son beğenilen tanımları     

genel istatistikler
toplam21
bugün0
dün0
bu ay0
geçen ay0
toplam +3
toplam -0

genç girişimciler derneği

    bünyesinde birçok faydalı kursu hem de çok ucuz fiyata barındıran, eskiden kadıköy evlendirme dairesinin karşısında olan şimdi ise maltepe gülsuyu köprüsündeki yeni yerine taşınmış olan iş adamları derneği... kısa adı ggd olan derneğin internet sayfası: www.gencgirisimciler.org şeklindedir.
    (07.01.2007 10:55)

takva

    konya'da ikinci nalçacı caddesinde yer alan tüpçünün adı. en azından 2002 yılında öyleydi... takva tüp:)
    (07.01.2007 10:48)

nirvana

    kendinden önceki din olan hinduizm'deki brahmaya erişme teolojisini, flu olarak belirle/me/diği nirvana kavramına yerleştiren budist kurtuluş öğretisinin nirengi kavramı. kavramın fluluğu o denli güçlü etkiler yaratmıştır ki, nihilizm'in bile bu kavram düzleminden esinlendiğine dair çeşitli kanılar yaygındır.
    (07.01.2007 10:39)

mehmet ali birand

    gazeteci, program yapımcısı, anchorman.. doğan grubunun hemen hemen her gazetesinde köşe yazıları yayınlanır. aynı grubun radyolarında yazıları okunur. yurtdışı eğitimini vehbi koç'un bursuyla yapmıştır. kanal d ana haber bültenini sunmaktadır. ikinici reha muhtar vakasıdır. gereksiz gülmeleri, gülerken haber sunmaya devam etmesi, tuhaf mimikleri ile akşam yemeği neşemizdir. o yüzden ramazan ayı boyunca kanal d ana haber, ya sahura alınasıdır, ya da iftar saatlerine denk getirilesidir. en komik sözleri de her akşam haber bülteninin son reklamları girmeden evvel söylediği sözlerdir. 'kısa bir ara verecez. kısa bir aradan sonra bültenimizi kapatıcaz. ama siz yine de bizden ayrılmayın' acaba bu sözlere rağmen aybı kanalda kalamya devam eden bir türk var mıdır? varsa aziz nesinin aptallık hipotezi tabiat kanunu olarak kabul edilmelidir. mithat bereket ve cüneyt özdemirin bir zamanlar patronluğunu da yapmışlığı vardır.
    (15.09.2006 20:03)

fazlı arabacı

    bu entryi gördüğünüzde bu da kim dediniz değil mi? o zaman tanıtalım: gazi üniveristesi çorum ilahiyat fakültesi dekan yardımcısı doç. dr... tez savunmalarında insanların hangi fraksiyonlara sahip olduğunu incelemeye çalışan bir hafiyedir adeta. yıllarını verip bir bilimsel tez yazan ve bu tezini jüri önünde sunmaya gelen öğrencilerine; falanca kişiye niye referans verdin diye sorar. soruyu makul bulup mantıklı bir cevap verirseniz, tamam da niye falanca kişi diye ısrar eder. jüri ortamındayım, germeyelim diye, sabır taşlarının çatladığı bir anda dahi, sabır gösterip aynı soruya ikinci kez cevap verirsiniz. üçüncü sorunun tezinizin bilimsel gecerliliği üzerine geleceği hevesine kapılmayın sakın... doç. arabacı, anladık da niye falanca kişi diye diretmede diretir. artık ortadan ikiye çatlamamak için, hocam dersiniz, keşke bana bir yasaklı referans listesi verseydiniz de ona uygun sakıncasız referanslarla ortaya koysaydım tezimi... oysaki bu uygulama, türkiyenin uzaya astronot gönderme planları yaptığı bir yıla tekabül etmektedir. ve insan zihninin okumalla asla önyargılarından arınmayacağını, hatta önyargılarına mantıklı bir izah bulmak için okumanın bile bir tür zihin köleleşmesi aracı olarak işlev göreceğini gösterir bir ibretnamedir. bahsi gecen öğrenci, tez savunmasının ilerleyen dakikalarında, yine bir referans küçümsemesi ile karşılaşınca; ben emir eriniz değilim, eleştireceksiniz tezim önünüzde diyerek f. arabacının; daha fazla konuşma şimdi ağlayacağım diye duygulu bir konuşma yapmasına sebep olmuştur. olsundur, o yine de bir hocadır. makamı saygı duyulasıdır, makamıyla ilişiğinin kesildiği gün zatı ağza alınmıyasıcadır...
    (15.09.2006 19:34)

şinasi gündüz

    istanbul üniversitesi ilahiyat fakültesi dekan yardımcısı malatyalı dolayısıyla rektörün hemşerisi olan prof. dr... küçük dağları ben yarattım çünkü ben bir demiurgus'um dediği rivayet edilen sabii araştırmacısı. kendisini dekan vekiliyken bir görmelisiniz. insanların işleri nasıl zorlaştırılırın doktorasını yaptırtır adama:) ilmi saygınlığı bulunan ve fakat kişisel olarak ultra-itici bir yapıya sahip olan, aslında allah'ın aciz bir kulu. bu özelliğini ne zaman hatırlar? belki de güneş dürüldüğü, yıldızlar döküldüğü, gök parçalandığı zaman...
    (15.09.2006 19:19)

liberte egalite fraternite

    osmanlının 5 10 20 ve 40 kuruşlarının çevresinde; hürriyet, adalet, müsavat şeklinde yer bulmuştur.
    (14.09.2006 20:43)

bekarlık

    insan tekinin doğumuyla kazandığı ve bir karşı cinsle hayatboyu beraber yaşama niyetini akdetme zamanına kadar geçirdiği ve halk arasında saltanatla özdeşleştirilen hal. belli bir yaşın üzerindeki bekarlar nasıl evleniriz'in derdindedir. oysaki evli her insan içinde çoğu zaman acaba erken mi evlendim fikrini yaşatır.
    (14.09.2006 20:25)

nişanı atmak

    ülkemizde birbirinden hoşlanan insanlar, doğu milletlerinin çoğunluğunun adetlerine göre; önce sözlenirler sonra da nişanlanırlar. nişan hadisesi evliliğe giden yolda ikinci ve niyetin ciddi ciddi belli edildiği bir duraktır yani. ayrıca nişanın nişanı olmak üzere hem erkek hem de kız yüzük takarlar. yüzük nişanlılık döneminde sol yüzük parmağına takılır. evlenince sağ yüzük parmağına terfi eder. nişanlanan bayanlar, nişanlandıkları erkeklerin kendileri için taktığı yüzüğü bazen yanlış algılayıp bir çeşit gem taktırdıklarını zannedebilirler. psikolojisinin derinliklerinde, seçmek vazgeçmektir felsefesinin yıkıcı etkilerini zor zapteden erkek, ailesinden yakın bir zamanda ayrılacak olmasının duygusallığı ile zaten çok düşüncelidir. bir de müstakbel hanımın canı boğaza getiren nazları ile boğuşmak durumda kalan erkek, bazen vitesten atar. vitesten atmanın evlilik literatüründeki karşılığı nişan atmadır.
    (13.09.2006 23:16)

deizm

    nickim gereği sanırım bu konuya benim katkımın olması adeta bir zaruret. deizm, aslında kurumsal dinlerin tanrısına duyulan sarsıntı sonucu ortaya çıkan bir inançtır. deist, kainat düzeninin sistematize edilmiş halinden yani bilimlerden yola çıkarak, bu sistemi anlamlandırmak için tesadüf teorisinin imkansızlığını düşünür. ama aynı kişi; inanacağı tanrı'yı kendine tanıttığını düşündüğü dinlerin, tarih boyunca kavga- gürültü, ölüm-yıkım vs. sebebi olması; ayrıca bu dinlerin tanrısının insanların bir kısmını mucizelere muhatap ederek kurtuluşa erdirirken kendisinin de içinde bulunduğu çoğunluğun yaşanıldığı söylenen bu mucize hikayelerine inanılmasını istediği, ebedi cehennem inancının ve dünyadaki kötülük probleminin merhametli bir tanrıyla bağşdaşmadığını düşündüğü an o artık bir deisttir. deizm bazılarının sandığı gibi ateizme giden yolda bir durak değildir. ona aslında dinlere karşı, onların kötücül söylemlerden arındırılması gerektiği yönünde eyleme geçen bir pasif aktivist denilebilir. aydınlanmayla ortaya çıkan bir felsefi akım olmasına karşın, insanların çoğunluğunun dine karşı ilgisiz ya da onun öğretilerini uygulamaya sokmada başarısız modern insan, aslında biraz düşünse belki de bu inancın paylaşımcılarından biri olacaktır.
    (13.09.2006 12:56)

ortisim

    konya yöresinde insanlar birbirlerine 'ortağım' diye hitap ederek samimiyet gösterisinde bulunurlar. bu ortağım lafzı zamanla ortis olarak kısaltılmıştır. Özellikle 'napan ortisim?' sorusu her yeni nesil konyalı'nın günde en az bir iki defa kullandığı bir kalıptır. bu arada napan sözü de ne yapıyorsun? sorusunun, konya ağzıyla söylenişi olan ne yaparsın? ya da ne yapan? biçimlerinin kaynaşmış halidir.
    (13.09.2006 12:45)

necmettin erbakan

    necmeddin erbakan; kendisine hayatımın hiçbir dönemimde sempati duymadığım halde, okuduğum liseyi arka bahçesi ilan eden zat. hiçbir okul müdürünün bir öğrenci karşısında saygı duruşunda bulunulmasının beklenmediği dünyada, rektörlerin sadece bir ibadetlerini yapan-başörtüsü kullanan- öğrencilere selam duracağı kehanetinde bulunan kişi. lakin hakkını yemeyeyim, başbakanlık bursları 10 milyon tl iken, onun yaptığı zamla 25 milyon tl olmuştu. zekasından kimsenin şüphe etmediği ama bazılarının iyi niyetini sorguladığı eski başbakan...
    (12.09.2006 20:03)

madımak oteli

    aziz nesin'in şenliklere katılmasının sivas şehri halkını tahrik edeceğini bile bile, o zamana kadar bir ilçede yapılan şenlikler nesin'in katılımı vesilesiyle şehir merkezine taşınılmıştır. sivas şehrinin zaten parçalı mezhepsel yapısı bir laboratuar deneyi ortamı haline getirilerek adeta, toplumsal parçalanmanın boyutları ölçülmöeye çalışılmıştır. tabi bunun için bolca provakasyon ve dezenformasyon gibi taktikleri kullanılmaktan kaçınılmamıştır. sebeb herneyse 37 insanın sırf düşüncesini açıkladığı için kaldıkları otelin kundaklanması sonucu öldürülmeleri bir tür vahşettir. olayın gectiği madımak oteli'nin şu anda bir et lokantası olarak işlev görmesi ise vahşetin her iki tarafındaki ideolojik kesimler için ayrı bir utançtır.
    (03.09.2006 10:49)

vahdet i vücud

    varlığın tekliği olarak tercüme edilebilir kavram. hallac-ı mansur enel hak diyerek (ben gerçeğim, ben tanrıyım) bu kavrama ait ifadelerle konuşuyordu. varlığın tek olacağını asıl varlık'tan (tanrı) başka bir varlığın bulunamayacağını, alemin bir hayal de olmadığını sadece tanrı'nın bir tür açılımları/yansımaları - tecelliyat olduğunu öne sürer bu görüş sahipleri. günümüz felsefesinde panteizm akımı ile hemen hemen aynı şeyleri söylerler. rönesans sonrası dönemde bruno (1600) ve spinoza(1677) 'nın sistemleştirdiği kamutanrıcılık(panteizm) ile beraber kökenleri eski hint dinlerinin nirvana kavramı ile antikçağ grek stoacıları, yahudi kabalacıları'nın tanrı tasarımına kadar gitmektedir.

    muhyiddin ibni arabi(1239) sistemleştirdiği vahdet-i vücud felsefesi islam dininin şii ve sünni uleması tarafından ilhad/heretizm/sapkınlık olarak nitelendirlmiştir. fakat vahdet-i mevcud veya vahdet-i şuhud kavramları aslında vahdeti vucud felsefesini ehlileştirmek için ortaya atılmıştır. islam mutasavvıfları ise bu kavramları birbirilerinin basamağı sayıp en üst noktaya da vahdeti vücudu koymaktan çekinmemişlerdir.
    (03.09.2006 10:42)

zaman gazetesi

    on yıl boyunca abone olduğum gazete. haberleri internetten takip etmeye başlayınca aboneliği kestirmek istediğimde okumak için değil bir şeyleri desteklemek için onbirinci yıl da abone olmam gerektiği belirtilen gazete. çok satılan - bayii sistemi ile değil abone sistemi ile- ama çok okunmayan gazete. avrupai bir cilası olan lakin yazarlar kadrosu ortadan ikiye ayrılmış karpuz gibi adte liberaller ve cemaatçiler olarak ikiye ayrılmış gazete. bu son yönü itibariyle, bazı komplo teorisyenleri liberalliği islami kesim arasında yaygınlaştırmak gibi bir görevinin olduğunu öne sürerler. ha bi de unutmadan, bir zamanlar okur sayısı artsın diye sanayiideki dükkanları dolaşmıştım. duyduğuma göre okurlarının büyük bölümünü oluşturan cemaatin bayan mensupları da mahallelerdeki evleri dolaşıp halkı zaman gazetesine abone olmaya ikna ediyorlarmış. yerli yabancı birçok akademisyenin yorumlarını barındıran gazete, tamer korkmaz ve hilmi yavuz gibi iki kalem ustası da yazmakta...
    (01.09.2006 17:35)

sayfa: 1-2

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.