prosopagnosia

    sonradan gelişen bildik tanıdık yüzleri tanıyamama hastalığıdır, görsel hafızada sorun olduğundan görürsünüz ama anlam yükleyemezsiniz karşılaştıramazsınız, genellikle a. cerebri posterior lezyonlarında beyinde ki bu işi yapmakla görevli bölgenin (oksipital lob) kanlanma bozukluğu sonucu gelişir. burdan çıkarılacak bilimsel gerçek ise biz aslında tecrübelerimizin ürünüyüz, yani geçmişimiz bugünü geleceğimizi yorumlamamızı sağlamaktadır. yeni doğan bebeklerin veya doğuştan kör olupta sonradan gözü açılanların ilk bikaç hafta tam olarak görememelerinin sebebide görme tecrübelerinin olmamasıdır.

    beyin derki : ben bişi görüyorum sanki ama nası bişi bilmiyorum; eh geçmişte yokki karşılaştırayım, en iyisi bunu hafızaya atıyım bir gün lazım olur. sonra giderek bebek önce anne babayı takip etmeye başlar sonra da renkler ve ayrıntılar tam olarak oturur. yani neuroplasticite'nin gelişmesi için gerekmektedir.
    (bkz: neuroplasticity)
    (18.12.2010 00:13)

salping

    boru , tüp şeklinde olan demektir.
    (17.12.2010 19:56)

devlet-i aliyye

    yüce, büyük devlet anlamına gelir. aliyye (yüce olan) kökeni ise ali den gelir arapça yüce demektir. osmanlı devletini nitelerdi vakti zamanında .
    (17.12.2010 18:33)

hadım

    kökeni arapça olup hizmet, hizmetçi demektir. bir de hadım vardır aman karıştırmayın, hadım ise iğdiş edilmiş hizmetçi demektir ki bu da zamanında arap yarım adasında ki kölelik kavramının ne kadar acımasız olduğunun bir imaresidir.
    (17.12.2010 18:32)

kairos

    saatin gösterdiği değilde bizim hissettiğimiz içinde olup yaşadığımız zamanı tanımlar, yunan mitolojisinde zeusun en küçük oğlunun adıdır (fırsat tanrısı).
    (17.12.2010 18:31)

hile

    arapça hila kökeninden gelmektedir, dönüş, döndürme, çare, yöntem, çözüm gibi anlamları vardır, yurdum insanı tarafından önce hülle ye sonra da ''hülle bülleyi bulur'' diye çok tutulan bir atasözüne çevrilmiştir. daha çok sokakta oynayan çocuklar kavga etmeden hemen önce söylerler. dövüşün habercisidir.
    (17.12.2010 18:30)

la edriyye

    arapça kökenli agnostisizmin eş anlamlısıdır, agnostizm tanrının varlığının da yokluğunun da kanıtlanamayacağından; doğru cevabın bilinemeyeceğini ileri sürmektedir, oysa septisizm şüpheciliktir daha geneldir birçok kavrama uygulanabilir.
    (17.12.2010 18:28)

la edri

laçka olmak

    latince gevşek anlamındaki lax' dan köken almıştır. laxare ise gevşetmek demektir, ingilizce laxation dur. laçka olmak ise gevşeyerek işlevini kaybetme durumudur.
    (17.12.2010 18:26)

laçka

mücellid

    arapça kökenli mucallid' den gelir, 18. yüzyılda ciltleme işi için daha çok inceltilmiş koyun ve dana derisinin yanında maroke (yumuşak keçi derisi) kullanılırdı.
    (17.12.2010 18:24)

mücellit

mucize

    günümüzde sebebi olmayan şey açıklanamayacak şey olarak kullanılan ve bu anlamıyla tamamen karşı olduğum kelimedir, oysa mucize arapça mu ciza kelimesinden gelmiştir ve asıl anlamı aciz bırakan şey demektir. insanoğlu elbette ki aciz dir şu koca evrende minicik bir nokta teşkil eden mavi bir nokta üzerinde yaşayan milyarlarca canlıdan biriyiz. bildiklerimiz bilmediklerimizle kıyaslanamayacak kadar az, daha tam anlamıyla birbirimizi çevremizi sevmeyi bile öğrenemedik. işte bunlar ve niceleri bizim acizliğimiz kanıtıdır.

    fakat mucize artık anlamı dışına çıkmıştır. günümüzde birçok kurumun toplulukları kolaylıkla yönlendirmek ve onlara söz geçirebilmek için her yerde arar oldukları herşeyi kasıtlı olarak tanımlamakta kullandıkları kavramdır. böylece amaçlarına ulaşıp gördüğü herşeye mucize diyen birçok insan yetiştirmektelerdir. sonuç olarak neden niçin sorularını sormayı unutmuş merakı körelmiş sorgulamak araştırmaktan yoksun kişiler insanlığın ortak mirasını geriye daha geriye götürmektelerdir. aptalca soru yoktur, asıl kutsal olan nedeni olan mı , yoksa nedensiz olan mıdır (mucize) işte bu soruyu herkes kendine sormalıdır.
    (17.12.2010 18:12)

manastır ın ortasında var bir havuz

    fikriye hanımın piyanosuyla atatürk'e çalıp söylediği güzel makedon şarkısıdır, atatürk'ün eğitim aldığı manastır askeri idadisi bitola ( manastır ) şehrindeydi. makedonya'nın üsküp'ten sonraki ikinci büyük şehri konumundaydı ve güzelliğiyle ata'yı büyülemişti bu şehir. türkiyede yaşadığı yıllarda bu türküyle; şehirle olan anılarını tazelerdi.

    manastır'ın ortasında var bir havuz, canım havuz
    bu köyün kızları hepsi de yavuz
    biz çalar oynarız.

    manastır'ın ortasında var bir çeşme, canım çeşme
    bu köyün kızları hepsi de seçme
    biz çalar oynarız.




    fikriye hanım hünerli parmaklarıyla paşasına çok sevdiği manastır'ın ortasında var bir havuz türküsünü çalmaktadır. o fikriye hanım ki mustafa kemal'in yanında bir gölge gibi yaşayıp bir sır gibi ölen genç narin bir kadın.

    mustafa kemal derinden sarsılır; kendisi için ölüme giden bu genç kadının yası onu hiç bırakmaz, aklından bir an çıkmaz.
    bir gün köşkün bahçesinde yavru köpeklerle oynaşırken eşi latife hanıma dönüp ''fikriye fikriye bak'' der.
    latife hanım kavga çıkarır evi terkeder ve boşanmaya giden yolda ilk adım olur...
    (17.12.2010 14:35)

fikriye hanım

    çankaya köşkü’nün ilk "first lady"si fikriye hanım’dı... (d. 1887, yenişehr-i fener - ö. 31 Mayıs 1924, ankara), zübeyde hanım'ın ikinci eşi ragıp bey'in kardeşi memduh hayrettin bey ile vasfiye hanım'ın kızıdır. fransızca ve yunanca biliyor, ud ve piyano çalıyordu yani çok yetenekliydi. güzel sesi ve yetenekleri kendisinin de aşık olduğu atatürk'den karşılık görmesini sağlamıştı. ayak sesinden ata'nın uyandığını anlayıp, her sabah kendi eliyle pişirdiği orta şekerli kahveyi odasına götürürdü. fakat kırılgan vücudu verem hastalığıdan müzdaripti, bu nedenle almanya da tedavi almaktaydı. işte bu sırada latife hanımı duyar ve hastalığını düşünmeden türkiye ye geri döner. çankaya köşküne geldiğinde ise latife hanım atatürk'e haber vermeden köşk’ün yaveri rasuhi bey aracılığıyla yaka paça dışarı attırmıştır. bundan sonraki hikaye ise karışık acaba intihar mı etmiştir, yoksa öldürülmüşmüdür. şu bir gerçektirki kurşun yarası hemen öldürmemiştir kanlar içinde memleket hastanesi’ne kaldırılmıştır bir süre sonra vefat etmiştir.
    bu olaydan sonra atatürk’ün günlerce üzüntüsünü belli etmeden ıstırap çektiği, köşk’ün arka bahçesinde fikriye hanım’ın çok sevdiği “boynu bükük sümbüle döndüm” şarkısını mırıldanıp ağladığı söylenir.




    (bkz: manastırın ortasında var bir havuz)
    (17.12.2010 14:21)

sayfa: 1-2-3-4...-16

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.