aynı evde yaşayıp da, aslında pek fazla da 'olmayan' durumda, insanı olabileceğinden çok farklı yerlere getirebilecek şahıs. kişiye hayat veren iki kişiden bir olmakla birlikte, erkeklere yönelik sorumsuzluk ve yalancılık gibi sıfatlardan, haksızlıkla payını alan kişi. oysa bir babanın çocuğu için hissedebilecekleri, düşüncenin ötesinde, canı ile sınırlı bir sonsuzluktur. koruyucu melekler herzaman acımasız, sert fakat fedakar olur. ve küçük bir çocuk için, babanın olmayışı, büyük sıkıntılara, eksikliklere ve hatta kabuslara neden olabilir. diğer taraftan baba, var ama bir o kadar da yoksa, ortaya çıkan sıkıntılar daha farklı olacaktır. küçük bir çocukken eve geliş saati beklenen, geldiği zaman, ayakkabılıktan kucağına zıplanan kişi, aynı çocuğun duygularını ifade etmek ya da insanlara soğuk olmak gibi dertlerinin de kaynağı olabilir gittiğinde. kuşkusuz baba, sıkı, sert, bazen acımasız, soğuk olabilir. fakat en kötüsü bile o canını yakan evlat sevgisinin ateşini bilmektedir.
kucukken incecik sesinizle uyuyamadiginiz zamanlarda anne yerine babacigim diye seslenirsiniz genelde. verdigi guvenden midir onu tercih sebebiniz bilinmez ama o sicacik elleriyle sacinizi oksayip "hadi uyu kucuk askim" diyene kadar gozunuze uyku girmez. ayaklarinin uzerine kucuk ayaklarinizi koyarak size ilk dans etmesini, denize girerken kucagina alarak ilk yuzmesini, bisikletinizin arkasindan tutarak kullanmasini ogreten ilk kisidir...ve hayatiniz boyunca muhtemelen esinize asik bile olsaniz; en cok seveceginiz, en cok hayranlik duyacaginiz, en cok guveneceginiz tek erkektir. yasiniz kac olursa olsun siz onun hep kucuk prensesi olarak kalirsiniz...evi erkekler aramaya basladiginda kiskancliktan gozlerinden atesler cikar, normal arkadas statusundeki erkeklere bile gozdagi vermeyi ihmal etmez, her zaman ve her yerde "benim prensesimi uzersen, olumlerden olum begen" bakislari firlatir tum hemcinslerine...o babadir, salincakta sizi sallayan, hastalandiginizda isini gucunu birakip butun gun basucunuzda bekleyen, annenize asik ama sizi hicbirseye degismeyen, fircada biraktiginiz saclari gizliden toplayip cuzdaninda saklayan, kucukken ona yazdiginiz abuk mektuplari gomleginin cebinde kalbine yakin yere koyan, ve ici hic el vermese de geleceginiz icin sizi uzak ulkelerden birine gonderirken "erkekler aglamaz" diyen tum onyargilari yikip cocuklar gibi havaalaninda arkanizdan el sallayandir...iciniz parcalanir onu o sekilde gorurken ama en cok da bazi geceler ondan kitalar kadar uzakken ruyada oldugunu gordugunuzde hungur hungur telefona sarilmak koyar...o bunlardan habersiz uykulu sekilde acarken telefonu "babacigim seni cok seviyorum, beni birakip gitme sakin" dersiniz ve o en neseli sesiyle "torunlarimi gormeden, onlari sevmeden surdan suraya gitmem" diyerek icinizi rahatlatir...o babadir ve yikilmayandir...o babadir ve guvendir...o babadir ve yasama sebebidir...
erkek çocukların kendilerine idol seçtikleri, kız çocuklarının limanı, koruyucusu, kollayıcısı. özlemle beklenen, aranan, yerine başkası koyulamayan dünyanın en adil erkek kişisi.
elleri kurumuş ağaç kabuğuna benzerdi
anımsadıkça
şurama bir şey düğümlenir.
taşçıydı.
taşlık bahçelerde akşamlara değin
balyoz sallardı.
bize sevgisini bırakıp gitti.
başka bir şeyi yoktu.
babalar pek anılmaz şiirlerde.
annelerdir daha çok sözü edilen.
beslenip barındıkları yere belki
bir sığınma duygusudur şairleri
biraz da buna yönelten
yok benim de
babam için bir şiirim.
taşı
iğri durur bu yüzden.
insanın en sevdiği varlıklardan biridir.böyle olmalıdır daha doğrusu. ama bazen işler böyle yürümez. o en sevdiğiniz nefret ettiğiniz olur. size davranışları, düşünceleri, hareketleri utanç vericidir. 'keşke babamı ben seçebilseydim' dedirtir size. her gün gördüğünüz o adamla aranızda geçen çirkin şeylerin ötesinde siz onun 'on bir dakika'lık zevki uğruna doğmuşsunuzdur muhtemelen. işte bu koyar size en çok. şu an çektiğiniz bütün eziyetin suçlularından biridir. ama yinede babanızdır. onun ölmemesi için seve seve kendi canınızı feda edebilirsiniz. aranız iyi olmasa bile bir bağ vardır. hiç beklemediğiniz an o bağ kendini gösterir. ve işler yoluna girer...
karşılıksız sevgi verebilen ender varlıktır baba. genel olarak anne kadar sevgisini açık bir şekil de göstermese de biliriz ki o her zaman bizimle. genel olarak tek cabası evladına iyi bir gelecek hazılamak, onu kendi ayaklarının üzerinde durmasını sağlamak. daha sonra da bir köşeden oturup, evladının başarıları ile gururlanmaktır tek gayesi.
evimizin direği,
melek gibi yüreği,
eşşek gibi çalışır,
sanki sağmal ineği.
ona biz baba deriz,
o getirir biz yeriz,
bulamayız dünyada,
onun gibi bir keriz.
varolmamıza sebebiyet veren iki kişiden biri, genetik ve kişilik özelliklerimizin yarısı..cinsiyetimizi belirleyen yegane şahıs. hayatım boyunca beni yüzüstü bırakmayacağını, benim için elinden gelen herşeyi yapacağını bildiğim ve sonsuz güven duyduğum tek erkek. sabah ağlayarak uyandım, baktım istanbul'da ağlıyor! bugün babamın ömrünü biraz daha uzattım.
spermleri aracılığıyla isteyip istemediğimizi merak etmeden bizleri bu dünyaya getiren erkek -en azından işlem anında-.bundan öteye gidemeyenler biyolojik baba olarak adlandırılır.
hayatınız boyunca sizden milyonlarca şey bekleyen ve sizin de milyonlarca şey beklediğiniz kişi.
pek çok anne ve baba çocuklarını aşırı korumacı bir tavır içinde büyütmeye çalışır zorlanmasınlar yorulmasınlar gereksiz işler ve kişilerle muhattap olmasınlar vs. bu çocuklarda zaman zaman kişilik kaybı yada bastırılmışlığa sebep olur. anneler çogunlukla bu korumacılığı aşamazlar. ancak babalar bunu farkedip çocuklarını cesartelendirdikleri vakit ele avuca sığmaz yerini bilen evlatların yetişmemesi için bir sebep yoktur. yeterki babalar kıskanç ve baskıcı olmasınlar. bu gün ne isem kendisine borçlu olduğumu anladığım yürklendiricimdir baba.
bazılarının rol modeli bazılarının düşmanı bazılarının dostu bir sürü sıfatı vardır babanın...varlıgı en büyük zenginlik yokluğu çoğu kez maglubiyet getirir.baba sevilesi insandır.**
bir sevdadır yaşamak isterken varoluşundaki özün gizemini, bir yaşamaktır varoluşundan öteye sevdikleri için ve bir ölmektir gidişinden gidişine sebepsiz bir kapı aralığından yine sebepsiz bir yalnızlığın suskunluğunda....
hayatın tüm sorumluluğunu üzerine almaktan çekinmemiş, iş yaşamı ve aile yaşantısının getirdiği tüm sıkıntılar arasında çocuklarını kendisinden çok düşünen insandır. ergenlik döneminin en buhranlı dönemlerinde düşman addedilen, gençlik çağında peder diye hitap edilen, evlenildiği zaman dahi iyi anlaşılan ve yaşlanıldığı vakit yokluğu daha çok anlaşılan insandır. insana dünyada yaşama şansını veren, ne kadar büyüsenizde hala size çocuk gözüyle bakan, üzerinize titreyen, varlığıyla insana güven depolayan insandır. her zaman saygı duyulması gereken, hayata dair tüm sevinçlerinize ve üzüntülerinize isteseniz de istemeseniz de ortak olan sevilesi, tapılası, belli dönemlerde uyuz olunası, belli dönemlerde çatışılası, satılaşası yegane insandır. dünümüz, bu günümüz yarınımızdır.
yokluğu ince sızı, varlığı sevinç kaynağı da olsa, bir insanın hayatı boyunca izini taşıdığı varlık… atılan tokattan, okşanılan saça varana kadar, değer yargıları, haksızlıkları, adilane tutumları hiçbir zaman peşinizi bırakmaz… çocuk artık başka bir insan, tek başına bir birey olma iddiasında iken bile bir yerde aynaya baktığında babasını görmekte… aptal bir öfkeyle çocuğuna bağırırken, sesin en yüksek yerinde ses kendi sesi olmaktan çıkar babası bağırmaktadır… mahcubiyetle karışık susulsa da artık yerine bir şey konamaz, çocuğun gözlerindeki hayal kırıklığı kalır öyle… kız çocuğun da erkek çocuğun da aynı derece de erkeklere ve kadınlara bakışını belirleyen en önemli ikinci varlıktır… kız ya bir günah gibi taşır bedenini ya da erkek bir şeref gibi taşır… ya da kız ne kadar kendine güvenli ise erkek babasının gölgesinde o kadar ezik kalır…doksan yaşında ölen dedem için babamın “önümdeki dağ yıkıldı sanki” demesi ile ne kadar önemli olduğunu anladığım baba mevhumunu çözebilmiş değilsem de, baba ya engelleyen bir dağ oluyor önümde ya da destekleyen… kendisi olmasa da…
kahraman...
bazı kızlar vardır. küçüklüğünden beri gördüğü, hep gözünün önünde duran erkek modeline, babaya aşık olur. karşısına çıkan her erkekte babasının özellikleri arar, bulamaz. bulamadıkça da üzülür, her ilişkisinde bir sorun çıkar. oysa bilir; saçmadır tüm erkeklerde babanın özellikleri aramak. ama vazgeçmez. bir umutla devam eder aramaya. vazgeçmesin de zaten.bir gün, bir yerlerde, belki... *
ilk sevgili, hep sevgili.. insanın başının üstünde kendisiyle berâber giden koruyucu aura. köküne kibrit suyu dökülesi erkek milletinin hâricindeki yegâne varlık.*
bâzen de, varlığına çok zor alışılan,* rüyâların içinden kopa kopa gelen, yokluğuna inanmamakla geçmiş bir ömrün getirdiği hediye. bedeli var tabiî..
"babanın duası, peygamberin ümmetine duası gibidir" hadis-i şerifini bilen herkesin hürmette kusur etmediği ve hayır dualarını almaya çalıştığı, dünyaya gelmemize vesile olan insan.
bir kız evlat için ilk aşktır baba..* hep o aranır her erkekte.* her şey anneyle konuşulur, anneyle kavga da edilir ama genelde babaya hiç kıyılamaz.
anne özlenir, ama baba özlemi yürek yakar..
baba kahramanıdır kızının, kızı en büyük aşkıdır babanın..*
arkadaşlar arasında hitap şekli olarak ta kullanılan bir lakap. gerçek anlamda babamıza duyduğumuz güveni arkadaşımızda hissettiğimizde bu şekilde hitap ederiz arkadaşımıza.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.