nasreddin hoca

  1. bir çok fıkranın kahramanı olan, akşehirde yaşamış, eşeğe ters binme kavramını yaratmış kişilik.

    ayrıca mezarının üç tarafı açık olmasına rağmen kapısında kocaman bir kilit vardır. bu da nasrettin hocanın mizahi yönünü yansıtır.
    (deified 28.05.2006 11:42)
  2. çağının ünlü düşünürü günümüzün anlaşılmamış fıkracısı*. aslında onun amacı güncel stand upcılar gibi sadece güldürmek değil kişiyi derin düşüncülere sürüklemektir. fakat gülme eyleminin asıl altında yatan dürtü olan aşağılama nasreddin hoca'nın derinliğini de aşağılamış, gülüp geçmiştir.
    (maikule 28.05.2006 14:33)
  3. akşehirde yaşadığı tam olarak bilinmemekle birlikte rivayet olunan, yaşadığı tahmin edilen zaman diliminin sonrasında da, yine bu zaman diliminin öncesine ve sonrasına dair fıkraları anlatılan; düzene başkaldırma ihtiyacı duyup da can korkusuyla cesaret edemeyen halkın isyanı haline gelmiş halk kahramanıdır. özellikle zamanın hükümdarı, ki aslında hocanın yaşadığı tahmin edilen zamandan sonrasının hükümdarıdır, timur'la olan maceraları ünlüdür.
    (nanothing 28.05.2006 15:07)
  4. 13. yüzyılda yaşamış müthiş türklerdendir. tam bir halk adamı, düşünür, mutasavvıf, sözlerini mizah yoluyla yediden yetmişe kabul ettiren hocamızdır. eskişehir'in sivrihisar ilçesinin hortu köyünde doğduğu, konya medreselerinde seyyid mahmud hayrânî'den ders aldığı bilinir. çeşitli yerlerde kadılıklar yapmış, akşehir'de vefat edince oraya gömülmüştür.
    nasreddin hoca fıkralarında türk'ün hayat görüşünü, inanışını, dünyaya bakışını dile getirir. komşuları, arkadaşları, karısı, çocuğu, evine giren hırsızlar, dilenciler, hattâ eşeği karakaçan fıkralarında yer alır.
    hoca asla edep dışı konuşmaz,aydın bir mümindir. halkın her kesiminin "o bizdendi" dediği bir insandır.
    tutucularla inceden dalga geçer, dalkavuklara, cahillere tahammül edemez. ikiyüzlüler, kul hakkı yiyenler onun diline doladığı, sözleriyle cezalandırdığı kişilerdir.
    mezarı açık havada olduğu, türbesinin duvarları bulunmadığı halde, üstünde koca bir kilit asılı olan bir
    kapısı vardır. bu durum her ne kadar halka komik gibi görünse de, mânâsı derindir.
    bana göre, " beni anlamak için bir kapıya kul olmalı, kilidimi açmalı ve sırlara vâkıf olmalısınız" demek istemektedir.
    sevgili hocam, nur içinde yat, himmetin vâr olsun.

    (hashacip 05.01.2007 16:31 ~ 23.10.2011 02:49)
  5. güldürürken düşündüren, düşündürürken öğreten türktür. bizi bize anlatan değerli insan.
    (kral cunyir 05.01.2007 16:45)
  6. nev i şahsına münhasır denir ya ancak öyle anlatılabilir kendileri...
    (tulkas 18.01.2007 14:47)
  7. bilgi almak isteyenler lütfen bakınız:

    http://www.hocanasreddin.net
    (benlicenan 04.02.2007 21:31)
  8. komik dede, pamuk dede, nüktedan dede... canım dede.
    Çocukluğumuzun bilge kişisi.
    (kimsekim 25.06.2007 11:06)
  9. (bkz: nasreddin hoca fikralari )
    (antikarizmatik 27.08.2007 14:45)
  10. herkesin seve seve türk olduğunu kabul ettiği ama rusya'dan Çin'e, İran'dan kenya'ya her yerde benzer isimlerle karşımıza çıkan fıkra kahramanıdır. bu ismi taşıyan birileri yaşamış olsa bile, bugün kendisine mal edilen fıkraların ve kişilik özelliklerinin birden fazla insanı ve zamanı kapsadığı kesindir.

    hem yaşadıysa bile, öyle sanıldığı gibi, insanlara ahlak, iyi yaşam, namus dersi veren biri de değildir. ele geçen en eski yazmalarda fazlasıyla müstehcen fıkraları vardır. bu fıkraları hoca'ya ait olarak görmeyenler, onu kendi beklenti ve anlayışlarına uygun bir 'ermiş' yapmaya çalışmakta ve kendisine haksızlık etmektedirler. Hoca, kendi yaşadığı dönemin kahramanıdır ve o dönem bugüne göre, daha sosyal ve ileri görüşlüdür.

    Hoca'nın adının geçtiği ilk yazılı kaynak Sarı Saltuk'un yaşamını anlatan Saltukname'dir ve yazarı bilinmez. Döneminin önde gelenlerinden biri olan Sarı Saltuk, MAhmut HAyrani'nin bir dervişidir. Kendisinin, Hoca'nın evine gelip, ona akıl danışmak istediğinin ve Hoca'nın karısının verdiği öğütlerden hayat boyu yararlandığının anlatıldığı bir anektodla birlikte, Hoca'nın adı ilk defa anılır.
    bu konuda en iyi ve kapsamlı hazırlanmış kitap pertev naili boratav tarafından kaleme alınmıştır.
    (demeter 28.11.2007 00:30 ~ 28.11.2007 00:43)
  11. verdiği bir mesaj vardır ki, ömrümce anlamadım...

    türbesinin kapısında kocaman bir kilit vardır, lakin türbenin etrafı açıktır...

    benim yegâne anladığım; "benim söylediklerime gülebilirsiniz, ama beni asla anlayamayacaksınız.." ifadesidir..
    (devrani 28.11.2007 14:31 ~ 23.12.2007 14:16)
  12. Bu sene doğumunun 800. yılı kutlanılan rahmetli "NASREDDİN HOCA":

    Türk düşünce tarihinin büyük dehası gerçek bir halk filozofu,yalnız yasadigi 13. yüzyılın değil bütün zamanların en büyük nüktecisi, Türk zekasını, mizah dehasının en önemli temsilcisi Nasreddin Hoca, hicri 605, miladi 1208 yılında Sivrihisar´in Hortu köyünde doğmuştur.Bir çok doğu ve bati kaynaklarına göre babası Hortu köyünün imamı olan Abdullah efendi, annesi Silika Hatun`dur.Hocamızın doğduğu Hortu köyü bu gün "Nasreddin Hoca" olarak isim değiştirmiştir.Yapılan incelemelerde Nasreddin Hoca`nın bu köyde 23 yasına kadar yasadığı, babasının medresesinde okuduğu, sonra Sivrihisar medresesini bitirdiğini görmekteyiz.
    Zamanına göre, Hoca ve ailesi kışın Sivrihisar`da oturmakta yazında bir yayla özelliği taşıyan gerçekten tabiatın bütün güzelliklerini koynunda saklayan Hortu Köyünde oturdukları görülmektedir. Hoca babasının ölümü üzerine bir müddet köyde imamlık yapmış, Sivrihisar`da da vaizlik görevini üzerine almıştır.23 yasına kadar sürsürdügü köy imamlığı ve vaizlik görevini Mehmet efendi adli halefine devretmiştir.1237 yılında Sultan 1. Alaaddin Keykubatin son saltanat devirlerinde Sivrihisar`daki yüksek öğrenimini tamamlayarak, Akşehir`e yerleşmiştir. O devirde Ömerli bir kültür merkezi olan Akşehir`de zamanın ünlü alimleri Seyyid Mahmut Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim Sultandan dersler almış ve Seyyid Mahmut Hayrani`ye intisap etmiştir.Akşehir`de uzun süre Müderrislik (Profesör) kadılık yapan o devirde Hoca Nasreddin adi ile anılan, zamanla halkın dilinde Hoca Nasreddin, Nasreddin Hoca seklinde söylenen hocamız 1284 yılında Akşehir`de vefat etmiştir.Türbesi şehir mezarlığında bulunmaktadır. Yanları acık olan ve kapısında kocaman bir kilit bulunan hocanın kabri bu günde pek çok insan tarafından ziyaret edilmekte ve dünyada "Kahkahalar Atılan" tek kabir olma özelliğini korumaktadır.
    Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim'in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlânâ Celâleddin ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşayan Timur'la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile vardır. Nasreddin Hoca'nın değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay öğelerinin inceliğiyle ölçülür. Onun olduğu ileri sürülen gülmecelerin incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açıklanışından anlaşıldığına göre o, belli bir dönemin değil Anadolu halkının yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir. Onunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağı sevgi, yergi, övgü, alaya alma. O, bunları söylerken bilgin, bilgisiz, açıkgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, şaşkın, kurnaz, korkak, atılgan gibi çelişik niteliklere bürünür. Özellikle karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunma, gülmecelerinin egemen öğesidir. Bu öğeler Anadolu insanının, belli olaylar karşısındaki tutumun yansıtan, düşünce ürünlerini oluşturur. Nasreddin Hoca, halkın duygularını yansıtan, bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır. Söyletilen kişi, söyletenin ağzını kullanır, böylece halk Nasreddin Hoca'nın diliyle kendi sesini duyurur. Nasreddin Hoca, bütün gülmecelerinde, soyut bir varlık olarak değil, yaşanmış, yaşanan bir olayla, bir olguyla bağlantılı bir biçimde ortaya çıkar. Olay karşısında duyulan tepkiyi ya da onayı gülmece türlerinden biriyle dile getirir. Tanık olduğu olaylar, genellikle, halk arasında geçer.
    Hoca soyluların, yüksek saray çevresinde bulunanların aralarına ya çok seyrek girer ya da hiç girmez. Sözgelişi onun tanıştığı söylenen Selçuklu sultanlarıyla ilgili gülmecesi yoktur. Timur'la ilgili "hamam, Timur ve peştemal" gülmecesi de, Timur'dan çok önce yaşadığı için, sonradan üretilmiştir. Halk beğenisi Hoca'yı Timur gibi çevresine korku salan bir imparatorun karşısına hamamda çıkarak, "kızım sana söylüyorum, gelinim sen işit" türünden bir yergi yaratmıştır. Burada yerilen, dolaylı olarak, kendi toplumun, halkın üstünde gören saray insanlarıdır.
    Nasreddin Hoca gülmecelerinde dile gelen, onun kişiliğinde, halkın duygularını yansıtan başka bir özellik de eşeğin yeridir. Hoca eşeğinden ayrı düşünülemez, onun taşıtı, bineği olan eşek gerçekte bir yergi ve alay öğesidir. Anadolu insanının yarattığı gülmece ürünlerinde atın yeri yoktur denilebilir. Eşek, acıya, sıkıntıya, dayağa, açlığa katlanışın en yaygın simgesidir. Soyluların, sarayların çevresinde üretilmiş gülmecelerde eşek bulunmaz, oysa at geniş bir yer tutar. Bu konuda, başka bir çelişki sergilenir, gülmecede güldürücü öğe ile yerici öğe yanyana getirilir. Bunun örneği de kendisinden eşeği isteyen köylüye, "eşek evde yok" deyince ahırda onun anırmasını duyan köylünün "işte eşek ahırda" diye diretmesi karşısında, Hocanın "eşeğin sözüne mi inanacaksın benimkine mi" demesidir. Onun gülmecelerinde, kaba sofuların "ahret" le ilgili inançları da önemli bir yer tutar. "Fincancı Katırları", "Ben Sağlığımda Hep Burdan Geçerdim" başlıklı gülmeceler katı bir inanç karşısındaki duyguyu açığa vurur. Toplumda neye önem verildiğini anlatan "Ye Kürküm Ye" gülmecesi, Hoca'nın dilinde, halkın tepkisini gösterir.
    Nasreddin Hoca'nın etkisi bütün toplum kesimlerine yayılmış, "İncili Çavuş", "Bekri Mustafa", "Bektaşi" gibi çok değişik yörelerin duygularını yansıtan gülmece türlerinin doğmasına olanak sağlamıştır

    www.konya.pol.tr/konya/Nhoca/hoca.htm
    (raptiye rap 19.09.2008 09:02 ~ 26.10.2008 15:50)
  13. Adına festival düzenlenen, Konya'nın Akşehir ilçesinde yaşadığı kesin olmamakla birlikte türbesinin Akşehir'de olması sebebiyle ilçeye nam kazandıran, güldürürken düşündüren bilge kişi.
    (sheker 19.09.2008 09:24)
  14. Nasıl da şekerdir kendisi, adamımdır aynı zamanda.


    (hashacip 23.10.2011 02:50)
  15. Eskişehir'de bulunan, kütüphaneye kaldırılan taş sandukanın, ona ait olduğu tespit/ iddia edilendir.


    http://www.radikal.com.tr/radikal.aspx?atype=radikaldetayv3&articleid=1130475&categoryid=77
    (diyojenist 21.04.2013 11:49)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.