peyami safa

  1. peyami safa, türk edebiyatının en etkili romancısıdır. çağdaşlarına oranla daha başarılı, akıcı eserler verir. yer yer ağır cümleleri olmakla birlikte gerek eski gerekse batılı sözcüklerden oluşan zengin bir kelime dağarcığına sahiptir.kendini istisnasız her alanda geliştirdiğini de eserlerinden rahatlıkla anlayabiliriz. iki zıt görüşü okuyucuya her yönüyle mükemmel bir şekilde sunabilen ender romancılardan. psikolojik romanları siyasi alanda yazdığı romanlarına oranla daha başarılıdır. 9.hariciye koğuşu, sözde kızlar, cumbadan rumbaya, biz insanlar, yalnızız,mahşer,şimşek,canan,fatih-harbiye,matmazel noraliya'nın koltuğu tavsiye edilebilecek önemli eserlerinden sadece birkaçıdır .
    (everest 06.06.2006 12:37)
  2. estetik kaygıyla kaleme aldığı eserlerinde "peyami safa", geçim derdinde yazdıklarında ise "server bedi" imzasını kullanan psiko-sosyal yazar; şair ismail safa'nın oğlu olarak istanbul'da dünyaya gelmiştir. babasınınn sürgünde, sivas'ta ölmesinin ardından para kazanmak zorunda kalınca, eğitimini tamamlayamamış, kendisini yetiştirmiştir. on dokuz yaşına kadar yaptığı öğretmenliğin ardından, başın hayatına atılmış; "yirminci asır" adında bir gazete çıkarmıştır. 15 haziran 1961 tarihindeki ölümüne kadar, hayatını gazetelerde geçirmiştir (dedim, haziranda ölmek zor.).

    sözde kızlar, şimşek, mahşer, bir akşamdı, dokuzuncu hariciye koğusu, yalnızız, biz insanlar, din-inkilâp-irtica kitaplarından bazılarıdır.
    (poetisa 11.05.2007 16:42 ~ 18.07.2007 11:28)
  3. insanların (bilhassa hastaların) halet-i ruhiyelerini,sıkıntılarını,endişelerini çok iyi anlatan yazar.tabii bu tasvirleri yaparken bazılarının kasılmasına ve kitabı bırakıvermesine yol açsa da,insanların bu en aşşağılık,en aciz yanlarını o'ndan öğrenmek ayrı bir zevk.kitaplarını okurken ne kadar iyi bir gözlemci olduğunu anlıyor ve dehşete kapılıyorsunuz.kitaplarında yazarın düşünceleri de usulca akıverir sayfalara.örneğin matmazel noraliya'nın koltuğu * adlı kitabının arkasında,yazarın manevi düşüncelerine en yakın olan kitabıdır,diyor...
    tüm bu sebeplerden eğer bir insanı kendimce test etmek istiyorsam peyami safa kitapları bir numaralı kaynağım olmuştur *
    (wulovic 18.07.2007 18:42 ~ 06.08.2007 15:57)
  4. nazım hikmet'in edebi alanda varlığını borçlu olduğu yegane insandır.

    9. hariciye koğuşu isimli kitabının ilk baskısını nazım hikmet'e ithaf eden büyük kalem erbabıdır...

    nazım hikmet fanatizmi yapmaya, edebi alan dışında duygusal travmalarla yazıp çizmeye gerek yok.
    bugün edebi anlamda bir nazım hikmet varsa bu peyami safa sayesindedir.
    (obvious 14.10.2007 03:20 ~ 14.10.2007 03:21)

  5. Image Hosted by ImageShack.us

    Doğu- Batı antagonizmasını ustaca izah etmiş bir fikir adamı ve aynı zamanda bir muhayyile işçisidir. Daha çok romancılığıyla ön plana çıkmış olsa da dönemin diğer kalem erbablarıyla girdiği polemiklerle ünlüdür.

    1899 yılında İstanbul'da dünyaya gözlerini açtığında kendisini bekleyen hayattan habersizdi muhakkak. Kendisini şanslı kılan bir tarafı vardı; Peyami Safa, Dönemin usta şairlerinden İsmail Safa'nın oğluydu. Peyami Safa'nın Dedesi de yine kendi döneminin ünlü şairlerinden Mehmet Behçet Efendi'ydi. Yani hem bir şair oğlu olduğu gibi bir de şair torunuydu da. Fakat buna rağmen şiirden uzak durmayı seçti.

    Peyami Safa'nın maneviyatçı yanının sebebi olarak aile bağlarını görebiliriz. Peyami Safa'nın nesebinde dikkati çeken diğer bir noktada seçeresinin Fatih'in murşidi, büyük alim Akşamsettin hazretlerine dayanmasıdır. Bilindiği gibi, Peyami Safa, imana önem veren bir fikir adamıdır. Yine de bu durum kendisini serbest düşünmekten alıkoymaz. Kitaplarında seçtiği konulara sınır tayin etmeyi seçmemiş bu konudaki zenginliğini korumayı bilmiştir.

    Peyami Safa'yı, Peyami Safa yapan hamura baktığımızda üç yaşında babasını kaybetmiş ve babanın ölümüyle yıkılan bir ailenin geçim sorunlarıyla boğuşmuş bir çocuk görürüz. Daha çocuk yaşlarda omzuna binen ağır yük, kendisini tahsilden alıkoymuştur. Klasik anlamda, bir eğitim disiplininden geçmemiş olmasına rağmen, batılıların 'otodidakt' dedikleri kendi kendine öğrenen, yetiştiren... Voltaire'nin deyimiyle, kendi bahçesini eken biri olmaya mahirdir. Bir yandan dinmek bilmeyen tecessüsü, bir yandan geçim sıkıntısı sebebiyle yapmak zorunda olduğu gazetecilik ve yazmak zorunda kitaplar kendisini hep daha yukarıya taşımıştır.

    Peyami Safa'nın çocuk yaşta geçirdiği bir hastalık, sol kolunu sakat bırakmıştır. Bu vahim olayın haleti ruhiyesine yaptığı akisleri daha sonra 'Dokuzuncu Hariciye Koğuşu' adlı kitabında anlatacaktır. -ki bu kitaba bakıldığında, kitabın ilk sayfalarında bir yazı göze çarpar: "nazım hikmet'e ithafen..." Peyami Safa'nın, ateşli fikir muharebelerine girdiği nazım hikmet'e kitap ithaf edebileceği akla bile gelmeyeceği düşünülebilir. Tabii ki bu kitap, bu tartışmalardan çok çok öncedir.

    Nazım Hikmet ve Peyami Safa, edebiyat dünyasında yıldızları yeni parlayan iki gençtir. Peyami Safa, o dönem 'server bedii' müstear ismiyle 'cingöz recai' romanları kaleme almaktadır. Ve yine bir gün bir kahvehanede konuşurlarken, Peyami Safa, Nazım Hikmet'e çocukken geçirdiği hastalığı anlatır. Bu durumdan çok etkilenen Nazım Hikmet: "Cingöz Recai gibi saçma sapan şeyler yazacağına bunu kaleme alsana" der. Peyami Safa, bu duruma çok sıcak bakar. Daha sonra da gelen Nazım Hikmet'in ısrarlarıyla dayanamaz ve Dokuzucuncu Hariciye Koğuşu'nu kaleme alır. Ve kitabı ileride azılı düşmanı olacak Nazım Hikmet'e ithaf eder.

    1930'lu yıllardan sonra dönemin münevver cemiyeti, safını seçmeye başlar. Nazım Hikmet zaten bilindiği gibi komünisttir ve daha o zamanlar donanımını bu konu üzerinde inşaa etmeye gayret gösterir. Necip Fazıl, 'fahişe yataklardan..." kaçmış ve mukaddesata, ilahi gerçeğe sığınmıştır. Peyami Safa'da yerini bilmiş ve kitaplarını, fikirlerini 'manevi değer'leri koruma üzerine kurmuştur.

    Artık, farklı bir Türkiye'dir. Nazım Hikmet'ler, Zekeriya Sertel'ler kurdukları dergilerle, meşrutiyet dönemi şairlerine hücmetmeye başlar. Milli Değerleri reddederek dönemin popüler siyasi akımı olan marksizmin rüzgarına kapılırlar. Peyami Safa'da doğal bir refleksle, bu durumu telin eder ve karşı koyarak, yazılarında fikrini bildirir. Mücadele başlar. Nazım Hikmet'le, seyrine doyulmaz fikir muharebelerine girişir.

    Peyami Safa, Nazım Hikmet için 'moskova hayranı bir gafil' der. Nazım da dahil olmak üzere yeni yeni oluşmaya başlayan sol, Peyami Safa ile dalga geçer. Daha sonra aradan yıllar geçer, Nazım Hikmet, moskova'ya kaçar. gerçekler bir bir ortaya çıkar. Peyami Safa, bir sonraki fikir savaşımını da benzer konular sebebiyle Aziz Nesin'le yaşar...

    1961'de Oğlu Merve Safa (merve ismi bir erkek için ilginçtir) ordu'da yedek subay olarak görev yaparken şehit düşer. Kendi elleriyle oğlunu toprağa verir Peyami Safa, o an onu görenler, ellerini nasıl titrediğine şahit olurlar. Peyami Safa, bu acıya daha fazla dayanamaz, iyice erimeye başlar. zayıf vücudu daha zayıftır artık. Zaten 27 Mayıs cuntası Peyami Safa'yı işsiz bırakmıştır.

    Ve 15 Haziran 1961'de, Karısı Nebahat Hanım'ın yanındayken ağzından birden kan gelmeye başlar; ilk söylediği: "işte bu fena!" sözüdür. Daha sonra Mutfağa geçer, kanama orada da devam eder ve birden yere yığılarak hayali olan son kitabı 'babıali'yi yazamadan ebedi istirahathanesine intikal eder. mezarı, Edirnekapı şehitliğindedir.





    (mondovi 15.02.2009 02:26 ~ 15.02.2009 02:28)
  6. evet mezarı edirnekapı şehitliğindedir. fakat bir türlü arayan bir takım kimseler tarafından bulunamamıştır. *
    (ha1ime 26.04.2009 01:53)


Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.