go mongo

    beylikdüzü' nde alışveriş merkezinde de bir şubeleri uzun zamandır mevcut, bu mutlaka bir gün uğrayıp tadına bakılmalık lezzet dükkanının..
    (20.02.2008 02:19)

aşk yeniden

    sevilesi, söylenesi murathan mungan şiiri..

    aşk yeniden

    aşk yeniden
    akdenizin tuzu gibi
    aşk yeniden
    rüzgârlı bir akşam vakti
    aşk yeniden
    karanlıkta bir gül açarken

    aşk yeniden
    Ürperen sahiller gibi
    aşk yeniden
    kumsalların deliliği
    aşk yeniden
    bir masal gibi gülümserken

    gözlerim doluyor
    aşkımın şiddetinden
    ağlamak istiyorum
    yıldızlar tutuşurken
    gecelerin şehvetinden
    kendimden taşıyorum

    aşk yeniden
    bitti artık bu son derken
    aşk yeniden
    aynı sularda yüzerken
    aşk yeniden
    rüya gibi bir yaz geçerken

    aşk yeniden
    unutulmuş yemin gibi
    aşk yeniden
    hem tanıdık, hem yepyeni
    aşk yeniden
    kendini yarattı kendinden

    murathan mungan
    (20.02.2008 02:11)

özdemir asaf

    bir insan nasıl bu kadar yalın yazarak, bu kadar derin anlam katar yazdıklarına diye düşünür kişi, şairin * yazdıklarını her okuduğunda, hayrete düşer, hayran olur, hatta kıskanır* kelimeler aynı kelimeler, ama onları öyle bir dizer ki birbirinin ardına anlamlar bambaşka olur.. sevmesen olmaz, öyle bir güzellik..

    örneğin bakınız:

    "uyuyorum, öyleyse varsın..."

    ya da bakınız:

    seni saklayacağım

    seni saklayacağım inan
    yazdıklarımda, çizdiklerimde,
    Şarkılarımda, sözlerimde.

    sen kalacaksın kimse bilmeyecek
    ve kimseler görmeyecek seni,
    yaşayacaksın gözlerimde.

    sen göreceksin, duyacaksın
    parıldayan bir sevi sıcaklığı,
    uyuyacak, uyanacaksın.

    bakacaksın, benzemiyor
    gelen günler geçenlere,
    dalacaksın.

    bir seviyi anlamak
    bir yaşam harcamaktır,
    harcayacaksın.

    seni yaşayacağım, anlatılmaz,
    yaşayacağım gözlerimde;
    gözlerimde saklayacağım.

    bir gün, tam anlatmaya..
    bakacaksın,
    gözlerimi kapayacağım..
    anlayacaksın.

    Özdemir asaf
    (25.09.2007 01:35)

pehlivanköy

    alkol tuketiminde turkiye ortalamasında söz sahibi ilçelerden biridir aynı zamanda..
    (12.08.2007 00:27)

taksim

    kendimi hep evimde gibi hissettiğim, istanbul' un en sevdiğim semti..
    zamanında okuldan çıkıp da kadıköy' e inip, ordan bir vapura atlayıp (eminönü vapuru olursa daha iyi, bir de galata köprüsünden yürüyerek geçerken güneşin alaca bulaca bulutların arasında soluklaşmasını nefis bir istanbul manzarasında izleme ve balıkçılara laf atma keyfini de eklerdim) martılara simit atarak bir tarafımda asya bir tarafımda avrupa bir kenarda alımlı kız kulesi, karşıya geçip mis gibi boğaz havasını içime çektiğim, karaköy' den tünele binip 5 dakikada istiklal' in tünel ucuna varıp burdan tramvayla yada iyisi mi yürüyerek taksim meydanına kadar gittiğim keyifli yolculuk..
    istiklal caddesi boyunca şöyle kafanızı kaldırıp binalara bakarsanız göreceğiniz hoşluklar ayrı, kafanızı indirip insanlara bakarsanız göreceğiniz ilginçlikler ayrı güzel..
    tavsiye ederim, ömrünüzde en az bir kere bu yolculuğu yapın..
    imkanınız varsa ömrünüzün her günü..**)
    (27.04.2007 00:56)

emre aydın

    afili yanlızlık albümünü, ilk çıktığı dönemde uzunca bir süre boyunca 7/24 dinlemiş olduğum şarkıcı. üstelik sabahın köründen gecenin yarısına kadar aynı 10 şarkıyı dinlemekten diğer ofis arkadaşlarım da bıkmamış usanmamış huşu içersinde bana eşlik etmişlerdir ki ofis tarihimizin ilklerinden olan bu durum daha sonraları sohbetlerimize de konu olmuştur.
    nedir bu işin sırrı derseniz, albümdeki şarkıların herbirinin bir bütünün parçası olup albümün tamamının hüzünlü bir hikayeyi olanca içtenliği ve şiir tadındaki sözleri ile anlatması diyebilirim kendi adıma.. müzikler de sözlerin çok gerisinde kalmadan eşlik ediyorlar bu hikayeye..
    unut gittiğin bir yerde ve belki bir gün özlersin en az bir kere dinlenmeli ortalama bir insan ömründe..

    http://www.emreaydin.org
    (24.04.2007 03:51)

the king and i

    1956 yılı yapımı, rodgers ve hammerstein' in aynı isimli broadway müzikalinden adepte edilen, başrollerinde yul brynner ve deborah kerr' in arz-ı endam eylediği, yönetmenliğini walter lang, kareografilerini "west side story" nin de kareografilerini yapan jerome robins' in yaptığı, en iyi erkek oyuncu da dahil 4 oscar sahibi klasikler arasına girmiş nefis bir müzikal film.

    yazar margaret london'ın "anna ve siyam kralı" adlı kitabının temel alındığı 19. yüzyılda gerçekten yaşanmış bir olaya ve başına gelenleri yazan anna leonowens adlı İngiliz öğretmenin anılarına dayanan 1946 yapımı ciddi bir filmden sonraları uyarlanan bu müzikal, 1860' lı yıllarda o zamanki adıyla siyam ülkesinde (şimdiki adı tayland) geçiyor. kral mongkut' un 58 çocuğunu eğitmek için ülkesinden binlerce kilometre uzaktaki bu gizemli ve farklı geleneklere sahip ülkeye tek çocuğu ile beraber gelen, yanlız ve dul bir İngiliz öğretmen olan anna, önceleri ülkesinde tanrı gibi görülen bu inatçı kral ve yer yer gülünçleşen ilginç uygulamaları ile şaşkına dönse de zaman içerisinde bu dik kafalı ingiliz kadını ile doğu-batı çelişkisi yaşayan kral arasında bir dostluk gelişir. "kısa süre sonra anna ve kral birbirlerini değiştirmekten vazgeçip, birbirlerini anlamaya başlarlar."

    filmin yeni bir versiyonu da 1999' da "anna ve kral" adıyla çekildi.

    özellikle müzikal severlere seyredilmesi şiddetle tavsiye edilir..

    "vesaire.. vesaire.. vesaire.."
    (24.04.2007 00:00)

anna and the king

    "the king and i" isimli başrollerinde yul brynner ve deborah kerr in yer aldığı klasikleşmiş müzikalin bir uyarlamasıdır..

    (19.04.2007 06:54)

cehennem


    "cehenneme giden yol iyiniyet basamakları ile döşenmiştir."

    (19.04.2007 06:26)

baba

    ilk sevgilin, en çok sevenin, seni dünyadaki hiç bir kadın için terketmeyenindir...
    her daim bir numara olduğunu bilmenin şımarıklığı ile sarılıp şöyle göğsüne başını yasladığında hissettiğin tarifi imkansız güven ve huzur duygusuyla tüm derdini alandır..

    sırf varlığı bile tüm dünyaya karşı tek başına durabilme gücünü verir insana..
    tek başınasındır ama bilirsin sırtını yasladığın yüce bir dağ vardır ardında..

    yokluğu...
    bir daha asla o güven duygusunu hissedemeyeceğin hayatında birşeylerin hep eksik kalacağı gerçeğini kabullenmen..


    (19.04.2007 06:15)

the matrix

    kahinin evindeki çocuğun sözleridir aslında özü...
    "there is no spoon..."

    Platon' dan beri süregelen idealar dünyası ve reel dünya kavramlarının teknoloji ve bol action eklenerek yeniden yorumu da diyebiliriz belki..
    (19.04.2007 04:55)

elektrik

    elektronlar ile protonların bitmek tükenmek bilmez aşkı..
    (19.04.2007 04:39)

hak

    en-el hak

    tam çevirisi "Ben Tanrı'yım" dır.

    Microcosmos'tan macrocosmos'a evrenin tamamındaki tüm varlıkları bir ve bütün, tek'in parçaları olduguna inanan ve Tanrı'yı ruhlarında, kendi benliklerinde hisseden kişilerin sarf edeceği sözcük dizesi...
    (19.04.2007 03:52)

direnç

kalan sağlar bizimdir

    türkmen aşık dadaloğlu' nun pek bi sevdiğim türküsünde geçen en vurucu dizedir kanımca..

    avşar beyliğinin, bir göçün ertesinde çok az kalmış olan güçleriyle germiyanoğulları beyliğini yenmesi hakkındadır bu türkü...


    kalktı göç eyledi avşar elleri,
    ağır ağır giden eller bizimdir.
    arap atlar yakın eder ırağı,
    yüce dağdan aşan yollar bizimdir.

    belimizde kılıcımız kirmani,
    taşı deler mızrağımın temreni.
    hakkımızda devlet etmiş fermanı,
    ferman padişahın,dağlar bizimdir.

    dadaloğlu'm birgün kavga kurulur,
    Öter tüfek davlumbazlar vurulur.
    nice koçyiğitler yere serilir,
    Ölen ölür,
    "kalan sağlar bizimdir "

    dadaloğlu

    (19.04.2007 01:56)

sayfa: 1-2-3-4-5

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.