bektaşi nin namaz kılmama gerekçesi

    bu durumda sadece rektörler ya da profesörler değil, en kötüsü, hükumetin oyununa ve gelayanına gelen herkes gibi öğrencilerin, kendi aralarında ciddi şekilde kutuplaşacak olmalarıdır.

    Ayrıca Bektaşi kısmı bambaşka bir şey.
    Eğer çok baskı altında kalmasaydı, Bektaşi eminim, kendi ibadet şeklinde namazın yer almadığını söylerdi.
    (06.02.2008 14:14)

bas bas paraları leyla ya

    toplum erkeklerinin eğlence anlayışının bir göstergesidir. anlık bir galeyanla, paraları leyla'ya basarlar, beş parasız kalınca da kötü olan leyladır hep.
    (06.02.2008 14:11)

samed behrengi

    dönemin İranı için cesurca kitaplar yazan ve elini taşın altına koymaktan çekinmeyen, idealist bir öğretmendi(r) behrengi. Çocukların insanı fikirlerle yetiştirilmesinin önemini ısrarla savunmus, bu fikri çocuklara iletecek kitaplar yazmıştır.
    kitapları:
    bir Şeftali bin Şeftali
    küçük kara balık
    ulduz ve kargalar
    bir günlük düş ve gerçek
    püsküllü deve
    (06.02.2008 14:09)

ışık biraz daha ışık

    bu söz, goethe'nin ölüm döşeğinde bile, insani aydınlanmaya verdiği önemin kanıtı olarak yorumlanır.
    (06.02.2008 14:01)

said yakup ibrahimi

    İnternette kadın hakları ve insan hakları konusunda araştırma yapıp, kendi ülkeleri afganistan'daki uygulamalarının insanlık dışı olduğuna dair bilgileri, bilgisayarına kaydettiği için biri idam cezasına çarptırılan, diğeri de aranan iki kardeş.
    (06.02.2008 13:57)

türbanlı öğrenciye hak ettiği notu veremeyebiliriz

    bundan 10 yıl önce böyle bir durum sorun değilken, mevcut hükumetin dini kullanmasıyla, toplumun farklı kamplara bilinçli olarak bölünmesinin sonucunun nerelere vardığını gösteren söz.
    bu söze ya da bu kadar yaygaraya gerek bile olmayabilirdi aslında. ben 2003 yılında mezun oldum ve sınıfımda türbanlı öğrenciler de vardı. yani kişisel insiyatif, sorunun, sorun yapılmadan çözümünü mümkün kılıyordu.
    (06.02.2008 13:53)

over the rainbow

    bestecinin, parcayi bestelerken ciddi bas agrislari yasamasina ve beste konusunda ciddi bir caba sarf etmesine ragmen, parcanin bunca yil sonra bile "en sevilen sarkilar listesi"nde yer alacagini kesinlikle düsünmedigi sarkidir.
    (02.01.2008 23:02)

roxanne

    sting'in ses ve yorumunun ne kadar renkli oldugunu gösteren tapilasi sarki
    (02.01.2008 22:54)

bulut taciri

    manu chao sarkilarini cok güzel yorumlayan ankarali nacizane bir gruptur.
    grup öyelerinin bir cogu icin müzik yan ugras olmasina ragemn, profesyonel standartlarda müzisyenlerdir.
    (27.12.2007 23:00)

feuer und wasser

    türkcesi ates ve su olan almanca kelimeler.
    (26.12.2007 23:30)

oğuz atay

    engin bir kayip ruh!
    (19.12.2007 01:11)

dış mihraklar

    simdi, söyle ki, bizim memleket her an yeni bir gelismeye gebe, her anini bir gerilim filmi gerginliginde yasamaya asinadir fakat nedir ya da kimdir bu takip edilemez hizda ilerleyen memleket gündeminin yaraticisi. bizim ak süt emmis, kimseye ne kötü söz söyler, ne can yakar vatan evlatlari olacak degillerdir. Ülkede yasanan bütün olumsuzluklarin, fikir catismalarinin, kararsiz politik ve ekonomik durumlarin, kesimler arasinda gerilen iplerin, sokak ortasinda vurulan gazetecilerin, ellerinde coplarla iskence odalarinda vatan kurtaranlarin, her yirmi yilda bir darbe yapanlarin akil hocalari, nedeni, sorumlulari... bütün bunlar sadece dis mihraklardir. bizim ülkemizde her sey sütliman sevgi, saygi ve hosgörü temelinde ilerlerken iste bati canavarlari avrupa ve amerika ile dogu canavari rusya binbir oyunlarla memleketimize mühadahale eder ve mihraklarini icimize salarlar.
    iste disaridan gelen bu canavarlar dis mihrak olarak adlandirilirlar.
    ic mihrak diye bir tanimin olmamasina da sasmamak lazim.
    bizim icimizde zerre kadar kötülük yoktur cünkü!
    (19.12.2007 01:06)

arsin mal alan

    arsin mal alan, azeri besteci Üzeyir hacibeyof'un dahiyane operetidir.
    1900'lerin basinda, azerbaycan'daki toplumsal yapiya yönelik bir elestiri niteliginde olan eser, cok eglencelidir ve mutlu sonla biter.
    konusu söyledir:
    zengin bir "tacir" olan asger (esger), anne ve babasini kaybetmis, halasiyla yasamaktadir. artik evlenmek ister ama evlenecegi kadini da kendisi görüp secmek ister. bu istegin dönemin azerbaycaninda gerceklesmesi cok da olasi degildir. asger'in usagi da, onun arsin malci yani arsinla kumas satan kisi (yani bizdeki bohcaci) kiliginda evlere girerek, kumas almak isteyen kizlar arasindan secim yapabilecegi fikrini verir. bu fikri büyük bir sevincle kabul eden asger, kilik degistirir ve ev ev gezmeye baslar.
    geldigi evlerden biri de, dul bir adam olan soltan bey,iki kizi, asya ve gölcehre ve hizmetcileri telli'nin yasadigi evdir. evin kücük kizi gölcehre 16 yasindadir ve o da evlenmek ister ama evlenecegi adami ille de kendisi sececektir. telli ve asya'nin ona verdigi akillar ise yaramaz...

    arsin malci bu eve geldiginde gölcehre'ye asik olur ve aski karsiliksiz degildir. tabi arsin malci kiligindaki asger'in bu sekilde zengin evin kizi gölcehre'yle evlenmesi olanaksizdir.

    eglenceli olaylar ve güzel müziklerle örülü eserin sonunda dört dügün birden olur.
    asger ve gölcehre,
    asgerin bir arkadasi ve asya
    soltan bey ve asger'in halasi
    asger'in hizmetcisi ve telli evlenirler...

    söz konusu eser, ankara devlet opera ve balesi tarafindan 3 sezondan daha uzun süre sergilenmis ve cok begeni toplamistir.

    (17.12.2007 11:32)

fazıl say

    cok iyi piyanist ama cok ktü bir besteci olan zat-i muhterem. muhtemelen popülaritesi düstükce sansasyonel sözler söyleme ihtiyaci duyuyor. bundan yillar önce, konserinde cep telefonu calan bir adami cok agir sekilde paylamis, konseri yarida birakmis ve ardindan da, cep telefonunun bir konserde calarak, sanatciyi ve dinleyicileri rahatsiz etmesnin, bir ucakta calip da yüzlerce kisiyi öldürmesinden daha önemli oldugunu buyurmuslardir.
    viyana'da mozart yili kapsaminda verdigi konserin sonuna dogru, kalkip kulise gitmis, müzigi diger müzisyenlere birakmis ve bir konser sonunda selama gelmeyerek de, kendisini izlemeye/dinlemeye gelen herkesi dumura ugratmistir.
    (16.12.2007 16:39)

gail

    araf'in en arafta kalmis kisisi. ne bulundugu topluma (amerika'ya) ait ne de hayata. annesinin onu zorlamalari nedeniyle hayatta olmaktan nefret etmis bir karakter.
    renkli ve yaratici bir kisilik olmasi ve bu özelliklerinin baskilanmak istemesi onu akil hastaligi sinirlarina dayandirir. onun en "tuhaf" yanlarini büyük bir sevgi ve anlayisla karsilayan kisi ise, geldigi toplumun (türkiye'nin) bütün baski ve anlayissizliklarindan yilmis olan Ömer'dir. onlari birlestiren seyler gene onlari ayiran temel unsurlardir aslinda. ait olamamak en belirginidir bunun.
    gail, bogaz köprüsü'nün insanin hayatini sonlardirmak icin cok uygun bir yer oldugunu düsünüp, taksiden kosarak cikip kendini bosluga biraktiginda da, hic ait olmadigi bir yerde, kimliksiz olarak yok olmanin özgürlügüne atlamistir aslinda.
    (16.12.2007 16:32)

sayfa: 1-2-3...-5

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.