bir sinema yapıtının; senaryosundan müziğine kadar tüm unsurlarının yönetmenine ait olması gerektiğini düşünen, sesli sinema imkanına yetişmesine karşın uzun süre protesto amaçlı sessiz sinema yapan,amerikanın avlanacak komünistler listesinde yer alan, kapitalist sistemin belkemiğini oluşturan montaj hattı denilen ford adlı iş örgütlenmesinin, insanı nasıl yabancılaştırdığını "modern zamanlar" adlı filmiyle çarpıcı ve komik bir dille yansıtan usta yönetmen.politik eleştiriyi daha o yıllarda en kaliteli ve komik biçimiyle perdeye aktaran bu eli öpülesi insan ülkemizde hala komik sirk maymunu muamelesi görmekte eline bastonu alan her güdük şarlatan şarloculuk oynayarak güdükçülük yapmaktadır.
kitleler tarafından şarlo olarak da bilinen, sessiz dönemin sembolü oyuncu, yönetmen. hitler'le aynı hafta içinde doğmasına rağmen bu iki adam birbirinden ölümüne nefret etmiştir. kızı geraldine chaplin de ünlü ve başarılı bir oyuncudur. şarlo olmadığı zamanlardaki resimlerinde alabildiğine yakışıklı bir adamdır ve birçok kez evlenmiştir ayrıca.
yaşadıgı dönemde elindeki teknolojiye rağmen yarattıklarına bakılırsa gerçekten aşmış, önünde saygıyla eğilinecek insan. özellikle city lights adlı filmi çok hoştur, tavsiye edilir.
usta ara güler'in tanıdıklarını araya sokmasına, kendisine mektuplar yazmasına, evinin önüne kadar gidip soğukta beklemesine ve chaplin'in eşi tarafından eve davet edilmesi rağmen bir türlü fotoğrafını çekemediği sessiz sinemanın duayen kişiliği. fotoğraf çektirmemesini, ölümünden kısa süre önce çekilmiş fotoğraflarını görmemle anlamam bir oldu. o sevecen adamdan eser yoktu, tanınmaz bir haldeydi...
yönetmen, oyuncu, senarist . erişilemeyecek bir zirve. asıl adı ;charles spencer chaplin . 1889 - 1977 yılları arasında yaşamıştır. 1920'de ilk uzun metrajlı filmini yapmıştır . the kid/yumurcak isimli bu filmi ; the pilgrim, a woman of paris, the gold rush( altına hücum 1925) ve the circus izler. zamanla şarlo kimliği olgunlaşır. modern sinemanın kurucusudur .eserlerinde en yalın haliyle kullandığı nazizm eleştirisini, antifaşist demokrat ve muhalif tavrıyla destekler. kalplerdedir.
the tramp, avare, serseri bir karakter olan şarlo'yu sessiz sinema dönemiyle birlikte hiç çıkmamacasına hayatımıza sokmuş olan, sinemacı.
kendisi sessiz sinemada da diretenlerin başında gelmektedir. sinemanın bir görsel sanat olduğuna inandığından, konuşmalara gerek duymadan da bu işin yapılacağını düşünmüştür. chaplin savaşı desteklemeyip, katılmamıştır ve şarlo asker filmiyle bu savaş karşıtı tutumunu kendince dile getirmiştir.
"sirkin pistinden çıkınca, soytarı, dünyayı isyanı ölçüsünde bir sirke çevirir." *
chaplin'den, " söylemek istediğimi söylemeyi başarıncaya kadar o denli tekme yemem gerekti ki."
biliyorsunuz şarlo'nun ne kadar tekme yediğini, hatta en çok gülünen sahnelerdir, şarlonun tekme yediği ve milletin yüzüne pasta atılan sahneler.
amerikan vatandaşlığını reddetmesi sebebiyle amerikan hükümeti tarafından sınır dışı edilmiş, karalama kampanyalarıyla komünist propagandacısı yaftası üzerine yapıştırılmıştır. kendisinden genç olan 4 bayanla evlenmiş olması bu karalama kampanyalarında çokca kullanılmış, hatta bir de bebek davası açılmıştır kendisine. yaşananların ardından isviçre'ye dönmüştür. hayatının sonuna kadar da orada yaşamıştır.
amerikan sanat çevreleri tarafından dalga geçilen ve sürekli bir açığı aranılan charlie chaplin amerika'ya küsmüştür. zaten amerikan halkı da pek kolay gaza geldiğinden charlie chaplin'i unutmuş gibi yapmıştır. fakat sonunda olan şey sanki bir hayat dersi gibidir; gün gelip de kafalarına bu adamın dünyaya ne kadar harika bir armağan olduğunun farkedilmemesi gibi bir durumun mümkün olmadığını anlayan akademi charlie chaplin'e davetiye göndermiş, temsilcilerle dil dökerek kendisini oscar töreninde özel ödül alması için özel konuk olarak abd'ye çağırmıştır. o gece törene katılan charlie chaplin'i herkes ayakta ve biraz da gözleri yaşlı alkışlamıştır. ama charlie chaplin tekerlekli sandalyede yüzünde sadece nezaketten kalma bir gülümsemeyle kısa bir konuşma yapmıştır o kadar. hatta daha sonra city lights adlı filmiyle bir kez daha oscar almıştır. isviçre'ye dönmüş, ölümü de orada, karısı ve çocuklarının yanında olmuştur.
the great dictator ve modern times gibi iki filmi ile bile dünyanın en yetenekli yönetmen, senarist, aktör ve müzisyenlerinden birisi olduğunu göstermiştir herkese. unutulmayacak bir efsanedir, insanoğlunun binlerce yıllık birikimi içerisinde büyük yer kaplayan/kaplayacak bir ustadır.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
