birazcık spoiler içerebilir:
mathilda* küçük kardeşi dışında ailesinden kopuktur, ailesinin nasıl olduğu göz önünde bulundurulursa normal bir şeydir bu. babası uyuşturucu işindedir, ki hayatını da yine bu nedenle kaybeder. mathilda şans eseri kurtulur ve bir kiralık katil olan "léon"a* sığınır. leon'un ne iş yaptığını anlayınca ondan kardeşinin intikamını almasını ister.
ayrıca çok ilginçdetaylar vardır filmde, kiralık katilin tek dostu olan tuhaf bitki, film boyunca içilen sütler, leon'un her davranışı ve ayrıca şerefsiz polis memuru stansfield'ın klasik müzik sevgisi...gibi.
hayran kalınacak derecede soğuk kanlı iki adam ve acınası bir kız çocuğunu buluşturan bu film son derece güzeldi. özellikle müthiş finalinden sonra çalan shape of my heart eşliğinde bir süre böyle durursunuz. on üzerinden dokuz buçuk veriyorum.
tagline: a perfect assassin. an innocent girl. they have nothing left to lose except each other. he moves without sound. kills without emotion. disappears without trace. only a 12 year old girl... knows his weakness.
seat*'ın vazgeçilmez arabalarından biridir. 2.0 hacim ile 140 hp üretebilen orta sınıf bir motora sahiptir. ayrıca kendiliğinden değişik, tok bir sesi var arabanın. egzoz oynamalarıyla güzel "bağıran" bir arabaya çevrilebilir sanıyorum.
yeni modeli 30.000 ytl'nin üzerinde olmasi gerekiyor. bu fiyata daha guzel araçlar önerimdir.
filmle ilgili bir şey daha... tvlerde izlediğiniz film kesilmiş halidir. aşağı yukarı 18-20 dakikası kayıp olan film. zor da olsa, aranırsa bulunabilir, film tüm çıplağıyla daha keyifli bir şekilde izlenebilir...
orjinal adıyla 'leon the professional' 1994 yılı abd yapımı bir film.luc besson yapımı filmde jean reno, gary oldman ve natalie portman rol almakta. new york'ta yasayan ailesi dagılmıs kücük mathilda ile cok sogukkanlı bir katil olan leon arasında yasananlar atılmaktadır. babası uyuşturucu işlerine bulaşınca mafya ailenin tüm bireylerini öldürür. o sırada alışverişte olan mathilda ise olaydan kılpayı kurtulur ve leon'un kaldığı daireye saklanır.olaylar bunla birlikte baslar.herkesin koleksiyonunda olması gereken bir basyapıt.sanırım filmlerden klasik olusturmaya kalksak kesin leonda yer alırdı.
duvarımda yıllardır posteri asılı olan, "hayatımda izlediğim en güzel film budur" demekten hiç çekinmediğim, her saniyesini ezbere bildiğim hikayedir, filmdir, şarkıdır, şiirdir.
jean reno'ya hayranım zaten, natalie portman'a aşığım, gary oldman'dan köpek gibi korkarım ama saygım sonsuz, luc besson da yönetmişse... bence bu film film filan değil resmen büyü kardeşim, bu kadar mükemmel olamaz oyuncu dediğin. natalie portman daha 12 yaşında ya! bu nasıl bir oyunculuk! gary oldman! ne demeli? bir insan kötü adam rolünü böyle oynarsa sokakta taşlarlar onu. olur da bu kadar değil. jean reno... ona zaten ben birşey demiyorum. ağzımı açıp izliyorum beyyle.
bu filmi izleyen, ismini duyan ya da posterini gören beni bir kere hatırlasın. çünkü kendime mal ediyorum ben bu filmi.
natalie portman bu filmde daha portakalda vitaminken o kadar güzel bir performans sergilemiştir
ki Star Wars'ta da rolünün hakkını vermesine rağmen milady değil mathildadır bizim gözümüzde
yersiz yurtsuz bir tetikçi ile yersiz yurtsuz kalmış bir ufaklığın, bir saksı bitkisiyle özetlenebilecek kader ortaklığı. tetikçi de, ufaklık da, bitki de sonunda "kök salacakları" bir yer bulur...
--! spoiler !--
mathilda dont you ever do that again or break your head!
you got that?
okey
it work like that. it's not professional, there's rules.
okey
and stop saying okey all the time okey?
okey.
good!
--! spoiler !--
şevkati ve sevgiyi bilmeyen bir adamla ufak bir kızın sevgi ve şevkati öğrenişini anlatır. tabi ufak kızımız bu sevgiyi nasıl olduğunu bilmediği aşk olarak tanımlamaktadır. en masum filmlerden biri.
natalie portman isimli güzelliğin, elindeki bitkiyi toprağa ekip gökyüzüne baktığı bir sahne var bu filmde... ağlamak istediğinizde başa alıp alıp izleyebilirsiniz.
leon: senin biraz büyümek için zamana ihtiyacın var...
mathilda: ben büyümüyorum, leon. sadece yaşlanıyorum.
tekrar tekrar izleyince daha bir güzelleşen ama bıkmamak için birkaç yılda bir seyirden daha sık izlemediğim nadide film. çok muazzam. gary oldman denen manyak da tam dayaklık bir kötü adam kotarmış pislik herif diye parçalayasınız geliyor -çocukcağız 4 yaşındaydı ya!!!
filmle ilgili birkaç detay: luc besson aslında beşinci element'i çekecekmiş ama bruce willis beyin yoğun programından ertelenmiş, besson da oturmuş bir ayda senaryoyu yazıp üç ayda da leon'u çekmiş.
gary oldman denen adam ayrı bir tuhaf-ötesi tip olduğundan, matilda'nın babasını kokladığı sahnede doğaçlama bir abartı eklemiş hatta adama bu kadar fazla yaklaşması oyuncuyu rahatsız ettiğinden adam filmde gördüğümüz diken üstündelik ve rahatsızlık mimiklerinin gerçek olduğunu söylemiş sonradan.
gary oldmanin bir başka doğaçlaması da beethoven hakkında uzunca atıp tuttuğu yermiş. daha da ilginci besson bu sahneyi birkaç defa aldığında oldman her seferinde farklı şeyler yumurtlamış yahu ne ilginç bir oyuncusun sen arkadaşım. ayrıca gözleri ne kadar güzel, soğuk yeşilimsi cam bilye gibi.
ilk defa bu izleyişimde malum final sahnesi öncesinde aydınlığa doğru yürüyen leon'un arkasında kalan bir kapı eşiğinde az sonra kendisini vuracak olan stansfield'ın gölgesini fark ettim. ah be ah....
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.