istanbul büyükşehir belediyesi

    sanki ticari rakipleri varmış da müşterilerini onlara kaptırmak istemiyorlarmış gibi, durmadan reklam yapan yerel yönetim kurumu.
    (13.08.2007 04:34)

belediyelerin reklam yapması

    devlet eliyle yürütülen kamu hizmetleri söz konusu olduğunda, boş yere para harcamakdan başka bir anlam taşımayan reklam faaliyetidir. özellikle büyükşehir belediyelerinin (bkz: istanbul büyükşehir belediyesi) reklam ve tanıtım faaliyetlerine çok ciddi bütçeler ayrıdıkları düşünüldüğünde, boşa harcanmış kaynaktır. fesatca bir yaklaşımla, bu harcamaların belediye üst yönetimi ve özellikle de belediye başkanının siyasi kariyerleri için bir yatırım olduğuna kanaat getirebilir ya da bütün iyi niyetinizle "ne var bunda canım. müşteri şebeke suyunu, doğalgazı kendilerinden alsın diye reklam yapıyorlar neticede" diyebilirsiniz.
    (13.08.2007 04:30)

kadınlar şeytandır

    biraz sezgi, biraz detaylı düşünme ve zekadan ibarettir bu şeytanlık dedikleri şey. ayrıca kadınlar şeytan ve anneler melekse, anneler kadın değildir.
    (09.08.2007 17:51)

kimin arabasına binerse onun türküsünü çığırmak

    kimden çıkarı varsa, onu fikrinden yana görünmek ve onun söylemini dile getirmek anlamında bir deyim.
    (16.07.2007 01:34)

medya

22 temmuz 2007 seçimleri

    insanımızın, oy kullanmanın bahis oynamak olmadığını * anlamaları umulan seçim. *
    (16.07.2007 01:28)

güzel ve dahi

    "hadi izlediniz bunu, bari gülmeyin, oturun efendi efendi ağlayın" diye feryad ettiren program
    (15.07.2007 03:40)

türkçeyi msn de öğrenmek

    özellikle belli bir yaşın altındakilerin, teknolojinin asosyal çocukları olmaları sebebiyle, sohbet etmek, kitap okumak gibi fiilleri gerçekleştirmeden, ana dillerini sms ve msn kullanımları sırasında öğrenmeleridir. aslında burada öğrenilen dil türkçe de değil, tuhaf bir "şey" dir.
    (15.07.2007 03:29)

haydar baş

    seçim için hazırlattığı el ilanlarında "iş-aş-haydar baş" sloganını kullanan, * her türk vatandaşına 500 ytl maaş bağlayacağını vaad eden, üstelik el ilanının arkasına bu vaadini destekleyecek imzalı bir taahhüt mektubu koyan ve cem uzan'dan sonra, milletin yüzünü en çok güldüren siyasetçi. ne diyelim, o bizi güldürdü, allah da onu güldürsün.
    (15.07.2007 01:34)

özlem siyasette yeni

    haklı olduğu halde, okan bayülgen gibi bir cazgırın karşısında, ancak mırın kırın seviyesinde tepki verebilen * özlem türköne'nin durumu. evet, gerçekten de özlem siyasette yeni.
    (15.07.2007 01:23)

büyük ortadoğu projesi

küresel ısınma

    bazı ülkelerin ekonomik çıkarlarına uygun düşmesi sebebiyle aldırmadıkları ve "yok artık bunu da mı paraya çevirdiniz?" dedirten felaket. son nehir kuruduğunda sanıyorum oturup para zıkkımlanacaklar.


    BAŞKA KÜRE YOK!

    Var aslında, ilkokulda bize yanlış hatırlamıyorsam 8 küre daha olduğunu söylemişlerdi ki, bilim adamları o günden bu yana her geçen gün yeni küreler de buldu. Bununla beraber ne bize ilkokulda öğrettikleri, ne de sonradan buldukları kürelerde, canlı belirtisine rastlanmadı. Bir kısmımız, kainatın sadece bizim yaşamamız için çok büyük olduğunu düşünsek ve daha küçük bir kısmımız dünya dışı varlıklarla karşılaştığımızı iddia etsek de, dünya dışında her hangi bir yerde, en azından bizim bildiğimiz anlamda bir canlı izinin varlığı bilim dünyasında kanıtlanmadı henüz Bu durumda da; evet, başka küre yok, en azından şimdilik. Hal böyle olunca, kürenin başına gelen her şey aslında bizim başımıza gelmiş sayılır.
    Son yıllarda, bilim adamları, çevreciler ve bazı politikacıların ısrarla üzerinde durdukları bir konuydu küresel ısınma. Ne yazık ki çoğumuz önemsemedik. Kuzey kutbundaki buzulların erimeğe başladığı söyleniyordu ki, orası çooooook uzaktı bize. Tamam, bir kutup ayısının 4 koca ayağını minicik bir buz parçası üstüne sığdırmak zorunda kaldığını gösteren o ünlü fotoğraf son derece acıklı geldi bazılarımıza ama, üzerinde fazlaca durmadık. Ta ki, kar bir yana, doğru dürüst yağmurun bile yağmadığı bir kış geçirene kadar. Hele de Haziran ayı gelip, meteorolojinin “mevsim normalleri üzerinde” diye iyimser bir dille ifade ettiği sıcaklar bastırınca.
    Birden dehşete düşerek fark ettik ki, bu sıcaklar bu gün bize mevsim normalleri üzerinde gibi gelebilir ama ne yazık ki artık “mevsimin normali” budur. Şimdi İstanbul’un fısıltı gazeteleri, çoğunun gerçeklik payı yüksek haberler veriyor; baraj göllerinin, dere yataklarının kuruduğundan, su kesintisi için gün sayıldığından söz ediyor.

    Küresel Isınma Nedir?
    Yıllardır, insanların onca eziyetine rağmen direnen yerküre ne oldu da ısınıverdi birden? Bunu anlamak için öncelikle küresel ısınmanın ne olduğuna bir bakmak lazım. Küresel ısınmayı dünya atmosferi ve okyanusların ortalama sıcaklıklarında belirlenen artış olarak tanımlamak mümkün. Bu olay son 50 yıldır iyice saptanabilir duruma gelmiş ve önem kazanmıştır. Dünyanın atmosfere yakın yüzeyinin ortalama sıcaklığı 20. yy’da 0.6 (± 0.2)°C artmıştır. İklim değişimi üzerindeki yaygın bilimsel görüş, son 50 yılda sıcaklık artışının insan hayatı üzerinde fark edilebilir etkiler oluşturduğu yönündedir. Yani yeryüzünün ısısı sürekli olarak artmaktadır ve son 50 yılda da bu artış hızlanmıştır.

    Küresel Isınma Neden Oluyor?
    Bilim çevrelerindeki yaygın kanaat, küresel ısınmaya neden olan şeyin atmosferdeki bazı gazların bir tür perde etkisi yaparak, yeryüzünün güneşten aldığı ısıyı geri yansıtmasını engellemesi, yani “sera etkisi” olduğudur. Güneş ışınları yeryüzüne düştüğü gibi, yeryüzü aynı miktarda enerjiyi uzaya geri yansıtmaktadır. Kızılötesi ışınlar atmosfer içinden geçer. Atmosferde yer alan ve çeşitli molekül kümelerinden oluşan koruyucu katman karbondioksit gazını da içermektedir. Bu katman uzaya doğru yansıyan radyasyonu bir süre tutarak, yeryüzünün ısınmasına neden olur. Bir diğer deyişle atmosferdeki karbondioksit tabakası ısının yükselmesini engelleyen bir perde oluşturur.

    Sonuç Ne Olur?
    Dünyanın bazı bölgeleri küresel ısınmanın somut sonuçlarını yaşarken; kuraklıktan, açlıktan, susuzluktan, hatta haritadan silinecek ülkelerden söz ediliyor. Türkiye gibi nispeten şanslı bir coğrafyada yaşadığımız için olsa gerek, bu tür sıkıntıların bizden çok uzak olduğunu düşünüyoruz ancak durum pek de öyle değil gibi. 2007 yılı şubat ayında Paris’te yapılan Birleşmiş Milletler Hükümetler Arası İklim Değişiklikleri Paneli'nde açıklanan Küresel Isınma Raporu bir felaket tablosu çiziyor aslında. Açlık, susuzluk, göçler, deniz seviyelerinde yükselme, yiyecek stoklarının tükenmesi, pek çok canlı türünün yok olması ya da sayılarının önemli ölçüde azalması, okyanusların çölleşmesi gibi ürkütücü senaryolardan bahsediyor bu rapor.

    Kyoto Protokolü
    1997 yılında Japonya’nın Kyoto şehrinde Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamında imzalanan ve 2005 yılında yürürlüğe giren Kyoto Protokolü, küresel ısınmadaki hızlı artışı yavaşlatmak amacıyla, imzalayan ülkeler açısından bazı sorumluluk ve kısıtlamalar getiriyor. Sera etkisi yapan gazların atmosfere salınımını azaltmak amacıyla yeni düzenlemeler yapan protokol, umut verici bir çalışma gibi görünse de, bu tür gazları yoğun biçimde üreten bazı gelişmiş ülkelerin protokole karşı tutumları, imzalayan ülkeler açısından sıkıntı yaratıyor. Çevre yönetiminde çok etkin prensipler olan “Kirleten Temizler” ve “Kirleten Öder” prensiplerini, küresel ısınma konusunda da devreye sokmayı amaçlayan protokol, küresel ısınmada en büyük paya sahip ülkelerin karşı çıkışları yüzünden anlamını yitirmek üzere. Yani her zaman olduğu gibi, gücü elinde bulunduran kirletiyor, temizlemek ve kirliliğin bedelini ödemek de diğerlerine kalıyor.

    Bazıları sıcak sever
    İşin asıl ilginç yanı, bazı ülkelerin küresel ısınmadan dolayı endişeye kapılmak bir yana, tam tersine memnuniyet duymaları. Küresel ısınma sonucu erimeye başlayan buzullar bu güne kadar geçilmez sanılan deniz yollarını ve kara parçalarını ulaşıma açıyor. Bu durum Kuzey yarımkürenin bazı gelişmiş ülkeleri için olumlu sonuçlar veriyor. Bazı ülkeler, -50°’ye kadar düşebilen hava sıcaklıkları nedeniyle kullanamadıkları milyonlarca km2 alanı kullanmaya başlıyor yavaş yavaş. Altın, gümüş, petrol, doğal gaz, kurşun, elmas, çinko gibi yer altı zenginliklerinin de bulunduğu bu bölgeler, son derece önemli bir gelir kaynağı oluşturabilecek durumda. Ayrıca eriyen buzullar sayesinde bazı deniz geçitlerinde su seviyesinin yükselmesi daha büyük tonajlı gemilerin geçişine izin vererek, deniz ticaret ve ulaşımını da canlandıracak. Bunları bir tür komplo teorisi olarak görmek de mümkün değil zira, sözünü ettiğimiz ülkeler ve çeşitli alanlarda yatırım yapan firmalar, küresel ısınmayı da paraya çevirmek için gerekli yatırımları yapmaya başladılar bile.

    Bize Düşen Ne?
    Dünyamızın böylesi bir felaketle yüz yüze gelmesinde az ya da çok hepimizin sorumluluğu olduğu kesin. Evet, ne bireyler olarak biz, ne de ülkemiz küresel ısınmanın baş müsebbipleri olan gelişmiş ülkeler, dev sanayiciler, otomobil üreticileri, petrol şirketleri, nükleer enerji tutkunları kadar sorumluluk taşımıyoruz bu durumdan ama onların ürettiklerini gücümüzün son kırıntılarına kadar kullanıp tüketerek bu çılgınlığa çanak tutuyoruz. Sağa sola yağdırdığı bombaların, sadece düştüğü yerdeki hayatı bitirmekle kalmayıp, yıllar sonrasına da izler bırakmasına aldırmayanlar kadar günahkar değilsek de, naklen savaş yayınlarını cips ve kola eşliğinde seyretme duyarsızlığını gösteriyoruz.
    İnsanoğlu her şeyi paraya çevirme zaafını yenemezse, onu çok daha karanlık günlerin beklediği kesin. Şimdi bize düşen hiç değilse yakın geleceği kurtarmak için, hem üretim süreçleriyle dünyanın yaşanmaz hale gelmesine sebep olan ürünlerin, özellikle de enerjinin tüketiminde, hem de başta su olmak üzere doğal kaynakların kullanımında özenli davranmak.
    (14.07.2007 02:49)

istanbul

    paris belediye başkanının "paris'i güzel sanıyordum..." demesine sebep olan şehir.
    (14.07.2007 02:44)

recep tayyip erdoğan

    emlak komisyoncusu.
    (14.07.2007 02:38)

yeni başlayanlar için istanbul

    yokuş aşağı giderseniz denize ulaşırsınız. denize ulaşırsanız ve birazcık yön duygunuz varsa kaybolmazsınız. herkes yol tarif edebilir. mesela küçükçekmece'de * birine "ümraniye'ye * nasıl giderim" derseniz, büyük ihtimalle tarif eder.
    (28.06.2007 19:18)

sayfa: 1...-4-5-6-7-8...-13

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.