her ne kadar subjektif bir tasarı olsada nedense ülkemizde hiç bir şekilde kaldırılamayacak halleri vardır.
örneğin bir roman bir film bir oyun yahut resim ülkemizde bir hayal ürünü yahut tasarım olarak değil gerçek olarak algılandığı için tuhaf eleştiri ve tepkilerle karşılaşır .
davalar açılabilir,toplatılabilir, toptan yok edilebilir.
bu durum trajik olduğu kadar komiktir.
sanata iki temel bakış açısı hakimdir. bunlardan birisi sanat sanat içindir anlayışı diğeri ise sanat halk içindir anlayışıdır.
sanat sanat içindir anlayışı insanı tanrılaştırmış olan batı kültürünün ortaya koyduğu bir fikirdir. bu insana atfedilen yaratma yetisinin yüceltilmesinden kaynaklanır. işte bu sanat bizi soyut sanat gibi bakıp bakıp hıııı öylemiiiii dedirten cinsten anlaşılmaz türlere götürür.
sanat halk içinse burada halkı ileri götüremek yahut da yaptığı bir yanlışı düzeltmek hedeflenmiştir. ancak bazı sanatkarlar zamanlarının çok ötesine geçerek kendisini anlaşılmaz kılmıştır.
sanatı sanat için yapan zihniyetler kendilerini tanrısal bir yaratım gücü gördükleri gibi gerçek yartıcıyı ve onun getirdiği sistem ve ahlaki değerleri yok saymakta da tereddüt etmezler. bu bizi sanat için soyunmak gibi toplum ahlakını zedeleyen, sınırları kaldıran bir sürece götürür. bu yaşadığınız toplum içinde kabul görürse bu vasıta ile o toplumun gençleri her türlü sapıklık ve kötülüğe itilebilir. dünyanın gerçek düzleminden uzaklaştırılan bu gençler değil halkları için bir şey yapmak kendileri için dahi bir şey yapamaz hale gelirler.
alınan onca sanat tarihi, sanat felsefesi, sosyolojisi, çağdaşı, zartı, zurtu; okunan onca sanat teorisi kitabı bu kavramın tanımını vermeye muktedir olmadı şimdiye dek. akabinde hemen kasayım: tanımını yalnız sanat eserinde taşıyandır.
sanat; bireyin varoluş gerçiliğini gösteren ve onu topluma yararlı hale getiren unsurlardan birisidir.bununla beraber kişinin yaşama arzusunu birlikte yaşadığı çevreyi ve ona hayatı anlamlı kıldıran toplumla barışıklığını sağlayan değerlerdendir diye ifade edebiliriz.
sanat, insanı içinde bulunduğu ruh halinden alıp daha iyi, farklı ve yüksek bir halet-i ruhiyeye taşıyan, insana seviye kazandıran, yücelten, heyecanlandıran faaliyetlerdir. insana "insan" olduğunu hatırlatır.
bence ölçü budur.
tanımı nesnel varoluşu öznel bir durumdur. sanatta estetik kişiden kişiye değişir ama ortak bir yan vardır ki işte bu ortak yan sanatta evrenselliktir. sanat icra eden kişiye sanatçı denir. sanatçı adını yaptığı işte ki benzerlerinden ve ayıran kişidir.
acı, hüzün, sevgi, aşk, korku vb. bilumum duygunun estetize edilerek başkalarına sunulmasıdır. İnsanı hayvandan ayıran önemli bir özelliktir. sanatsız kalmamalı.
sanatın halk için yapılması kendi içinde bir ironidir, saçmalıktır. sunduğunuz eserin çıkış noktası estetik, derinlik, zerafet, ifade kabiliyeti, özgün olabilme vs.dir...
eseri değerlendirecek olan, varış noktası insandır. ortaya konulan ürüne "sanat eseri" etiketini insanın vuracak olması, sanatın halk için yapılması önermesini saçma kılar.
bunun yanı sıra, an itibariyle halihazırdaki şartları gözönüne alıp buna göre duruş belirleyip, şekillenen ve "sanat halk içindir" temeli üzerine inşa edilen eserler, popülist olmaktan kaçamaz... ticari ve sonlu kaygılar yüklenir, ürün çiğleşir, yavanlaşır. herkese "aynı" yönü gösterme kaygısı-kasıntısı, ürünü politik ve samimiyetsiz yapar.
bir eserde herkesin aynı duygu yükünü hissetmesi ve anlatım gücünün altında ezilmesini beklemek, tektipleşmeye yapılan bir göndermeden dahası değildir.
anlaşılamayan bir ürünün sanat eseri olmamasının koşulu algımız olamayacağı gibi, anlamamız da onu sanat eseri yapmaz.
hepsi bir yana; sanat, sanatçının bakış açısını ve ifade edebilme yeteneğini diğer insanlardan daha iyi kullanabildiği ölçüde vardır; ve sanatçı, ne sanat için ne de halk için yapar eserini; kendini ifade etmek için yapar; özneldir, tekildir, bencildir... kaygısı ne halktır ne de halkın beğenisi...
o, "insana dair"i ifade edebilme öncesi doğum sancısını en iyi yaşayanların ortaya koyduğu, en derinlikli üretimdir.
bu açıdan sanat, sanat için yapılmaya daha yakın geliyor bana...evet...
kişinin yetişme tarzı, inanışı, ideolojisi ve yaşadığı çevre neticesinde şekillendiği yeteneklerinin dışa yansımasıdır.
sanat kesinlikle göreceli bir kavramdır, kimine göre şaheser olan bir üretim başkasına göre saçmalık olabilir.
mesela; islam kültürüyle, islam felsefesi içerisinde doğup büyüyen kimseler, hat sanatında, mimari de, sufi müzikte, ebru sanatında ileri gitmiştir, bu alanlarda eserler vermiştir ve bu alanda bizlerin saygısını, sevgisini kazanmışlardır.
bazı kimseler ise, bu inanış açısından bakmadıkları için, bir şekilde hayatı farklı algıladıkları için, çıplak kadın resimleri, uygunsuz ** heykel, hayvan resimleri gibi alanlarda yükselmişlerdir. normaldir, yükselebilirler, eserlerini de sergileyebilirler.
ama kimse gelip de "benim sanatım bu, ben nü'de, ben çıplak heykellerde ustayım, bunu istediğim yere asar, istediğim yere dikerim" diyemez. sonuçta eğer sanat adı altında icraa ettiğin şey, çoğunluğun inanışına ters, onların felsefesiyle bağdaşmıyor ve hoşlarına gitmiyorsa, onları bağnaz, gerici gibi üsluplar kullanarak eleştirme hakkını sana vermez.
ama gidersin bu eserleri avrupa'da sergilersin, amerika'da sergilersin, ya da çoğunluğun beğendiği bir mekanda sergilersin o başka. serbestsindir bu konuda, saygı çerçevesinde kimse buna ses çıkarmaz, çıkarmamalı da.
nasıl avrupa'daki bazı kimseler, islam mimarisini eleştiriyor, hatt sanatına (bkz: arap) işi diye mantıksız atıflarda bulunuyorsa ve bizler bu kimseleri gericibağnaz diye nitelendirmiyorsak, "senin anlayışın bu, benim anlayışım bu" "merak etme ben bunu gidip kızılmeydan'a * dikmeyeceğim için rahat olsun" diyorsak, onlar da bize bunu demeli.
yok senin düşüncen bağnaz, yok ben modernim diye göreceli kavramlarla, zeytin yağı hesabı üste çıkmaya çalışırsan bu büyük bir cahillik olur.
senin bakış açın farklı, benim bakış açım farklı, sen bana saygı duy ben sana saygı duyayım. olay budur.
tekrarlamak gerekirse; sanat, göreceli bir kavramdır, kimi operayı sanat olarak görür, kimi çığırmak olarak algılar, kimi çıplak resim çizimlerini sanat olarak görür, kimi bunu ahlaksızlık olarak nitelendirir *.
netice olarak, sanat güzeldir, hoştur, bir şeyler üretene, özgün olanlara helal olsundur. ama yaptığı işi ürettiği şeyi kabul gördüğü yerde sergilesindir. bizim sinirlerimizi hoplatmak için, büyük kesimin beğenmediği bir şeyi zorla meydana dikmek için çalışmasındır..
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.