alper gencer

    "çok genç" değildir artık, yirmi yedi yaşında bir şairdir. şairin gencinden çok, şiirin gencini aramalı çoğu zaman ama işte tasnif sevdası onyıllardır aynı şeyi yaptırıyor herkese; genç şair, kadın şair, müntehir şair, falan şair. şiir, şairinden bağımsız bir "şey" değildir elbet ama o şiirin "genç" olması şairinin genç olmasıyla birebir ilişkili değildir, olmamalı da zaten. velhasıl, 80'li gencer genç midir tartışılır ama şiiri kanımca genç değildir. uzayan şiirlerindeki "bütünlük" kaygısı her daim sezilmekte bence şiirlerinde gencer'in. yani "koyvermiyor" şair kendini, imtina eden, açık etmeyen, sözü uzatan ama "çok şey" söylemeyen bir şiir var karşımızda ama bizden "çok şey" söylemiş gibi yapmamız bekleniyor. düzyazılarında da ara ara büyük çapaklar ve sıkıntılar var, ki bunlar başlı başına üzerine yazılacak kadar uzun duruyor burada, şimdilik.
    (21.06.2007 15:59)

heves

    adana'da çıkan bir şiir dergisidir. bir yeniliğin peşindedirler ve bu yenilik için zemin çalışması yapmaktadırlar izlenebildiği kadarıyla. isim isim saymak mümkün ama şimdilik yapmayacağım, şair başlıklarında buraya gönderme olacak zaten; ama ilk elden bir şey diyebilirim ki, fıstık ağaçlarına benziyor heves dergisi. fıstık bir mevsim iyi, bir mevsim kötü ürün verir. ama ikisinde de illa ürün verir. heves'in sayıları da öyle oluyor. bir sıkı sayıdan sonra, bir cılız sayı. ama cılız, "kötü" değil. neresinden bakılırsa, "piyasa"nın birkaç iyi dergisinden biridir.
    (21.06.2007 15:49)

sinan oruçoğlu

    edebik.com'un da bir yanlışını düzeltmek gerekiyor aslında, oruçoğlu şu anda izmir'de değil, antalya'da yaşamaktadır. izmir'deki bir üniversitede okutman olarak çalışmaktaydı en son, şimdi antalya'da yine benzer bir görevle üniversitede bulunmaktadır yanılmıyorsam. çirkin ağacı, boyut olarak küçük ama edebiyat için büyük bir patlama olmuştur. tabii, yakın çevre, şiiri okumaya çalışan çevre, uzuncası izlerçevre için bir patlamadır bu. kitabının kapağı kırmızıdır, aslında daha çok "defter"dir bu. şeref bilsel'in nadir beğendiğim tespitlerinden biri "son yıllar türk şiiri oruçoğlu'nu fark etmeden eksik kalacaktır" idi. altına imzamı atacağım kadar doğru bir tespittir nazarımda. en son "sonra edebiyat" dergisinde "katilime mektup" adlı leziz bir şiiri yayınlanmıştır.
    (21.06.2007 15:27)

mehmet erte

    vikipedi bir hata yapmış yazık ki bu konuda, zira erte'nin ilk şiiri varlık'ta değil, e'de yayınlanmıştır. o da arhan alkaya'nın "şiir noktası"ndadır ve kitabın da ilk şiirini oluşturmaktadır. yaşar nabi gençlik ödülü'nü seyyidhan kömürcü'yle paylaşmıştır. dergilerde çok sık görünmemekle beraber, sağlam bir şiir kurduğu henüz ilk şiirlerinden kendini belli etmiştir. sakarya biyoloji mezunudur yanılmıyorsam. halen de varlık dergisi'nde ve yasakmeyve'de çalışmaktadır.
    (21.06.2007 15:19)

pelin batu

    bir de şöyle bir şeyi var bu insanın; kendisi yky'den çıkan "glass" adlı bir kitabın da sahibidir ve sıkı durun bu bir şiir kitabıdır. ingilizce yazılmış, ardından biri tarafından (bakmaya bile üşendim şimdi gugıl'dan) türkçeye çevrilmiş ve ülkenin sözümona (sahiden de kalitelidir aslında ya işte) en büyük ve kaliteli yayınevlerinden birinden basılmıştır. ayrıca şiirlerini esmer dergisi'nden neşretmektedir şu sıra. böyle aforizmik, böyle kısa ama vurucu olması hedeflenmiş, böyle haiku gibi bir şeyler aslında. altında bir de büyücek fotoğrafı var. genelde de üçüncü sayfadan basıyorlar. yani bütün marifetlerinin yanında (ki bence en büyük marifeti inal batu'nun kızı olmasıdır birçok açıdan) bir de şairdir hanımkızımız, velhasıl.
    (21.06.2007 15:12)

michel foucault

    "... ne gördüğümüzü söylememiz boşunadır; çünkü gördüğümüz söylediğimizin içine hiçbir zaman yerleşmiş değildir." sözünü söylemiş, cinsellikten psikiyatriye, sözbilimden psikiyatriye birçok alanda eserler vermiş bir fransız düşünürdür. 21. yüzyıl genel kanısı olan, filozofların ancak antik yunan'da yaşadığı görüşü çürütmüş adamlardan biridir. hiç çekinmeden kendisine filozof denebilir. bilgi birikimi, hayata bakışı, sanat ve felsefeyle olan uğraşı ve yaptığı yeni çıkarsamalar onu bu çağın filozoflarından yapmaya yeter. yine fransız topraklarından, birkaç örnek daha verilebilir.
    (21.06.2007 03:06)

masumiyet

    bahsedilen kır sahnesi, filmin ilk düşünülen yeridir. demirkubuz, hikaye olarak yazmaya başladığı metni senaryoya fönüştürmüş ve filmi öyle çekmiştir. kır sahnesi de filmin çekilmiş ilk sahnesidir.
    (21.06.2007 02:49)

sayfa: 1...-12-13-14

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.