son beğenilen tanımları genel istatistikler
öyle ki, "bu kız asla kötü bi karakteri canlandıramaz" hissi veriyor.
--! spoiler !-- son dört bölümde geçenlere göz atarsak: -defne ana-baba izni olmaksızın kerim'le evlenmiştir. -aslan'nın ihsan bey'le süheyla'nın oğlu olduğunu cümle alem duymuştur. -gonca kendisini kandıran ziya'yla apar topar evlenmek zorunda kalmıştır. -büyük dede cemal ağa şarkıcı sevgilisini eve getirecek kadar "aşmış"tır. -bütün bunların yanı sıra aile evlerinden kovulmuştur. veeee...... bir allah'ın kulu dedikodu yapmamıştır...! yer gök bu antakya'nın "en köklü" ailesinin dedikodularıyla çalkalanmalıyken, hala ihsan bey şehir içindeki saygınlığını sürdürebilmekte, hala insanlar birşey olmamış gibi davranabilmektedir. pes diyorum, sadece pes.... ülke gerçeklerinden bu kadar da bihaber olunmaz ki! insanoğlu çiğ süt emmiştir derler. hele en ufak bi yanlışını görmeyegörsün, anında hakkında atıp tutmaya başlar. hele de böyle göz önünde olanlar * bu durumdan en çok zarar görenlerdir. * --! spoiler !-- yine de... izlettiriyo işte kendini be...! *
düşünce baloncuğu: "öff... son ana bıraktığımdan yeterince düzgün yapamadım işte ödevi. ama bu sefer son! bi daha asla son güne bırakmayacağım! hem vaktinde başlasaydım çalışmaya şu makalede sözü geçen kitabı da okuyabilirdim. böylece daha kalıcı olurdu öğrendiklerim." iç ses: "bak amber, karar alıyorsun ve bir daha asla son güne bırakmıyorsun hiçbir şeyi. hayatını bi düzene koyman lazım. şu an senin için bi dönüm noktası olsun." düşünce baloncuğu: "tamam be....! bu sefer tamam...! aşklıyım, şevkliyim, azimliyim, gayretliyim...! yarın sabah erkenden kalkıp dersin makalesini okuyacağım!" ertesi sabah..... düşünce baloncuğu: "(yatakta yarı baygın gözlererle cep telefonu aranır) nerde bu ya?? hıh. işte.... (yataktan fırlanır) saat kaç olmuş inanmıyorum! bu saate kadar yatılır mı, okula geç kalıyordum! e peki makale? amaaannn... neyse canım, akşam okuruz biz de." * * *
bugün yayınlanan bölümünde limon alırken buldukları yarışmacı karşısına çıkan 3 yarışmacıyı eledi, bütün kategorilere * * *beş'te beş cevap verdi ve haftaya devam etme hakkını kazandı. adamın sorulmayan sorulara bile cevap vermesi, mikrofonu alıp konuşması ve benzeri hareketleri defne'yi çileden çıkardı. hakikaten zevkle izledik. :)
amber: eee arkadaşım çalışıyo musun kpss'ye? arkadaş: deli misin kızım! ben üniversite sınavına böyle çalışmamıştım! amber: ......*
ilkokuldan beri sınıf listelerini öğrenci numaralarına varana kadar sırasıyla ezberlerdi. ortaokulda türkçe derslerinde * * en uzun ve en değişik cümleleri o kurardı. en farklı kompozisyonları o yazardı. derslerde asla oturmaz, dersi ayakta dinler, ayakta yazardı. sıra arkadaşı olarak arada ben çekiştirirdim "artık otur nesli!" diyererek. * bütün bunların yanı sıra vefakar, espiriden anlayan, hayatın ilginç noktalarını keşfedebilen, beraberken sıkılmayacağınız bir dosttur kendisi. :)
zavallı sözcüğü yalnız başına kullanıldığında sadece geçiştirme anlamı verir. mesela "ayyy... zavallı kedicik... ayağı mı kanıyor onun..?" önemli olan zavallı sözcüğünü "hadi harekete geçelim" tarzı bir söz öbeğiyle beraber kullanmaktır. yine mesela "ayyy...zavallı kedicik... ayağı kanıyor galiba... bu hayvanı böyle bırakamayız. ya yarasını saralım ya da veterinere falan götürelim" gibi. aksi takdirde televizyon karşısında kadın programlarına çıkarılan aldatılan kadın, dayak yiyen eş, dövülen çocuklar görüntülerine ne kadar "zavallı..." denilse de boştur. üstelik bu "zavallı..."lar bir süre sonra alışkanlık yapacağından kişi kendi çevresindeki gerçek "zavallı"ları göremez onların yardımına koşamaz olur. pekçok şey gibi "zavallı" da günümüzde seyirlik bir meta haline gelimiştir ne yazık ki...! *
evet alex ve zarifenin yakalanış bölümü gerçekten iç bayıltacak kadar yavaş ilerlemiştir ancak sonraki bölümlerede dizi kendisini tekrar toparlamış, rayına girmiştir. aslında tarihsel olarak dizi bize bilmediğimiz hiçbirşeyi vermemektedir. resmi tarih söylemi dizinin genel yapısına hakimdir. ancak senaryo çok sıcak, oyuncular çok başarılı, mekanlar çok çekici, şive çok tatlıdır. bütün bunlar dizinin kusurlarını gayet güzel bir şekilde örtmektedir. izlemeye değer... gerçekten değer.
eğitim dili ingilizce olan okullarda, özellikle sosyal baranşların baş belasıdır. a dersinden beş sayfalık essay, b dersinden onbeş sayfalık essay falan derken gençlik tükenir. hele de birkaç tanesinin teslim tarihlerinin aynı döneme denk gelmesi tam bir kabustur. (bkz: ömür törpüsü)
bir kadın genel-geçer güzellik anlayışına uymak için hayatını bile riske atarak sıfır beden olmaya çalışıyorsa artık sadece o kadında değil, o güzellik anlayışında sorun var demektir. evet, uymayan kadın uymaz. moda oldu diye açlıktan ölecek değiliz diye düşünen olabilir. ancak bu tür kadınlar da sürekli "ay kilo mu aldın canım", "e artık sen de biraz kilo ver" yollu sözlere muhatap olmayı göze almalıdır. sıfır beden takıntısı kanımca artık hastalık halidir. kişinin gelebileceği en uç noktadır. *
tekdirden anlamayanın hakkı kötektir.
hatta şehrin ismi de burdan gelmektedir. kahire galip gelen, üstün olan demektir arapçada. diğer başkentleri sollasın, en büyük merkez olsun diye ona bu ismi vermişlerdir. daha sonra sırasıyla eyyubilerin, memluklerin ve osmanlıların eline geçen şehir, 1798'de napolyon tarafından işgal edilmiştir. işgal 3 yıl kadar sürmüş ve mısır'da osmanlıların elini zayıflatmıştır. daha sonra osmanlının mısır valisi mehmet ali paşa bağımsızlığını ilan etmiş ve merkezi kahire olan bir yönetim kurmuştur. sadece islami döneme ait 600'ü aşkın eseri bünyesinde barındıran şehrin eski mısır'a ait de zengin bir eser kolleksiyonu vardır. yani şehrin sokaklarında tarihi kolamak mümkündür. kahire halen mısır'ın başkenti ve arap dünyasının en büyük metropolüdür. **
eğer bir toplumda değerler başarıyla, başarı da kazançla ölçülmeye başlanmışsa; iyi ve kötü yargılarının yerini "kişisel tercih" almışsa; güzelliğin ruhla alakası koparılmışsa; güzellik günün modası çerçevesinde görülen bir nesne haline gelmişse; güven sözcüğü yerini soru işarelerine bırakmışsa; ahlak sözcüğü beraberinde "kime göre hangi ahlak" sorusunu getirir olmuşsa; değerler tersine dömüşse ve artık kişi "bu hale nasıl geldik" sorusuna cevap bulmakta zorlanıyorsa erezyon epey ilerlemiş demektir. yine de geç sayılmaz, kişi önce kendini toplamalı, "önüne sunulan"a değil "gerçekten güzel-iyi-doğru olana" bakmalıdır. bir kişi değişir, bir dünya değişir.... sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |