son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
FIRTINA Bak işte yaklaşıyor fırtına Bak yine yükseliyor dalgalar Yollardan sonra Yıllardan sonra Şarkılar söylüyor çocuklar Yollardan sonra Yıllardan sonra Yeniden yanyana onlar Ne geçmiş tükendi Ne yarınlar Hayat yeniler bizleri Geçse de yolumuz bozkırlardan Denizlere çıkar sokaklar MURATHAN MUNGAN
SEVGİLERDE Sevgileri yarınlara bıraktınız. Çekingen, tutuk, saygılı... Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı. Bitmeyen işler yüzünden (Siz böyle olsun istemezdiniz) Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi Kalbinizi dolduran duygular Kalbinizde kaldı Siz, geniş zamanlar umuyordunuz Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek. Yılların telaşlarda bu kadar çabuk Geçeceği aklınıza gelmezdi. Gizli bahçenizde Açan çiçekler vardı. Gecelerde ve yalnız... Vermeye az buldunuz Yahut vakit olmadı. Behçet Necatigil
http://webtv.hurriyet.com.tr/category.aspx?cid=4&vid=7425&bid=1&hid=15063460
Dar Sokağın Aşığı İnce minareye eğilen ay Düşme sakın dar sokağa Orda ben varım. Elim, eline uzanmiş onun Aşkı fısıldayan gecede Duyuldu duyulacak Yüreğimin vuruşu, O bir şiir gibi İç geçiriyor pencerede Yağmuru unutsak da içimiz ıslak Her sözcükte ayrı bir özleyiş Bilmem ki bu nasıl konuşmak... Yaseminlerden geceye savrulan O uysal düş yalnızlığı Gözlerimizi kapasak İnce minareye eğilen ay Düşme sakın dar sokağa Karanlık korusun beni Kötü gözlerden Rüzgarımı sen kolla Çelimsiz gölgem çekilsin Düşlerin sığınağına Haykırasım geliyor bu aşkı Gizlemek zorundayım ama. HÜSEYİN YURTTAŞ
Yaşam ÖyküsüHüseyin Yurttaş, 1946 yılında Foça’nın Kozbeyli Köyü’nde doğdu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Menemen’de okudu. Parasız yatılı okuduğu Edirne Erkek İlköğretmen Okulu’ndan 1964 yılında mezun oldu. Van, Amasya, İzmir illerine bağlı köylerde on yıl çalıştıktan sonra İzmir’e atandı. 1983 yılında öğretmenlikten istifa etti. Yayıncılık ve dağıtımcılık işiyle uğraştı. 1990 yılı sonunda bu işi de bıraktı. Yalnızca yazarak yaşamaya çalıştığı bir dönemin ardından (sonradan Atatürk Kitaplığı adını alacak olan) Bornova Belediye Kitaplığı ve Okumaevi’ni kurdu. Bu görevinden 1994 yılında ayrılarak emekli oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde şiirleri ve yazıları yayımlanan Hüseyin Yurttaş, arkadaşlarıyla birlikte İzmir’in en uzun ömürlü edebiyat dergisi Dönemeç’i çıkardı. Anı, anekdot ve düşüncelerini içeren deneme tadındaki yazılarına yer verdiği “Cumartesi Sohbeti” adlı köşesiyle, 1995-2001 yılları arasında Yeni Asır gazetesinde yer aldı. 2003’te yayımlanmaya başlayan Ünlem dergisinin çıkışına ve yayımına katkıda bulunanlar arasındadır. Yurttaş’ın bugüne kadar yayımlanmış şiir kitapları: İlk İşim Uyanmak (1970), Gelincik Günleri (1977), Uzun Yollar Yolcusu (1978), Uzunçalar (1979), Sanayi Çarşısı (1980 Nevzat Üstün Şiir Başarı Ödülü, 1980), Gecede Kanat Sesleri (1982 Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü’nde mansiyon, 1984), Çürüme (1986), Kod Adı: Mansur (1992 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü, 1993), Kirli Tarih ( 1993 Yunus Nadi Yayımlanmamış Şiir Ödülü ve 1994 Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü, 1993), Sevgiden Ötesi Cehennem (1995), Yirminci Yüzyıl Ağıtları (1996), Aşkların Gizli Defteri (1998) Aşka Bahar Yetmez (2001), (2005). Kayıp İklimler (2007). --- alıntı --- Ayrıca Hüseyin Yurttaş, TÖMER’in düzenlediği ankette en başarılı on çocuk yazarı arasına girerek ödül aldı (1997). --- alıntı --- Yurttaş’ın çocuk kitapları ise şunlardır: Güvercin Kayaları Eşekler Cenneti, Astronot Çekirge, Çınar Dede, Dağdaki Yabancı, Çamlı Kuledeki Giz, Beyaz Bisiklet, Uzaylılar Gelince, Cüceler Gezegeni, Sevgiyle Dönsün Dünya (1992 Çankaya Belediyesi ve Damar Dergisi İlkbahar Ödülleri Çocuk Şiiri Birinciliği), Kör Kaptanın Serüvenleri, Sakar Tay, Tavşancı Dede, Mavi Bilye, Akıllı Köpek Alabaş, Dağa Düşen Uçak, Küçük Telsizci, Irmak Çocukları, Deli Uçurtma, Küçük Balıkçılar, Kıyıdaki Tekne, Gülce Kızın Düşleri, Hınzır Çiçek, Sarıbey, Konuşan Kukla, Aslan İbiş, Arkadaşım Cingo, Meraklı Maymun, Cingöz Balık, Hınzır Kelebek, Niyet Tavşanı, Kahraman Kazlar, Yaralı Fok, Hayvanlar Şenliği, Hasan Dede’nin Hayvanları. --- alıntı --- Detaylı bilgi için : http://www.huseyinyurttas.com/
* Konumuza dönersek eğer bir dönem Jackie Chan'in dublörlüğünü de yapmış...Yetenek abidesi :))))))
Şimdi ben, bugün kurtulduğuma şükür mü etmeliyim? Sabaha çıkabileceğimin garantisi kerpiç olmayan bir evde yaşamam mı? Depreme karşı önlem alın diyorlar...alalım almasına da evlerimizi yıkıp yeniden depreme dayanıklı hale mi getirceğiz? Bunların en başından binalar yapılırken düşünülmesi ve titizlikle çalışılması gerekmiyor muydu? Ya da kerpiç evlerin kerpiç dahi olsa titizlikle inşaa edilmesi değil miydi aslolan? Tüm bunların altında yatan unsurun cehalet olduğunun hepimiz farkındayız... Bir de yoksulluk...Paralel kavramlar belki bunlar...Belki doğru orantılılar... Ancak insanların ücra köşelerde de olsa, köylerde de olsa, en doğuda da olsa biliçlendirilmesi için bir yerden başlamak gerekmiyor mu artık? Keşke bizim ülkemizde de can kaybı bu kadar kolay olmasa...Okuma yazma oranının yüksek olmasının bilinçli olma oranının da yüksek olduğu anlamına gelmeyeceğini ve gelmediğini umarım anladık... Ne denir ki? Her zaman denilen mi? "Kalan sağlar bizimdir"... Edit: Sözlükte de konuya ne kadar duyarlı olduğumuzu ve bu durumu ne kadar umursadığımızı girilen entry sayısıyla kanıtlamışız zaten... Ne mutlu bize... Ne mutlu ülkemize...
Rastafarianizm diğer özellikleri canabis kullanımı ve batı toplumunu ("Babylon" diye adlandırırlar) reddetmektir .İlk insanın bulunduğu Afrika'yı ana toprak olarak ilan ederler ve "Zion "diye adlandırırlar . Bu hareket zenci toplumunda özgürlüğü tesis etmiştir. Rastafarizm hareketi 20 yüzyılda Jamaika'da çıktı . Zenci hareketinin önde gelen isimlerinden , İsa'nın zenci olduğunu savunun ve zencilerin diğer kiliselerden bağımsız bir zenci kilisesi kurmasına ön ayak olan Marcus Garvey'i de peygamber sayar. Bu hareketin yayılmasında en çok pay sahibi olan Robert Nesta Marley (nam-ı diğer Bob Marley )'dir . Rastafari'ler saçlarını hiç taramaz ve uzatırlar.Bu saç modeline dreadlock denir. (bizim arapsaçı ) Bunun sebebi de Tanrı'nın bu saçlardan tutup insanları göğe çekeceğine inanırlar. Halei Selassie Mesih kabul edildiği için aslan , Halei Selassi'yi temsil eder .Bunun sebebi Mesih olan İsa İncil'de judah'ın aslanı olarak nitelendirilmektedir. Yeme tarzları eski ahittendir bu sebepten bazı etleri yemezler. Örneğin: domuz ve kabuklu deniz hayvanları İrei (ayrii diye okunur )kelimesini çok kullanırlar . Bu kelimeyi pozitif duyguları ,saygı ve güzel bir şeyi tarif ederken kullanırlar . Halei Selassie'nin 6 ekim 1963 te birleşmiş Miletlerde yaptığı konuşmadan bir kısım : (Bu konuşmayı Bob Marley "war" adlı bir şarkıya çevirdi .Belki dinlemek istersiniz .) Bir ırkı üstün diğer ırkı aşağıda kabul eden felsefe son olarak ve tamamen gözden düşüp bırakılana kadar : Hiçbir ulusta birinci ve ikinci sınıf vatandaş kalmayana kadar ; Bir insanın ten rengi, göz rengi kadar önemsiz olana kadar ; Temel insan hakları, ırktan bağımsız olarak herkese garanti edilene kadar ; Devam eden barış hayali ve dünya vatandaşlığı ve uluslar arası ahlak , sürene ama hayal olamayana ,aranmalı ama asla alınmayana kadar; Angola'da, Mozambik'te ve Güney Afrika'da kardeşlerimizi alıkoyan sefil ve mutsuz rejimler devrilip yıkılana kadar ; bağnaz ,önyargılı , ve kötü niyetli, insanlık dışı bencillik ;anlayış ve tolerans ve iyi niyetle değişene kadar Cennette olduğu gibi tüm insanların gözünde eşit olarak tüm Afrikalılar özgür kişiler gibi konuşabilene kadar İşte o güne kadar Afrika kıtası barış nedir bilmeyecek. Gerekirse biz Afrikalılar savaşacağız ;kazanacağız çünkü iyiliğin kötülük üzerine zaferinden eminiz İngilizce'ye hakim olanların zevkle okuyacağı orijinal versiyonu : That until the philosophy which holds one race superior and another inferior is finally and permanently discredited and abandoned: That until there are no longer first-class and second class citizens of any nation; That until the color of a man's skin is of no more significance than the color of his eyes; That until the basic human rights are equally guaranteed to all without regard to race; That until that day, the dream of lasting peace and world citizenship and the rule of international morality will remain but a fleeting illusion, to be pursued but never attained; And until the ignoble and unhappy regimes that hold our brothers in Angola, in Mozambique and in South Africa in subhuman bondage have been toppled and destroyed; Until bigotry and prejudice and malicious and inhuman self-interest have been replaced by understanding and tolerance and good-will; Until all Africans stand and speak as free beings, equal in the eyes of all men, as they are in the eyes of Heaven; Until that day, the African continent will not know peace. We Africans will fight, if necessary, and we know that we shall win, as we are confident in the victory of good over evil.
Tecrübeyle sabittir ki tezsiz yüksek lisans gereksiz bir formalitedir... Bilgi aktarımında başarılı olmak biraz Allah vergisi bir durumdur biraz da zamanla tecrübe kazanıldıkça nasıl bilgi aktarılacağı öğrenilir... Nitekim yıllardır öğretmen olan, eğitim psikolojisini almış ancak başarılı bilgi aktarımı yapamayan nice öğretmenler vardır...Tezsiz yüksek lisansı yapmamış ama zaten başarılı bilgi aktarımı yapabilen kişiler vardır... Mesela işinin ehli dersane öğretmenleri... Ne yazık ki 850 kişinin * başvurduğu ancak 60 kişinin alındığı bu eğitim sürecine girmek çok sancılıdır... Hele bir de mülakatlı bir üniversiteye başvurmuşsanız alınacak 60 kişi zaten bellidir... Mülakat da formalitedir... Bir bakarsınız bölüm üçüncünüz alınmamış; ama öte yandan okulu uzattı uzatacak diye düşünülen ve son anda ıskalayan kişiler ilk sırada yerleşmiş... Hele bir de mülakat gününde balık istifi gibi yığılmış öğrencileri, hapishanede görüş günü varmış gibi "ziyaretçin var" dercesine çağırmaları gerçekten çok aşağılayıcı bir durum... "Bir üniversite öğrencisi nasıl mağdur edilir ve nasıl aşağılanır ?" sorusuna cevap arıyorsanız gelip o manzarayı görmeniz lazım... Neylersin sistem baştan çarpık... Baştan bozuk... 6. sınıf öğrencileri o yaştan lise derdine düşüp SBS ye hazırlanırsa, 6.sınıfta alacağı puandan 3 yıl sonra sorumlu olursa, lise de harıl gürül üniversite derdine düşüp, üniversiteyi kazandığında "oh biraz rahatladım" derken kpss gibi saçma bir sınavla karşılaşırsa, psikolojisi bozulan üniversite mezunu öss ye hazırlanır gibi alanını ve alanında gelişmeyi boşverip yeniden matematik,tarih,coğrafya vs vs vs gibi cart curt çalışırsa, ales de kaçınılmaz olur mülakat da...Tezsiz yüksek lisans saçmalığı da...
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |