kim ne derse desin o türk musıkisini en iyi yorumlayan şahıslardır ki türkiyenin divası olarak bilinir. bağırmak diye tabir edilen sanatcının eseri icra ederken dik'ine çıkmasıdır. müzik bilgisi ve türkçeye ve eski türkçeye özen verişi gerçekten günümüzde dilin yozlaşmasına en büyük tokattır. kendisi şu güne kadar hiçbir türk sanatcının gidemediği yerlerde konserler vermiş ve büyük hayran kitleleri yakalamıştır buna en güzel örnekler ; london palladium´da, 1983 yılında madison square garden´da ve 30 mart 1997´te etnik müzik sazlarıyla paris olympia müzikholünde sahne aldı. 1997 yılında uluslararası montu merid müzik doktoru ünvanıyla ödüllendirildi. ayrıca sesi japonyada yapılan bir araştırmada %100 kusursuz bulundu. kendilerine saygılarımı arz ederim...
televizyon programlarında son derece kibar, ağdalı ve osmanlıca'yı andıran bir dille konuşurken aniden hiddetlenerek nezaketten şirretliğe geçişi ve en gün yüzü görmedik küfürleri sallayışı vardır ki görmek lazımdır. bu öfke patlamalarının ardından sakin bir görünüme bürünüp tatlı bir kız çocuğu sesinin taklit ederek konuşur genelde.
sesi cok kuvvetli ve guzel, muzik bilgisi acisindan mektepli, zamanin behlinde cinsiyet degistirmis hanendedir. kendisine bictigi "diva" rolu ile yapmaciklasmakta, agdali turkce konusma israrinin arkasinda nasil bir dogal konusmaya sahip oldugu merak edilmektedir.
klasik türk müziği icrâ ederken, aslına uygun icrâ ettiğini sanıp işin içine klasik anlayışına hiç de uymayan yorumlarını katan, ayrıca eserleri söylerken normal ağırlığından daha daha ağır bir hızda söyleyerek *beni bile bezdiren, eski dönemlerinde bu işi belki azıcık daha iyi becerebilen sanatçı.
cinsiyetini değiştirmek gibi bir devrimden sonra ismini neden değiştirmediğine anlam verilemeyen sanatçı.
o kadar ağdalı bir dille konuşur ki çoğu zaman ne dediğini anlamak için sözlüğe ihtiyaç duyulur. ayrıca yüzüklerin efendisidir, bir-iki yüzüğüyle uçak* satın alabileceğini söylemiştir bir programda. her şarkısında şarkının sonunu nefesini tüketene kadar bağırarak uzatır ve göğsüne bir şaplak atar. sahneye çıktığında bir kadeh rakıyı fondipledikten sonra bardağı kırmazsa işinin ters gideceğine inanır kırılmayan bardak olursa kırana kadar uğraşır. gözlerinin altı her daim kireç beyazı, saçları ise en kömüründen siyahtır.
bir de fıkra gibi bir olaya karışmıştır ki insana düşman başına dedirtir. şöyle ki;
bir klibinde oynayacak olan yakışıklı parlak delikanlı, bir magazin programına demeç verirken " bülent bey'in klibinde oynamak benim için şereftir" gibilerinden bir laf eder ve ortalığı ölüm sessizliği kaplar. reklamlar falan girer araya. ertesi gün bülent ersoy'un basın danışmanı parlak gencin klipte oynamasından vazgeçildiğini bildirir. komiktir, çok gülünmüştür.
ne olursa olsun sesi çok güçlüdür, yiğidi öldürsek de hakkını vermeliyizdir.
cesur bir kararla cinsiyet değiştirmiş. mutluluğu için sayısız fedakarlık yapmış, demokrasisi pek bir meşhur ülkemizde yıllarca sahneye çıkması yasaklanmış, cinsiyet değiştirme operasyonundan önce izmir'deki savcının ahlaksız teklifi ile karşılaşınca kendisini terlik ile sokakta dövmüş, hapislere düşmüş, hapiste erkekler koğuşunda kalması için buca cezaevinde isyan çıkmış, sahnede kurşunlanmış, başına gelmedik bela kalmamıştır. bunca arbededen sonra hala dimdik ayakta olması, ama hafiften kırması anlaşılabilir.
benim anlayamadığım, kadın olmak için bunca acı ve kedere göğüs gerip bedel ödeyen, sonradan kadın olmuş kimsenin, insanlardan gayet haklı olarak görmek istediği saygıyı diğer şarkıcılara göstermek istemeyişidir: sanatçıları alaylı ve mektepli diye ayırmakta, mekteplisine övgüler yağdırıken, alaylısına beğenmez bakışlar ve lafla çakıştırmaktadır. kimse ona "sonradan olma kadınsın" dememekte ama o "sen okulunda okumadın sanatçı sayılmaman lazım" diyebilecek cüreti göstermektedir.
müzik de cinsellik de kimsenin tekelinde değildir, tamamen beğeni, arz ve talep meselesidir, başkalarını yargılama aracı olmamalıdır.
"ablan kurban olsun sana" vecizesiyle türk halkının aklında yer etmiş, cinsiyet değişimi konusunda gösterdiği cüretkar tavırla kendisi gibi olanlara cesaret aşılamış, sanatçı yönüyle mükemmel şahsiyet.
kendisini eleştirenlerin dahi bir kısmının severek dinlediği, yasaklı olduğu dönemlerde bile kasetleri dinlenilen, "toplumu muhendisler kurar sanatçılar yönetir" sözünü yerden göğe kadar haklı çıkaran toplumumuzun son haline gelmesinde büyük hizmetleri!!!!! geçmiş yurdum garabetlerinden biridirki dikkate şayandır efenim
hakkındaki yorumlara son noktayı mustafa topaloğlu koymuştur.
nediyim deveye sormuşlar "neren doğru" diye.
malumunuz
bülent ersoy'un yasaklı olduğu dönemde ilginç bir sahne alma 'ayağı' vardı. sözüm ona bir düğüne davetli gibi gider, misafirlerin arasında oturur, sonra da bir punduna getirilip, "ay bülent hanım da buradaymış, ay vallıyi bi şarkı söylemeden olmaz" diyerek hesapta ite kaka sahneye çıkarılır ve o da misafirleri sözüm ona kırmamak için şarkılarının birini bitirip diğerine başlardı. bülent ersoy denince bir de aklıma takılan soru şudur: zamanında ünlü esas kızlarla çevirdiği filmlerde bu kızların sevgilisi olan bülent hanımın değil de o esas kızların şimdi neler düşündüğünü ve neler hissettiğini merak ediyorum, yalan değil.
--- alıntı ---
"pembe nüfus kağıdına sahip bir hanımefendi olarak, mavi nüfus kağıtlı bir beyefendi ile türk medeni kanuna göre evlenmişim. kimsenin bir şey söylemeye hakkı yoktur"
--- alıntı ---
popstar armağan efendiyle evlendikten 20 gün sonra bilfiil kendi parasıyla bu adam tarafından aldatılan,aşk meraklısı ancak ne süt ne de kahve olan insan..
henüz 20 günlük evlilikten sonra kendisini boynuzlayan kocasını allaha havele etmekle yetinmeyecegini düşnürürsek rahmetli kocası için şimdiden helva kavurmaya başlayabilecegimiz "abla"mız
sünnet olmuş hatta askerliğini yapmış tek türk kadın assolistimizdir. askerliğini yapmaktan kaçınmaya çalışmış ve halen çalışan popçularımıza ibret olsun.
bakmayın saraylarda büyümüş gibi ağdalı konuşmasına zamanında terlikle savcı dövdüğü ve ahlaka mugayir biçimde sahne aldığı * için buca cezaevinde ağırlanmışlığı vakidir.
makyajsız halini gördüğümde iki gün ürküp gece gözümü kırpmamıştım. spoiler olarak veriyorum istemeyen bakmasın
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.