son beğenilen tanımları genel istatistikler
defalarca okunsa da insanı sıkmayan çok güzel bir üslubu vardır. günümüz hikayelerindeki "bir delinin hezayanları" * şeklindeki akımdan sıkılan, adam gibi bir konusu olan hikayeler okumak isteyenler için bire birdir. genç yaşta * vefat eden ömer seyfettin'in ilginç cocukluk anılarından biri şöyle: ömer seyfettin minyon fakat çok güçlü bi çocukmuş. yatılı kaldığı okulun pencere demirlerini eğip okuldan kaçarmış. bir gün okulun en iri yarı kabadayı çocuklarından biriyle kavga etmişler, çocuğun kafası kan içinde ikisini de müdürün odasıma götürmüşler. müdür: "oğlum söyle arkadaşının kafasına ne ile vurdun?" diye sormuş. ömer cevap vermiş: "yumruğumla öğretmenim. müdür inanmak istememiş ve sorusunu birkaç kez daha tekrarlamış. sonunda ömer seyfettin şöyle demiş: "isterseniz sınayın, tekrar vurayım. patlatamazsam cezama razıyım."
iki senedir bitememiştir bi seccade*
es kaza vampir olmuştur kendisi. * *) diyara dair hiçbirşey bilmediğinden yeni doğmuş çocuklar gibi herşeyi dikkatli dikkatli incelemektedir şimdilik kendisi. belki biraz da bundandır tanım girmedeki tembelliği. ama diyarı sevmiştir. ve herkese selamlar gönderir...
afacan olduğu kadar akıllı ve kurnaz bir bücür. bu şimdi böyleyse ilerde kim bilir ne olur, sorusunu akla getirir. fakat asıl merak edilen bu karakteri çizen zekanın küçükken ne gibi yaramazlıklara imza attığıdır.
en güzel arkadaşlıklarımı bünyesinde kurduğum, tam on senemi kucağında geçirdiğim şehir. taşındığımız zamandan beri hasreti içimde büyüyen, uğruna göz yaşları döktüğüm sehir. bir insanın denize * * nasıl aşık olabileceğini öğreten, deniz görmek uğruna saçma sapan bir istanbul masalı'nı izlememe neden olan * şehir. iklimine hayran olduğum, o pırıl pırıl güneşini başka hiçbir yerde bulamadığım şehir. oralıymışçasına kendimi bir parçası gibi hissettiğim şehir. efsane gibi oldu ama gerçek. van'ı görmemiş olan dağ bayır bir yer zanneder ama değildir. van gölü'nün kıyısında düz bir ovadır. evet pek yeşil olduğu söylenemez, biraz çoraktır. ama insanın en güzel hatıraları o şehre aitse, şehir gözünde bir başka güzeldir. aaahhh.... * * *
kırk türlü hastalıkla cebelleşip, "çok şükür, hiçbir şikayetim yok" diyebilmektir. kanaatkar olmaktır. başkalarının elindekine göz dikmemek, "onun var, benim niye yok" diye dertlenmemektir. diyojen gibi "gölge etme, başka ihsan istemem" diyebilmektir mutluluk. gerçek mutluluk aslında dünyaya dair herşeyden vazgeçebilmektir. hiçbir şeyin bağımlısı olmamak, gerektiğinde ibrahim ethem gibi kuru başını alıp gidebilmektir. "elalem ne der" kaygılarından uzak yaşamaktır. ona buna değil, sadece kendi vicdanına veremeyeceği hesabının olmamasıdır. hasıl-ı kelam, mutluluk bir şükrün, bir kanaatin, bir ahlakın içinde gizlidir.
artık on'lu yaşların geride kaldığının bilincine varılan an... 21 koca yılı devirmiş olmak... "fatih'in istanbul'u fethettiği yaşta" olduğu halde, değil istanbul'u fethetmek, fethedilecek bir istanbul idealine bile sahip olmamanın acısını yüreğinin en derin kıvrımlarında hissetmek... " biz küçükken.."le başlayan cümleler kurmak... büyümenin nasıl birşey olduğunu anlamak... hasılı... bir hüzün... boşa geçen yılların acısı...
siham-ı kaza, yıldırımın azizliğine uğrayınca nef'i'nin muhalifleri şu beyti söylerler: "gökten nazire indi siham-ı kaza'sına, nef'i diliyle uğradı hakk'ın belasına." sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |