gerçek mutluluk

born into brothels calcutta s red light kids

    kalküta'nın çocukları olarak ülkemizde satışa sunulmuş olan, birçok ödül sahibi belgesel. evet o birçok ödül alıyor ama o filmi yaşayan hayatlar yaşadıkları çamurda yitip gidiyor. altınların bataklığa düşmesi gibi, bir süre sonra altının ne rengi kalıyor, ne kendi ama altınların orda ki hikayesi birçok ödül alıyor, belki de orada fedakarlık yapıp, onların hayatını anlamaya çalışan, yardım eden kişilerin bir çeşit gönlünü alma olabilir mi, olabilir ama gerçekten kendi alanında çok şey sunuyor. ödülü hak ediyor ama o çocuklar, sadece onlar değil dünyada ki birçok çocukda güzel şeyler yaşamayı hakediyor.
    aslında belgesel açısından baktığımızda bir genelevi ve orada yaşananları, çocuklara verilen fotoğraf makineleriyle belgeleyen, ilginç, yürek burkan ve irkilten bir yapım. burda şımarmalarımız arasında ufak bir kız sokaklara düşmek istemediğinden bahsediyor. bir başkası dokuz-on yaşlarında ama insanın küçük şeylerle mutlu olabileceğini, büyük evler, çok para hayali kurmadığını sadece annesinin ya da çevresinde ki kadınların yaşadığı gibi bir hayata teslim olmamayı diliyor.
    (14.04.2008 01:03)

pippa bacca

    insan kendini insanda tanır diyor goethe. saflığı ve iyi niyeti simgelesin diye gelinlikle yola çıkmış bir barış gönüllüsünün ülkemizde yaşadığı bu olaya bakıyorum peki biz bu ülke vatandaşları olarak kendimizi nasıl tanımalıyız demekten kendimi alamıyorum. huzuru ölümde bulmuş olmasını dilerim.
    kan, acı ve gözyaşı ile yanan yüreklerin daha fazla olmaması için elinden gelen neyse, verebileceği, dikkat çekebileceği en büyük etken nasıl olabilirse ile yola çıkmış bir can. barış için gönülleri parçalayarak yitmiş bir can.
    (14.04.2008 00:48)

teachers

    leonard cohen'in sözlerine hayran kaldığım parçasıdır. * oh teachers are my lessons done?

    i met a woman long ago
    her hair the black that black can go,
    are you a teacher of the heart?
    soft she answered no.
    i met a girl across the sea,
    her hair the gold that gold can be,
    are you a teacher of the heart?
    yes, but not for thee.

    i met a man who lost his mind
    in some lost place i had to find,
    follow me the wise man said,
    but he walked behind.

    i walked into a hospital
    where none was sick and none was well,
    when at night the nurses left
    i could not walk at all.

    morning came and then came noon,
    dinner time a scalpel blade
    lay beside my silver spoon.

    some girls wander by mistake
    into the mess that scalpels make.
    are you the teachers of my heart?
    we teach old hearts to break.

    one morning i woke up alone,
    the hospital and the nurses gone.
    have i carved enough my lord?
    child, you are a bone.

    i ate and ate and ate,
    no i did not miss a plate, well
    how much do these suppers cost?
    we'll take it out in hate.

    i spent my hatred everyplace,
    on every work on every face,
    someone gave me wishes
    and i wished for an embrace.

    several girls embraced me, then
    i was embraced by men,
    is my passion perfect?
    no, do it once again.

    i was handsome i was strong,
    i knew the words of every song.
    did my singing please you?
    no, the words you sang were wrong.

    who is it whom i address,
    who takes down what i confess?
    are you the teachers of my heart?
    we teach old hearts to rest.

    oh teachers are my lessons done?
    i cannot do another one.
    they laughed and laughed and said, well child,
    are your lessons done?
    are your lessons done?
    are your lessons done?
    (13.04.2008 18:36)

analiz

    birşeyi temel parçalarına ayırıp öyle incelemek. konu parça parça ele alınarak, parçalar arasında ki ilişki de göz önüne konularak bütünün ne anlatmak istediğini anlama yolu. matematik bölümlerinde genelde derslerin bir çoğu analiz kavramıyla anılır. reel analiz, nümerik analiz, ileri analiz, matematiksel analiz... *
    (13.04.2008 17:10)

dungeons and dragons

    bu oyunun player's handbook'u da vardır. oyuncunun el kitabı diye vakti zamanında satılırdı, arka bahçe tarafaından. *
    fantastik bir oyun, film, olduğundan içinde, ejderhalardan, buçukluklara, cücelere, elflere kadar birçok ırkı barındırmaktadır. artık world of warcraft çıktıktan sonra, gerçi kendisi bir mmorpg ama, frp olan dungeons and dragonsun frp standarlarında ki yerini almaya başlamıştır. eskiden satılan zindan ve ejderha oyunun yerine şimdi raflarda wow'un oyunu satılmaktadır. * dungeons and dragons ta wow daki gibi alliance ve horde ırkları çok keskin değildir. ama bana daha samimi gözükür. tabi değişir kişiye göre. sonuçta oyun canım bunlar. * oynamak için en azından bir-iki kişiye hayali de olsa ihtiyaç vardır. bir de en azından altı yüzlü zara.
    (13.04.2008 16:39)

radikal feminist kadın

    dar kalipların içine sokulmuş bir insan modelini anlatan kavram. radikallik bir şeyin kökten, en başından, en derininden savunuculuğunu yapmak, o görüşe bağlı olmak olarak adlandırılabilir. feminist kavramını ise bu kadar kolay açıklamak mümkün değil. nedeni de feminizm kavramı ve feminizm kavramından daha ayrı mecralarda gezen feminsitler olduğundan bu konu hakkında feminist başliğina bakarak fikir edinmenizi tavsiye ederim. kadında zaten bir cinsi latiftir. neyse kavram üzerinde ki kelimleri bir nebze açtıktan sonra bu söylevin niçin, neden ve nasıl kadınlar için kullanıldığına gelebiliriz.
    belirtmek isterim ki, insanları belli kalıplarla adlandırmak gerçekten o kişinin ruhuna, duygularına, düşüncelerine ve insan olma kavramına saygısızlıktır. hala inanmaktayım ki insan belli tutumlarının aksine gerçekten daha derin bir varlıktır ve onda görünenden fazlası vardır, olmalıdır.
    kadınlar birazda fiziksel zayıflıkları ya da daha şefkatli olarak görülmeleri veya iktidar savaşı ile uğraşmak yerine başka şeylerle ilgilenmelerinden, birçok asırda ezilmiş ve hor görülmüştür, tabi tapıldığı dönemlerde olmuştur.
    yeni gelişen ideolojiler çağinda ezilenlerin sadece işçiler, fakirleri olmadığı da anlaşılmıştır. ihtilaller, savaşlar, eylemler ve bir sürü etken ezilmekte olan bir sınıfı daha ortaya çıkarmıştır, kadınlar. bu konu çok uzun olduğundan kısaca kadın haklarını, bazılarını dediği gibi onun daha üstün olduğunu ya da eşit olduğunu kanıtlamak güdüsüyle feminist bir hareket oluşmuştur.
    feminist kadınlar, daha çok erkek gibi giyinen, kısa saçlı, yemek yapmayı bilmeyen, çocuk doğurmayan ille de kendi özgürlükleri diye tutturduğu düşünülen kadınlara verilmiş bir isimdir. tabi ülkemizde durmadan laiklik diyen ve hep kendi açılarından olaylara yaklaşan bir feminist kadın kitlesinin varlığını da unutmamak gerek. ben onları bu kalıba sokmak istemem ama bu kalıba onlar kendileri severek girmek istiyorlar. ama bu sevilerek girmek istedikleri kalıpta olan bir takım yaşli hanim teyzelerimiz var ki, genelde yaşli olmalari daha uygun, bunlar radikallikle anılır oluyor, heryerde kadın ve onun haklarından bahseden bu teyzeler, kadınlara nasıl haklarını savunacağını anlatmak için onların bazı haklarını ellerinden almayı da görev bilinci olarak görüyorlar. bu radikal feminst kadınlarımızın, teyzelerimizin, erkekler nezdinde pek sevilmediği açıktır, çünkü atmaca gibidirler, onlarla laf yarıştırmak zordur, altta kalmayı sevmezler.
    gerçi insanlar kendileri haricinde ki insanlara da değer vermeye başlasa da böyle kalıplaşmış kelimelerden ve bu kalıplaşmayı seven kişilerden kurtulsak. hak ve özgürlük için yola çıkıldığında başkasının hak ve özgürlüğünü hiç istifini bozmadan yok sayabilenler varsa, hayvan çiftliğinde dendiği gibi;
    "bütün hayvanlar eşittir ama bazı hayvanlar öbürlerinden daha da eşittir." *
    (13.04.2008 16:21)

içinde varmış

    birisi kendinden beklenmeyen genelde olumsuz davranışlar, tutumlar içine girdiğinde kendini tanıyan kişiler tarafından varılan kanı, o kişi üzerinde ki tespittir. kişiyi o olumsuzluğa itenin sadece içinde varmiş, olmuş olması, gören gözün kendini pak göstermeye çalışmasıdır. bir insanı, suça, çirkin davranışlara iten, ilk önce yetiştiği ortam, ailesi, komşuları, genetik özellikleri, karakteri, yaşadığı olaylardır. bir kişi bir suç işleyince bütün keyfiyeti onun omuzuna yüklemek kolaycılıktır. bir insan bile bile hırsızlık, cinayet, fuhuş, ya da daha farklı olumsuzluklarda bulundu diye bu sadece onun içinde varmışlığından yaptığı kanısına varmak o olaydan sıyrılmaktır. gerçi bazı insanlar başlarına ne gelirse gelsin, kendilerine yapılanı bir başkasına yapamaz ama bu dahi onun içinde olmamış olmasından çok aldığı eğitimin, yetiştiği ailenin veyahut bunun gibi birşeylerin o kişi üzerinde yarattığı olumlu havanın soncudur.
    genelde komşu teyzeler kullanırlar bu deyimi ya da ben öyle bir tespite vardım. turk filmlerinde falan da kullanılır, namuslu bir hanım daha sonra kötü yola düşer, birileri onun ne kadar namuslu birisi olduğundan bahsederken diğeri aman yok kardeş demek ki içinde varmiş der. **
    (13.04.2008 15:54)

başımın gözümün sadakası olsun

    sadaka ya da bir yardım yapmak için para vermediniz ama siz istemediğiniz halde para sizden çıktı. çalındı ya da haksız yere alındı başka sebeblerden. daha sonra üstüne bir bardak soğuk su içmek yerine başımın gözümün sadakası olsun demek olaya pozitif bir açıdan yaklaşmaktır. paranız artık sizde değildir yapacak birşeyiniz de yoktur ve en güzeli onun bir nevi sadaka hükmüne geçtiğini düşünmenizdir. bazen birisine borç verirsiniz, yıllar geçer borclu borcunu ödemez o zaman da biraz sinirle de denir. tamam kalsın ya başımın gözümün sadakası olsun, gibi. peki neden başımın gözümün demişizdir, başka bir taraflarımızın da sadakası olarak nitelendirilebilinirdi.
    peki sadaka olarak adlandırmammızın hikmeti nedir. islam dininde az sadaka çok belayı def eder denmiştir. belki başınıza bir bela gelecekti ama sizden de bir para çıktı, onu sadaka olarak niyetlendirirseniz, bu belanın yönünü de sizden uzaklaştırabilrisiniz keyfiyeti yüzünden de sadaka demiş olabiliriz. * *
    (13.04.2008 15:40)

nazlanmak

    değerin ve kıymetin artacağı düşüncesiyle eyleme geçirilen kavram. bir nevi süründürmektir. eğer kolayca, nazlanmadan elde edilen birşey varsa, elde eden kişi, bu işin içinde bir bit yeniği olduğu düşüncesine kapılabilir. o yüzden eskiden beri söylenegelir kız evi naz evi. ailenin, kızlarını isteyen aileye vereceği varsa dahi nazlanırlar, bir çeşit gururlanmadır hani. birileri sürekli kapı aşındırıyor diye. kolay kolay kazanılamayan şeylerin de değeri dahga fazla olduğu düşünülür. para kazanmak, zorlukla zahmetle yıllar yılı çalışarak zengin olmuşsunuzdur bir nevi para size nazlanmıştır ve sonunda cimri olur çıkarsınız ya da en azından israf etmekten kaçarsınız. ama kolayca mesela kumarda falan kazanılan para aynı şekilde geri gider. birini severseniz ve eğer hanımsanız naz yapmazsanız kolay kadın olmakla suçlanırsanız, erkeseniz ukala olmakla. nazlanmak yerine göre güzeldir, kendini ağırdan satmak gibi bir manaya da gelir ama fazlası usandırırmış. fazla naz yapmayın, sonra o kadar naza değmediğiniz anlaşılırsa, bu sefer sürünen siz olursunuz gibi bir şey de söylemiyorum.*
    (12.04.2008 23:30)

safiyane

    temiz ve iyi niyetli manalarında kullandığımız, paklığı ve duruluğu * anlatan saf kelimesinden türettiğimiz kavram. mesela bir kıza arkadaşlık teklif etti bir gencimiz, türk kızları zordur falan ama siz ona safiyane bir niyetle yaklaştığınızı hissetirirseniz, mesela bu niyet evlenme manası taşıyabilir, size daha usturuplu yaklaşmasını sağlayabilir. gerçi evlenme dahi her durumda safiyane niyet taşımadığından siz konuyu sonsuz aşka da çekebilirsiniz ya da rahat bir geleceğe. karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaşli bir amcaya/ teyzeye yardım etmek için yaklaştınız ama ülkede kapkaç belası var, onlara yaklaşım üslubunuz bile safiyane değilse bu onları korkutabilir. insanın bakışları, duruşu, konuşması onun bir konu hakkında ki safiyane niyet taşıyıp taşımadığını anlatır. sadece sözle niyetim gerçekten safiyane demek yetmez. yani nuri alço * niyetinin safiyane olduğunu söyleyip size bir bardak alkollü içki uzatırsa safiyane davranıp hemen almamak lazım. daha önce ki filmleri göz önüne getirmek lazım. *
    (12.04.2008 23:20)

baştan çıkarmak

    baştan çıkan kişinin aklını, mantığını başından çıkarıp almak. * kişiyi etkilemek, irade gücünü onun elinden almak ve büyülemek, baştan çıkarmanın olmazsa olmazlarıdır. genelde fettanlık ve kadınlarla birlikte anılan bir eylemdir. neden bu cezbetme, etkisi altına alma durumunu baştan çıkarmak deyimiyle özleştirmişizdir. başı, kafa kastıyla, çıkarılarak nerdeyse kişinin düşünme yeteneğinin elinden aldığını anlatmak için sanırım.
    para da, insanları baştan çıkaran hatta kadınlardan da önce gelen unsurdur. çünkü sadece bir cinsi değil tüm cinsleri baştan çıkarabilecek bir güce sahiptir ki güç, makam ve koltukta baştan çıkarıcı özellikler taşımaktadır. baştan çıkarmak, çıkaran kişi için bir menfaat unsurudur, baştan çıkaran bir kişi değil de, para, makam gibi nesnel şeylerse dahi, birisinin muhakkak bir çıkarı vardır. ve genelde birilerininde umutlarını ve hayallerini yıkmaya neden olur.
    baştan çıkarmak kolay mıdır tabi ki de bu baştan çıkarılan kişinin iradesinden çok sizin onu baştan çıkarmayı ne kadar istediğinize bağlıdır. eğer bir şeyi çok isterseniz tüm evren onun için yardım eder mantığıyla ve şeytan denilen arkadaşında arka çıkmasıyla sakın pes etmeyin, bu işi başarabilirsiniz.*
    (12.04.2008 23:07)

leonard cohen

    geliyormuş. evet o, yazar, şair, müzisyen, sanatçı...istanbul'a 5-6 ağustos ya da 5-6 eylül'de kuruçeşme arena ya konser vermek için geliyormuş. *
    (12.04.2008 19:38)

ilgisiz

    konuyla alakası olmayan. ya da olmakta olan neyse ona ilgi göstermeyen, kayıtsız kalan kişi. annelerin kullandıkları başucu kelimelerindendir. odayı dağınık gören bir annenin ilk cümlelerinden birinde geçen kelime, "ilgisizsin sen" dir. demek istiyor ki yaşadığın odaya biraz ilgi göstersen, bu oda bu kadar dağınık olmaz. doğru mudur tabi ki de hayır. çünkü ilgi kişiye özel olarak değişim göstermektedir. aynı şeye herkesin benzer ilgi ve alakayı duysalarda aynı çeşit yaklaşım göstermemeleri doğaldır. aynı çeşit yaklaşımı göstermedi diye kişiyi ilgisizlikle suçlamak sadece bir kolaycılıktır. derslerden kötü not alma, derslere ilgisizlikle, hayatta tutunamama da hayata kayıtsız ilgisiz kalmakla suçlanacağınız olaylardandır. *
    (11.04.2008 01:46)

seviyesiz

    bir kategorize etme olayı ve ardından o kategorize, sınıflandırma sonucu o sınıfın altında kalmayı çağriştirabildiği gibi, laubali ve kaba insanların yaptıkları terbiyesizlikler için onları koyduğumuz kefe de seviyesizlik kefesidir. insan olma seviyesi, hayvan olma seviyesi, ikisi arasında yaşama veyahut, insan-melek ve melek olma... seviyeler bu tip sınıflandırmalardan oluşmakta olabilir. eğer siz karşınızdakine insan gibi muamele yapıyor ve ondan hayvan yada yarı hayvan sınıflarına yakışır bir muamele görüyorsanız bunu seviyesizlik olarak tanımlayabilirsiniz. bu tarz yaklaşım içinde olan o kişiye de seviyesiz denmektedir. aslında burda ki seviyesizden, hiçbir seviyeye ait olmama durumu da ortaya çıkmaktadır. aslında belli bir kategorizenin yapılmadığı kişi de olabilir. henüz onun için bir seviye belirlemediğiniz kişilere de seviyesiz diyebilirsiniz durumu ortaya çıkmaktadır.
    seviyesiz insanlarla berbar olmanın hemen sizin seviyenizide düşüreceğini söylemeden edemeyeceğim. *
    (11.04.2008 01:33)

sayfa: 1-2-3-4-5...-47

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.