mona roza

  1. şiirin tam metninde, kıtalardaki baş harfleri okuduğunuzda muazzez akkaya yazdığı görülür...

    sezai karakoç'un çok güzel şiirlerinden sadece biridir...
    (options 02.11.2006 10:43)
  2. dİrİlİŞ akiminin Üstadi'ni gÜl Şaİrİ dİye zİkrettİren Şİİr serİsİ:


    mona roza ii-Ölüm ve Çerçeveler


    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    garip bir yolculuk, tren ve gülce.
    bir hançer bölüyor, ah, rüyaları:
    bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...

    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    gece kar yağacak sabaha kadar.
    toprakta et, kemik çıtırtıları...
    yarı ölüleri bir korku tutar
    değince bir taşa kafatasları.
    -Ölüler ki yalnız tırnakları var,
    ve yalnız burkulmuş diz kapakları...-

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    açıyor elini göğe bir kadın.
    uzuyor, uzuyor altın saçları
    uğrunda ölünen güzel kızların...

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    esmer delikanlı, hatıra ve kan.
    yeşil gözlü kızın hıçkırıkları
    sızıyor bir kapı aralığından;
    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı.

    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    Çocuklara açar mağaraları
    gün görmemiş kuşlar ve örümcekler.
    İlân-ı aşk eden dil balıkları
    aşina suları çabuk terkeder..

    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    bakıyor ateşe, küle böcekler.
    köpekler parçalar kanaryaları,
    mektupları bir boz ağaç kurdu yer.
    baykuşlar ötüyor harabelerde;
    yanıyor lâmbalar, hafif ve sarı.
    bir kaza kurşunu bulur her yerde
    süvarisiz şaha kalkan atları...
    bir ruhun ışığı vardır göklerde,
    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    Ötüyor baykuşlar harabelerde.

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    titriyor yıldırım düşmüş gibi yer.
    bekledi arzuyla karanlıkları
    anneler, babalar, erkek kardeşler.
    ta içinde duyar ani bir ağrı,
    bir hüzün şarkısı tutturur gider
    anneler, babalar, erkek kardeşler.

    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı;
    her yatak dopdolu, bir yatak bomboş.
    bir neşe şarkısı tutturur gider

    birinci, ikinci, üçüncü sarhoş;
    kurşunlar sıkılır göklere doğru,
    serçe yavruları yuvada titrer.
    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı...

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı;
    İnce yelkenleri alıyor yeller.
    titretir kalpleri ve bayrakları
    gemiden toprağa uzanan eller.
    lâmbalar yanıyor, hafif ve sarı,
    bir yosun köküne hasret kalacak
    gizli hazineler, su yılanları...

    İnce yelkenleri alıyor yeller;
    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı.
    beyaz pelerinli hür tayfaları
    kendine bağlıyor siyah kediler;
    titriyor gönüller ve kara bayrak,
    bir yosun köküne hasret kalacak
    gemiden toprağa uzanan eller
    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı.

    bir lâmba yanıyor, hafif ve sarı,
    garip bir yolculuk, tren ve gülce.
    bölüyor bir hançer, ah, rüyaları:
    bir rüya, bir hançer, bir el; ve, ve, ve...
    (nur liza 08.02.2007 09:57)
  3. sezai karakoç 'un anlamlı bir şiiri..

    mona roza, siyah güller, ak güller
    geyvenin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    ah, senin yüzünden kana batacak
    mona roza siyah güller, ak güller

    ulur aya karşı kirli çakallar
    Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
    mona roza, bugün bende bir hal var
    yağmur iğri iğri düşer toprağa
    ulur aya karşı kirli çakallar

    açma pencereni perdeleri çek
    mona roza seni görmemeliyim
    bir bakışın ölmem için yetecek
    anla mona roza, ben bir öteliyim
    açma pencereni perdeleri çek...

    zeytin ağaçları söğüt gölgesi
    bende çıkar güneş aydınlığa
    bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi
    seni hatırlatıyor her zaman bana
    zeytin ağaçları, söğüt gölgesi

    zambaklar en ıssız yerlerde açar
    ve vardır her vahşi çiçekte gurur
    bir mumun ardında bekleyen rüzgar
    işıksız ruhumu sallar da durur
    zambaklar en ıssız yerlerde açar

    ellerin, ellerin ve parmakların
    bir nar çiçeğini eziyor gibi
    ellerinden belli oluyor bir kadın
    denizin dibinde geziyor gibi
    ellerin, ellerin ve parmakların

    zaman çabuk çabuk geçiyor mona
    saat onikidir söndü lambalar
    uyu da turnalar girsin rüyana
    bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar
    zaman ne de çabuk geçiyor mona

    akşamları gelir incir kuşları
    konar bahçenin incirlerine
    kiminin rengi ak, kimisi sarı
    ahh! beni vursalar bir kuş yerine
    akşamları gelir incir kuşları

    ki ben mona roza bulurum seni
    İncir kuşlarının bakışlarında
    hayatla doldurur bu boş yelkeni
    o masum bakışlar su kenarında
    ki ben mona roza bulurum seni

    kırgın kırgın bakma yüzüme roza
    henüz dinlemedin benden türküler
    benim aşkım sığmaz öyle her saza
    en güzel şarkıyı bir kurşun söyler
    kırgın kırgın bakma yüzüme roza

    artık inan bana muhacir kızı
    dinle ve kabul et itirafımı
    bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı
    alev alev sardı her tarafımı
    artık inan bana muhacir kızı

    yağmurlardan sonra büyürmüş başak
    meyvalar sabırla olgunlaşırmış
    bir gün gözlerimin ta içine bak
    anlarsın ölüler niçin yaşarmış
    yağmurlardan sonra büyürmüş başak

    altın bilezikler o kokulu ten
    cevap versin bu kanlı kuş tüyüne
    bir tüy ki can verir bir gülümsesen
    bir tüy ki kapalı gece ve güne
    altın bilezikler o kokulu ten

    mona roza siyah güller, ak güller
    geyve'nin gülleri ve beyaz yatak
    kanadı kırık kuş merhamet ister
    aaahhh! senin yüzünden kana batacak!
    mona roza siyah güller, ak güller

    (everest 01.05.2007 13:12 ~ 25.09.2007 22:17)
  4. üstad sezai karakoç'un efsane şiiri:

    hikayesi acımtraktır. efsaneye göre üstad muazzez akkaya adlı hanımefendiye aşıktır üniversite zamanlarında fakat açılamaz bir tüelü hicabından. eh bir zamanlar gençlikte hicap varmış demekki. fakat neylersinizki testinin içindekidir dışına sızan ve sızıverir üstadın sevdası şiirleşerek. şiir dilden dile dolaşır. fakat akrostis'e bakmak kimsenin aklına gelmez. neyse efendim aradan yıllar geçer ve üstadın arkadaşlarından birisi şifreyi kamu oyuna sızdırır. efsane bu ya muazzez akkaya hanım efendinin bu şiiri duyunca intihar ettiği haberi geliverir. meğerse oda üstadı sevmiş fakat oda hicabından dillendirememiş sevdasını.
    (mantis 28.10.2007 03:33)
  5. muazzez akkaya'yı bulduk.

    işte muazzez akkaya.

    "ping pong masası" şiiri aydınlandı.

    üstad "biz kırk yıldır bunları söylüyoruz ama aydınlar bizi dinlemiyor" diyor. islam birliği üzerine konuşuyor. koca koca adamlar eski bir sevdanın izini sürüyor.

    muazzez akkaya'yı konuşanlar cumartesi gecesi partide yaptığın konuşmada neredeler. ellerin titriyor artık üstadım yaşlılıktan ve ben bunu izlemeye bile dayanamıyorum seni dinlerken.

    koca koca adamlar muazzez akkaya'nın izini sürüyor.

    [burada kızdığımız karakutu.com ve ahmet hakan benzeri yazarlardır]
    (detroitli kizil 28.10.2007 17:49 ~ 28.10.2007 17:51)
  6. selçuk küpçük 'zambaklar ennn ıssız yerlerde açar' diye giriyordu bu şiirden şarkısına. arkada neyin sesi yükseliyordu. güzeldi.
    (mistaneek 04.09.2008 12:53)
  7. karakoç üsdatımızın kelamıyla "modern leyla mecnun denemesi". serbest şiirin zirve yaptığı yıllarda, Orhan Veli akımı her yeri kaplamışken edebiyatımızın "gül, bülbül" gibi mazmunları yerlere serilmişken yazdım diyor üstad. "gül"de ısrar ediyor ve "monna rosa" vücut buluyor. ne yazık ki akrostişi ile ilgilenen bir takım insanların dillerine pelesenk olsa da "sezai karakoç şiiri asla popüler kültüre alet olamaz"ın bilincinde okurlar o'nu başüstünde tutmaya devam edeceklerdir.
    (sokaklara sahip cik 04.09.2008 14:11)
  8. (bkz: mona rıza)
    (goodboyum 04.09.2008 15:50)
  9. Ellerin ellerin ve parmakların
    Bir nar çiçeğini eziyor gibi
    Ellerinden belli oluyor bir kadın
    Denizin dibinde geziyor gibi
    Ellerin ellerin ve parmakların . . .


    '' Her okuduğumda başka diyarlara sürüklendiğim şiirin en can alan kısmı ,
    Can'ımı alan kısmıdır ...
    Hangi kadın okur da bu sözleri kıskanmaz benim kıskandığım gibi ,
    ve hangi kadın mona roza olmak istemez bu şiirin ithaf edildiği ...''

    . . . Ve ben hiç bir güzelliğe imrenmedim Onun güzelliği gibi;
    Hiç bir kadını kıskanmadım Mona Rosa 'yı kıskandığım gibi !
    (kinslayer 04.09.2008 16:00)
  10. her dinlediğimde ışıksız ruhumu sallayıp duran şiir.

    edit budut: sallamiyomus.
    (zerogravity 16.01.2010 16:45 ~ 16.02.2010 17:34)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.