isihia

    etnik temalarla new age'e yakın müzikler yapan bulgar grubunun adı.
    (24.03.2011 15:55)

isihia

    antik yunanca da sakinlik, sükunet, dinginlik demek.
    (24.03.2011 15:52)

wu dao

    wu dao türkçe'ye yaklaşık olarak "boşluğun yolu" olarak çevrilebilir.
    (01.08.2010 15:45)

heru katsir

    --- alıntı ---

    Tears Of Dignity ya da Heru Katsir kestirme yoldan söylersek ardımızda kalanların içlerinden yaktıkları bir ağıttır.

    --- alıntı ---

    Aynı adlı şarkı Arto Tunç Boyacıyan'ın Ağabeyi Onno Tunç'un ölümünden sonra yaptığı Onno albümünün ikinci şarkısıdır.
    (29.03.2010 14:44)

basitlik kanunları

    John Maeda'nın aynı adlı kitabı:
    1. Kanun : Azalt
    2 . Kanun : Düzenle
    3. Kanun : Zaman
    4. Kanun : Öğren
    5. Kanun : Farklılıklar
    6. Kanun : Bağlam
    7. Kanun : Duygu
    8. Kanun : Güven
    9. Kanun : Başarısızlık
    10. Kanun : Bir
    (01.03.2010 13:56)

yi jin jing

    Kas ve tendonlari guclendirme ve gelistirme egzersizi.
    Daha detaylı bilgi için : http://ijinjing.blogspot.com/
    Çalışması keyifli insanı zinde hissettiren bir uygulama. Günde 15 dk süren ve sizi kendinize getiren jimnastik uygulamaları gibi düşünebilirsiniz.
    (20.02.2010 15:35)

usta ma

    16.12.2009
    Kendi atalarıma daldım. Düşüncelerimin, duygularımın içinde onları aramaya, onlara ulaşmaya, onları anlamaya. İçinden geçtiğim tüm olayların, yaşamların içinde onlaırn bende yaşayan parçalarına bakarak. Minnetle, şükranla, koşulsuz kabullenmeyle.

    Şamanları düşünürüm bolca. Aradıklarını, nereye baktıklarını, nereden neyi aradıklarını. Neden aradıklarını. Kendime yanıtlar bulurum. Bugün bulduğumu yarın unuturum, unuttuğumu anımsar başka bir gün onun arkasına, önüne yepyeni başka bir şey eklerim. İtki onları sürükler hep. Yürürler hiç durmadan. Yürüdükleri yoldan başka bir bildikleri olmadan.

    Ustamla bundan 10 yıl önce tanışmıştım. Yürümekteydim ama hep başka yönlere doğru gitmekteydim.Beni gördüğü ilk gün 'Kök sal' demişti. Ne dediğini anlamam, öğrenmem için bir yıl geçmişti. Hayatımın içine oturtmam için 10 yıl. İnsan kendini kolayca kandırıyor işte.

    Kimi zaman oldu bir notada buldum semayı. Bir mısrada bir ezgi de yıllarımı sakladım. Aşkı buldum, aşka düştüm dedim kimi ezgilerde. Gün geldi gördüm ki aşk bile kandırmaca. Ben benim oyuncağım oluyorum aşk peşinde. Ne kadar kadar ilahi desem de o aslında bir yalan. Kimi zaman kanat takıp uçtum semaya o şarkılardaki gibi misal. Kimi zaman ağaçların içinden girdim dünyaya.

    Ustam izledi hep. Demedi hiçbir şey. Diyeceğini en başta demişti zaten ben anlamakta gecikmiştim sadece. Kimi zaman yolum ayrı düştü ondan. Zannederdim ki o benden uzaktı. Onu da ben geç anladım. Yine o anlattı bana düşüncelerimin hatasını.

    Bana neden Yol'da olmak istediğimi sordu. Kendi dilim döndüğünce anlattım. Yıllar evvele bir gün bana sormuştu "Ben nedir?" diye. O günü yaşatmıştı bana. Yanılsamamı kırdırmıştı bana. Yine aynısını yapmıştı. Dilimin döndüğü kendi etrafımda dönmekten ibaretti. Işığa dönüp gitmek yerine kendi etrafımda dönüp gitmekteydim.

    Önüme geçti kendine bak dedi. Daha önce diyenlerden farkı o da benimle aynı Yol'da yürüyordu. Benden daha ileride. Ben ondan uzaklara düşsem de o hep benim ulaşabileceğim bir mesefade bulunmuştu.

    Verdiğim tüm yanıtlar şimdi bomboş geliyor bana. Bir şeylerin yokluğundan, olmayışından değil benim Yol'um. Sadece Yol'da olmak yolda yürümek ve yürümek aslolan. Kendimi aramak ve o arayışın içinde 'ben'i bırakmak. Beni ayakta tutan, beni yürüten arayışımdır aslında. Bulduklarım an'da vardır, sonra yoktur.

    Bütün yanılsamalarım bile arayışımdır aslında. Ne aradığımı unuttum bu yolculukta. Yolculuğumun kendisi olmak daha güzelmiş.

    Yıllar önce demişitim. Bugün daha bi güzel geldi gözüme:

    "Arayışınız, arayışımızla aydınlanır umarız."
    (17.12.2009 16:26)

insanı depresyona sokan şarkılar

nei dzang iç organ masajı

    nei= iç
    tsang= Masaj

    Orjinal halinde qi enerjisi kullanılarak bedene uygulanan masajdır. Kişiye başkasinin yapabileceği gibi kendi kendine de yapabilir.
    (21.11.2009 20:07)

nehar eren

ebmas

yip man

    2008 yili yapimi yonetmenligini wilson yip'in yaptigi film. Biraz Jet Li'nin Korkusuz'unu anımsatsa da yasarken usta olmus 11. Dan Sifu Yip Man'in hayatini anlatan aksiyon filmi. Bu türden hoslananlar icin arsivde tutulmasi gereken filmlerdendir.
    (17.11.2009 14:55)

anthony and the johnsons

antony and the johnsons

    Bir müzisyen düşünün, yaşadığı herseyi sarkisini soylerken tum tinilarin icine yedirebilen biri. (bkz: Jeff Buckley) gibi bir adam. Akil disi youmculugu bir o kadar guclu sarki sozleri sizi buyuleyen bir melodik armoni.
    Istanbul jazz festivaline geldiginde gidememenin acisini bugun cok ciddi yasiyorum. Dinleyin dinletin. :D
    (17.11.2009 14:26)

tao te ching


    --- alıntı ---

    BİR

    Kendinden bahsedilebilen Tao gerçek Tao değildir.
    Ona verilebilen adlar onun adı değildir.
    Adlandırılmadığında yerin ve göğün kaynağı;
    Adlandırıldığında tüm varlıkların anasıdır.
    Daima tutkusuz olduğundan anlaşılamayanı gözlemler;
    Daima niyetli olduğundan varolanı gözlemler.
    Bu ikisi de aynı kaynaktan gelir ama adları farklıdır;
    Her ikisi de gizem olarak kabul edilir.
    Gizemlerin gizemi,
    Tüm harikaların kapısıdır.

    Kendinden bahsedilebilen Tao gerçek Tao değildir.
    Ona verilebilen adlar onun adı değildir.

    Taocu evrenbilimi, evren yaratılmadan önce varlık alanına çıkmamış bir potansiyelin varlığından bahseder. Bu potansiyel kendi başına bir varlık değildir ama varlığın kaynağıdır. Bu nedenle de, bir varlığı olmadığı için bir ismi ya da tanımlaması da bulunamaz. Bu varlıksız potansiyel, varlığın kaynağı olarak adlandırılmaktadır. Taocu öğretide wuji terimi ile anlatılan bu yokluk durumu aynı zamanda adı olmayan gerçek Tao olarak kabul edilir.

    Yokluktan varlığa doğru olan bu dönüşüm aynı zamanda içinde yaşadığımız boyuttaki her eylemimiz için de geçerlidir. Bunun en iyi örneğini Tao ve Zen sanatında görebiliriz. Sanatçı sanatını yaratmadan önce mutlak boşluğa, hiçliğe ya da düşüncesizlik durumuna ulaşmaya çalışır. Bu mutlak eylemsizlik halinden bir anda kendiliğinden bir eylem doğar ve sanat bir anlamda “kendi kendini” yaratır. Bu durum çoğu zaman wu-wei olarak da adlandırılır. Yani kendiliğinden bir eylem, ya da terimi tam olarak tercüme edersek “eylemsizlik”. Wu-Wei her ne kadar çoğu zaman eylemsizlik olarak tanımlansa da aslında eylemin olmaması halinden ziyade niyetin ve müdahalenin olmadığı bir durumu anlattığını söyleyebiliriz. Bu durumu en kolay, otomatiğe taktığınız bir eylemi düşünerek anlayabilirsiniz. Diyelim ki iyi bir şöförsünüz ve yıllardır otomobil kullanıyorsunuz. Uzun bir yolda yolculuk yapıyorsunuz. İyi pek çok şöför bir süre sonra otomobili nasıl kullandıklarını farketmediklerini bilirler. İçlerindeki bir şey, belki kas hafızası otomobili düzgün bir şekilde kullanmak için en doğru hareketleri yapar. Bu eylem sırasında herhangi bir düşünce, bir niyet, bir kaygı ya da mantıklı zihnimizin çıkarımlarına ihtiyaç yoktur.

    Sürücü belli bir hızda yolda giderken bir anda yolun ortasına bir hayvan ya da insane çıkıverir. Bu anda sürücü herhangi bir şey düşünmeden frene basması gerekiyorsa frene basar, hızlanması gerekiyorsa hızlanır. Bunları düşünmez. Eylem kendiliğinden yapılır. İşte bir planlamanın hatta bir niyetin olmadığı ama çoğu zaman doğru eylemde bulunulan bu hareketi wu-wei olarak adlandırabiliriz.

    Evren de hiçlikten varlık alanına bu tür bir wu-wei hareketi ile çıkmıştır.

    Adlandırılmadığında yerin ve göğün kaynağı; Adlandırıldığında tüm varlıkların anasıdır.

    Varlık alanına çıkmamış, ama varlığın kaynağı olan, adlandırılamayan Tao ya da Wuji her şeyin kaynağı olarak kabul edilebilir. Lao Tzu, kendi kitabında Tao, adlandırılmadığında yerin ve göğün kaynağıdır derken aynı zamanda Yin ve Yang olarak tanımlanan Taiji durumunu anlatmaktadır. Hemen bu satırın ardından gelen satır ise durumu daha kolay anlaşılır hale getirmektedir:
    Adlandırıldığında tüm varlıkların anasıdır.

    Wuji ya da adlandırılmamış-adlandırılamayan Tao, varlık alanına çıktığı anda Yin ve Yang’ın birbirinden ayrılmaz bir şekilde bir arada bulunduğu bir karşıtlık oluşturur; ya da varlığı oluşturan bu karşıtlığın kaynağıdır. Yin ve Yang karşıtlığından oluşmuş olan bu durum, yani Taiji aynı zamanda “adlandırılan Tao”dur. Artık varlık alanına çıkmıştır ve bir isim alabilir.

    Yin ve Yang terimleri aynı zamanda Yer ve Gök olarak da adlandırılır. Gök, Yang ya da sıcak, aktif, eril eneriyi anlatırken; Yer, Yin ya da serin, pasif ve dişi enerjiyi anlatır. Dişi ile erkeğin birleşimi ise bir tür doğumla, evrende varolan her şeyi yaratır. Bu anlamda “Adlandırıldığında tüm varlıkların anasıdır” terimi, varlık alanına çıkmış olan Tao’nun, yin ve yang karşıtlığı aracılığıyla tüm evreni yaratmasını tanımlamaktadır.

    Daima tutkusuz olduğundan anlaşılamayanı gözlemler;
    Daima niyetli olduğundan varolanı gözlemler.

    Bu dizelerde ise, Wuji ve Taiji durumunun, yani varlık ile yokluğun bir arada nasıl işlediği tanımlanmaktadır. Varlığın nasıl oluştuğunu anlamak için yokluğa ulaşmak, varlığı incelemek içinse yin ve yang karşıtlığını gözlemlemek gerekmektedir. Bu gözlem, gerçekliğin varlık ile yokluk arasında devinen iki kutbunu anlamamızı sağlar. Wuji durumunun hiçbir tutkusu ya da önyargısı, neyeti bulunmaz. Önyargıları ve kalıpları olmadığı için “anlaşılmayan” onun için anlaşılmayan değildir. Bir kalıba uyması gerekmez. Bizler, gündelik hayatta gerçekliği tanımlar ve kalıplara göre oluşturmaktayızdır. Oysa tanımlar her ne kadar bir durumu anlatsalar da herkes için farklı anlamlar taşımaktadırlar. Örneğin aşk kelimesi herkese farklı anlam taşır. Fakat bizler üzerinde anlaştığımızı varsaydığımız bir tanım uyarınca iletişimde bulunuruz. Oysa birisi için aşk olan başka birisi için aşk olmayacaktır. Anlaşılmayan bir durum söz konusu olduğunda ise onun anlaşılmamasının tek nedeni (henüz) bir kalıba uydurulmamış olmasıdır. Oysa kalıplardan özgürleşmiş bir hal, anlaşılmayanın gözlemlenmesini sağlar.

    Niyet ise var olanı tanımlayıp tasnifler. Bu nedenle yokluk ve varlık birbirini bütünler.
    Bu ikisi de aynı kaynaktan gelir ama adları farklıdır;
    Her ikisi de gizem olarak kabul edilir.
    Gizemlerin gizemi,
    Tüm harikaların kapısıdır.

    Varlık da yokluk da birer tanımdır ve ikisi de olmayandan gelir. Bizler içinse her ikisi de bir gizemdir. Bu yokluk ve gizem ise varolan ve olmayan her şeyin anahtarıdır.

    --- alıntı ---

    (17.11.2009 14:18)

sayfa: 1-2-3-4...-22

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.