takva

  1. türk sinemasının yapım zamanını iyi belirlediği sinema filmi. yönetmenliğini Özer kızıltan'ın yaptığı erkan can, meray Ãœlgen, güven kıraç, erman saban, salaettin bilal'dan oluşan oyuncu kadrosu ile bugün vizyona girmiştir. tepkileri merekla beklediğim film'dir. resmi sitesi. http://www.takva.com.tr kendi halinde mütevazi biri olan muharrem'in hayatını anlatan film dünyevi yaşamdan uzak ibadete önem veren bir yaşam sürerken birdenbire hayatındaki değişimlerle başbaşa kalan bir insanın öyküsünü dini motiflerle anlatan ilk olabilecek tarzda bir sinema filmidir.
    (cerberus 01.12.2006 20:11)
  2. altın portakal dan bol ödülle dönen film.tartışmaya çalıştığı konu( karmaşa,kalabalık ve sınırsız olumsuzluk karşısında kişisel iyileştirme çabasında boğulma,ahlaki kavramları tanımlamanın ve pratikte yaşamanın güçlüğüne karşın önerilen dini veya daha genelde ahlaki öğütlerin uygulanma sorunu ve getirdiği paradokslarla yüzleşen şahıss) itibariyle kayda değer.(eğer ülkesini birtürlü dincilerden kurtaramama paronoyasından kurtulamamış laikler-kompleksli islamcılar,süzgecine takılmadan akl-ı,ruh-u selim ile tartışılabilirse:))
    bir izleyici olarak yorumum;mutasavvıflar derler ki;bu kal değil hal işidir.ve filmin genelinde bir halsizlik :) söz konusu şahsen bana,ne kadar postmodern olursa olsun:) modernliği görmüş gözler bir zikirde de ancak bu kadarını görüp yansıtabilir dedirtti(dini ayin izlemiş çokça izlemiş biri olarak bana).
    (erkan can ı istisna olarak seçtim:))
    senaryo boşlukları konu edindiği iddayı havada bırakıyor,üzerinden bir esip geçiyor.
    (rauf)güven kıraç fazla modern kalmış.kiloca ağır ama rol o halde bile bedenine bayağı bol hatta düştü düşücek.
    iyi başlıyoruz filme fakat daha yeni ısınmışken yonetmen hadi artık evlerinize sinema kapanıyor diyor ve apar topar bir sonla bitiriyoruz. artık boşluklar nasıl doldurulursa?...başlangıç iddiası için vur-kaç buldum.devamı gelememiş.
    film senaristi,kabaca"modern zamanda dini kurallar ile nasıl yaşanır" ı tartışmaya çalıştığını fakat bir çözüm veya fikir önermediğini belirtiyor.ama kahramana yazdığı son; bir taraf ve fikir ve son cümle belirtiyor bence.o kadar da hadi tartışalım? diyemiyor maalesef.izlemeyen arkadaşlar için sonla ilgili daha fazla şey soyleyemiycem.
    ama artık benim sonum gelsin değil mi.kayda değer bir girişim ve gelişmesini umduğum bir çaba..
    (vucud 08.12.2006 00:55)
  3. allah a giden yol...
    (saturniapyrii 12.12.2006 11:15)
  4. pek çok itiraza ve gitme haykırışlarına rağmen gidip izlediğim türk filmi...
    erkan can harika bir performans sergilemiş. güven kıraç film boyunca itici bir oyunculuk gösterisi sunuyor. yansıtmaya çalıştığı karaketeri anlamakta güçlük çektim.

    bazı arkadaşlar filmin cinsel içerikli sahneleri yüzünden gitmemem için ısrar ettiler *. film ismi gibi takva sahipleri için hazırlanmış bir film değil. sinemadaki doğal anlayış gereği insanın her halini yansıtıyor film de. ben çok takva sahibi birisiyim diyorsanız hadi hadi 60 saniye kafanızı sağa sola çevirirsiniz yahut kapatırsınız gözünüzü kulağınızı *.


    çok tartışılan zikir sahneleri bana doğallıktan tamamen uzak geldi. doğrusu bu sahneler üzerinden pirim sağlamak amacı olduğu izlenimi veriyordu film. belkide öyle değil ama farkına varılmadan dozu fazla kaçmış.

    ayrıca erkan can para işlerine bulaştıktan sonra hiç namaz kılmaz zikre katılmaz havası estirilmiş. bana makul gelmedi öyle olsa adamı dergahta tutmazlar.

    filmin başlangıcında şeyhin yüzükleri göze çarpıyor benim bildiğim kadarıyla sadece yüzük parmağına yüzük takılır. hangi şeyhler parmaklarını yüzüklerle dolduruyor bilen varsa anlatsın. *
    (anarsi nerede anarsist orada 21.12.2006 20:12)
  5. muharrem çuvalcıda çalışan hayatında kadın geceliği dahil hiçbir dişil nesnleyle ya da kişiyle muhattap olmamış namazını kılan zikrine giden müslümanlığı bu şekilde yaşamayı seçmiş tarikat ehli bir şahıstır. fakat şeyhi onda görmüş olduğu star ışığı sayesinde onu kiraları toplamakla görevlendirir.bizim muharrem parayı gördükçe kendini şaşırır!üstelik alemlere filan katılmadığı halde.üstüne de şeyhi halvete girer muharrem de iyice depresyona!üst baş değişmiş altında arabası var şeyhin elinden almış olduğu bi de cep telefonu .gelin görün ki muharrem kira toplama işine dalınca namazı niyazı ibadeti bi yana koyar! nasıl bir ibadet ahlakı varsa işte ! yetmezmiş gibi kaçındıkça da rüyasında bir hatun ona musallat olmuştur.30 yaşındaki muharrem yeni ergenliğe girmiş oğlan edasıyla gördüğü her rüyadan zıplayarak uyanır banyoya koşar.şeyhe anlatmak ister şeyhi halvette...gel zaman git zaman adamımız muharrem kafayı yer ve ışıklar kararır!

    işte takva denen film neredeyse bundan ibaret.efendim biz müslümanların iç dünyasına ışık tuttuk diyor senarist.bu müslümanların iç filmi diyor bir nevi iç pilav hesabı! kendi adıma kabul etmiyorum.bu film bi yandan tesbih çekip mini etekli kızlara laf atan hoca olgusundan bunun biraz daha derlenip toparlanmış halidir ancak...artık tabii koca sakallı cüppeli allah allah allah deyip bir yandan da etrafa bakışlar atan'hacıdan hocadan korkucaksın şekerim' türü hocalar rağbet görmüyor piyasada...öyleyse ne yapmalı...şeyh 15 hanımlı şişko nursuz uzun sakallı olmasın iyi hoş efendi laflar eden biri olsun ama mürit yesin kafayı...bir şekilde bu mesaj ulaşsın yani kitlelere...sevgili insanlar uğraşmayın şu kirlenen toplumda hem temiz bi insan olup hem de temiz bir müslüman olamazsınız .üç seçeneğiniz var ya muharremin delirme öncesi gibi steril (!)bi ortam yaratır dünyadan el etek çeker böyle bi hayat yaşarsınız ya ikisini bi arada yapmaya kalkıp film sonundaki gibi kafayı yersiniz ya da elhamdülillah müslümanım ama işte hepsi bir arada olmuyor deyip kapitalist günü birlik yaşayan biri olursunuz! maalesef islam gündelik hayatla örtüşebilen bir din değil!işte tam da bu olmuş bence anlatılmak istenen... nerden tutsan sinir bozan bir hali var en az elli karenin.ya o rüyasında türlü pozisyonda seviştiği kızın şeyhin kızı çıkması...vs vs... takvanın ufo gören köylü türü müslüman camiasına -ki bu hangi müslüman camiası tam olarak ? - ışık tutuşu(!) ve arada kaynayıp giden birsürü şey anlatılmakla hallolacak gibi değil...ne müslümanların hayatındaki ayrıntıları, güzellikleri, ne de modern hayatın içerisinde karşılaşılan açmazları masaya yatırabilmiş...hele bitişi tam bir komedi...son kısmını kesip ayrıca vizyona sokmalılar kanımca... 2.yarıya giriyorsunuz muharrem günahlarının ağırlığına dayanamyıp yağmur altında ağlıyor salyalar eşilğinde kendini kaybediyor şeyhi 'muharrem bi işi kotaramadı bu muharrem' mealinde bişeyler söylüyor ...ve ışıklar kararıyor...pes diyorum ancak bu takva'ya! takva bu tarz bişeyse takva üzere yaşamaya çalışan müslümanlara kolaylıklar diliyorum ayrıca. öcü islam imajını böylesine sanatsal çizgilerle anlatan özer kızıltan'a da şükranlarımı sunarım.

    ps:sayın yönetmen;enteller için süper bir film olmuş ama biz müslümanlar biliyoruz ki kazın ayağı öyle değil. keşke mübalağa yaparken azıcık ölçünüz olsaydı. en azından geçtiği şehri daha kırsal bir yer alsaydınız mesela. istanbul'da yaşa ve muharrem efendi gibi yaşa... yok . inandırıcı değilsiniz hakikaten.çuvalcıyla evinin arası nasıl nurlu bir yolmuş ki az menzili sapınca kökten hayatı sapıttı bu adamın? bir istisna deyin bari röportajlarınızda filan. müslüman camiası demeyin hem komik , hem sinir bozucu oluyorsunuz.
    (mistaneek 22.12.2006 18:10 ~ 04.09.2008 02:13)
  6. 9 tane portakalı olan* türk yapımı film.

    aslında insanoğlunun yüzde yüz iyi olamayacağının kanıtıdır bu film. zira muharrem ne kadar saf ve temiz bir jkarakter dahi olsa sapkın rüyaları nedeniyle yaptığı bir hata kendini sorgulamasına sebebiyet vermiştir. "ben sadece iyi bir insan olmak istemiştim" diyordu bir sahnede muharrem. ancak her başarılı deneyin bile bir yanılma payı vardır. zira sonuçlar asla yüzde yüzlük bir ifade ile açıklanmaz. muharrem ise o yüzde yüzün peşinde koşmaktaydı...

    insanoğlu iyi olabilir ancak mükemmel olamaz. bence filmin vurgulamak istediği düşüncelerden biri de bu idi. hatta daha anlaşılır anlatımı ile:

    (bkz: hatasız kul olmaz)
    (transkripsion 07.01.2007 09:20)
  7. konya'da ikinci nalçacı caddesinde yer alan tüpçünün adı. en azından 2002 yılında öyleydi... takva tüp:)
    (deistilahiyatci 07.01.2007 10:48)
  8. takva. film perdesinden bu yana hiç bir duygu yansımayan film. erkan can ne kadar acı çekerse çeksin, pişmanlık nedamet duysun, filmin bütününde de böyle bu. kupkuru kuruyor içimiz filmden çıkınca. İlk bakışta müslümanlar hakkında olumsuz yaklaşmayan bir film, şeyh de derli toplu bir tip gibi gözüküyor ama kazın ayağı öyle değil. tarikatın gelir kaynağı belli değil. sakıncalı işler dönüyor. para karşılığı imar izinleri falan. adamımız bunları içine sindiriyor, gidip belediye başkanları ile görüşerek para karşılığı imar izinleri falan alıyor, ama gördüğü rüyalardan rahatsız oluyor. mütahitlerin gelip kendisini bulma amaçlarından rahatsız olmuyor da, onlardan fazla para aldığı için rahatsız. Şeyh de tabi ki bu gelir gider çarkının başına oturmuş, etrafındaki müritleri kullanan bir adam. kirayı ödeyemeyen bir aileye bile tahammülü yok. sonuçta mesuliyetini kaldıramayacağı bir seçime sürüklüyor muharrem'i. aileyi tercih etse bir öğrenci okuyamayacak, öğrenciyi seçse aile mahfolacak. bu tercihin her halikarda sorumlusu muharrem olacak. kafayı yiyecek. sen de seyr-i süluktan geri dönemedi diyeceksin. kısaca film neresinden tutsan elinde kalıyor ve de özet olarak bir şey anlatmıyor.
    (muhabir 08.02.2007 05:39)
  9. beş para etmeyen, konu olarak bahsettiği insanlara uzaylı muamelesi yapan iğrenç film. zikir sahnesinin hemen ardından, porno filmden kesilip yapıştırılmış izlenimi uyandıran seks sahnesi ile de mide bulandıran zavallı bir film.

    murat menteş, 07.12.2006 tarihli nokta dergisi'nde takva filmine; "takva; İslam'dan korkanların, dindarlardan gıcık kapanların, tasvvuftan hazzetmeyenlerin keyifle izleyebilecekleri benzersiz(!) bir film" diyerek yüzyılın ayarını vermiş ve bir kez daha "helal sana murat ağabey" dememize olanak sağlamıştır...
    o yazıyı bulun okuyun, ondan "mahrum kalmayın" derim...
    (gambito 04.06.2007 12:34 ~ 04.06.2007 12:41)
  10. İslami geçmişleri olmayan, muhtemelen film için bir kaç tarikat haricinde yine pek kimseden yardım almayan dolayısıyla bazı yerlerde hepten çuvallayan özer kızıltan filmi.
    sinema bir anlatım sanatıdır. İnandığınız, düşündüğünüz, gözlemlediğiniz, eleştirdiğiniz şeyleri anlatmanıza yarayan bir dildir sinema.
    solcu yönetmenlerin oluşturduğu, kendilerine yeni sinemacılar adı veren bir güruh çekmiştir takva'yı. objektif oldukları iddiasıyla reklam yaptılar ve (dindar veya değil) gerçekten hatırı sayılır bir topluluk tarafından beğenildi film.
    takva'nın objektifmiş gibi hissettiren en önemli etken şüphesiz muharrem karakterinin saflığı ve iyi niyetiydi. kanımca bunu yansıtmada başarılı da olmuşlar. ancak senaryoda ki kopukluklar, tutarsızlıklar filme pek özenilmediğini ve bu karakteri baz alarak kendi fikirlerini biraz damdan düşer gibi söylediklerini düşündürdü.
    takva, kelime manası olarak çok derindir. ayrıca herkes bilmektedir ki takva sadece kılınan namazda, yapılan duada değil, kişinin kendi içerisindedir. zaten bu ikilemi aşamadıkları için insanlar tarikat ihtiyacı duyarlar..
    fakat film takva kelimesini ağırlığından uzakta. daha çok dindar olmayan insanları yaptıklarının yanlış bir şey olmadığını anlatıyor sanki.
    hatta ayetle başlayan filmin, nazım hikmet şiiri ile bitmesi de dikkatimi çekmedi değil. daha çok müslümanlık, hayatımızı etkilememeli ama müslüman olmalıyız çabası gütmüş yönetmen. bir röportajında türkiye de dinciliğe karşıyız ama avrupa'da tabii ki müslüman kimliğimizi de taşıyoruz demişti..
    yine de izlenmeyecek bir film değil. bazı güzel sahneler, diyaloglar mevcut.
    filmin bir yerinde muharrem'in yanına işçi olarak aldığı kosovalı gençle tartıştığı diyalog kesinlikle bir kaç kez izlenmeli..
    (agacsakal 06.07.2007 01:32)
  11. erkan can'ın şartların insanın iç dünyasındaki etkisini,onu nasıl değiştirdiğini,ruh dünyasında ne gibi mücadeleler verdiğini çok iyi yansıtan,yerinde mimikleriyle,övgüyü hakeden oyunculuğuyla izlenilir kılan türk sinemasının gelişen döneminde,en büyük katkıyı sağlayacağına inandığım bir yapıt,güven kıraç'ın da hakkını vermek gerektiğine inanıyorum,izlenilesi bir film diyorum...
    (hircinukala 06.07.2007 04:41)
  12. allah'tan korkma ve ona sığınma basamaklarının ikincisi ve en üstte olanıdır.
    birincisi ve altta olanı fetva basamağıdır.fetva basamağında olan kişi allah'ın emrettiklerini yerine getirir. mesela beş vakit namazını kılar, oruç tutar, örtünür.
    takva basamağında olan kişi ise emredilenin de ötesine geçer. mesela teheccüt namazı kılar, tesbihat yapar, pazartesi ve perşembeleri oruç tutar, siyah çarşaf giyip peçe takar. bunları da sanki allah emretmiş hissiyle yerine getirir.
    (desertrose 21.07.2007 09:38)
  13. "takvâca üstün olmak" sözünü nasıl anlatmışlar acabâ diyerek merâk ettiğim, hakkında kâh iyi yorumlar kâh kötü yorumlar aldığım, nihâyet biraz evvel seyrettiğim film. dikkatimi çeken birkaç noktası var bende..

    -------spoiler içerebilir-----------
    1- şeyhin tutumu: islâmiyette, hattâ kur'ân-ı kerîm'de "işlerin sağlıklı yürümesi" için allah'ın gönderdiği "her işi ehline vermek" mevzûu mevcuttur. yazılıdır. halbuki şeyh, dünyâ işlerinden pek de anlamayan, kendi hâlinde giden bir adamcağıza doğrudan para toplama işi vererek, kendisini kapattığı kafesten dışarı çıkmasını sağlıyor. şeyhin, mürîdinin bunları kaldıramayacağını bilmesi gerekirdi.. filmin sonlarında şeyh "rüyâmızda müjdelendi.." gibi bir söz söylüyor ama, bu sözün tutarsızlığı da filmin başarısız noktalarından birini teşkîl ediyor.

    2- mürîdin* vaziyeti: bir kere muharrem efendi, inandığı şeylere "niçin" inandığını bilseydi, bence karşılaştığı bunca olumsuzlukların önünde kaya gibi dimdik durabilirdi. tuttuğu yolun içinde gül yaprakları serpilmiş dümdüz yerler olduğu kadar taşlı dikenli yerlerin de olduğunu, hayâtın bizzat bir sınav olduğunu biliyor olması îcâb ederdi. yazık ki şeyhi bunları ona öğretememiş*. ayrıca muharrem efendi, kendisini tanımamış, tanıyamamış. dünyâda bir adet bedene sâhip olmanın gerektirdiği ihtiyaçları sathî seviyede bilmiş, olanları ve insanları düşünerek derinine inip bilgi sâhibi olmak yerine, iteleyip uzaklaşmış, yâni biraz safça, çocukça inanmış. gâyet mâsum gibi görünen, aslında "insan"lığının getirdiği techîzâtı kullanmamasından dolayı başına böyle işler açan bir durum bu. kendini tanımayan-bilmeyen bir mürîde, öğretmesi gerekeni öğretmemiş bir şeyhin verdiği vazîfe, o mürîdi geliştireceği yerde çıldırtmış..

    3- islâm inancının genel hayat akışı içerisinde bu kadar "sınırlı" gösterilmesine hayret ettim.. meselâ muharrem efendi, yanına verilen muhiddin'in âilesinin de bulunduğu memleketi olan kosova'yı, muhiddin'in memleketi olması durumunu reddediyor. hâlbuki, vatan sevgisi îmandan gelir, aynen de hadîs-i şerîftir bu. takvâ sâhibi olan bir adamın memleket sevgisini yalanlaması hiç hoş değildi.

    filmin başlarında şeyh efendi, rauf efendi'ye muharrem efendi hakkında, "onun kalbi açıktır, ama ilmi azdır, dünyâ işlerini de kalbi açıklar yapmalıdır, ilim sâhiplerinin yapması onları ilimlerinden alıkoyar" tarzında sözler etmişti. ilk bakışta doğruymuş gibi görünen bu söz, aslında 1. maddede yazdığım gibi yanlış bir tutum. bir de ihtiyaç sâhibi ve hastası olan bir âileye yardım edilmeyip kirâ alınması hâdisesi yok mu.. öldürdü beni..

    -------spoiler içerebilir-----------

    hâsıl-ı kelâmın vesselâmı efenim, ben filmi "havanda su dövmek" olarak değerlendirdim. bana göre başarısız bir film. sırf âlemin ağzına sakız olsun da ödül kazanılsın diye yapılmış bana göre..

    zâten insanın içi kararıp kalıyor filmi izleyince.. oturup adam gibi düşünerek izlemeyecekse bir insan, hiç izlemesin çok daha iyi. o vakti yemek yiyerek geçirebilir pekâlâ..
    (benlicenan 06.09.2007 06:01 ~ 06.09.2007 10:42)
  14. 2007 oscar ödülleri için yabancı film dalında türkiye'nin aday adayıdır.
    (agopist 21.09.2007 12:01)
  15. teslim olmakır, ne olacağını bilmediği halde insanın kendini emanette hissetmesidir, takva... ve takva sahipleri için ne güzel müjdeler vardır...
    (devrani 21.09.2007 12:51)
  16. son yıllarda izlediğim en iyi üç filmden birisidir. güzel bir oyun kadrosu, güzel bir yönetim ve çok güzel çekim açıları... hepsi birbirini tamamladığı için böylesine başarılı bir yapıt ortaya çıkmıştır. çok fazla ödül almıştır.
    (cigliks 21.09.2007 14:33)
  17. genc sinemacilarin bol odullu filmi. tarikatlara bu kadar uzak bir grubun az zamanda disaridan gozlemlerle bu kadar gercege yakin * mekani yansitmasi ve bu kadar hassas bir arkaplani olumlu olumsuz tepki almaksizin notr goturebilmesi, ana karakterin ruhsal durumuna odaklanmasi bence ortaya oldukca basarili bir film cikarmis. elbette erkan can`in performansi oldukca iyi. bir baska dikkatimi ceken husus ise konu olarak uzaktan yakindan alakali olmamakla birlikte filmdeki bazi goruntuler ve cekim tarzi bir nebze de olsa darren aronofsky`nin requiem for a dream filmini animsatti. gorulesi bir film.
    (aksamoldukirildisazim 01.10.2007 08:11 ~ 01.10.2007 08:14)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.