son beğenilen tanımları son kötülenen tanımları
genel istatistikler
http://www.ifistanbul.com/if_ankara.aspx adresinden program detaylarina ulasilabilir.
ayrica; (bkz: ifankara)
aldatmanin ve kiskancligin insan beynini ne sekilde etkileyebilecegine farkli tarzda bir bakis, uclarda yasayan insanlarin maddi ve manevi guclerini gozlerine kestirdikleri *"duzenli hayat" sahibi kisiler uzerinde nasil uygulayabileceklerini gostermesi acisindan da yeterince doyurucudur. aslinda kisisel durumlardan cok sosyal celiskiler uzerine oturtulmus hikaye genel anlamda kadinin toplumdaki ve erkeklerin gozundeki yerinin yani sira isinde, hayatta basarili sayilabilecek insanlarin iliskilerindeki kendinden emin tavrinin ne sekilde sekteye ugratilabilecegi gibi temel kavramlarla orneklenmis, aciklanmistir. yine de herkesin kolay kolay kendine pay cikaramayacagi, kendinden tamamen uzak hayatlar uzerine kafa yormasi gerekebilecegi kadar ilginc, seyredilmesi, seyrettirilmesi gereken bir filmdir.
turkiye'deki bir cok bankanin aksine, ogrenci hesabi da actirsaniz aylik belli bir hizmet bedeli keserler yalniz sizden, cok degil 2-4 dolar arasi, ona da western union ya da swift'e odeyeceginiz paranin miktarini dusununce "al buyur senin olsun" demek isten bile degildir. ayrica diyelim gittiginiz yerde, subesini gectim, citibank atm'si bile bulamadiniz. o zaman ne yapilacak? baska bir bankanin atm'si gonul rahatligiyla kullanilacak. cunku citibank sizden bunun icin para kesmez, kimin atm'sini kullaniyorsaniz o banka keser. onu da arastirarak en uygun olani bulunabilir. yine de cektiginiz miktara gore 5-10 dolar arasi degisir. bir de soyle ki; hesap actirdiktan sonra atm karti alinirken mumkunse mastercard vermelerine zorlanir. sadece bankamatik karti diye verdikleri karti ne yazik ki direk para diye kullanmak mumkun degildir, oyle sifrenizi girip cirt diye cektiremezsiniz. halbuki bu fasilite bazen hayat kurtarici olabilir. yurtdisina* gidip de turkiye'den para transferi yapacak kisilere siddetle tavsiye etmek istedigim bir bankadir kendisi ayni zamanda..
albumu aldiktan sonra haftalarca kapatamadim, sabah oglen aksam.. butun albumu yaladim yuttum, nefes'e ** geldiler, bagira cagira soyledik hep beraber, konser bitti, bi daha caldirdik, bitirtmedik.. zeynep sahane bir insandir, gulumsemesiyle icinizi isitiverir, gorduk ki sinan da, grubun birlikte caldigi diger elemanlar da ****** aynen zeynep kadar sicak insanlar. yapilan muzige diyecek hicbir sey bulamiyorum. sinan'in sesi buyulu sanki.. yalniz kaldigim butun zamanlarda bana eslik etmesinden gectim, yalniz kalip dinlemek isteyecek hale getirmistir beni. huzur doluyorum bazen.. bazen aglamak istiyorum. hep onlari sahnede gozumun onune getiriyorum, o sakin duruslarini, o mutevazi hallerini, akabinde gulen suratlarini.. simdi daha bir hareketliler, cok konsere kosturuyorlar, ben yanlarinda olamiyorum, sevinclerini paylasamiyorum, onlar gun gectikce daha cok insani kendi masal dunyalarina sokuyorlar, bana uzaktan bakip onlar adina mutlu olmak kaliyor. bir suru tesekkur etmek istiyorum bana yasattiklari bir suru guzel zaman icin, albumu dinlerken edindigim butun anilar icin ve tekrar tekrar dinlerken hepsini aklima yeniden getirdikleri icin.. cok cok iyi yerlerde olmayi hakeden muthis insanlar toplulugu.. neyse ki onlarin sesini duyan herkes bunun farkina variyor da onlara gereken ilgiyi gosteriyor. cok seviniyorum, sizi cok seviyorum!
amerika'da calisanlarin neredeyse hemen hepsi zencidir. genelde insanlara cok nazik davranmamakla birlikte arada bir de olsa iyilik melegine donusup cantanizi bile kontrol etme ihtiyaci duymadan guler yuzle sizi otobusunuze bindiriverirler. yani burda adamina gore muamele isler.. terminalleri hep downtown bolgelerinde, nedense guvenli olmayan yerlerde bulunur. o yuzden gece yolculuklari -gidip oncesinde de beklemek gerektigi icin- gunduz yolculuklarindan biraz daha urkutucu olabilir. en iyisi orda calisanlardan icinde bir melek olabilecegini dusundugunuz kisiye yavastan yanasmak, onunla/onlarla sohbet edip kendinizi garantiye almaktir. otobusler eskidir, ikram, servis gibi seyler zaten yoktur, onun lafini bile etmiyoruz, gelin gorun ki mola da vermez bunlar. velhasil ucuz * yolculugu secip iskencesine de ses cikarmadan pasa pasa katlaniyoruz gibi bir durum soz konusudur..
kutuphanede yayilmis, her notunuz bir yerde, kitabiniz baska bir yerde, siz ayri bir yerde sefa icinde ders calismaktasinizdir. en sakin, ucra koseyi de secersiniz ki birilerinin gelip "hocam boş mu?" diye sorma ihtimalini en aza indirgeyebilin. her yaklasanla goz goze gelinir, cekinmeden "buraya oturmak istemeyeceksin değil mi" bakisi atilir. bunu anlayan kisi yuzunde eksi bir ifadeyle sizden uzaklasir. basarili olmanin gururuyla tekrar derse donulur. bu bir kac kere tekrarlanabilir, siz her seferinde bikmadan bakisinizi atarsiniz.. taa ki arsizin biri cikana kadar.. o ki (bkz: arsiz), sorma geregi bile duymadan esyalarini yamaciniza koymaya baslamistir bile. siz goz goze gelmeye calisirken o size hic aldirmadan guzelce kurulma eylemine devam eder. siz isteksizce, bir yandan toparlansam mi, gercekten oturacak mi yoksa beni mi deniyor ikilemi icindeyken bir yandan da ic cekerek, gerekirse offf'layarak ve saga sola -mümkünse boş masalara doğru- bakinarak derdinizi anlatmaya calisirsiniz. lakin butun cabalariniz sonucsuz kalacaktir, arsiz ille de sizin yaniniza oturacak, keyfinizi kaciracak, ayaklarinizi yaninizdaki sandalyeye uzatip, evinizdeymissiniz gibi rahat bir pozisyonda calismaniza izin vermeyecektir. git başka yere otur demeye iciniz elvermeyecek, kendinize; insan ol telkinde bulunacaksinizdir. arsiz ancak esyalarini koyma ve varsa ceketini cikarip sandalyeye guzelce asma eylemini de bitirdikten sonra cekinmeden sizinle goz goze gelebilecektir. artik agirligini koymus, oraya oturmak icin size danismayacagini kanitlamistir. bir nevi aranizdaki soguk savasi kendi taktigiyle gayet de kazanmistir. siz insanlık çerçevesinde kaldiginiz surece o zaten savasa cerceve disi basladigi icin yenilginiz kacinilmaz olacaktir. iste artik yaninizdadir. koskoca kutuphanede, saginiz solunuz onunuz arkaniz bosken sizin yaniniz doludur! kalkip baska yere gitmek vardir elbet lakin bu istekten hemen su yuzden vazgecersiniz; arsiz sizin yaniniza sirf sizi rahatsız etmek için gelmistir. ne ders calisiyordur, ne kitap okuyordur ne de size gore faydali bir sey yapiyordur. demem o ki, o masada olmaya ozel bir ihtiyac duymuyordur.. siz soru cozmek, konu anlamak icin sac bas yolarken ve zaten keyfiniz de -kacirilmisken-, arsiz yanibasinizda muzik dinleyip ya kagida resimler karaliyor ya da bir seyler yaziyordur. yaninda getirdigi kocaman canta hic acilmaz, icinden defter kitap namina bir sey cikarilmaz. o dakika anlarsiniz ki bu sahsiniza acilmis bir savastir. simdi baska bir ikilem baslar; masanizi degistirip yenilgiyi 2-0 kabul etmek ama ayni zamanda calismaniz gereken konulara hem rahatiniza kavustugunuz hem de arsizdan uzaklastiginiz icin yine yeni yeniden motive olabilir hale gelmek mi yoksa bu yersiz ve gereksiz yenilgiyi kabullenemeyip kontrataga gecme karari almak ama dersleri bir kenara atmak mi? iste bu noktadan sonra kisilik devreye girer, kimin ne yapacagi belli olmaz der aynen topu taca atarim. velhasil zor celiskidir bilirim. bu durumla karsilasan kisilere de sakin ol, sinirlerine hakim ol sarkisini dinlemelerini salik veririm. kolay gelsin efenim...
dinlemek isteyenler icin; http://www.panslabyrinth.com/ adresindeki downloads bolumune gitmek uygun olacaktir. bir de su vardir ki; nana de mercedes, ona hicbir sey demek istemiyorum. rahat aglayin, cekinmeyin efenim.
sununla baslanabilir; (bkz: hace mucho mucho tiempo).
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz. sözlük sistemi ile geliştirilmiştir. |