- aslı fransızcadan phaeton (faeton), körüklü açık binek arabası. dört tekerlekli, ön tekerlekleri küçük, arka tekerlekleri büyük, tek oklu ve çift at koşulur, öndeki arabacı yeri yüksekde, körük çekildiği zaman arabacı körük dışında kalır. arabaya ön ve ard tekerleklerin çamurlukları arasına yerleştirilmiş basamakla binilir.
düşünsenize kabarık elbise ve elinizde küçük ama şık şemsiyenizle biniyorsunuz ve şehir turu atıyorsunuz. tanıdıklarınızı görünce selamlıyorsunuz ya da aracı durdurup iki çift laf ediyorsunuz. sonra yolunuza kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. yol aldıkça nallardan çıkan ses, rüzgarın saçlarınızı okşaması, yüzünüzün hava ile temas etmesi ve en önemlisi hissettiğiniz duyguların yoğunlaşması. belki bazısı kavuşmanın heyecanını, bazısı kaybetmenin acısını belkide bazısı sıkıntısının çaresini yollarda arayacak. ne olursa olsun hayatta bir kere de olsa binilmesi gerektiğini düşündüğüm bir araç.
http://www.maketfayton.tutkusu.com/
- ebruli albümünden bir ezginin günlüğü şarkısı. söz ve müziği nadir göktürk'e aittir.
biz faytona ne zaman bindik, en son ne zaman
şapkası sünnet gözleri cennet hocam, o zaman
biz sinemaya ne zaman gittik en son, ne zaman
elimizde yastık cebimizde fıstık hocam, o zaman
biz bu denize ne zaman girdik, en son ne zaman
martıların kanadına bindik hocam, o zaman
biz ne zaman büyüdük, en son ne zaman
çocuklara yasaklar koyduk, ne zaman ne zaman
biz ne zaman öldük, işte o zaman
adam olduk sevdalanmayı unuttuk hocam
biz hayatı ne zaman sevdik, ne zaman
çocuktuk sevdalandık hocam, o zaman.
- izmir'de sahil yolunda,kordonda, binilmesi muhteşem olan araç. ne var ki karşıyaka vapur iskelesi'nin hemen yan tarafında bekleyen faytonlar güzel görüntünün yanında çok kötü bir kokuyu da beraberinde getirmektedirler. aşırı süslü, her yanından püsküller/ponponlar sarkan, sürekli güneşin altında çoğunlukla hareketsiz bekleyen zavallı atlar da durumdan pek hoşnut görünmemekte, çoğunun kolaylıkla sayılabilen kaburgaları bunu gözler önüne sermektedir.
ama faytonla gezmek zevklidir, o ayrı.*
- esasında fransızca değil yunanca olan kelimedir. zira apollon'un bindiği ve gökyüzünde süzüldüğü aracın adıdır.
- kadıköy'de çarşıya inen bir yokuşun başındadır.güzel mekandır.nargilesini hemen yanındaki dem kafeden alır.**
- an itibarıyla adalar'ın simgesi haline gelmiş, eskiden yeşilköy migros'un önünden kalkan çocukluğumun en güzel eğlencesiydi ona binmek.
- gökhan kırdar ın çağırıyor günlerin hasreti diyerek hislerimize tercüman olduğu, ruh dinlendiren eser.
şöyle dir ki;
yoksun diye geldi esti bahar
yoksun diye yandı aşkına can
gözümün önüne geldi meşki zaman
gecemi sarhoş ederdi hoş bir edan
sensiz neyleyim dalda çiçek
günler yıllara oldu da denk
kapıda nöbete durdu yaşlı seyis
salına salına geldi aşkı haber
çek faytonu yarime uzanalım
çağırıyor güllerin hasreti
ah, dize getirdin yüreğimi
hadi uzat ellerini, sevişelim sabaha dek
- geçmişte otomobil gibi statü sembolü olan taşıma aracı. şu an istanbul'da adalar ile özdeşleşmiştir.
- ezginin günlüğü'nün şahane şarkısıdır. dinlerken insan ne zaman demeden edemez.
- şehir içinde olsa da yazın püfür püfür binsek dedirten.
- adalardan başka yere yakıştıramadığımdır bencilce. adaların nostaljik ve şehirlerden izole yapısına en çok yakışan, çocukluğum kokan, özlediğim eski taşıt.
ada sahillerinde beklemeli... faytona binip kalabalığa geri dönülmeli yine.
- yunan mitolojisindeki hikayede, güneş'in arabasını çalıp kaza yapan oğlunun adını verdiği araç.
Vampircik - 2005 - 2015
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.