son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
hz. İsa'nın son akşam yemeği'nde içmek için kullandığı ve arimatealı yusuf'un hz. İsa'nın çarmıha gerildiğinde akan kanını doldurduğu ve hz. İsa'nın kadehi olarak olarak bilinsede; kutsal kase, tapınak Şövalyeleri'nin iddasına göre bir kase değil dahice düşünülmüş bir alegori idi.bu alegorinin ayinde kullanıldığına inanılırdı. belki de kutsal kase efsanesindeki ayinde kullanılan kadeh, başka bir gücün cisimleşmiş halidir. kutsal kase insanlık tarihinin en çok aranan hazinelerinin başında gelmektedir. efsanevi kase hikayelere, savaşlara ve bitmek tükenmek bilmeyen sorulara neden olmuştur. bağzı iddalara göre kutsal kase'nin dikili taş'ın altında olduğu düşünülmekte... üçyüzdokuz yılında tavuk pazarı'nda vaki olan dikilitaş oraya konuldu. bu amudun oraya konması hakkında bir çok sebep ahtta bahane üretildi.bir tanesi üzerinde yoğunlaşıldığında sebep hazarfen h. çelebi'nin validesi helena nam hatun olarak belirlendi. kudüs-i şerif ziyaretine gidip kamame nam kilisesiniinşa ettik, hristiyanların itikadınca yahudilerin azreti isa'yı üzerine gerdikleri haçı ve eline ayağına vurdukları çaktıkları çivileri ve bazı mucizelere ait eserleri yahudilerden alıp oğlu konstantin'e hediye getirdiği düşünülüyor.hazineleri alıp sakladı.fakat kendinden sonra gelenlerin bu kıymetli varlıkları önemsemiyip bir kenara atıcağını ve bunun büyük bir günah olacağını düşündü ve emriyle yerin altında taştan ve metin bir hücre inşa ettirip eserleri içine koyup saklattı.sonra üzerine dikili taş'ı koydu.
fakat insanlar her zaman sadece karşılarındakileri küçük gördükleri için değil kendileri gibi olmadıkları için sadece gerçekte nasıllarsa öyle davrandıkları için hor görürler.bazen drüst olmak cidden yetmiyor...
önceleri yalnızlık okşar ruhunu süsler rüyalarını taki artık o da susamaya başlayıncaya kadar.sana verdiklerini fazlasıyla geri almaya başlar.sense çaresiz izlersin elinden hiç bir şey gelmeden.o büyülü karanlık artık senin kabusun olmuştur kurtuluşun yoktur.yalnızlık bir zehir gibi sıçrar yüzüne erir ruhun günden güne.tükenmek tükendiğini hissetmek her geçen gün daha çok acı verir artık yalnızlık seni içine çektiği karanlıkta türlü oyunlar oynamaya başlamıtır ruhunla.sen ne ilksindir ne de son.senin gibileri onun için yemek öncesi bir aparatif gibidir.yalnızlığın mutluluk olduğunu düşünenlerse henüz uyanmayanlardır ruyalarından kabuslara.yalnızlığa alıştıkca gördükçe senin gibi pençelerine düşünlerin halini ardlarnda bırakıp gittikleri sadece birer yaşlı göz.kanın çekilir günden güne soğursun, donar nefesin kutuptaki zavallı bir su tanesi gibi.artık içi boş bir kutudan farkın kalmaz alevlerin içinde üşür hale gelirsin seninle işi bittiğinde... bu ne uzun soluklu bi koşuya ne de bitmeyen bir deniz yolculuğuna benzer biten tek şey sensindir.zaman bile çare olamaz senin yarana sadece anlarsın zamanla en iyilerin bile bir gün düştüğünü. umudunu günden güne kaybederken bir çıkış yolu ararsın çaresiz koşarsın.tek yolu vardır direnmenin yalnızlığa ne zaman ki onun bir parçası olursun ne zaman onunla benzer yönlerin olduğunu anlarsın işte o an zaferini kutlarsın geri dönülmez zaferini... tek söyeleye bileceğin şu olur "ben yalnız değilim benim dört duvarım var, ben yalnız değilim benim duvarlarımda yalnızlığın ağlayan gözleri var"... işte yalnızlık birçoklarının düşündünğünden düşünebileceğinde öte bir kavramdır.kimse bilmez bilemez düşmeden o dipsiz kuyuya...
- nerden anladın? - hissettim.
Ölüm; kiminin kabusu, kiminin rüyası...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |