küçükken mutluluk veren şeyler

murathan mungan

    Yeni Türkü'nün o meşhur şarkısı "Fırtına" nın yazarıdır.

    FIRTINA
    Bak işte yaklaşıyor fırtına
    Bak yine yükseliyor dalgalar
    Yollardan sonra
    Yıllardan sonra
    Şarkılar söylüyor çocuklar
    Yollardan sonra
    Yıllardan sonra
    Yeniden yanyana onlar

    Ne geçmiş tükendi
    Ne yarınlar
    Hayat yeniler bizleri
    Geçse de yolumuz bozkırlardan
    Denizlere çıkar sokaklar

    MURATHAN MUNGAN

    (13.03.2013 15:01)

behçet necatigil

    Benimse en sevdiğim şiirlerinden biridir "Sevgilerde" ... Arzum Onan ve Mehmet Aslantuğ'un düğün davetiyelerinde de varmış bu şiir... Mehmet Aslantuğ'un sesinden dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim.

    SEVGİLERDE

    Sevgileri yarınlara bıraktınız.
    Çekingen, tutuk, saygılı...
    Bütün yakınlarınız
    Sizi yanlış tanıdı.

    Bitmeyen işler yüzünden
    (Siz böyle olsun istemezdiniz)
    Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
    Kalbinizi dolduran duygular
    Kalbinizde kaldı
    Siz, geniş zamanlar umuyordunuz
    Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
    Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
    Geçeceği aklınıza gelmezdi.

    Gizli bahçenizde
    Açan çiçekler vardı.
    Gecelerde ve yalnız...
    Vermeye az buldunuz
    Yahut vakit olmadı.

    Behçet Necatigil
    (03.11.2010 20:56)

nasuh mahruki

dar sokağın aşığı

    Hüseyin Yurttaş üstadın enfes şiiri :

    Dar Sokağın Aşığı

    İnce minareye eğilen ay
    Düşme sakın dar sokağa
    Orda ben varım.
    Elim, eline uzanmiş onun
    Aşkı fısıldayan gecede
    Duyuldu duyulacak
    Yüreğimin vuruşu,
    O bir şiir gibi
    İç geçiriyor pencerede

    Yağmuru unutsak da içimiz ıslak
    Her sözcükte ayrı bir özleyiş
    Bilmem ki bu nasıl konuşmak...
    Yaseminlerden geceye savrulan
    O uysal düş yalnızlığı
    Gözlerimizi kapasak

    İnce minareye eğilen ay
    Düşme sakın dar sokağa
    Karanlık korusun beni
    Kötü gözlerden
    Rüzgarımı sen kolla
    Çelimsiz gölgem çekilsin
    Düşlerin sığınağına

    Haykırasım geliyor bu aşkı
    Gizlemek zorundayım ama.

    HÜSEYİN YURTTAŞ


    (22.07.2010 00:03)

hüseyin yurttaş

    --- alıntı ---
    Yaşam ÖyküsüHüseyin Yurttaş, 1946 yılında Foça’nın Kozbeyli Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Menemen’de okudu. Parasız yatılı okuduğu Edirne Erkek İlköğretmen Okulu’ndan 1964 yılında mezun oldu. Van, Amasya, İzmir illerine bağlı köylerde on yıl çalıştıktan sonra İzmir’e atandı. 1983 yılında öğretmenlikten istifa etti. Yayıncılık ve dağıtımcılık işiyle uğraştı. 1990 yılı sonunda bu işi de bıraktı. Yalnızca yazarak yaşamaya çalıştığı bir dönemin ardından (sonradan Atatürk Kitaplığı adını alacak olan) Bornova Belediye Kitaplığı ve Okumaevi’ni kurdu. Bu görevinden 1994 yılında ayrılarak emekli oldu.

    Çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri ve yazıları yayımlanan Hüseyin Yurttaş, arkadaşlarıyla birlikte İzmir’in en uzun ömürlü edebiyat dergisi Dönemeç’i çıkardı. Anı, anekdot ve düşüncelerini içeren deneme tadındaki yazılarına yer verdiği “Cumartesi Sohbeti” adlı köşesiyle, 1995-2001 yılları arasında Yeni Asır gazetesinde yer aldı. 2003’te yayımlanmaya başlayan Ünlem dergisinin çıkışına ve yayımına katkıda bulunanlar arasındadır.

    Yurttaş’ın bugüne kadar yayımlanmış şiir kitapları: İlk İşim Uyanmak (1970), Gelincik Günleri (1977), Uzun Yollar Yolcusu (1978), Uzunçalar (1979), Sanayi Çarşısı (1980 Nevzat Üstün Şiir Başarı Ödülü, 1980), Gecede Kanat Sesleri (1982 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü’nde mansiyon, 1984), Çürüme (1986), Kod Adı: Mansur (1992 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü, 1993), Kirli Tarih ( 1993 Yunus Nadi Yayımlanmamış Şiir Ödülü ve 1994 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, 1993), Sevgiden Ötesi Cehennem (1995), Yirminci Yüzyıl Ağıtları (1996), Aşkların Gizli Defteri (1998) Aşka Bahar Yetmez (2001), (2005). Kayıp İklimler (2007).

    --- alıntı ---

    Ayrıca Hüseyin Yurttaş, TÖMER’in düzenlediği ankette en başarılı on çocuk yazarı arasına girerek ödül aldı (1997).



    --- alıntı ---
    Yurttaş’ın çocuk kitapları ise şunlardır: Güvercin Kayaları Eşekler Cenneti, Astronot Çekirge, Çınar Dede, Dağdaki Yabancı, Çamlı Kuledeki Giz, Beyaz Bisiklet, Uzaylılar Gelince, Cüceler Gezegeni, Sevgiyle Dönsün Dünya (1992 Çankaya Belediyesi ve Damar Dergisi İlkbahar Ödülleri Çocuk Şiiri Birinciliği), Kör Kaptanın Serüvenleri, Sakar Tay, Tavşancı Dede, Mavi Bilye, Akıllı Köpek Alabaş, Dağa Düşen Uçak, Küçük Telsizci, Irmak Çocukları, Deli Uçurtma, Küçük Balıkçılar, Kıyıdaki Tekne, Gülce Kızın Düşleri, Hınzır Çiçek, Sarıbey, Konuşan Kukla, Aslan İbiş, Arkadaşım Cingo, Meraklı Maymun, Cingöz Balık, Hınzır Kelebek, Niyet Tavşanı, Kahraman Kazlar, Yaralı Fok, Hayvanlar Şenliği, Hasan Dede’nin Hayvanları.
    --- alıntı ---

    Detaylı bilgi için : http://www.huseyinyurttas.com/
    (22.07.2010 00:01)

bradley james

    Tam olark adı Bradley James Allan... 4 Şubat 1983, Melbourne, Avustralya doğumlu...dövüş sanatları aktörü, koreograf, dublör ve aktör... * Özellikle Merlin adlı yabancı dizi ile ünlenmiş, yakışıklı mı yakışıklı ve çok mükemmel bir aksana sahip oyuncu... Prens Arthur karakteri ile gönülleri fethetmişe benziyor...* * O alaycı bakışları, o gülüşü, o mimikleri, o ağız, o gözler, o burun ... * * Allah özenmiş de yaratmış...da...iyi güzel de... Allah yaratırken hep onların ırkına özenmiş *
    * Konumuza dönersek eğer bir dönem Jackie Chan'in dublörlüğünü de yapmış...Yetenek abidesi :))))))



    (03.04.2010 01:35)

ryan reynolds

    Teklif ~ The Proposal (2009) adlı romantik komedide Sandra Bullock ile çok uyumlu ve başarılı bir oyunculuk sergilemiştir...


    (23.03.2010 19:32)

8 mart 2010 elazığ depremi

    Yoksulluk, cehalet ve tembelliğin, kolaya kaçmanın sonucudur bu... Elazığlı olan ve Elazığ'da yaşayan bir vatandaş olarak hem üzüldüm hem utandım hem de içim karardı...İçim karardı çünkü daha bunun gibi kim bilir kaç köy vardır,kaç bucak vardır, kaç kerpiç ev vardır diye düşündüm..bunların sonu ne zaman gelecek, ne zaman ülkemizdeki herkes nitelikli yaşayabilecek, Yoksulluğa ne çare olacak diye düşündüm..Bir çoğumuz gibi...

    Şimdi ben, bugün kurtulduğuma şükür mü etmeliyim? Sabaha çıkabileceğimin garantisi kerpiç olmayan bir evde yaşamam mı? Depreme karşı önlem alın diyorlar...alalım almasına da evlerimizi yıkıp yeniden depreme dayanıklı hale mi getirceğiz? Bunların en başından binalar yapılırken düşünülmesi ve titizlikle çalışılması gerekmiyor muydu? Ya da kerpiç evlerin kerpiç dahi olsa titizlikle inşaa edilmesi değil miydi aslolan? Tüm bunların altında yatan unsurun cehalet olduğunun hepimiz farkındayız... Bir de yoksulluk...Paralel kavramlar belki bunlar...Belki doğru orantılılar... Ancak insanların ücra köşelerde de olsa, köylerde de olsa, en doğuda da olsa biliçlendirilmesi için bir yerden başlamak gerekmiyor mu artık?

    Keşke bizim ülkemizde de can kaybı bu kadar kolay olmasa...Okuma yazma oranının yüksek olmasının bilinçli olma oranının da yüksek olduğu anlamına gelmeyeceğini ve gelmediğini umarım anladık...

    Ne denir ki?
    Her zaman denilen mi?
    "Kalan sağlar bizimdir"...

    Edit: Sözlükte de konuya ne kadar duyarlı olduğumuzu ve bu durumu ne kadar umursadığımızı girilen entry sayısıyla kanıtlamışız zaten... Ne mutlu bize... Ne mutlu ülkemize...
    (08.03.2010 22:26)

ramazan korkmaz

rastafarizm

    Rastafari hareketi ,Etopyanın eski imparatoru Haile selassie 'i peygamber kabul eden tek tanrılı yeni bir din hareketidir. Rastafarism Halie selassie'yi (nam-ı diğer jah veya jah rastafari) tanrının yeniden doğmuş hali olarak kabul eder ve İncil de vaad edilen yeryüzüne dönmüş Mesih olarak 3 'lü kutsamanın bir parçası olarak görür.

    Rastafarianizm diğer özellikleri canabis kullanımı ve batı toplumunu ("Babylon" diye adlandırırlar) reddetmektir .İlk insanın bulunduğu Afrika'yı ana toprak olarak ilan ederler ve "Zion "diye adlandırırlar . Bu hareket zenci toplumunda özgürlüğü tesis etmiştir.

    Rastafarizm hareketi 20 yüzyılda Jamaika'da çıktı . Zenci hareketinin önde gelen isimlerinden , İsa'nın zenci olduğunu savunun ve zencilerin diğer kiliselerden bağımsız bir zenci kilisesi kurmasına ön ayak olan Marcus Garvey'i de peygamber sayar.


    Bu hareketin yayılmasında en çok pay sahibi olan Robert Nesta Marley (nam-ı diğer Bob Marley )'dir .

    Rastafari'ler saçlarını hiç taramaz ve uzatırlar.Bu saç modeline dreadlock denir. (bizim arapsaçı ) Bunun sebebi de Tanrı'nın bu saçlardan tutup insanları göğe çekeceğine inanırlar.
    Halei Selassie Mesih kabul edildiği için aslan , Halei Selassi'yi temsil eder .Bunun sebebi Mesih olan İsa İncil'de judah'ın aslanı olarak nitelendirilmektedir.
    Yeme tarzları eski ahittendir bu sebepten bazı etleri yemezler. Örneğin: domuz ve kabuklu deniz hayvanları
    İrei (ayrii diye okunur )kelimesini çok kullanırlar . Bu kelimeyi pozitif duyguları ,saygı ve güzel bir şeyi tarif ederken kullanırlar .
    Halei Selassie'nin 6 ekim 1963 te birleşmiş Miletlerde yaptığı konuşmadan bir kısım :

    (Bu konuşmayı Bob Marley "war" adlı bir şarkıya çevirdi .Belki dinlemek istersiniz .)


    Bir ırkı üstün diğer ırkı aşağıda kabul eden felsefe son olarak ve tamamen gözden düşüp bırakılana kadar :

    Hiçbir ulusta birinci ve ikinci sınıf vatandaş kalmayana kadar ;

    Bir insanın ten rengi, göz rengi kadar önemsiz olana kadar ;

    Temel insan hakları, ırktan bağımsız olarak herkese garanti edilene kadar ;

    Devam eden barış hayali ve dünya vatandaşlığı ve uluslar arası ahlak , sürene ama hayal olamayana ,aranmalı ama asla alınmayana kadar;

    Angola'da, Mozambik'te ve Güney Afrika'da kardeşlerimizi alıkoyan sefil ve mutsuz rejimler devrilip yıkılana kadar ;

    bağnaz ,önyargılı , ve kötü niyetli, insanlık dışı bencillik ;anlayış ve tolerans ve iyi niyetle değişene kadar

    Cennette olduğu gibi tüm insanların gözünde eşit olarak tüm Afrikalılar özgür kişiler gibi konuşabilene kadar

    İşte o güne kadar Afrika kıtası barış nedir bilmeyecek. Gerekirse biz Afrikalılar savaşacağız ;kazanacağız çünkü iyiliğin kötülük üzerine zaferinden eminiz



    İngilizce'ye hakim olanların zevkle okuyacağı orijinal versiyonu :

    That until the philosophy which holds one race superior and another inferior is finally and permanently discredited and abandoned:

    That until there are no longer first-class and second class citizens of any nation;

    That until the color of a man's skin is of no more significance than the color of his eyes;

    That until the basic human rights are equally guaranteed to all without regard to race;

    That until that day, the dream of lasting peace and world citizenship and the rule of international morality will remain but a fleeting illusion, to be pursued but never attained;

    And until the ignoble and unhappy regimes that hold our brothers in Angola, in Mozambique and in South Africa in subhuman bondage have been toppled and destroyed;

    Until bigotry and prejudice and malicious and inhuman self-interest have been replaced by understanding and tolerance and good-will;

    Until all Africans stand and speak as free beings, equal in the eyes of all men, as they are in the eyes of Heaven;

    Until that day, the African continent will not know peace.

    We Africans will fight, if necessary, and we know that we shall win, as we are confident in the victory of good over evil.

    (25.01.2010 00:12)

zeytin

    National Geographic'in Kasım 2009 sayısının kapak konusu... Bu ay zeytinin hikâyesi usta kalem İhsan Oktay Anar'ın kaleminden kağıtlara akıyor bu dergide...

    (10.11.2009 18:15)

tdk

    (bkz: tdf) * * *
    (07.02.2009 19:46)

tezsiz yüksek lisans

    Sosyal Bilimler Enstitüsü'ne bağlıdır... Fen Edebiyat Fakültesi mezunlarının Eğitim Fakültesi mezunları ile eşit meslek hakkına sahip olabilmesi için almaları gereken ekstra bir ya da bir buçuk yıla * mal olan eğitim sürecidir...Bundan üç beş yıl öncesine kadar Fen Edebiyat öğrencilerinin de lisans dersleri dahilinde gördüğü; ama şimdilerde öğrencilere kan ağlatmak için bin bir türlü sınavla alım yapan eğitim birimleridir... Hele ki ales ve diploma notunun haricinde bir de mülakata tabii tutan üniversitelerde torpiller havada uçuşur...Her üniversite vermez bunu...Çok kıymetli bir şeymiş gibi... Her üniversite güz döneminin yanı sıra bir de bahar döneminde alım yapmaz... Maksat, üniversite mezunlarının devlette işe girmesine sekte vurmaktır... Eğitim psikolojisi derslerini verir ki öğretmenler, * öğrencilere nasıl bilgi aktaracağını öğrensin. Öğrenciye nasıl davranması gerektiğini öğrensin...

    Tecrübeyle sabittir ki tezsiz yüksek lisans gereksiz bir formalitedir... Bilgi aktarımında başarılı olmak biraz Allah vergisi bir durumdur biraz da zamanla tecrübe kazanıldıkça nasıl bilgi aktarılacağı öğrenilir... Nitekim yıllardır öğretmen olan, eğitim psikolojisini almış ancak başarılı bilgi aktarımı yapamayan nice öğretmenler vardır...Tezsiz yüksek lisansı yapmamış ama zaten başarılı bilgi aktarımı yapabilen kişiler vardır... Mesela işinin ehli dersane öğretmenleri...

    Ne yazık ki 850 kişinin * başvurduğu ancak 60 kişinin alındığı bu eğitim sürecine girmek çok sancılıdır... Hele bir de mülakatlı bir üniversiteye başvurmuşsanız alınacak 60 kişi zaten bellidir... Mülakat da formalitedir... Bir bakarsınız bölüm üçüncünüz alınmamış; ama öte yandan okulu uzattı uzatacak diye düşünülen ve son anda ıskalayan kişiler ilk sırada yerleşmiş... Hele bir de mülakat gününde balık istifi gibi yığılmış öğrencileri, hapishanede görüş günü varmış gibi "ziyaretçin var" dercesine çağırmaları gerçekten çok aşağılayıcı bir durum... "Bir üniversite öğrencisi nasıl mağdur edilir ve nasıl aşağılanır ?" sorusuna cevap arıyorsanız gelip o manzarayı görmeniz lazım...

    Neylersin sistem baştan çarpık... Baştan bozuk... 6. sınıf öğrencileri o yaştan lise derdine düşüp SBS ye hazırlanırsa, 6.sınıfta alacağı puandan 3 yıl sonra sorumlu olursa, lise de harıl gürül üniversite derdine düşüp, üniversiteyi kazandığında "oh biraz rahatladım" derken kpss gibi saçma bir sınavla karşılaşırsa, psikolojisi bozulan üniversite mezunu öss ye hazırlanır gibi alanını ve alanında gelişmeyi boşverip yeniden matematik,tarih,coğrafya vs vs vs gibi cart curt çalışırsa, ales de kaçınılmaz olur mülakat da...Tezsiz yüksek lisans saçmalığı da...


    (04.02.2009 11:44)

ısfahan

sayfa: 1-2-3...-21

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.