırmızı, duvarda, ufak bir kırmızı ufak bir kırmızı... " yemeğe!... -evden mi kaçmalıyım? kaçmamalıyım.- "hiç anlamadığım mondrian, serzenişçi matisse bulanık siyahkalem, hergele miro, atlar gidiyor... " sonsuz bilincinde yaşamanın. o atlar. "sonra gazeteleri görüyorum, bütün gizleri savaşa başlamak gerek galiba. yarın. yarından tezi yok. baltamı ve bıçağımı ve atlarımı... " "amcam kravatını düzeltti, babam eski bir evde. bir yepyeni kıştı ıslıkları değerlendiren ne eğlendik ne eğlendik elbisesi çok eskiydi... " ne akşamı? "baba" haziran gecikecek biliyorum... "ama başka bir şeyi de değiştiriyor, atları atları, atları... " ] (koyular ve diğerleri bana ait. g.)
"lorca, arkadaşı mithat, cahit külebi'nin şiiri, bütün pehlivanlar, çocuklar, eşkıya, kedi, çift cepli gömlek, ucu sivri kurşunkalem, votka, sigara, patlıcan kızartması..." sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |