bu sene tiyatro ayakbağı'nın sahneleyeceği w. shakespeare'in yazdığı, deniz aksoy'un yöneteceği ve sahnelere bomba gibi düşmesi beklenen tiyatro oyunu.
1.rüzgâr çizelgesinde hızı 34-40 deniz mili olan ve kuvveti 8 ile gösterilen, yağmur ve kasırga getiren çok güçlü rüzgâr.(tdk)
2.sebnem ferah parcasi... nakarati:
yarınlar kadar yakın içimde fırtına
bu dalgasız deniz durgun aldatır inanma
yaslanıp gururumun kambur sırtına
kendime rağmen durmam basar giderim... seklindedir.
kanal d'nin sıcak neşeli eğlenceli karadeniz dizisi. cumartesi akşamları eve koşabilme ihtimali oluşturacak bağımlılık yapabilir. * "fırtına" diye yazılıp "furtuna" diye okunur *
televizyonda yayınlanan yerli diziler arasında tek seyredebildiğimdir. bkm oyuncularının oynadıgı karadeniz insanını daha da bir sevmemize sebebiyet veren güzel dizi.
murathan mungan ın 80 sonrası ilk öğrenci yürüyüşlerindne etkilenerek yazdığı yeni turku şarkısı:
bak işte yaklaşıyor fırtına
bak yine yükseliyor dalgalar
yıllardan sonra yollardan sonra
şarkılar söylüyor çocuklar
yıllardan sonra yollardan sonra
yeniden yanyana onlar
ne geçmiş tükendi ne yarınlar
hayat yeniler bizleri
geçsede yolumuz bozkırlardan
denizlere çıkar sokaklar
kendisini yalnız başına göremediğimiz, etkilerinden ayak izlerini takip edebildiğimiz kuvvetli rüzgarlar bütünü. savurduğu yapraklarla kendini ele verir. camlar çerçeveden çıkacakmışçasına zangır zangır oynar, bu camlara değen ağaç dalları ve saksı bitkileri vıcır vıcır iğrenç bir sürtünme sesi çıkarır. yaprakların arasından esip kendince birmelodi oluşturur, ıslıkla çığlık arası korkunç böğürtüleri aralıksız devam ederken insanın içini huşuyla doldurur. göğe bakıp koşarcasına ilerleyen bulutları tespit ettiğinizde güneşin ortaya çııkmak için çabaladığını ama buunu başaramadığını fark edersiniz. birkaç yağmur damlası, belki üç beş kar kristali düşer avuçlarınıza ama hissedemezsiniz, çünkü soğuktan mor kesilmiş parmaklarınız da dahil olmak üzere ayalarınızdan başlayan bir uyuşma vardır. bedeninizi saran ürpertilere karşı koymaya çabalayıp etrafa bakarsınız
Bahoz fırtına 2008 yapımı bir kazım öz filmi. 160 dakikayı geçiyor. Ali sürmeli ve birkaç profesyonel oyuncu dışında amatör oyuncularla çalışılmış. 90larda üniversitede okuyan çoğu Kürt öğrencilerin gözünden Kürt sorununu, dayandığı yerleri, bununla ilgili örgütlenmeyi ve kendi içindeki çıkmazları anlatıyor. Eylemler, polisin tutumu, gözaltında kayıplar, öğrenci evi diyalogları, yaşanamayan iki aşk... Özellikle oyunculuklar ve Vedat yıldırım imzalı müzikler mükemmeldi. Sanırım ağıda Kürtçeden çok yakışan bir dil yok.
--! spoiler !--
Cemal üniversiteyi kazanıp İstanbul’a geliyor. Tuncelili olmasından ötürü yurtsever gençler hep etrafında. Fakat o daha evden daha çıkarken babasının sıkı sıkıya tembihlediği gibi ‘devletin ona bir imkân verdiğini, güzelce okulunu okuyup onların yüzünü kara çıkartmaması’ gerektiğini düşünüyor başta. Sen Kürt değil misin? Diyorlar. Değilim, ben aleviyim diyor. çocuklardan biri hatta diyor ki yani sen dersimlisin kürt değilsin öyle mi? öyle diyor cemal. Kürtlük cemal için açılmaması gereken bir mevzuu. Örgüt ne yapsa cemal’in inadını kıramıyor, hep mesafeli duruyor devrimci gençlere. Ta ki otobüste iki Kürt işçinin sohbetini duyana kadar. Tıklım tıkış bir otobüs -belki 500t dir- İki işçi Kürtçe şakalaşıyorlar. Cemal anladığı için esprilere gülüyor tabii. Bu esnada devletçi bir abla 'burası Kürdistan değil, Türkçe konuşun! Geldiğiniz doğudan buraya, rezil ettiniz buraları' gibi laflar ediyor ve o kavga gürültüde atılıyor iki adam otobüsten. Bu olay üzerine cemal kendisine verilen kitap ve dergileri okumaya yani 'bilinçlenme' ye başlıyor. Kendisiyle aynı dönemden Orhan ve Rojin'de bu süreçte örgütte aktifleşiyorlar. Bir eylem sırasında Cemal gözaltına alınıyor Orhan'la ve çeşitli işkencelerden geçiyor, ama kimseyi ele vermiyor. İçerden çıktığında ise tabii ki daha bileylenmiş bir çocuk artık. İkinci eylemde yine gözaltına alınıyor ve daha ağır işkenceler görüyor. Dahası arkadaşlarından biri konuşuyor ve örgütün yarısında çoğunu fişliyor. Cemal dışarı çıktığında eve gidiyor, ev boşaltılmış, yurda gidiyor, yurt boşaltılmış. Bütün dengeler değişmiş... Orhan'ın polisten kaçarken sırtından vurulduğunu, arkadaşlarının kimilerinin gözaltında kaybolduğunu, sevdiği ama açılamadığı milletvekili kızı devrimci rojin'in dağa çıktığını öğreniyor...Cemal'in gel gitleri, örgüttekilerin tutarsız yanları, mesela bir mağazadan kıyafet çalıp bunu 'emeksiz kazanç' olduğu için yaptıkları gibi söylemleri...Sol düşünceyle bir yakınlığım olmadığı için bilmiyorum bunlar devrimin neresindedir? Ama öğrenci olaylarına bakışı, polisin tavrını ortaya koyuş şekli, ajitasyon yapmadan derdini anlatma çabası filmin, takdire şayan. filmde ali'nin ciwan haco'nun siba' sına yaptığı yeni düzenleme harikaydı.En beğendiğim sahnelerin birinde Cemal ve Orhan yurdun kantininde oturuyorlar, tv açık. Adamın biri Kürtçe diye bir dil yoktur diyor. Orhan o sırada diyor ki: madem Kürtçe yok, o zaman ben Kürtçe senin ağzına s.çayım! Bu bölümü olduğu gibi Kürtçe söylüyor ve kantindeki faşolar Türkçe konuş ulan diyerek ikisini bir güzel dövüyorlar. Cemal ertesi gün rojine bu olayı Kürtçe anlatıyor. Cemalin Kürtçe konuşmaya başlaması da yani ısrarla Türkçe konuşurken Kürtçe konuşmaya başlaması, polis sorgusu sırasında hangi millettensin dendiğinde 'kürdüm' demesi, okula ilk geldiği günlerde sakladığı kimliği ve dilini artık çekinmeden söyleyebilmesi... Bu geçişler iyi yakalanmıştı. Filmin sonunda, sanırım Kâhta’dan Siverek’e geçen feribotta karşı kıyıya giden gelin, evinin karşısında bakıştığı, cemal evden çıkarken perde ardından ona bakan kızdı. Bana öyle geldi. Yani rojin dağa çıktı, köydeki de evlendi cemal yapayalnız son tahlilde. İstanbul’a gelirken bulduğu üzerinde çiçek olan bir fosil var bir de filmde, Orhan, cemal, rojin yazıyor üzerinde. Bu taşı atıyor suya eve dönmeden. Finalde cemalin yürüyüşü sonra koşmaya başlaması, etkileyici, on numara bir sahneydi. Olaya içeriden bakabilenler -devrimci gençler- bilmem nasıl bulurlar ama bahoz çok kaliteli ve büyük emek harcanmış bir film. Bütün kaliteli filmler gibi az insana ulaşıyor yazık ki...
--! spoiler !--
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.