son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
bu abimiz yaklaşık 12 yıldır itü ile ortak deprem tahmin çalışmaları yürütmekte. çalışmayı yürüten araştırmacılar, kritik merkezlere kurdukları istasyonlarda kuvars ölçümleri yaparak yer hareketlerini gözlemliyorlar ve grafikler oluşturuyorlar.grafiklerde meydana gelen değişimler ve ani hareketliliklere göre harita üzerinden deprem, fırtına, şiddetli yağış görülmesi muhtemel bölgeleri işaretliyorlar. oksal erev her türlü anomaliyi blogunda yayınlıyor http://oksal.blogspot.com.tr/ ve twitter hesabından duyuruyor (https://twitter.com/OKSALEREV) bildiğim kadarıyla dünyada henüz benzer bir çalışma yok. fakat ne yazık ki hho istasyonları sürekli sabote ediliyor. düşünsenize, afetleri önceden tahmin edebilen bir teknoloji üretiliyor. bunu sağlayan bilim insanları ülkeyi terk edip başka bir ülkede çalışarak zengin ve ünlü olmak yerine kendi ülkeleri için amme hizmeti yapıyorlar ancak her hafta istasyonlara yönelik saldırılar düzenleniyor, çalışanlar sosyal medya ortamlarında hakaretlere maruz bırakılıyor. yazık sözlük, çok yazık.
gelen mesajları ve karma notlarını görebilmek, mesaj gönderebilmek. bir süredir devam eden bu sorunların sözlüğün azalan aktif nüfusu ve performansı ile doğrudan ilgili olduğu ortada, diyarı yeniden diriltmek için basit bir vampir parçası olarak elimden birşey gelmiyor. burdan yetkililere sesleniyorum: sözlüğe sahip çıkalım
başrollerini nicole beharie ve tim mison paylaşıyor. ilk sezonun birkaç bölümünü henüz seyretmiş biri olarak orijinal hikayenin günümüze taşınmış versiyonu gibi diyebilirim. dizi, bol fantastik unsurlu, siyahi hatun başrollü * ve olaylar hep yüksek tempoda ilerliyor. rivayetlere göre sezon finali de bombaymış sözlük, düzenle butonun düzelirse seyrettikten sonra edit'inin alırım bi dal. aylar sonra gelen edit: sezon finali güzel, ekip güzel, hikaye güzel ama rating yüzünden güzelim diziyi heder edecekler gibi bi his var içimde sözlük
sanatçı, 9 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak orleans'ta dünyaya gelmiş. küçük yaşlarından itibaren resme duyduğu ilgiyle paris'te güzel sanatlar eğitimi almaya başlamış fakat bu sırada meydana gelen fransa-prusya savaşı nedeniyle okuluna ara verip orduya katılmak zorunda kalmış. savaş sonrası maddi sıkıntılar çekmeye başlayınca çocuk kitapları için çizimler yapıp satmaya başlamış. yaptığı suluboya çalışmaları çocuklara yönelik ders kitaplarını renklendirmiş ve bu sayede dönemin ünlü ressamları arasında anılmaya başlamış. tarzı, çocuk kitabı ressamlığı ve kedisever çizerliği bana edward gorey'i anımsattığı için sanırım, pek bi sevdim bu emmiyi.
aynı adla 2009 yılında 4 bölümlük bir mini dizi de yapılmış, başrolde romola garai var. ağır ingiliz tribi sevenlerin beş çayı yareni olabilecek tarzda çerezlik, hoş vakit geçirmelik bir dizi. benim seyretme sebebim tamamen merakımdandı. başta nasıl olmuş da blake ritson gudubeti rahip * * * mr elton'ı oynamış diye şaşırmıştım fakat kendisi safi ingiliz beyefendisiymiş de haberimiz yokmuş.
aynı zamanda philadelphia deneyinde de adı geçen, uss edridge'in gidip geldiği deniz üssünün bulunduğu, amerika'nın virginia eyaletinde bulunan bir şehir. öte yandan çanakkale savaşlarında savaşın seyrini değiştirebilecekken beklenmedik bir şekilde ortadan kaybolan ingiliz alayının adı da norfolk taburudur. hatta isim ve paranormal olay ilgisinden yola çıkarak philadelphia deneyiyle savaşta kaybolan tabur hikayesinde benzer olayların yaşandığını düşünenler var. tabura geri dönersek; ingilizler, savaştan sağ kurtulan üst düzey kurmaylarının bizzat rivayet ettiği bu olayı yalanlamak ve dünyaya mağdur edebiyatı yapabilmek için all the king's men adlı bir film çekmişlerdir. filmde kullanmak üzere taburdaki bazı askerlerin istanbul'da tedavi gördüğüne dair sahte belgeler düzenlenmiştir. birisi de çıkıp çanakkale'de vurulan adamı kalkıp istanbul'da tedaviye göndertebilecek ingiliz gücü vardı da bu andavallar neden gelibolu'da cartayı çekti dememiştir. gelibolu sırtlarında halen bazı geceler, yeşil bir bulutun içinden askerlerin çıkıp denize koştuğu söylenir. özellikle yaşlılar eski köy evlerine yaralı askerlerin gelip su istediklerini anlatıp durur. merak edenleri bekleriz.
daha doğrusu öyle idi, geçtiğimiz çarşamba 5.bölümü yayınlandıktan sonra sezon(?) finali yaptı. dizi çekimleri çanakkale'de yapıldı. babam, komşularımız, mahalle kuaförümüz ve tiyatro hocamız da dahil olmak üzere pek çok eş-dost tanıdık ufak tefek rollerde yer aldı. biz küçük şehrin kendi halinde insanları olarak ilk kez bir dizinin çekim sürecine yakından şahit olduk. buna rağmen tek bir bölümünü bile oturup seyredebilmiş değilim, zira senaryo gerçekten felaket; ayrıca yayınlamak için oldukça yanlış bir gün ve saat seçimi yapılmış. dizinin ilk bölümü, kürt aşiretinden bunalan kitleye biraz da çerkes kan davası gösterelim kafasıyla alelacele yapılıp çarşamba günü muhteşem yüzyıl finaliyle çakıştırılması sebebiyle hiç ilgi göremedi. bunun yanında çerkes kültürüyle çatışan olaylar ve çerkeslerin bunlar bizi kötü gösteriyolar konulu hassasiyetleri dizinin hedef kitleye ulaşmasını da engellemiş görünüyor. muhtemelen başlar başlamaz yayın hayatına son veren tırt yapımlardan biri olacak.
kediler ve köpekler "daha iyi bakım" için toplatılıp kafeslere hapsedilmeye, toplu olarak itlaf edilmeye, üzerlerinde deney yapılsın diye firma laboratuvarlarına satılmaya devam edilirse 21.yüzyılda bir veba salgınıyla bile karşı karşıya kalabiliriz.
jeoloji mühendisliği bölüm başkanımızın son açıklamasına göre deprem saros fay kırığından oldukça uzakta ve alakasız bir oluşum çerçevesinde gerçekleşmiş. son depremlere bakıldığında artçıların sürdüğü göze çarpsa da yavaş yavaş depremi de yunanistan'a ötelediğimizi görmekteyiz. adeta bir atilla taş, adeta bir celal ile ceren gibi dışladık depremi düzenle butonu çalışmıyor sözlük, alt alta seri tanım giriyorum kendimden utandım
marmara, ege ve hatta akdeniz bölgesinde hissedilen deprem, rahatlığıyla bilinen çanakkale halkınca zerre kadar umursanmazken "olası istanbul depremini tetikler mi" klişesi gündemi değiştirmeye yetmiştir. buyrunuz çanakkale esnafı; http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/194074/deprem-aninda-cayi-kurtarmak
Tüm bunlar gösteriyor ki; daha çok para kazanma peşindeki birkaç büyük şirketin elinde tuttuğu gıda sektörü, tüketiciler açısından her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Bu gidişat GDO'ların sorgulanmadan, sağlığa, çevreye, ekonomiye olan etkileri araştırılmadan piyasaya sürülmesi sonucunu doğurdu ve eğer bu şekilde devam ederse hayatlarımız; yeni teknolojilerin, politikaların, şirketlerin, akımların götürdükleri yönde şekillenecek ve gelecekte nelerle karşılaşacağımızı asla öngöremeyeceğiz.
bana yazıp da cevap alamayan diyardaşlarım varsa özür diliyorum zira mailime düştüğü halde sözlükte erişemediğim mesajlar var. çok dertliyim sözlük, döyar bize bahmiyır.
an itibariyle 282 kişinin hayatını kaybettiği ve sayısı belirsiz onlarcasına hâlâ ulaşılamadığı Türk tarihinin en büyük maden kaza(?)sıdır. çalışmaya ara vermemek için galerilerde yapılan vardiya değişiminin olaydan etkilenen kişi sayısını artırdığı, madene kontrolsüz oksijen gönderiminin kömür cevherini tutuşturmasının ve tam yanma gerçekleşmediğinden karbonmonoksit gazının açığa çıkmasının pek çok kişinin emniyet noktalarına ulaşamadan hayatını kaybetmesine neden olduğu söylenmekte. kuşkusuz yaşanan acı çok büyük; fakat kendini bilmez siyasilerin zerre düşünmeden söyledikleri sözler ve yaptıkları terbiyesiz eylemler acıyı daha da artırıyor. chp nin 29 nisan günü maden kazalarına ilişkin sunduğu önergenin "gündem değişsin diye ortaya getirilen içi boş teklifler" olarak görülüp reddedilmesi, başbakanlık müşaviri yusuf yerkel'in yakınını kaybetmiş bir vatandaşı tekmelemesi, başbakanın bir başka vatandaşı yumruklaması, kazanın madenciliğin fıtratında var olan bişey olarak değerlendirilmesi, maden mühendisi bir profesörün karbonmonoksit zehirlenmesini tatlı ölüm olarak yorumlaması, çalışma ve sosyal güvenlik bakanı faruk çelik'in hasta olduğunu bahane ederek soma ya gitmemesi, gerçek olduğuna inanmak istemediğimiz skandallar. biz birbirimizi yiyeduralım, faciaya ilişkin yurt dışından da taziye mesajları ve yardım teklifleri geldi. İsrail'de Nakba kutlamaları iptal edildi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 2 gün yas ilan edildi. Kosova, Bosna Hersek, Azerbaycan, Arnavutluk ve Rusya'da maden kazaları hakkında cuma hutbeleri okunması kararlaştırıldı. Bolivya, Küba ve Venezuela'da yas ilan edildi, 1 günlük iş bırakma kararı alındı. tüm ülkede yas sürerken, sabah programlarına, dizilere ara verilmedi. olayı protesto edenler polislerin acımasız eylemlerine maruz kaldı. tüm üniversiteler bahar şenliklerini iptal etti, spor klüpleri yardım kampanyaları başlattı, yurt genelinde tüm maçlar ertelendi, 14 mayıs'ta gerçekleştirilmesi planlanan aerosmith konseri iptal edildi, tüm grup üyeleri taziye mesajları yayınladı, çeşitli sendika ve oda üyeleri soma ya gitti. tüm bunlara rağmen televizyon programları hiç birşey olmamışçasına yayınlanmaya devam ediyor. alışığız ne de olsa. şunun şurasından 1 hafta sonra herşey eski haline dönecek. *önce ölü sayısı artmasın diye arama çalışmaları çeşitli bahanelerle durdurulacak *insanlar acılarıyla meşgulken birtakım şeylere zam gelecek * bazı yasalar, önergeler kabul edilecek *bazı işçilerin hayatları, haberlere konu olacak. acitasyondan reytingler kapılacak. *hayatını kaybedenlerin yakınlarına yalandan yardım kampanyaları başlatılacak, ünlülerin sunduğu televizyon programlarında milyonerler asla ceplerinden çıkarmayacakları meblağları bağışladıklarını ilan edecek *facianın sorumlusu şirket ve üst düzey yetkilileri hayatlarına aynı şekilde devam edecek *sosyal medyada korkunç, bazıları asılsız iddialar ortaya atılacak *tüm siyasiler konuyu siyaset malzemesi yapacak. bunları tahmin etmek hiç zor değil. biz reyhanlı'dan, afyon mühimmat deposu patlamasından tecrübeliyiz nasılsa.
ürünlerinde kemik unu ve sentetik kaynaklı protein kullanmadıklarını iddia ediyorlar, mamaların içerikleri (hakikaten yazdıkları gibiyse) dünya standartlarının üzerinde. fiyatlarsa çok uygun. reklam yapmak gibi olmasın ama temizmama.com'dan 100gramlık ücretsiz numune istenerek denenebiliyor ayrıca 15kg üzeri alışverişlerde kargo da bedava. benim son zamanlarda royal canin ve pro plan a burun kıvırmaya başlayan sevgili kediciğim bu mamaya bayıldı. ilk zamanlar günde 4 öğün yemeye başladı ve 15 günde yarım kilo aldı. bu durum bizi endişelendirse de sonradan normal kilosuna ve beslenme düzenine dönmesiyle içimiz rahatladı. yine de belirtmeliyim ki güvenli ve sağlıklı insan gıdası bulmanın dahi zor olduğu günümüz dünyasında hayvan mamalarına sorgusuz güven duymak imkansız. hele ki bu mamaların tüyleri yumuşatmak, dışkıyı katılaştırmak ve kokusunu engellemek, başka gıdaların tüketimine olan ilgiyi azaltmak için tek tip beslenmeye bağımlı hale getirici aromalar ilave etmek gibi amaç dışı boyutlarının oluşu insanda ciddi şüphe uyandırıyor. kedimin bu mamaya başladığından beri daha düzenli tuvalete çıkması ve daha çok sebze-süt ürünü tüketmesi bu mamaya içimin ısınmasını sağladı. ama fiyat şüphelendirici derecede uygun. bu konuyu firma çalışanlarıyla görüştüğümüzde, ithal mamaların da üretildikleri ülkelerinde cüz i ücretlerden satıldığını, üstelik içeriklerinin bonacibo kadar tatmin edici olmadığını iddia ediyorlar. bunlar olağan bir kendi malını övme durumu mudur, yoksa iddiaların gerçeklik payı var mıdır bilemiyorum fakat en azından yerli marka olduğu için, kedim de aşırı derecede sevdiği için şimdilik tercih sebebimiz bonacibo. edit: kedim bu mamayı yemeye başladıktan 2ay kadar sonra sistite yakalandı. veteriner bu tür mamaların idrar kanallarında taş oluşumuna sebep olabileceğini söyledi. royal canin e mecburi dönüş yaptık. sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |