26 ağustos

    26 ağustos 1071... cuma namazının hemen ardından alparslan beyaz kefenini giymişti.. türklerin deli kanına artık toprakları dar geliyordu.. dünyaya sığmayan selçuklu ordusu, nasıl tek kıtaya sığabilirdi.. artık mukaddes anadolu toprağı ya türklerin olacaktı, ya da bu topraklar türklerin kanıyla sırılsıklam olacaktı.. en ön safta şaha kalktı alparslan'ın bembeyaz atı, doğduğundan beri beklediği kutsal an gelmişti.. vazifesine uçarak gitmek istiyordu sanki...

    ve o gürültüyle hayal perdesi yırtıldı, afyon civarlarında konuşlanmış olan türk ordusunun başkomutanının gözündeki.. topçu birliklerimiz düşman siperlerini vurmaya başlamıştı.. tarih 26 ağustos 'tu, fakat 851 yıl ileri sarılmıştı kaset.. malazgirt'te ki sahne, madden farklı, fakat ruhları aynı insanlar tarafından bu kez de ege de tekrarlanıyordu.. ve alparslan'ın yüreği bu kez mustafa kemal 'in vücudunda çarpıyordu sanki.. bundan tam dört gün sonra düşmana kök söktüren ordusuna, "ordular, ilk hedefiniz akdenizdir, ileri!!!" emrini verecekti muzaffer başkomutan.. ve tarih bir ulusun zaferini yazacaktı, ve tarih 30 ağustos 'u gösterecekti..

    * *


    ve bu sahneler yahya kemal'e tek kıtayla bütün bir bin yılın özetini yapabilecek ilhamı getirecektir..


    26 ağustos

    şu kopan fırtına türk ordusudur ya rabbi,
    senin uğrunda ölen ordu budur ya rabbi,
    ta ki, yükselen ezanlarla müeyyed namın
    galib et, çünkü bu son ordusudur islamın.

    yahya kemal beyatlı
    (25.10.2006 16:22)

queen tinorfithiel

    vampircik'in en çalışkan şövalyesi.. şövalye butonuna her tıkladığımda tembelliğimi yüzüme vuran şirine.. en beğenilen vampirler sıralamasında zaten aldı başını gidiyor.. tanım sayısı 1000'i aşmış durumda, ki bu tanımlardan numunelik dahi olsa niteliksiz bir tane bulamazsınız..

    msn avatarları beni geçmişe yani gençliğime * götürse de , yazdığı yazılar beni geleceğe taşıyor.. ayrıyeten çağrışımları beni benden alıyor *.. diyarda verilen her türlü sorumluluğun altından kalkabileceğine ve yakında diyarın en genç lordu olacağına inanıyorum.. * *

    vampircikte ki ve hayatta ki azmini yitirmemesi dileklerimle...
    (22.10.2006 14:17)

abdurrahim karakoç

    "lambada titreyen alev üşüyor" daha ötesi yok sanırım..

    lise yıllarında edebiyat öğretmenimiz gözleri dolarak bu kısımda ki tasvirin güzelliğine dikkatimizi çekmişti... "ne var sanki, biz de yazarız!!!" demiştik * *.. yıllar geçti yanına yaklaşamadık.. sonunda gözler dolarak anlatma sırası bize geldi.. *

    aşk deyince kalem elden düşüyor,
    gözlerim görmüyor, aklım şaşıyor,
    lambada titreyen alev üşüyor
    aşk kağıda yazılmıyor mihriban

    (16.10.2006 09:31)

tesadüf

    (bkz: tevafuk)
    (11.10.2006 21:44)

bir suh i sitemkar

    erkan oğur 'un anadolu beşik albümünde karşılacabileceğiniz bir türkü... bir elazığ türküsü... üstad esere toprağının türküsüdür diye torpil geçmiş midir bilinmez, fakat olağanüstü bir yorum kattığı aşikardır...


    bir şuh-i sitemkâr

    bir şuh-i sitemkâr yine saldı beni derde
    koydu nitekim başımı bin türlü kederde
    ağlar gezerim her gece, her vakt-i seherde

    sevdim seveli terk edemem hayr ile şerde
    bir misl-i melek, zat-ı peri hüsn-ü beşerde

    gül bülbüle aşık mı nedir, zârını bekler
    pervane dahi yanmak için nârını bekler
    sevdalı gönül göz yorarak yarını bekler

    sevdim seveli terk edemem hayr ile şerde
    bir misl-i melek, zat-ı peri hüsn-ü beşerde


    erkan oğur 'dan diğer tahrip gücü yüksek elazığ türküleri için:

    (bkz: ahçik)
    (bkz: pencereden kar geliyor)
    (bkz: mamoş)
    (09.10.2006 14:49)

ahçik

    kelime olarak ahçik ermeni kızı yerine kullanılır, özellikle doğu anadolu bölgesinde..

    elazığ türküsü deyince aklınıza ilk gelen zat-ı muhterem erkan oğur değilse ahçik'i kendisinden hiç dinlememişsiniz demektir..

    bir ermeni * kızına aşık olan harputlu gencin yüreğindeki fırtınaları, yüzyıllar sonra benzer duyguları hissedenlerin yüreğinde koparan türküdür ahçik.. kız gayri müslüm olduğu için evlenemez gencimiz, fakat gönül de ferman dinlemez.. sabah rüzgarı genç kızın saçlarına estikçe, bizim gencin yüreği yerinde durmaz ve bağlanır kızın sırma saçlarına.. artık kader ne getirirse yaşanacaktır... gencimiz de, ahçik de bilirler ki, kader nehrine yön vermek isteyen, o nehirde boğulmaya mahkûmdur... o nehir coşar, çağlar, taşar; fakat er geç engin bir denize dökülür..


    ahçiği yolladım urum eline
    eser bad-ı sabah zülfün teline
    gel seni götürem harput eline

    serimi sevdaya salan o ahçik
    aman o ahçik civan o ahçik

    vardım kiliseye baktım haçına
    gönlümü bağladım sırma saçına
    gel seni götürem islam içine

    serimi sevdaya salan o ahçik
    aman o ahçik civan o ahçik

    vardım kiliseye haç suda döner
    ahçiği kaybettim yüreğim yanar
    ben dinen dönersem el beni kınar

    serimi sevdaya salan o ahçik
    aman o ahçik civan o ahçik *


    Hikayesi benzer bir türkü için (bkz: sarı gelin)

    diğer elazığ türküleri için:

    (bkz: bir şuh i sitemkar)
    (bkz: pencereden kar geliyor)
    (bkz: mamos)


    (07.10.2006 22:14)

newton

kırmızı buğday

    manisa yöresinden olduğunu diyara bu türküyü kazandırmak için ararken öğrendiğim ve orhan hakalmaz 'dan dinleyip ciğerimden vurulduğum türküdür.. her türkü bir destanmış hakikaten.. böyle türküleri dinlerken insan bazen kendini dünyada küçücük hissediyor, aciz ve güçsüz.. bazen de dünyalara meydan okuyacak gücü buluyor damarlarında.. sanırım böyle bişey türkü dinlemek.. arabesk dinlerken de buna yakın bir ruh göçü yaşanır.. fakat hep mutsuzluğa doğru.. pop ise çok etki bırakmaz üzerinizde.. yabancı müzik tamamen farklı bir kulvar zaten.. evet avril lavigne 'i de seviyoruz *, frank sinatra'yı da, hatta shakira 'ya bitiyoruz, fakat hiç böyle hissetmedim onları dinlerken.. kan çekiyor diye yorumluyorum naçizane...

    kırmızı buğday ayrılmıyor sezinden
    mevlam mevlam versin güzellerin gencinden
    kim ayrılmış ben ayrılam eşimden

    yörü yörü dilber
    salma saçın sürüsün.
    açıver açıver cepkenini
    elmas gerdan görünsün

    dam üstüne kura koymuş ilyeni
    ben istemem istemem setre pantol giyeni
    ben isterim mavi şalvar giyeni

    yörü yörü dilber
    salma saçın saçın sürüsün
    açıver açıver cepkenini
    elmas gerdan görünsün
    (02.10.2006 22:47)

kahve

    diyarın en güzel temalarından biriymiş.. defter teması bozulunca yeni farkettim *

    iyi de oldu..
    (02.10.2006 20:01)

national geographic

    haziran 2006 'daki ödüllü fotoğraflara bakarken, çoban köpeği yavrusunun resmini görünce yaradana inancımı bir kat daha artıran oldukça etkileyici içeriği olan.. bilgisayar dergilerini okumaktan bunalan bendenize bir nebze soluk alma imkanı veren uluslararası coğrafya dergisi.. yine aynı sayıda ki fishopod'u gördüğümde yine tefekkür duygularını hissetmeme sebep olan ve bu fosil'in ne kadar farklı yorumlanabileceğini aklıma getirince güldüğüm, ve -teşbihte hata olmaz- televizyon ekranında resimler değil, stüdyoda insanlar olduğunu görebildiğim için farklı hissetmeme vesile olan dergi..

    çoban köpeği yavrusu için: *
    http://nationalgeographic.com.tr/ngm/sizinkareniz/eniyikare/0609/eniyikare.aspx
    (30.09.2006 21:11)

ferdi tayfur

    arabesk müziğin krallarından biri.. çok değişik bir yorumu ve ses tonu vardır.. detone oldu olacak sanırsınız ama olmaz.. aynı şekilde bir diğer sanatçımız için
    (bkz: izzet altınmeşe)

    diğer arabesk yorumcularımız için

    (bkz: orhan gencebay)
    (bkz: ibrahim tatlıses)
    (29.09.2006 20:30)

yıldızlar da kayar

    söz ve müziği ferdi tayfur 'a ait olan, keza yine kendisinin yorumuyla yıllarca yaşayan.. fakat şahsımın kıraç 'tan duyup vurulduğu enfes arabesk parça... ferdi baba'dan ilk dinleyenler onun yerini tutmadığını söyleseler de.. kıraç mükemmel yorumlamış.. dinleyin, siz karar verin.. fakat dikkat edin fazla bağlanmayın.. hem şarkıya hem dünyada ki hiçbir şeye.. çünkü onu son bir defa görmezsiniz belki de..

    yıldızlar da kayar

    karanlık gecelerimin yıldızı sensin
    hep beni bekletip hep söyletirsin
    hep yalan yeminler hep yalan sözler
    bir gün gerçek olup gelemez misin

    yıldızlarda kayar durmaz yerinde
    solar güzelliğin kalmaz yüzünde
    sensiz can verirken son nefesimde
    bir yudum su vermeye gelemez misin

    aydınlık dünyamı karartmadan gel
    simsiyah saçımı ağartmadan gel
    şimdilik güzelsin her şey seninle
    seni son bir defa görmem belki de
    (29.09.2006 20:27)

gençlerbirliği

    sanırım türkiye'de en çok desteği hakeden takım... * başkenti temsil eden doğru düzgün bir takımın olmamasına ziyadesiyle üzülmekle birlikte.. yabancı futbolculara trilyonları * dökmeyen, aldıklarının da zaten beş on katı fiyata satan bir nevi bacasız sanayi *.. üstelik yüzlerce kaliteli futbolcu yetiştirip türk futboluna * kazandırmış bir kulüptür..

    Ersun hoca zamanında acaip bir yükselişe geçmişti.. ankara'da sokakta çocuk kalmamıştı*...
    (28.09.2006 10:26)

at avrat silah

    günümüze "at avrat pusat" versiyonundan evrim geçirerek ulaşmıştır..

    görüldüğü üzere orjinal hali daha kafiyeli ve etkileyicidir.. sanırım her türk erkeğinin mükemmel üçlemesidir.. yani hayatlarında en çok önem verdiklerinin kafiyeli söylenme şeklidir.. * at yerini arabaya bırakmış olsa da.. silah magandaların eline düşmüş olsa da.. bizim genlerimizde var..

    (bkz: araba tutkusu)
    (bkz: cennet anaların ayakları altındadır)
    (bkz: silah namustur)

    tdk'ya öneri: madem değiştirdik.. at hanım silah yapaydık..
    (25.09.2006 20:45)

cuma namazı

    yaşanmış bir hikayedir..

    1980'lerin öncesi.. yurdumda biryer.. ege dolayları

    mahallenin bütün esnafı cuma namazı için dükkanlarını kapatıyor ve camiye koşuyor.. aynı sokakta ticaretini yapan, ve mahallelinin kendinden biri saydığı, hiçbir ayrım yapmadığı yahudi * amcamız, hiçbir baskı olmaksızın, diğer esnafların inançlarına, hatta mahallesinin inançlarına saygı duyarak dükkanını kapatıyor.. ve cuma namazı süresi boyunca alış-verişi kesiyor.. ve müslüman esnaf cumadan dönünce, selamlaşıp, hepberaber dükkanlarını tekrar açıyorlar..

    yıl 2006; böyle bir hoşgörü ortamından ne günlere geldik.. irtica, sağ, sol.. ayrımlara girdik.. dini siyasete karıştırdık.. sonumuz hayrolsun..

    ve cum'a suresinden küçücük bir alıntı:

    "ey iman edenler, cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen allah'ı zikretmeye koşun ve alış-verişi bırakın. eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. (9)
    artık namazı kılınca, yeryüzünde dağılın. allah'ın fazlını isteyip-arayın ve allah'ı çokça zikredin; umulur ki felaha (kurtuluşa ve umduklarınıza) kavuşmuş olursunuz. (10)
    oysa onlar (kendilerini tümüyle allah'a ve Ä°slam'a teslim etmeyenler) bir ticaret ya da bir eğlence gördükleri zaman, (hemen) ona sökün ettiler ve seni ayakta bıraktılar. de ki: "allah'ın katında bulunan, eğlenceden ve ticaretten daha hayırlıdır. allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır." (11)
    (25.09.2006 11:46)

sayfa: 1-2-3-4...-19

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.