istanbul ilimizin emniyet müdürü. 1953 yılında konya' da doğan cerrah 1974 yılında akademiden mezun olduktan sonra; sırasıyla batman, siirt, kütahya ve sivas illerinde görev yapmış, 2003 yılında istanbul emniyet müdürlüğüne getirilmiştir. gür bıyıkları ve kalın sesiyle otoriter * müdürümüz, demokratik tepki anlayışıyla gözlerimizi yaşartmıştır *. linci güzel bir tepki olarak değerlendiren cerrah' ın, bir dönem medyada istanbul valiliğine getirileceği haberleri tartışılmıştır.
statükocu bürokrasinin son dönemdeki en iyi örneği. muhalif olanı gerekirse linçle dahi yok etmeyi göze alabilen, popülist milliyetçiliği, satırı, silahı besleyen, derin düşünme yeteneğini nerede bırakmış acaba diye sordurtan tipik devlet adamı tipi.
görev zaafiyeti sonucunda göstere göstere gelen hrant dink suikastinin, istanbul valisi muammer güler ile birlikte baş mimarı olarak görülebilecek olan istanbul emniyet müdürü.hrant dink'e gelen binlerce ölüm tehditi içeren e-posta ve mektuba rağmen onu koruma zahmetine girmeyip, bir de kendisi gibi o makam da nasıl gönül rahatlığıyla oturabildiğini bir türlü aklımın almadığı İstanbul valisi ile basının önüne çıkarak ''hrant dink bizden koruma istemedi'' savunmasını yapabilmişlerdir kendileri.hrant dink suikasti vatandaşın güvenliğini sağlama göreviyle en üst makamlarda bulunanların ne kadar vasıfsız ve yetersiz bürokratlar arasından seçildiğinin delili oldu.tüm bu yaşananlardan sonra da vatandaşın can güvenliğin onu koruma sorumluğuyla görevi başında hala rahatça oturabilen celalettin cerrah gibilerine değil ,allah'a emanet olduğu ortaya çıktı...
türkiye de devletin neden devlet gibi olmadığının yanıtlarından sadece bir tanesi. iktidar olan parti başa gelir onu destekleyenler güzel mevkilere.
sadece görevinin gereğini yerine getirip bu halkın çıkarını gözetenlerde o dava senin bu dava benim koşturup dururlar ve acı da olsa anlarlar ki aslında bu devlete layığıyla iş yapmak gereksiz, ama iş işten geçmiştir. mevkisini, makamını çıkarı için kullanmadığı için, işini ona buna yalakalık olsun diye suistimal etmediği için, yani devletin mevkisini olması gerektiği gibi kullandığı için niceleri de sürünüp gider. aslında hata da onlardadır fakat yine de dürüstlüğünden bir şey kaybetmeyerek hakkında ne kadar dava açılsa da yılmayacaklarını gösterirler. ancak acı olan hak ettiği değere hiçbir zaman ulaşamayacak olmasıdır. ve iktidarlar değiştiğinde bir oyuncak gider bir diğeri gelir, danışıklı dövüş böylece devam eder.*
askerdeyken üstdevre asteğmen abim komiserdi.bir gün bana,türkiyede başbakanlıktan sonraki en önemli görev hangisi diye sordu.bende başladım genelkurmay bşk,bakanlık,saydık saydık.
cevap:istanbul emniyet müdürlüğü imiş.o günden sonra oraya gelen adamların hiç birinin işinin kolay olmadığını anladım.celalettin cerrahda böyle bir zor görevi başarı ile yürüten bürokratlarımızdandır.
istanbul valisi'nin "orantılı güç kullanmak" diye adlandırdığı 1 mayıs 2008/taksim "kitlesel sindirme operasyonunu" başarı ile yürütmüş istanbul emniyet müdürü.
etiler’de 3 martta öldürüldükten sonra kafası testereyle kesilerek çöp konteynerine atılan 17 yaşındaki münevver karabulut’un ailesine hitaben 'e kızlarına sahip çıksalarmış' diyebilen çok sayın çok sevgili emniyet genel müdürümüz.
ya bu adam emniyet müdür değil mi? peki kurduğu cümle bir nevi suçu meşrulaştırmak değil mi? sen ve senin başı olduğun teşkilat katil zanlısını yakalayacağı yerde söylenenlere bakın. ikinci ve en düşündüren kısmı ise bu adamın karısı kızı yok mu? kendi kızına ne derece sahip çıkıyor? sahip çıkmaktan anladığı tam olarak nedir, kendi kızını kız kulesine felan mı kapatmış acaba? 17 yaşındaki genç bir kız tabi ki dışarı cıkacak arkadaşlarıyla hatta erkek arkadaşıyla gezecektir. kendi kurumunun başarısızlığını örtmek için böyle abuk bir cümle kullanmıştır. allah ölen kızın ailesine sabır versin ne diyelim.
İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, ''Her üzerinde polis yeleği olan, arabasında mavi ışığı olan polis değildir. Bunlara dikkat etmek lazım'' dedi.
bugün evinize bir hırsız girse karakola gittiğinizde size sorulacak ilk soru şudur; "kapı kitli miydi? niye daha güvenli bir kapı almadınız?"
kısacası size suçlu gibi davranılır. evinize hırsız girse bile hatalı olan sizsinizdir.
kızına sahip çıksaymış lafı da bir babayı töhmet altında bırakan, üstelik ancak kıraathanelerde söylenebilecek bir laftır. kanımca bu laf suçtur ve tazminat gerektirir. ama bu lafın söylenmesi tazminatla akanmaz. istanbulun emniyet amirinin koca şehri nasıl bir mantıkla koruduğunun da güzel bir örneğidir ve bu yüzden tüm istanbul halkı bu adamı protesto etmelidir.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.
