biber dolması

    yanında cacık ile yemede yanında yat cinsinden muhteşem yemektir. daha önceleri kabuklarını ayıklamak gibi bir hata yapıyordum. ama artık toptan yiyorum. hele birde biberler küçücük ise yani ağza tek tıkımlıksa muhteşem olur. ayrıca kardeşi için (bkz: yaprak sarması)
    (12.08.2007 15:46)

nargile

    ne mutluki ne sigara ne de içki kullanmıyorum. pek tabikide nargilede kullanmıyorum. ancak kültürümüzde önemli bir yeri olduğu için bir kez denedim. ve denediğim de tömbekiydi. marpucu aldım içime çektim ve öksürdüm. sonra abime dönüp:"ulen bunu içeceğine git eshotun egzozuna ağzını daya daha iyi" dedim. budur yani.
    (12.08.2007 15:43)

ferman padişahın dağlar bizimdir

kediyekafaatmayaazmettirenfare

    satanist avlayan mücahit kedi ile yanyana gelmesi durumunda çıngar çıkaçağını düşündüğüm hoş bir mahlası bulunan vampir.
    (12.08.2007 11:05)

kadın

    şeytanın dünyada zuhur ettiği varlık. annem derki:"şeytanın onda dokuzu kadında biri erkekte" işte öyle birşeydir kadın. erkekler olarak biz onlar sayesinde varız. ama insan olarak da onlar yüzünden cennetten kovulduk. yani böyle karışık bir yapıya sahiptirler.
    asla ve asla bi erkeğin düşünemeyeceği bir noktayı bulup erkeği dumura uğratırlar. bunun sebebi ise onlara özgü şeytani düşüncedir.
    heee ben bu kadar yazdım ama kadınlardan nefret etmiyorum. bilakis çok seviyorum kendilerini.
    (bkz: anne )
    (bkz: sevgili )
    (12.08.2007 11:01)

evlenmek

    valla evlenmek özgürlüğünü vermektir. kadın her zaman haklıdır. erkek ise haksız. erkek hep son sözü söyler. ancak son söz olarak da "tabi efendim" der.
    (12.08.2007 10:56)

evlenmek

    soner yalçının bugünkü hürriyetteki köşesinde yazdığı yazıdan alıntıdır. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/7070317.asp?yazarid=218
    --- alıntı ---
    gençler nasıl evlenmelidir

    görücülük mü, görüşücülük mü

    kadın dergisi süs, üçüncü sayısında (30 haziran 1923) dönemin ünlülerine şu soruyu yöneltiyor: gençler eski usulde görücü usulüyle mi, yoksa ailelerinin izniyle tanışarak mı evlenmelidirler? sakın karıştırmayın, "görüşücülük" bugün anladığımız anlamda flört değildi.

    reşat nuri (güntekin): parklarda, mesirelerde, fazla tenha mahallerde olmamak ve ahbaplığı ileri götürmemek şartıyla görüşücülüğe taraftarım.

    yakup kadri (karaosmanoğlu): tabii görüşme ile... fakat resmi sathi değil, tam, uzun ve samimi bir görüşme ile...

    falih rıfkı (atay): bbu suali sormak için tam on beş sene geciktiniz. görücülük, harem efsanelerine karıştı.

    fazıl ahmet (aykaç): hiçbir suretine taraftar değilim azizim.

    hüseyin cahit (yalçın): neticesi evlenmeye çıkacak olduktan sonra hepsi bir. hangi tarik ile evlenirsek evlenelim, emin olunuz ki ceryan-ı vakıa değişmeyecektir.

    hamdullah suphi (tanrıöver): evleneceklerin kendi gözleri mütemmiz güzelliği, farkı, şekli diğer gözlerden daha iyi fark eder.

    hüseyin rahmi (gürpınar): görüşe görüşe olduğu halde tam on sene dayak yedim. ya görücülükle olsa idi acaba şimdi ne yapardım ve kim bilir nerede idim.

    mahmut esat (bozkurt): görücülükle de olsa görüşücülükle de olsa işin sonu mutlak hır gür olmayacak mı? benden paso.

    Şükufe nihal: İptidai terbiyemiz kat'i bir vahdet ve inzibat altına alınmadıkça, ne görücülük ne de görüşücülükle!


    --- alıntı ---



    (12.08.2007 10:52)

kan uykusu

    gözlerimden yaşlar aka aka izlediğim, serdar akinan'a, osman paşa'ya, erdal zeybekoğlu'na ve bu vatan için ölmeyi göze alan mehmetçiklerimize ve şehitlerimize şükranlarımı sunmama neden olan belgesel.
    hepsinden allah razı olsun. hepside haklarını bizlere helal etsinler.
    (12.08.2007 10:47)

halit akçatepe

    hababam sınıfının güdük necmisi. şeker bi oyuncudur. kemal sunal ile tatlı bir ikili oluşturur. yeni nesil hababam sınıfının son filminde yer almadığı için onları hababam olarak görmez.
    dün gece katıldığı güldür bakalım adlı yarışmada şaşırtmış oyuncu.müjdat gezenin yardımıyla yavaş ve küçük adımlarla yürüyordu. kadir çöpdemir bile levent kırcaya, neden böyle yürüdüğünü sordu. çok sık kulise gitme ihtiyacı hissetti. ayrıca kulakları da pek az duyuyor. dün gece ya çok muhteşem rol yaptı, ya hastaydı yada sarhoş.
    (12.08.2007 09:59)

mehmet emin köktaş

    deÜ İİbf kamu yönetimi siyaset ve sosyal bilimler anabilim dalı başkanı. ayrıca frankfurt goethe Üniversitesi islam kürsüsü başkanı.
    dersleri muhteşem geçer. final haftasına 2 hafta kalana kadar entellektüel bilgisini konuşturup bizle muhabbet eder. yada o konuşur biz dinleriz. karadenizliliğin verdiği o hareketlilikle derslerde ellerini, mimiklerini çok güzel kullanır. konudan konuya atlar. almanya hatıralarını anlatmayı çok sever, türkiye ile kıyaslayıp hayıflanır. tdk nın büyük sözlüğünü kitap okur gibi okur.
    yeni nesil öğrencilerin bilgisiz, meraksız olduğunu açıkca söyler. ders vermek istemez bize. haklıdır da.
    sınavlarda asla 100 vermez. 80-85tir en yüksek notu. bir öğrencinin köktaş hocadan 100 alabilmesi için bilimsel makale yazması gerek. böyle olmasına rağmen kimseyi bırakmaz. iyidir hoştur. dersinden geçmeme rağmen derslerini takip edicem inşallah.
    (11.08.2007 20:29)

kentli

    dokuz eylül üniversitesi kamu yönetimi bölümünde 6. dönem seçmeli ders olan kent sosyolojisi dersinin iki ana konusundan biri. diğeri için (bkz: kentleşme)
    hocamız prof. dr. mehmet emin köktaş sağolsun bir dönem boyunca anlatmaya çalıştı ancak biz ne kadar anladık bilemiyorum.
    kentli:kentte yaşayan, kentin kültürünü benimsemiş ve o kültürü yaşayan kişidir. kent kültürünü benimsemek içinse köylü havasını şehirde yaşamamasıdır. ayrıca kente özgü yeni davranışları kabul etmesidir.

    ancak neylesin göçmen insanımız istediği kadar kentli, kültürlü olsun bir hemşehrisini gördüğü vakit özüne dönmektedir.
    (11.08.2007 20:07)

pazara gitmek

    sinirlendirici, yorucu, bunaltıcı hamallıktır.
    yıllardan beri aynı yerden oturan ve hep aynı pazara giden anne, pazara girer girmez tanıdık biri bulur ve küçük bi selamdan sonra başlar muhabbete. sen orda ööle beklersin. karşı taraftaki teyze ise sana bakınca sahte gülücükler atarsın. sonra anne, karşı taraftaki teyzeyi evine davet edip yola devam eder. bu olay bütün pazar alışverişi boyunca ortalama 10 kez tekrarlanır.
    sırf bu olsa iyi.anne, pazardaki tüm kalabalık arasından kıvrak ve hızlı adımlarla ilerlerken sen pazar arabası ile kalabalığı yarmaya çalışırsın. birinin ayağına ezersin pardon dersin ama ezdiğin teyze hissetmemiştir. çünkü kendini pazarın muhteşem cazibesine ve muhabbetine kaptırmıştır. ve nihayet anne bi tezgahta durur. alınacak şeyin siparişini verir, parasını sana verir ve ben:"şurdayım" der.
    şurdayım dediği yerde 20 kişi var. sen şeyi alırsın tezgahtardan. "iyigünler, hayırlı işler abi" deyip şeyi arabaya yerleştirirken anne gözden kaybolmuştur. anneyi arasın bulursun.
    "anne bak doğru düzgün yap şu alışverişi, bekle beni" dersin. anne tamam deyip tüm hızıyla bu koşuşturmaya devam eder.

    bu olayın yaşancağını bilmene rağmen her hafta pazara gidilir çünkü o annedir, herşeyindir, muhteşemdir.

    -sebepsiz yalnızlıklar'a selamlar-
    (11.08.2007 19:55)

ömer lutfi mete

    gazeteport'tan ayrılmıştır kendileri.
    (11.08.2007 19:40)

hz muhammed

    o'nu anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır. onu ben anlatamam, hiç kimse anlatamaz. sadece bazı üstadlar anlatmaya çalışır. (bkz: necip fazıl kısakürek) (bkz: çöle inen nur)
    (11.08.2007 19:29)

cafe crown karamelli

    çikolatalısı,fındıklısı,sadesi ve vanilyalsı olan cafe crown'un diğer çeşidi. ancak sevemedim. fındıklısı çok daha makbul olan kahve. türk kahvesinden gayrısını içmeyen ben çok sevdim fındıklısını. ciddi ciddi damağınızda tadını hissediyorsunuz.
    (11.08.2007 17:47)

sayfa: 1...-44-45-46-47-48-49

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.