kendilerini bugün ilk kez tanıdım, çok da mutlu oldum. oturup herkesi dinleyebiliyor, tavsiye verebiliyor gözlemlediğim kadarıyla. ailece oldukça şekerlerdi, hele de ege'si * oldukça tatlı bir çocuktu. daha nice nice zirveler diliyorum.
sorunları çözerken kullandığı farklı bakış açısıyla çok zeki olduğunu gösteren ablamız, zirvenin rengiydi bence....
zirveye renk katan bir diğer isim için (bkz: ege)*
ege, egee, egeee.. abla ver şu ege'yi bana dediğim, süper ötesi bir çocuğa sahip abla vampir. bu arada, eşi de merlinle birlik olup kumpirleri yürüttü ama neyse. sevimli insanlar topluluğunun annesi. çok memnun oldum tanıştığıma.
padawan sağolsun erken yaşta kaynana olmaya alıştırsın kendini dediğimiz vampiremiz, canımız.
egecik her nekadar akşam bende kalmak istemiş olsa da gördüğü her pembeli şirin kız kitlenme sebebi oluyordu* ee hazeyame ne yapsın yani??
"oğluuummm bak o daha bebek, sen koca adamsın..olmaz öyleee, sen iç gazozunu güzel güzel "
"ama annee aykadaşım yok iştee buydaa, gideyim oyaya..."
"olmaz bak egecim ne güzel oturuyoruz işte hep birlikte..."
"o zaman bree'ye gideyim..transformers oyuncaklayı vaymış.."
"...."
koca bir çocuk. insanların yaşlandıkça çan eğrisi gibi giderek çocuklaşması kuralından muaf olarak doğuştan genç olanlardan gibi geliyor bana yoksa şüphen mi var?
bir çekirdek aile anca bu kadar sempatik olabilir sanırım. bunları tek tek almayacaksın, takımı bozmayacaksın, karşına üçü bir arada oturtacaksın. çok keyfili ve kültürlü, kaliteli insanlar.
not: kocanla bizi bir araya getirme, bir dalarız bilgisayar muhabbetine, bavulunu toplar kaçarsın yemin ediyorum... ayrıca ege dark messiah'dan falan bahsediyor bu yaşta, babası şövalyeymiş de bilmemne. armut dibine düşüyor bak benden söylemesi.
vampircik 2 yasina kosuyor zirvesi'nin *tartışmasız bir numaralı ismi olan ege'nin annesidir kendisi en çok *. ortalama 20 kişilik bir gruba hitaben konuşuyorken oğluna tost yedirebilmekte, onun kolasından değil kendi gazozundan içmesi konusundaki hicvini konuşma akışına harmanlayabilmekte ve hala anlam ifade eden cümleleler sıralayabilmektedir. aynı anda pek çok işi başarabilmesi ile ilgili merakım şudur ki; anne olmadan önce de böyle miydi, yoksa bizler için de hala umut var mıdır?
yaşından pek hoşlanmasa da diyarın en güzel, en sevimli, en babacan, en abla, en anne kişisidir. ege* tarafından en çok çemkirilen kişi de olsa herşeyin yakıştığı kişidir. diyarını unutup gündelik hayata dalıverenlere inat, her zirvede her organizasyonda bulunmaya gayret eden bilge. senden öğrenecek çok şeyimiz var abla. seni seviyoruz**.
hazeyame değişik insan, nev-i şahsına münhasır eser... bugün tekrar tekrar fark ettim huzur veren bir sesi var . böyle arayasınız konuşasınız gelir... böyle çizgi film karakteri gibidir de..hani tın tın mutfaktan yemek çalıp, balkona kaçıp kikirdeyerek zevkle afiyetle yiyebilirsiniz onunla...padawan çorbası da olur ama kaçırması zor o bakımdan eledik.. haliyle böyle güzel bir insanın, böyle bir değerin varlığıyla hayatımızda olması mutluluk verici kanımca. iyi ki de doğmuş... **
imdüüüüü... vampirler bana bunca doğum günü mesajı yollarken ben de birşeyler karalamaya mecbur hissettim kendimi...
dün itibarıyla 41 yaşımdan gün aldım. allah'ın, devletin, bunca yıldır yazılıp çizilen onca evrağın bildiğini sizden saklayacak değilim. bir de ben edebiyle yaşlanmaktan yana olduğum için, hiç öyle 10 yılda bir iki yaş büyümüş sosyete karıları gibi yalan söyleyemeyeceğim.
şimdi oradan, bilgisayarların başından bunları okuyunca, "abla da toprak kokuyormuş yav!" diyebilirsiniz canım. ama o sizin hüsnü kuruntunuz... insan yaşlandıkça ihtiyarlamıyor. belki büyüyor, olgunlaşıyor ama ihtiyarlamıyor. insana metabolizması ihanet ediyor sadece. eskisi gibi bir yerden diğerine bir koşu gidemiyorsunuz misal. ya da günler boyu uykusuzluğa dayanamıyorsunuz eskisi gibi. ama bu yaşın avantajları da yok değil. mesela toplu taşıma araçlarında pek ayakta kalmıyorsunuz, illa ki gençten biri yer veriyor. bir mekana girdiğinizde millet şöyle bir durup bakıyor. güzelliğinize değil ama, "yeri inlete inlete yürüyen bu dobo da kimmiş" diye bakıyorlar. henüz benim padawan'ı torunum zanneden olmadı ama çocuğu "tekne kazıntısı" yani son doğan çocuk zanneden çok! iş alemi için avantaj-dezavantaj dengesi söz konusu... tecrübenizi konuşturup en olmadık işlerin altından kalkabiliyorsunuz ama iş başvurusu yaptığınız yerler 2,5 sayfalık cv'nizi görünce "kim bilir kaç para ister" diye ürküyor...
yani vampirler, 41 yaş öyle acayip, korkunç, tırsınç bir yaş değil. zamanında arkadaşlardan biri söylemişti, vallahi haklıymış: insanın kişiliği, karakteri, beğenileri, kısaca bir insanı o insan yapan herşeyi 25 yaş civarında oturur. sonraki yıllar, o temelin üzerine konan tuğlalardır" demişti.
sizlerle niye bu kadar iyi anlaşıyorum sanmıştınız? biz yaşıtız yahu! *
vampircik new york city le bernardin zirvesi'nde uzakta kaldığımız için konuşamadığımız ama duruşundan çok iyi bir insan olduğunu anladığım muhterem şahıs. umarım gelecek zirvede yanyana oturur dilediğim kadar çok konuşabiliriz, keşke erken kalkmak zorunda olmasaydı, keşke ben de erken kalkmasaydım, keşke ilaçlarını unutmasaymış, hayır birde; "yok arkadaş ben yellow cab'a binmem" diye ısrar etmesin mi?
neymiş enişte lemuzin ayarlamış onu bekleyecekmiş? dedim bak bu saatte buralar hiç tekin olmaz gel ben bırakayım seni hotel ritz' e, ay dedim sonra bu ne yaa, iyi kendiniz bilirsiniz, bir ıslık! durdu önüm de bir yellow cab, atladım hacı içine. havamda bana kaldı valla ama olsun güzel zirveydi. bir dahaki sefere bende beklerim lemuzini ne yapalım işim acele idi.
Tüm yazdığı tanımlar ilk ilk tanımından itibaren okunulasıdır, eserleri iki kere okunulasıdır, zaman zaman dönüp eski yazılarımızı okumalı hatta buna hazeyameden başlamalıyız. Kim butonuna tıklıyor ve de açılan kutucuktan gizli bahçeyi çift tıklıyoruz açılan sayfadan gidebildiğimiz kadar geriye gidiyoruz.
Hazeyame büyüksün çoğu yazını okumamıştım vesile oldu bugün okumaya başladım. İyi tanımlar diyorum.
az biraz sözlükten uzak kalıp geri geldiğimde hakkında ileri geri yorumların yapıldığını gördüğüm saygıdeğer vampir. daalın ulen, hazeyame ablamızı yalnız mı sandınız? nerde lan benim kılıcım. yakarım bu sözlüğü valla...
diyara girişiyle şarkı, şiir, sinema, memleket meseleleri filan, konuşmak, yazmak isteyişimi artıran yazardır. etrafına hafiften enerji saçıyor. öyle işte.
uyuz, gıcık falan filan. ama ilk izlenimlerimdi bunlar.
ikimiz de burnumuzun dikine gittiğimiz halde ortak noktada buluşabildik. kanım ısındı sonuç olarak kendisine.
ha bu arada ılımlılık diye buna derler.
bilmeyenler öğrensin.*
onu çok farklı bir yere koymak gerekiyor. bunu kişisel sempatimden dolayı söylemiyorum. niyetim ona kaside tarzında tanım girmek de değil. çok farklı alanlarda çok etkileyici tanımlar girmesi değil onu farklı yapan, bunu yapabilen epey vampirimiz var evvelallah. şu eski trt dizisini çoğu kimse bilir, ortanın bir perihan ablası vardı, buranın perihan ablası da hazeyame oluyor.
bir kadın olarak erkekler hakkında girdiği tanımları şu koca diyarda benim de içinde bulunduğum hiçbir erkek girememiştir şimdiye dek. henüz cinsiyet kavramını aşamamış ve olaylara insan gözüyle bakma yeteneğinden yoksun kadın-erkek herkesin örnek alması gereken bir kişiliktir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.