son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
Postal fetişistleri bu ülkede her şeyden ve herkesten korkarlar. Kürtler'den korkarlar, Amerika'nın gizli planları olmasından korkarlar, dincilerin şeriat getirmesinden korkarlar, Avrupalıların bilinçaltında hâlâ Sevr'in kırıntıları olduğundan korkarlar, korkarlar da korkarlar. Bütün bu paranoyak korkular onlara askerin postalına yüz sürdürür. Onları bütün bu korkulardan ancak askerin ve ordunun silahları koruyacaktır. Bence biraz hastalıklı bir ruh halidir. Psikolojik destek vermeli bu insanlara. 30 yıldır PKK'yı bitiremeyen askerin çıkıp Kürt açılımı konusunda "Hayt höyyt!" etmesi bile sevinç göz yaşları döktürür bu cenaha.
Bu ülkede milliyetçiliklerini Kürtlerin varlığı ve onların varlığının doğurduğu sorun üzerinden besleyen büyük siyasi oluşumlar bu sisteme öylesine kaptırmışlar ki kendilerini, bu sorun bittiği takdirde ne üzerinden siaset yapacaklarını kendileri bile bilmiyor. Ben bu adamların şimdiye dek bir eğitim, bir sağlık ya da ne bileyim bir ekonomi politikalarını duymadım. Üretmiyorlar çünkü, üretemeyince de varlıklarını ancak üretilenlerle, üretmeye çalışanlarla kavga ederek idame ettirebiliyorlar. Kürtlerin varlığı şovenist Türkler için ne ifade ediyor peki? Bence şunu ifade ediyor: Kürtler, adı Türkiye olan bir ülkede yaşadıkça bu ülkeniin asıl sahibinin kendileri olduğuna inanıyor bu cins Türkler. Bir nevi gururlarını okşatmaları için bir araç konumunda olmalıdırlar. Olmalıdırlar ki onlara "Neyiniz eksik be! Ekmeğinizi, yeminizi, suyunuzu veriyoruz. Daha ne istiyorsunuz. Burası bizim ülkemiz, adam gibi oturacaksanız oturun, oturmayacaksanız yol açık. 'Barzani babanız'ın yanına!" Kürtler ve onların doğurduğu sorun var olmasaydı bunları söyleyecek kimse kalmayacaktı. Ama bu sorun bize aptalca bir kibir armağan etse de, aynı zamanda, zorunlu göçler ve bunların oluşturduğu çarpık kentleşme, yozlaşmış bir kültür, işsizlik, tinerci, mafya, yoksulluk da armağan etti. Ülkede aslında böyle bir sorun olmadığını düşünenler de var, her gün Doğu'dan gelen cenazelerin, Doğu'nun bu sorun üzerinden siyaset yapan bir parti tarafından oy deposu olarak kullanıldığının tek açıklaması PKK ve onun yarattığı terör. Yani aslında sorun, bir terör sorunudur. Diyelim ki öyledir. Peki bu terör örgütü hangi dava üzerinden eylemler yapıyor? Kabul etmediğiniz Kürt sorunu üzerinden. Hadi, kurutalım köklerini. 30 yıldır boğazımızdan kesilen lokmalarla alınan silahlar ve şanlı ordumuz hakkından gelemedi, gelemiyor. Ama kimin umrunda, ölen ölecektir tabi, yan gelip yatma yeri midir orası, onlar bir zahmet ölüversinler, biz de cenaze törenlerinde mağrur yüz ifadelerimizle onları öldürenleri lanetler ve görevimizi yerine getirmiş oluruz. Bu süreç böylece devam eder. Biz yoksulluğumuzdan da, hiçbir sonuca ulaşmayan terörle mücadelemizden de, ölen insanlarımızın cenazelerinde slogan atmaktan da memnunuz, kime ne, değil mi? Kardeşlik mevzusuna gelince, kusura bakmasın kimse, ama kardeşimizin bir Kürt olduğunu kabul ettiğimizi söyleyip her gün okulda ona "Ne mutlu Türk'üm diyene!" dedirtmek, kendi ana dilinin bu ülkede resmen kabul görmeyeceğini vurgulamak, Gaziantep'e kadar otoban götürüp malum coğrafyayı tek şerit yollarla bağlamak pek kardeşçe uygulamalar değil.
Soru: İnsan nedir? a) Biyolojik bir canlıdır b) Düşünen bir hayvandır c) Doğrudan hayvandır d)Eşeğin s... e) Hepsi Not: Cevaplarınızı istediğiniz adrese gönderebilirsiniz.
Bu memleket, bu yozlaşmış ve gıcırdayan çark, kimin eline geçtiyse daha da yozlaştı ve sesi daha da çirkin çıkmaya başladı. Ama eninde sonunda kendini her ele geçireni de dişlileri arasında ufaltıp yok etti.
Ben bir öğretmen çocuğuyum. Annemden de babamdan da öğrendiğim en önemli şey: Bir çocuk yanlış bir şey yapmışsa suçlanacak en son kişi çocuğun kendisidir. Devlet+toplum+aile=çocuk. Hâlâ yurdun o malum bölgesindeki insanların neden asker ve polisi sevmediklerini anlayamayanlar ve onları nankörlükle itham edenler bilsinler ki televizyonlara yansımış bu görüntünün binlercesine- hem de daha vahşice- o insanlar yıllardır şahit oluyor. O özel harekatçı ya da hastaneye kaldırmak yerini ölüp ölmediğine bakan polis, dayak atmak yerine, en basitinden bir futbol turnuvası düzenlese dipçikle kafasını yardığı Seyfi dahil tüm çocuklar oraya koşacaktır. Ama o tür bir coğrafyada çocukların tek eğlencesi, tek maceraları niçin yapıldığından zerre kadar haberleri olmayan gösteri ve eylem oyunlarıdır.
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=138842&cat=110&dt=2009/04/06
Bence kitabın üzerinden takriben 200 yüzyıl geçmesine rağmen ne toplumdaki sefiller azaldı ne de bu sefalatle mücadele yöntemi. Victor Hugo, 2 asır önce yazdığı bu kitabında, eğitimin ücretsiz ve zorunlu olmasından söz ediyor ve daha bugün uyguladığımız birçok şeyden. Aklıma Cemil Meriç'in, "Her büyük adam, içinde yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır. O, kendinden sonra gelen ve fikirleriyle yarattığı cemiyetlerin evladıdır." cümleleri geliyor. Son olarak bu romanın filmine de değinmek istiyorum. Liam Neeson ve Geoffrey Rush'ın muhteşem oyunculuklarına rağmen başarılı olamamış. Filmin yarısının eserle alakası yok, olaylar bambaşka gelişmiş, neden-sonuç ilişkileri, filmi toparlamak ve kısa tutmak adına senaristin paşa gönlüne göre düzenlenmiş. Ama zaten şimdiye dek iyi çekilmiş bir klasik eser uyarlamasına rastlamadım. Baklava çalan çocuklara 22 yıl hapis veren bizim gibi ülkelerin eksiği, sanırım bir Victor Hugo'ya, bir Jean Jack Rousseau'ya sahip olamayışıdır.
İnsanlar CHP'yi bugün bile bir iktidar eltarnatifi olarak değil, AKP'yi frenlemesi gereken bir emniyet sübabı olarak görüyor. Tayyip Erdoğan söylemleri, hal ve hareketleriyle çok insanı incitti. Medyayla dalaşmalar, burnundan kıl adırmamalar, eleştiriye tahammülsüzlük gibi birçok unsur da eklenince galip gibi görünse de yenildi bu seçimde. Bana göre asıl başarısıszlık, nüfusun önemli bir bölümünü oluşturan büyük şehirlerdeydi AKP için. Adana, Diyarbakır, Antalya'yı alamamanın dışında İstanbul ve Ankara'da da ecel terleri döktü. Milletvekili seçildiği şehir olan Siirt de cabası. CHP'ye gelince, Kılıçdaroğlu İstanbul'u kaybetse de bu seçimin asıl galibidir. Görüldü ki bu parti içinden güvenilir insanlar halkın tabanıyla iyi bir ilişki kurarsa CHP'nin 3011'i beklemesine gerek kalmayacak. CHP'nin sorunu Baykal falan değil, CHP'nin bir partiyi iktidar yapabilecek vizyonu ve politik paradigmaları yok. Bir sol parti olarak ülkede kürt sorununu çözmesi gereken aslında odur, özgürlükleri savunması gereken, varoşlara inmesi gereken odur ama bu misyonları AKP üstlenmiş durumda. Son olarak erken seçim düşünenlere şunu da söyleyeyim bu seçim, genel seçim olsaydı AKP yine %45 civarında oy alırdı.
Melih Gökçek tarzı adamların siyaset yaptığı bir ülkede kim ne derse desin siyasetin ahlaki termometresini böyle adamlar ayarlıyor.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |