panic at the alesta cafe zirvesi

  1. 29.10.2007 pazartesi günü kadıköy alesta cafede yapılacak olan süper zirvedir. armut koltuklara yayılıp muhabbetin dibine vurmak asıl amaçtır. yan amaç olarak tanışma kaynaşma, karın doyurma vs. sayılabilir. isviçreli bilim adamları tanıtım süresinin kısalığının katılım sayısıyla ters orantılı olacağını öngörüyorlar. tabii ki klinik testler doğrultusunda. ayrıntılı bilgi zirvetörde mevcut. * *
    (breegadoon 27.10.2007 01:15 ~ 27.10.2007 03:41)
  2. katılanlara ancak ''iyi eğlenceler'' dileklerimi gönderebileceğim zirve..
    katılma ihtimalimin yüzdeye oranının 1 e bile ulaşamadığı zirve *... *
    (mrsdracula 27.10.2007 02:51 ~ 27.10.2007 02:52)
  3. akla lunch at the gotham cafe öyküsünü getiren ardından da töbe töbe nidalarıyla kulak çektirtirip tahtaya vurduran zirve adıdır. garsonlara dikkat.

    bu arada o rüyamı hala hatırlıyorum, karşıdan karşıya geçerken dikkatli olun bir de.*
    (queen tinorfithiel 27.10.2007 15:01)
  4. yarın itibari ile gerçekleştirilmesi muhtemel zirve. gerekli irtibat numaralarını edininiz ki sorun çıkmasın. büyük ihtimalle katılacağımdan beni de aramanız mümkündür, telefonumu buraya yazmayayım isterseniz.
    (tulkas 28.10.2007 22:09)
  5. bir haftadır alesta cafe'nin koltuklarını sömüren breegadoon, halukumben ve hellraiser sabit olmak üzere, slave ve ghoul'un katılımıyla başlayıp*, ilerleyen saatlerde rumelisalaklarsalağı, rea , fatalpoet* ve mcleod, ardından merlin ve nihayetinde katılımlarıyla bizleri şereflendiren tulkas ve gilgalad ile tamamlanmış zirvedir. sırma saçlı pastırma'ya da son saatlerde telefon ile bağlanılmıştır. eğlenilmiştir, kaynaşılmıştır, kanımca pek güzel vakit geçirilmiştir.

    e haliyle gelmeyenlerin, gelemeyenlerin pek çok şey kaçırmış olduğu zirvedir*. en azından rahatça yayılıp muhabbet ettiğimiz armut koltuklar, "biz de mi bir grup kurup film çeksek" diyerek kahkahalarla izlediğimiz school of rock adlı film, filmi müteakiben yenen patsolar, kaçırılmıştır bulunmaktadır efendim, çok üzgünüm. ben bu tanımı yazarken, tok karna oynanan counter da cabası.

    geriye, 'daha nice zirvelere..' demekten gayrı bir şey kalmıyor.
    (breegadoon 29.10.2007 20:22)
  6. fizik calismak amaciyla erkenden ayrilmis oldugum zirvedir. sinavdan ciktiktan sonra " keske biraz daha kalsaydim" diye dusundugum zirvedir. * )
    (slave 30.10.2007 19:21 ~ 31.10.2007 17:45)
  7. o gün evde oturup rapor yazmam gerekiyordu.

    neyse hiç beklenmedik bir şey oldu ve spin, gidelim mi dedi?
    e gidelim dedim tabii.
    kadıköye ulaşınca bir süre spin ile kadıköy sokaklarında hayatın anlamını aradık. **
    her neyse acil işlerinden ötürü kendisini otobüs durağına bıraktıktan sonra alesta kafenin yerini bulmuş yan bakışlarla içeri süzmekteyim. lakin tanıdık bir yüz bulunmamakta. elimiz, abimden miras kalıp bir senedir kullanmama rağmen modelini bilmediğim nokia marka telefona gider ve tulkas aranır. malum saat 11 de direklerde olacaktı. saat 16 ya gelmek üzereydi* ve evden yeni çıkıyoruz cevabını aldım.
    neyse buluştuk hepberaber, tulkas ve gil ide alıp gittik alestaya, meğersem asıl zindanları daha bi aşağıdaymış, inerken bi tırstım nolii nerdeyiz diye lakin kendini o yayvan armut koltuklara atana dek.
    rea ve fatalpoet oturmaları ile kalkmaları bir oldu. televizyondaki mcm kanalındaki dayanılomaz kliplere tahamül sınırımız aştığında ise hell ve tulkas büyük bir azimle oradaki divx playeri kurcalaya kurcalaya sonunda school of rockı büyük bir keyif ile izledikten sonra geleneksel olarak patso ziyafeti yaptık. ve özlediğimi farkettiğimi damarlarımda hissettiren gil e selamlar olsun üniformamızı kuşanıp tüfeğimizi alıp kovalamaca başlar. çevirdiğimiz iki elde de ben, mc ve tulkastan oluşan ekip yenilmeyi başarmış ama en az karşı takım kadar zevk almayıda ihmal etmemiştik. oyunu bilmiyorum, ben oynamayacağım ayaklarına yatıp bizlere call of dersi veren usta tulkas ın izinde mc in arkasında **, nerden çıktığı belli olmayan gil, deli saçması oynayan haluk, ve uzaktan bakıştığımız hell e karşı eğlenceli ama onurlu bir mücadele verdikten sonra dağılma faslına geçildi.
    rapor ne oldu, tabi ki kaldı...

    dip notlar:
    *bree ile mecidiyeköyde aynı mahallede oturduğumuzu öğrenmenin ötesinde okulda altlı üstlü katlarda olduğumuzu öğrenip dumur kaldım.
    *gil, bu sefer kazanabilirsin ama son gülen iyi gülermiş.
    *halukumben, artık evine git.
    (merlin 30.10.2007 19:42 ~ 30.10.2007 19:46)
  8. akmar'ın önünde beklettiğimiz arkadaşları görünce, ayıp mı ettik ne diyerek selamlaşarak, ilgili kafeye yöneldik *.

    kafe daha önceleri dıştan görüp, buraya nasıl sığıyorlar acaba dediğim bir yermiş meğersem ve gördük ki biz de sığabiliyormuşuz içerisine *. gerçi içeriye adımımı attığım an, ciğerlerimi yakan sigara kokusu ve alçak tavan vs. ile gözüm korkmadı da değil yani...

    anaam bura neymiş yahu derken, bir de bizimkiler alt kata yönelmesinler mi? ufacık merdivenlerde, düşmemek için verdiğim uğraşı ben bilirim...

    neyse efendim, armutların üstündeki yerimizi alıp, hazır ve nazır duruma geldiğimizde, epey bir vakit konuşmadan birbirimize bakıştığımızdan dolayı, 'ee olay ne!? böyle mi oturacağız' dediğimi kabul ediyorum. ancak ne bileyim gil'in, oradaki ne lan * , hadi film izleyelim diyeceğini. ve hatta keskin gözleri ile, olm o dvd divx çalmaz dediğim halde, yok yok divx de yazıyor demesi ile beni kendisine hayran bırakmıştır. zira ufacık cihazın yanına gidip divx ibaresini zar zor seçmiş bulunmuştum...

    evet sizleri detaylara boğuyorum, banane diyen arkadaşlar mutlaka çıkacaktır, ki onları da bu tanımı okumayı bırakmaya çağırıyorum. valla sonunda özlü söz falan vermeyeceğim, yani kazanacakları bir şey yok...

    eveet ne diyordum, büyük insan hell, üst kata çıkıp teknoloji özürlü ama yardım sever arkadaşı çağırıp, abi bizde film var bunu bize açsana diyerekten, bizim isteklerimizi belirtti. ancak iyi niyetli ama teknoloji özürlü arkadaş, maalesef kurcalayıp kurcalayıp işte bu kumanda, bu da tv, aha cihaz da burada diyerekten kaçarcasına uzaklaşınca *, iş hell'e düştü...

    biraz kurcukladı tabii hell, tam çözüyordu ki, iş bilgisayar, teknoloji olunca olaya mek ve gil damladı hemen.

    oraları anlamadım zaten bir şeyler yaparak, alt yazı olayını çözdüler. her ne kadar türkçe karakter sorunu çıksa da, film görünmeye başlamıştı...

    tabi arkadaşlar ne tarz bir film ile karşı karşıya olduklarını bilmediklerinden, ee film izleyeceğiz falan filan tribindeydi. * *

    tabi has deli olan cek bilek abim * piyasaya çıkıp, adamım hadi rak yapalım diyerekten olayı şenlendirince, anam anam nası film len bu diye fısıltılar başladı tabii...

    ben de ee olay bu mu? sıkıldım ben söylemim geri çektim ve akabinde televizyonun en karşısına çektiğim armutum ile filmi izlemeye başladım...

    bu kadar olay olurken, hiiiç istifini bozmayan karizma timsali merlin de hala aynı yerde oturmaya devam etti. ya kardeşim bir adam bu kadar mı cool oluur, hastasınım be!

    neyse efenim bu süre zarfında haluk yanımda gil diğer yanımda hemen arkamda hell, gilin yanında bree, onun yanında mc ve en arkada karizma timsali merlin ile filmimizi izledik. bu arada hemen merlinin arkasındaki çiftimiz ve hellin solundaki çiftimize de selam ederim! bi hayır sahibi çıksa da bunlara bi ev falan ayarlasa daha hoş olur tabi...

    aaa unutmadan, büyük medyumu da üç gulhuallah bi elhamla yamultacaktım ses etseydi ama etmedi, hele bi etsiiin, hadi bakalım! ayrıca o fal baktırma muhabbetine gelen bir tabur hatunun alt kata inişi ve alt kattan çıkışı kavimler göçünü hatırlattı bizlere ve tarihi gözlerimizle gördüğümüzü düşünerek, gözlerimizden yaş geldi... ne günlermiş azizim...

    konu dağılmakta, toparlıyorum filmimizi izledik ee bitti mi, dağılalım mı tribine girmişken, birden kendimizi patsoda bulduk. tabii bu sırada kafenin önünde gözlerimizi ortaya koyarak, çektirdiğimiz fılaşlı mılaşlı fotoğrafları da hatırlatmak istiyorum.

    neyse patsoda karnımızı doyurduktan sonra, tabii ki aynı muhabbet patlak verdi. ee bitti mi, dağılıyor muyuz? haliyle yine dağılamadık, bu sefer zorla beni kantır oynıcaz olum, kol of oynıcaz nidaları ile internet kafeye soktular. ne kadar ben anlamıyorum, beni yenip yenip güleceksiniz desem de anlatamadım derdimi, neyse zorla girdik içeri...

    ben kendimi de şaşırtan bir performans ile ortalığı dağıttım. karşı takımın korkulu rüyası oldum * *

    neyse oradan da çıkınca ee olay bitti mi, dağılıyor muyuz muhabbeti çıktı yine. eyt yeter yahu diyerek, evim güzel evimin yolunu tuttum, tutturdum. kalanlar modaya hareketlenirken, göz yaşlarımız sel oldu... ayrılırken bida bida diyen gözler ile birbirimize baktık.

    zirveden kısa kısa:

    halukumben: o nası kolye olum söylemedim ama erkek adam kolye mi takar. çok asisin şu sıralar, eve yavrucum eve...

    mcleod: olum az yemek ye yahu, hala bi deri bi kemiksin. ama film iyiydi di mi hacı *

    hellraiser: badicim, çok karizmatik bir insansınız.

    merlin: abicim hem cool bi adamsın, hem karizmatik napacaz senle biz yahu. bu arada internet kafeye girdiğimizde benimle karşı takımlarda olmaya çlışıp, bol bol kill kazanmaya çalıştığın gözümden kaçmadı, bi dahakine de senin ifadeni alacağım...

    gil: çok özlemişim bu adamı. hiç gözükmüyor yahu.

    breegadon: elinde objektifi ile bizleri resmeden bir cia ajanı gibiydi, ortağı hell ile iyi bir ikili oluşturdu. bir ara fransızcasını da olayın içine dahil ederek fransa'ya çalışıyor izlenimi vermeye çalıştıysa da, kendisinin cia ya çalıştığı çok açıktı. ayrıca kendisi bana biz de oturur izleriz oyunu dedikten sonra uzaklara kaçıp internette takıldı, çok teessüf ediyorum. gerçi ortalığı dağıtmama vesile oldu ama olsun yani, böyle mi olacaktı bree.


    velhasılı, başta ürkütücü, kasvetli ve sıkıcı gibi gözükse de *, sonraları keyif verici bir hal almış ve hatta school of rock'un sonlarına doğru nirvanaya doğru yol almıştır.

    kendime not: bi daha yapalım be abi!
    (tulkas 30.10.2007 22:25)
  9. asıl ismi school of call of duty * zirvesi olması gereken zirve.

    ayrıca merlin'in jack black olduğuna emin olduğum zirve. *
    (gilgalad 30.10.2007 22:52)
  10. şahsım adına oldukça keyifli geçen zirvedir. breegadoon, halukumben ve hellraiser ile alesta cafede başladı benim maceram. biraz geç dahil oldum aralarına. bu yüzden benden önce gelen ghoul ve slave'i göremedik. saat 13:30 gibi gittim aslında geçte değildi. ama işte genç bünyeler, ateşliler saat 11:00 da buluşabiliyorlar. neyse merhaba faslını daha bitirmemişken rea ve fatalpoet'in koşarak geldikleri görüldü. daha onlarlada merhaba diyemeden nargile fısıltıları dönmeye başladı. ben kahve isteyip daha kahvemi bitiremeden ayaklanmaya başlamışlardı bile. nargile içmek için hedef kafe alternatifleri tartışılırken olay "patso yiyelim abi" oldu. patsolar yendi üstüne bir keyif sigarası yakılamadan bu mekandan da kalktık. fayton kafe de nargile içmek için yola koyulduk. oturduk, nargile "seçimlerini yaptık ki orası ayrı bir komedi. garson ile fikir birliği sağlanıp nargileler söylendi. tam muhabbet ortamı yakalanacakken merlin "abi ben alesta kafe'nin önündeyim" şeklinde başlayan telefonu geldi. breegadoon ve halukumben'ni merlin'i almak için yollamamızın akabinde nargileler geldi. hellraiser, rea, fatalpoet ve bendeniz nargile keyfide pek uzun sürmedi. gelen bir telefon "biz alesta kafedeyiz gilgalad ve tulkas ta geldi hadi sizde gelin" diyordu. hızlıca içilen nargilelerin daha közleri sıçakken bırakıp kafe'nin yolu tutuldu.

    alesta kafe'nin alt katında armutlara yayılmış olan vampircik ekibini selamlayıp oturduk bizde armutlarımıza. açıkcası breegadoon ve halukumben'nin dışındaki ekip zaten zirvelerimizin kemik ekibi olduğundan biraz geyik denemesi yaptık ama arka fonda çalan müzikler buna pek izin vermedi. sonra afacan tulkas'ın "abi burda film izleriz" demesi üzerine hell ile birlikte dvd player'i kurcalamaya başlamaları bir oldu. tabi ki bir kaç başarısız denemenin ardından "oğlum kurcalmayın bozacaksınız, gidin adamı çağırın o yapsın" baskılarına daha fazla dayanamayıp yetkili kişiyi olaya dağil ettiler. tabi o abimde pek bir başarı örneği sergileyemedi. "aha bu tv, aha buda zamazingo gerisini siz halledin" deyip olay yerini terk etti. "azimle sıçan duvarı deler" atasözünü birebir ilk elden tecrübe ederek filmimizi açtık. school of rock daha önce bu kadar eğlenceli gelmemişti bana. sanki babamızın kafesindeymişiz gibi boylu boyunca armutlara serilip filmin tadını çıkarttık.

    filmin ardından "yaşasın yemek yemek" sloganları ile patsocunun yolu tutuldu. artık biliyoruz ki zirvelerde eğer gil, tulki ve merlin varsa patso yemek şarttır. yemeğin ardından gil'in call of duty oynayalım sezenişleri patlak verdi. ki zaten film'in ardından başlamıştı ama tulki'nin "uykum var lan" demesi ile sonuçlanmıştı hepsi. tulkas'ı bir şekilde kandırıp internet cafenin yolu tutuldu. tabi tulkas'ın anlamam ben, sürekli öleceğim ve siz bundan zevk alacaksınız yakarışları devam etmekte yol boyu. mekana gidilip takımlar ayrıldı. gil, hell, haluk üçlüsü ile tulki, merlin ve bendeniz olmak üzere. bol kanlı ve taktiğe dayalı pusular, çatışmalar akabinde oynanan iki eli gil'in önderliğini yaptığı gruba kaptırdık ama şerefimiz ile. tulkas'ın muhteşme performansı tabi ki günün en çok konuşulan olayıydı.

    school of rock, patso ve call of duty'nin ardında merlin, gilgalad ve tulkas tatlı bir yorgunluk ile evlerinin yolunu tuttular. geriye kalan breegadoon, halukumben, hellraiser ve bendeniz ortamın havasını biraz daha değiştirmeye karar verdik. tamam kabul burda benim baskı yaptığım doğrudur. "aa gece daha yeni başlıyor" gazım ile oda bar'a doğru yola koyulduk. çalan bir kaç telefon ile haluk ve bree'ye de veda ettik. hell ile birlikte ortamı biraz alkol ile renklendirip bizde gecenin ilerleyen saatlerinde güne noktayı koyduk.

    yani kısaca demek istediğim çok fonksiyonlu bir zirve oldu. biraz çekinerek gittiğimi itiraf edeyim bu kadar kelamın ardından. açıkcası bu kadar eğlenebileceğime ihtimal vermiyordum. gelmeyenler veya gelemeyenler için cidden çok yazık oldu.

    bende katılan herkesin ortak düşüncesi ile noktalayayım tanımımı: bi daha yapalım be abi!
    (mcleod 30.10.2007 23:28 ~ 30.10.2007 23:36)
  11. saat 11.00 da başlayacak zirve için saat 10.00 da kadıköyde hazır bulunup akşamın geç saatlerinde* yaşanan yoğun telefon trafiği sonucu aryıldığım zirvedir. en baştan başlarsak, saat 10.00 da gelip, on dakika kadar sabredip hemen değerli ortağım breegadoonu, sonra da değerli katılımcım hellraiseri aradım. beni "tamam geliyoruz şimdi" telkinleriyle avutup bir süre daha beklememi sağladılar. saat tam 11.00 de slave ve ghoul ikilisi iskeledeki yerlerini almışlardı bile. bir süre muhabbet ettikten sonra, sonraki gün sınavları olduğu gerekçesiyle bir bir buçuk saat sonra ayrılmalarına göz yumduk.

    armut koltuklar üzerinde yayıla yayıla uzun* bir bekleyişin ardından rumelisalaklarsalağı ufukta gözüktü. bizimle bir süre ikamet edip armut koltuklarda sızmasının* ardından mcleodun katılımıyla sayımız tekrar arttı. içilen içeceğin haddi hesabı olmamak üzereyken de rea ve fatalpoet teşrif etti. daha en başından bu ikili garip hareketleriyle bizleri tedirgin etmişti. sürekli "biz gitcez zaten, fazla kalmiycaz" tarzı anlaşılmayan cümleler kuruyorlardı*.

    ısrarlar üzerine nargile için kalkılmıştı ki, şahsımdan yükselen "açııım" yakarışları bu vampirler grubunu patso dağı eteklerine sürükledi. yolda acı kayıplar da verdik. rumelisalaklarsalağı bizlerden ayrılmak zorunda kaldı. daha sonra fayton denilen, garip örtülerle avuçiçi kadar alanlara bölünmüş yüksek sesli, hatta gürültülü çok katlı bir mekana girdik. garsonla nargilenin neyli olacağı konusunda felsefik ve derin tartışmalara girdik.

    siparişleri verdik ki merlin alesta kafeye geldiği haberini bizlere telefon yolu ile bildirdi. hemen arkasından gilgalad ve tulkas da bizlere ulaştı. zirve sorumluları olarak breegadoon ve bendeniz gelen şahısları toplamak üzere ilgili yerlere gittik. merlin, gilgalad ve tulkası da alıp alesta kafenin yolunu tuttuk, vedahi zirvenin mekanı alesta olduğu içün nargileleri yeni gelmiş grubu da oraya davet etmeyi ihmal etmedik.

    alestanın gizli mahzenlerine inip yumuşacık armutlara bünyeleri serdikten sonra hellraiser ve mcleod, rea ve fatalpoetin gittiği haberiyle yanımıza geldiler. lakin kısa bir süre içerisinde giden ikili aramıza katılıp bizleri memnun etti. ve fakat armut koltuklarda gizli çuvaldızlar varmışçasına oturur oturmaz zıplayarak kaçmaya başladılar. tabi giderken selam etmeyi ihmal etmediler.

    kalan kadroyla mcmde fransızca rapin dibine vurarkene parlak dimağlardan ışık hüzmeleri fışkırmak suretiyle nura boyandık. içimizden bir ses, "film" diyordu. ve biz karşı koymayı denemedik bile. bahsi geçen uzun uğraşlar sonucu adı geçen filmi* seyreyledik. ardından patso yemek üzere alestadan ayrıldık. telefonla konuşur gibi yapıp hesabı ödemeden kaçmaya çalışmam yine bu parlak dimağlar tarafından farkedilip anında engellendi. lakin cin gibi olan ben, geri durmayıp yine kuruş öedemeden işin içinden sıyrılmayı başardım*.

    internet cafenin yolu tutulduğunda ufak bir işi halletmek üzere olay yerinden ayrıldım. geldiğimde savaş çoktan başlamış, mermiler havada uçuşur vaziyetteydi. tulkas gibi ben de oyunu fazlaca bilmediğim için ilk eller keklik misali avlansam da sonra sonra masterlarım sayesinde makinalımla rakip takımın kabusu oldum*. keyif dolu saatlerin ardından gil ve tulkası yolcu edip "kalan sağlar bizimdir" nidaları eşliğinde oda cafeye intikal ettik. lakin değerli ortağım bree ile telefonların rahat bırakmaması sebebiyle kahveyi falan yarım bırakarak kaçarcasına uzaklaştık. bunun alt sebebinin hellraiser ve mcleoddan yükselen kokular olduğunu belirten psikologlar da mevcut*. sonra yol, yol, yol..

    zirveden kısa kısa;
    -> merlinle jack black aynı kişiymiş. gil öyle diyo.
    -> boynumda yusufçuk kolyem takılıydı, pişman değilim. yine olsa yine takarım.
    -> armut koltuk süper bişey. her eve lazım.
    -> süper oldu zirve.
    -> eve gidicem. merakta kalmayın.

    ve tabi ki bir klasik: bi daha yapalım be abi!
    (halukumben 31.10.2007 00:19)
  12. gece geç uyumanın bana verdiği yetkiye dayanarak saat 11 sularında alesta cafe de hazır olmam gereken ve saat 10 da uyandığım ışık hızında yemek yiyerek eviminde yakın olmasının avatajını kullanarak tam zamanında mekanında olduğum zirvedir. ilk başta breegadoon ve halukumben ile buluşup hemen akabinde iskele civarlarında olduğunu öğrenmiş bulunup anında olay yerine ışınlanarak iki yeni tanıştığım vampir olan slave ve ghoul ile birlikte alesta cafenin yollarına düştük. ilk olarak herkesin zirve mekanını bilmemesinden ötürü vitrin mankenleri misali kurulduk direk girişte bulunan armut koltuklarımıza. sonrası muhabbet biraz sürdü ve bir ara rumelisalaklarsalağının bahsi geçti ve iki dakika olmamıştı ki kafamı çevirip dışarı baktığımda ne göreyim işte rumelisalaklarsalağı geliyordu. hemen akabinde karşımda oturan halukumbene bunu söylediğimde şaka yaptığımı zannederek yüzüme bakmaya başladı bir kaç kere tekrar etmeme rağmen hala şaka yaptığımı zannederken birden içeri giren rumeliyi gören halukumben şaşkınlık içerisinde ayağa kalktı ve bana inanmamanın ne demek olduğunu anladı*.

    sonrasında hoş beş sohbet derken birde baktık saat 1.30 olmuş ve slave ve ghoul ikilisi sınavları olduklarını söyleyerek bizlere veda edip gittiler. eksildik kan kaybettik ama yıkılmadık ve hemen yedek kan takviyesi gibi imdadımıza yetişen mcleod telefonla arayarak geleceğini bildirdi. o sırada sevgili breegadoon'un fotoğraf makinesini alarak bir kaç poz çekerek zirvelik görevimi yapma peşindeydim ama oda nesi makine flaş patlatmıyor adeta şimşek çaktırıyor vampirlerimizin gözlerinde ve geçici körlüğe sebebiyet veriyordu ama bu beni engelledi mi? tabiki hayır çekmeye devam ettim. bunun üstüne napalım derken rumelinin yayın yapma isteğinin galyana gelmesiyle radyoda kısa bir yayın yapmaya karar verildi. zirvemize tam teçhizatlı gelen rumelisalaklarsalağının diz üstü bilgisayarını kullanarak ani bir hareketle radyoya girerek yayına başladık fakat kimseler olmadığından ve birden de internet bağlatısının kopması nedeniyle kısa süreli bir yayın oldu. başımızın üstünde duran televizyonun sesinin çok açık olması nedeniyle brbirimizi duyamaz olmuşken genel istek üzerine halukumbenin bir parmak darbesiyle televizyonu kapamasıyla* rahatlayan kulaklarımızın birbirimizi daha iyi duymasını fırsat bilip muhabbete daha iyi bağlanmaya hazırlanırken o anda mcleod içeri girmesi ve herkes selamlaştıktan sonra kendine rahat bir armut seçmesiyle muhabbete kaldığımız yerden son sürat devam ettik.

    derken birden içeri ekipler amiri kıvamında dalan rea ve yardımcısı fatalpoet ortama dahil olmasıyla kalabalıklaşmaya başlayan zirvemiz yavaş yavaş kıvamına gelmeye başlamıştı. rea ve fatalda armutlara yerleştikten sonra sohbetimize kaldığımız yerden yeni katılımcılarla devam ettik. sonra rea' nın sigarayı bıraktığını söyleyip de mcleod'un bir sigara yakmasıyla bu sigara bırakma eyleminin de buraya kadar olduğunu rea' nın ağızından çıkan şu sözlerle sonlandırdık " hadi nargile içmeye gidelim!"*.

    alesta cafeden kalkıp nargile içmek için fayton adlı cafe gittik fakat yolda rumeli bizlerden ayrıldı. fakat biz yine yıkılmadık ve yolumuza devam ettik*. faytona vardığımızıda 2 kat çıkarak ancak sığabildiğimiz bir köşeye sıkıştık ve siparişlerimizi verdikten sonra gelen telefonla gilgalad, tulkas ve merlinin geldiklerini öğrenip halukumben ve breegadoon'un onları almaya gitmesiyle biz mc, rea, fatal ve hell olarak nargilelerimize kaldığımız yerden devam ettik. biz nargileli muhabbetimize devam ederken zirvemize yeni dahil olanların alesta cafeye konuşlandıklarını yapılan bir telefon görüşmesiyle öğrendik. bunu üzerine faytondan kalkıp alesta cafe yollarına geri koyulmuşken rea ve fatal gitmeleri gerektiklerini söyleyip belki bir kaç saat sonra geri döneceklerini söylemesiyle mc ve hell olarak alesta cafenin underground kısmına girişimizi yaptığımızda saymak gerekirse breegadoon, merlin, halukumben, gilgalad, tulkas, mcleod ve bendeniz hellraiser yedi kişilik süper bir kadroyla yolumuza devam ederken birden rea ve fatalın bir merhaba demek için gelmeleri hoş bir süpriz oldu ve selamlaştıktan sonra gitmeleri ise bir o kadar şaşırtıcı oldu*. tam oturduk yerleştik derken yine televizyondan çıkan baş ağrısına sebep olacak parçaların çalınmasını engellemek amacıyla kısmaya gittim ve orda bir dvd- divx oynatıcı olduğunu gördüm ve o anda tulkas' ında abi yanımızda film var demesiyle hadi film izleyelim denip school of rock adlı eğlenceli filmin seyrine koyulduk film o kadar komikti ki bu komedi alt yazılarına bile yansımıştı. örnek verecek olursak:

    tetekkür ederim, itimiz var vb gibi birçok türkçe dil desteğinin olmamasından mütevellit baya eğlendik.

    film bittikten sonra ise iyice acıkmış bünyelerimizi doyurmak için patso yemek için rexx sinemasına doğru yürüdük ve ilk gördüğümüz yere adeta daldık. masaları birleştirip oturduktan sonra yemekleri yiyip kalktık ve halukumben'in parayı telefonla konuşumayı bahane edip yediklerinin parasını ödemeden* kaçmasını engelledikten sonra bir internet cafeye gidip call of oynamaya karar verdik. kıran kırana geçen savaşımızda takımları sayarsak ilk takım hellraiser, gilgalad ve sonradan katılanhalukumben ve ikinci takım mcleod, merlin ve tulkas. tabiki kazanan güçlü kadrosu, çelik gibi sinirleri ve kedi gibi refleksleriyle birinci takım oldu.

    iyice eğlendikten sonra artık yavaş yavaş evlerin yoluna koyulma vakti gelmiş tulkas, gil ve merlin için. onlarla vedalaştıktan sonra mcleod'un ve benimde telkinlerimle breegadoon ve halukumben ile oda bar isimli mekanımıza koyulduk ve gidip oturup içecek bazı şeyler söyledikten sonra halukumben'e gelen telefonla bree ve haluk' a vedamızı edip mc ve hell'in geç saatlere kadar süren mini zirvelerine noktayı koymasıyla günü sona erdirdik.

    velhasıl kelam zirve çok güzel, zevkli ve sıklıkla tekrarlanmasının katılımcılar tarafından da tavsiye edileceği ve bi daha ne zaman olacak ne zaman toplanıyoruz sorularının cevabının bir dahaki görüşmede cevaplandırılacağı zirvemizdir.*
    (hellraiser 02.11.2007 03:19 ~ 02.11.2007 03:24)
  13. ahh ahh vakti zamanı ile güzel bir sonbahar* gününde yapılmış olan güzeller güzeli zirve, öyle gelip kısaca katılabilmiştim, sinirime yenik düşmüştüm yada salaklığıma demek daha mantıklı, o gün gelmiştim breegadoon'un ısrarı üzere ilk zirvesine renk katmamı istemişti, iyikide istemiş, hayatımın rengini değiştiren günlerden birisidir o zirve, güzel gündü az kaldım öz kaldım, ama o kısa sürede çok eğlendim...
    (rumelisalaklarsalagi 29.03.2008 13:50)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.