tumblepop

    çocuklugumun yazlarında benim için denize havuza girmekten de, kumun içinde oynamaktan da önemli olan, atari salonlarını ikinci evim, salondaki jeton satan abileri de ailemden biri gibi yapan oyun. arada double dragon, street fighter yada adını yıllar sonra ögrendigim mustafa dedigimiz oyun da oynanırdı tabii, ama tumblepop' un yeri başkaydı. oyunda, sırtlarında elektrik süpürgesine benzeyen bişey ve başlarında şapkalarıyla iki çocuk vardı. her bölümdeki yaratıklar elektrik süpürgesine benzeyen silahın içine gökkuşagına benzeyen bir ateşle çekilir ve başka bir yaratıgın üstüne püskürtülürdü böylece diger yaratık da öldürülmüş olurdu. ama yaratıgı süpürgenin içinde fazla bekletmemek gerekiyordu, içinizde patlayıveriyordu zira. oyunun bölümleri bildigimiz kıtalardan oluşuyordu, her bölümün sonunda da bir büyük canavar oluyordu. genelde oyun giderek zorlaştıgı için büyük canavarı en zor olan kıtadan başlardık böylece o canavarı oyun daha zorlaşmadan gectigimiz için zorlanmayacagımızı düşünürdük. bir de yaratıgı duvara carptırınca bazı bölümlerde tumblepop kelimesindeki harfler cıkıyordu bunları tamamlayınca bir sürü altın toplayabildigimiz bonus turu gibi birşey cıkıyordu, o turdaki altınları da beraber oynadıgımız arkadaşla bölüşürdük, her bölüm biri toplayacaktı, yoksa tatsızlık cıkıyordu hoş olmuyordu tabii.

    hatırlamak isteyenler için: http://www.skytopia.com/games/arcade/big/tumblepop.png
    (10.07.2006 19:29)

serdar ortaç

    şarkılarını şu yöntemle yaptıgına artık inandıgım şarkıcı:

    -bir adet eski serdar ortaçşarkısı alınır.

    -nakarata kadar olan kısımlardaki kelimelerin yerleri degiştirilir, bir de anlamsız ama sanki anlamı varmış da herkes anlayamazmış gibi görünen dandik sözler bulunur. örnegin:

    bunu külahıma, bir de günahıma
    gelip anlatacak o yürek
    belki de vardır ama,
    denemem lazım.

    -sözler yazılırken, uzun zamandır birlikte olunan ama hal ve hareketlerinden hazzedilmeyen sevgiliye çeşitli öğütler verilir, restler cekilir, bak sen böylesin ama yanlış yoldasın seni uyarıyorum tarzı mesajlar verilir ki, serdar ortaç' ın hitap ettigi kitle şarkıyı dinlerken rahatca eller havada formuna girip sevgiliye haykırabilsin.

    -ve işte işin en can alıcı noktası. nakarat kısmına öyle vurucu bir kısım konur ki, şarkının diger sacma kısımları zaten bu nakarata ulaşmak için dinlenir hale gelsin. şarkıyı bir kez dinleyenin bile aklında kalsın. örnegin:

    binlerce dansöööööz var
    bence bu asrın hataaası olur
    jöteeem illede jöteemmm

    gibi. zaten serdar ortaç' ın yaratıcılıgı da ancak bu noktada karşımıza cıkar.

    -son olarak ordan burdan birkaçdanscı getirilir, güzel manken kızlar bulunur, onlar bir taraftan serdar ortac' a rol keser, bir taraftan da dansederler.

    böylece serdar ortaçtürkiye' nin en cok satan pop şarkıcısı olur. haklıdır da aslında kendini yormadan bu kadar para kazanmakta. nasıl olsa o ne yaparsa yapsın türk dinleyicisinin gelişememiş müzik zevki kaldıracaktır bunu. müzik yaparken bile uyanık olmak lazımdır, emekmiş, sanatmış, sanatçıymış bunlar bize gelmez.

    (10.07.2006 02:59)

kedi

    ytu beşiktaş kampusunun gittikçe ögrenci nüfusuyla yarışmaya başlayacaklarını düşündügüm ev sahipleri.
    (10.07.2006 02:24)

cimen

    üniversite kampuslerinde bulunması ve ögrencilerin üzerine serilmesi suretiyle özellikle bahar ve yaz aylarında ortama şenlikli bir görüntü katan bitki.
    (08.07.2006 23:55)

johnny depp

    mükemmel bir şekilde ingiliz aksanıyla konuşabilen, 1963 kentucky dogumlu, sahip oldugu tüm şöhreti sadece görünüşüyle degil yetenegiyle de haketmeyi başarmış aktör. oynadıgı her role kendinden birşeyler katan ama ama kendini her role katmayan bir oyuncu ayrıca. ülkemizdeki birçok oyuncunun tam tersini yaptıgı olay yani.
    (08.07.2006 23:51)

mecidiyeköy

    her yolum düştügünde, nedense kapkaçkorkusuyla cantama daha bir sıkı sarılmak zorunda hissettigim semt. keşmekeş mecidiyeköy için kullanılabilecek en uygun kelimedir evet, ancak otobüs duraklarının tam gecit altında kalan meydandan biraz uzaklaştırılmasıyla karşıdan karşıya gecmek bir nebze kolaylaşmıştır.

    insanlar hep acelecidir burada, herkes bir yere yetişmek ister gibi görünür, kimsenin -özellikle de yaz sıcagında- kimseye tahammülü olmaz, bir an önce binecegi otobüse yetişmektir cogunlugun derdi zira. taksim' le beraber istanbul' un her yerine ulaşımın saglanabildigi bir yerdir ayrıca. kaybolduysanız ve mecidiyeköy' deyseniz gideceginiz yere ait bir otobüs mutlaka vardır, korkup panik yapmanıza gerek kalmasın diye söylüyorum.

    şişli ilçesine baglıdır.
    (08.07.2006 23:40)

bahçelievler

    istanbul' dakine eski zamanlarda gercekten de neredeyse tüm evlerin bahce içinde olmasından dolayı bu adın verildigi, ancak şimdinin uyanık müteahhitlerinin hepsini 5-6 katlı apartmanlara dönüştürmesiyle artık bu ismin taşıdıgı anlamdan uzaklaşan ilçe.
    (08.07.2006 22:56)

üç aynalı kırk oda

    içindeki en iyi hikayenin "aynalı pastane" oldugunu düşündügüm kitap. öyle güzel bir anlatımı var ki murathan mungan' ın, onu okuduktan sonra yazmaya hevesi olan birinin onu taklit etmemesi, yada ondan etkilenmiş olmaması neredeyse imkansız.

    kitapla ilgili alakasız bir de magazinsel haber: nurgül yeşilçay, "aynalı pastane" öyküsünü okuduktan sonra senaryolaştırıp murathan mungan' a götürmüş, öyküdeki aliye' yi de kendi oynamak istemiş, lakin yazar buna izin vermemiş.
    (08.07.2006 01:33)

ali sunal

    oyunculuktaki başarısıyla kerem alışık' a kıyasla daha göz dolduran ancak kaderin bir cilvesi olarak her gülüşünüde babasını son derece hatırlatması nedeniyle " kemal sunal' ın oglu " olarak anılmaktan asla cıkamayacak oyuncudur kanımca.
    (07.07.2006 16:22)

david bowie

    tarzıyla, tavırlarıyla, giyinişiyle hatta sadece duruşuyla bile günümüzün son modası "feminen ama bir o kadar da seksi erkek" imajının dogdugu vücut oldugunu düşündügüm, her zaman gelmeyecek adamlardan.
    (07.07.2006 16:13)

6 cadde

    sing your song adlı amatör müzik yarışmasından tanıdıgımız, daha sonraları istiklal caddesi' nde "sabuha' yı söyleyen grubun cd' si geldi" afişleriyle seslerini az da olsa duyurmayı başarmış grup.

    günümüzdeki benzerleriyle karşılaştırmaya kalkarsak, cok da sivrilebilmiş bir albüm yapamadılar belki ama o albümdeki "dönersen" ve "git" üzerinde durulması gereken ve aslında cogu grubun da nasiplendigi bir durum olan "tek şarkıyla işi götürme" olayını pekala başarabilecek şarkılardı. bunun haricinde dinlenir miydi albümleri? kesinlikle dinlendirdi. kayboldular gittiler fakat neden bilemem.
    vokal emre aydın ise tek başına devam ediyor.
    (07.07.2006 02:41)

fleur de lis

    hiçtanımadıgım ama her seferinde iktisatla ilgili bir başlık gördügümde, başlıgı onun actıgını tahmin edebildigim, okuldan geldigimde bana tekrar iktisat dersine girmiş etkisi yapan vampir.
    (06.07.2006 22:42)

eti tutku

    limonlusunda tamamen annelerin evde yaptıgı limonlu kek tadı bulunan biskrem türevi yenesi bisküvi.
    (06.07.2006 22:31)

keira knightley

    türkiye' de çıldırış olarak gösterilen the jacket adlı filmde adrien brody ile yan yana gelince performansını sanırım vasatın üstüne cıkarmak için gereginden fazla çaba sarfetmiş ve bunu biraz da olsa başarmış olan, güzel hollywoodlu insan.
    (06.07.2006 22:27)

akbil

    artık ögrenci bileti diye birşeyin olmamasından dolayı, yanımızda taşımamızın farz oldugu, aslında bir seferde en azından 10 milyonluk dolduruldugunda -her gün kullanılmıyorsa eger- insanı uzun süre idare eden, bugün beşiktaş- üsküdar motorlarında da gecmeye başladıgını gördügüm, istanbul' da ulaşımın şartlarından biri, sevimli aletçik.
    (06.07.2006 21:21)

sayfa: 1...-3-4-5-6-7...-12

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.