ifankara

    ifistanbul'dan sonra 2006 yilinda ankara'da da baslamis bagimsiz filmler festivali. bu sene 1-4 mart tarihleri arasinda yapilacak olan festivalin acilis partisi de 28 subat'ta if performance hall'da duzenlenecektir.

    http://www.ifistanbul.com/if_ankara.aspx adresinden program detaylarina ulasilabilir.
    (20.02.2007 01:57)

ifistanbul

    http://www.ifistanbul.com/ adresinden programi takip edilebilecek festival.
    ayrica;
    (bkz: ifankara)
    (20.02.2007 01:54)

eyes wide shut

    ayrintilarini dikkatli takiple ilerleyisine dair cok fazla tahmin yurutulebilinecek, tekrar tekrar izledikce daha iyi pekisecek turde bir basyapit. gerci kubrick'in filmi bitiremeden gozlerini yummus olmasi hayata, filmin sonunun havada kalmasiyla sonuclanmis dusuncesinde olmama ragmen basta paranin icinde yuzen insanlarin sapkinlik derecesine ulasmis hayatlarini hayal edebilme sinirlanirini zorlamasi olmak uzere genel anlamda vizyon genisletici bir film oldugu konusunda suphem yok.

    aldatmanin ve kiskancligin insan beynini ne sekilde etkileyebilecegine farkli tarzda bir bakis, uclarda yasayan insanlarin maddi ve manevi guclerini gozlerine kestirdikleri *"duzenli hayat" sahibi kisiler uzerinde nasil uygulayabileceklerini gostermesi acisindan da yeterince doyurucudur.

    aslinda kisisel durumlardan cok sosyal celiskiler uzerine oturtulmus hikaye genel anlamda kadinin toplumdaki ve erkeklerin gozundeki yerinin yani sira isinde, hayatta basarili sayilabilecek insanlarin iliskilerindeki kendinden emin tavrinin ne sekilde sekteye ugratilabilecegi gibi temel kavramlarla orneklenmis, aciklanmistir.

    yine de herkesin kolay kolay kendine pay cikaramayacagi, kendinden tamamen uzak hayatlar uzerine kafa yormasi gerekebilecegi kadar ilginc, seyredilmesi, seyrettirilmesi gereken bir filmdir.


    (19.02.2007 21:35)

citibank

    aslinda cok sahane kolayliklar* sunan bir bankadir citibank. hemen her ulkede subesi oldugu icin nereye gitseniz cok dusuk bir bedel odeyerek hesabinizdaki parayi cekebilirsiniz. tabi bu hesabin usd olmasi tercih sebebidir. herhangi bir ulkede, herhangi bir sehirdeki citibank bankamatiginden cektiginiz paraya hic komisyon odememeniz bir yana (bulundugunuz ulkenin para birimine gore cevrilme kaybini hesap etmiyorum) ozellikle amerika'da cok miktarda subesi ve atm'si oldugu icin sifir kayipla hesabinizdaki paraya ulasabilmek insani en cok sevindiren noktalardan biridir.

    turkiye'deki bir cok bankanin aksine, ogrenci hesabi da actirsaniz aylik belli bir hizmet bedeli keserler yalniz sizden, cok degil 2-4 dolar arasi, ona da western union ya da swift'e odeyeceginiz paranin miktarini dusununce "al buyur senin olsun" demek isten bile degildir.

    ayrica diyelim gittiginiz yerde, subesini gectim, citibank atm'si bile bulamadiniz. o zaman ne yapilacak? baska bir bankanin atm'si gonul rahatligiyla kullanilacak. cunku citibank sizden bunun icin para kesmez, kimin atm'sini kullaniyorsaniz o banka keser. onu da arastirarak en uygun olani bulunabilir. yine de cektiginiz miktara gore 5-10 dolar arasi degisir.

    bir de soyle ki; hesap actirdiktan sonra atm karti alinirken mumkunse mastercard vermelerine zorlanir. sadece bankamatik karti diye verdikleri karti ne yazik ki direk para diye kullanmak mumkun degildir, oyle sifrenizi girip cirt diye cektiremezsiniz. halbuki bu fasilite bazen hayat kurtarici olabilir. yurtdisina* gidip de turkiye'den para transferi yapacak kisilere siddetle tavsiye etmek istedigim bir bankadir kendisi ayni zamanda..
    (19.02.2007 19:57)

pinhani

    grup sinan kaynakci'nin kuzeni zeynep ucer'i arayip hadi istanbul'a gel *, grup kuruyoruz, muzik yapiyoruz demesiyle olusmustur. ailede pek cok muzisyen olmasindan oturu zaten muzikle buyuyen kuzenler, basta akin eldes'ten olmak uzere, aldiklari destekle ne kadar sahane isler yapabildiklerini/bileceklerini herkese gosterme sansini yakalamislardir.

    albumu aldiktan sonra haftalarca kapatamadim, sabah oglen aksam.. butun albumu yaladim yuttum, nefes'e ** geldiler, bagira cagira soyledik hep beraber, konser bitti, bi daha caldirdik, bitirtmedik.. zeynep sahane bir insandir, gulumsemesiyle icinizi isitiverir, gorduk ki sinan da, grubun birlikte caldigi diger elemanlar da ****** aynen zeynep kadar sicak insanlar. yapilan muzige diyecek hicbir sey bulamiyorum. sinan'in sesi buyulu sanki.. yalniz kaldigim butun zamanlarda bana eslik etmesinden gectim, yalniz kalip dinlemek isteyecek hale getirmistir beni.

    huzur doluyorum bazen.. bazen aglamak istiyorum. hep onlari sahnede gozumun onune getiriyorum, o sakin duruslarini, o mutevazi hallerini, akabinde gulen suratlarini.. simdi daha bir hareketliler, cok konsere kosturuyorlar, ben yanlarinda olamiyorum, sevinclerini paylasamiyorum, onlar gun gectikce daha cok insani kendi masal dunyalarina sokuyorlar, bana uzaktan bakip onlar adina mutlu olmak kaliyor. bir suru tesekkur etmek istiyorum bana yasattiklari bir suru guzel zaman icin, albumu dinlerken edindigim butun anilar icin ve tekrar tekrar dinlerken hepsini aklima yeniden getirdikleri icin.. cok cok iyi yerlerde olmayi hakeden muthis insanlar toplulugu.. neyse ki onlarin sesini duyan herkes bunun farkina variyor da onlara gereken ilgiyi gosteriyor. cok seviniyorum, sizi cok seviyorum!
    (18.02.2007 00:21)

ham

    (ing.) ozunde domuz eti olan, genelde sosis, salam gibi yiyeceklerin yapi tasi.
    (15.02.2007 18:34)

domuz

    (bkz: pork)
    (bkz: bacon)
    (bkz: ham)

    bilmekte fayda var..
    (15.02.2007 18:22)

greyhound

    amerika'da ve kanada'da hizmet veren bir otobus firmasi. genelde parasi olmayan * tabakaya hitap ettigi icin arada bir guvensizlik hissi uyandirsa da 6-7 saatlik yola yuzlerce dolar bayilmak istemeyenlerin kacinilmaz tercihidir. bilet satma politikalari biraz farklidir zira siz su gun su saate bilet istiyorum dersiniz, alirsiniz ama sanmayiniz ki o gun o saatte kesin gidebileceksiniz! zira once gelen koltugu kapar uygulamasi sizin otobusten en az 2 saat once gidip siraya girmenize sebebiyet verecektir, tabi o otobuse kesinlikle binmeniz gerekiyorsa.. yani aslinda o aldiginiz bilet bir hafta suresince istediginiz gun istediginiz saat icin gecerlidir ve bu adamlarin sisteminde "carsamba saat 19.00 otobusune bilet bitti" diye bir uyari olmadigindan bilet satisi neredeyse sinirsiz olarak devam eder. bu noktada cektiginiz iskenceyi sirada beklerken tanistiginiz birbirinden ilginc insanlarla notrlemeye calisirsiniz, cogu zaman da basarili olursunuz.

    amerika'da calisanlarin neredeyse hemen hepsi zencidir. genelde insanlara cok nazik davranmamakla birlikte arada bir de olsa iyilik melegine donusup cantanizi bile kontrol etme ihtiyaci duymadan guler yuzle sizi otobusunuze bindiriverirler. yani burda adamina gore muamele isler.. terminalleri hep downtown bolgelerinde, nedense guvenli olmayan yerlerde bulunur. o yuzden gece yolculuklari -gidip oncesinde de beklemek gerektigi icin- gunduz yolculuklarindan biraz daha urkutucu olabilir. en iyisi orda calisanlardan icinde bir melek olabilecegini dusundugunuz kisiye yavastan yanasmak, onunla/onlarla sohbet edip kendinizi garantiye almaktir.

    otobusler eskidir, ikram, servis gibi seyler zaten yoktur, onun lafini bile etmiyoruz, gelin gorun ki mola da vermez bunlar. velhasil ucuz * yolculugu secip iskencesine de ses cikarmadan pasa pasa katlaniyoruz gibi bir durum soz konusudur..
    (15.02.2007 18:20)

mardi gras

    bu seneki resmi sitesi http://www.mardigrasday.com/ olan, 20 subat'ta amerika'nin new orleans sehrinde duzenlenecek, acun firarda programlarinda gorup de bildigimiz, hatun kisilerin incik boncuk karsiligi goguslerini gosterdigi dunyanin en buyuk festivallerinden birisidir. insanin olmeden once "birini bari yakayalip gitsem" diyebilecegi turden bir eglence..
    (15.02.2007 17:33)

kütüphane

    bazen de soyle seyler olabilir bu huzur yuvasinda;

    kutuphanede yayilmis, her notunuz bir yerde, kitabiniz baska bir yerde, siz ayri bir yerde sefa icinde ders calismaktasinizdir. en sakin, ucra koseyi de secersiniz ki birilerinin gelip "hocam boş mu?" diye sorma ihtimalini en aza indirgeyebilin. her yaklasanla goz goze gelinir, cekinmeden "buraya oturmak istemeyeceksin değil mi" bakisi atilir. bunu anlayan kisi yuzunde eksi bir ifadeyle sizden uzaklasir. basarili olmanin gururuyla tekrar derse donulur. bu bir kac kere tekrarlanabilir, siz her seferinde bikmadan bakisinizi atarsiniz.. taa ki arsizin biri cikana kadar..

    o ki (bkz: arsiz), sorma geregi bile duymadan esyalarini yamaciniza koymaya baslamistir bile. siz goz goze gelmeye calisirken o size hic aldirmadan guzelce kurulma eylemine devam eder. siz isteksizce, bir yandan toparlansam mi, gercekten oturacak mi yoksa beni mi deniyor ikilemi icindeyken bir yandan da ic cekerek, gerekirse offf'layarak ve saga sola -mümkünse boş masalara doğru- bakinarak derdinizi anlatmaya calisirsiniz. lakin butun cabalariniz sonucsuz kalacaktir, arsiz ille de sizin yaniniza oturacak, keyfinizi kaciracak, ayaklarinizi yaninizdaki sandalyeye uzatip, evinizdeymissiniz gibi rahat bir pozisyonda calismaniza izin vermeyecektir. git başka yere otur demeye iciniz elvermeyecek, kendinize; insan ol telkinde bulunacaksinizdir.

    arsiz ancak esyalarini koyma ve varsa ceketini cikarip sandalyeye guzelce asma eylemini de bitirdikten sonra cekinmeden sizinle goz goze gelebilecektir. artik agirligini koymus, oraya oturmak icin size danismayacagini kanitlamistir. bir nevi aranizdaki soguk savasi kendi taktigiyle gayet de kazanmistir. siz insanlık çerçevesinde kaldiginiz surece o zaten savasa cerceve disi basladigi icin yenilginiz kacinilmaz olacaktir. iste artik yaninizdadir. koskoca kutuphanede, saginiz solunuz onunuz arkaniz bosken sizin yaniniz doludur! kalkip baska yere gitmek vardir elbet lakin bu istekten hemen su yuzden vazgecersiniz;

    arsiz sizin yaniniza sirf sizi rahatsız etmek için gelmistir. ne ders calisiyordur, ne kitap okuyordur ne de size gore faydali bir sey yapiyordur. demem o ki, o masada olmaya ozel bir ihtiyac duymuyordur.. siz soru cozmek, konu anlamak icin sac bas yolarken ve zaten keyfiniz de -kacirilmisken-, arsiz yanibasinizda muzik dinleyip ya kagida resimler karaliyor ya da bir seyler yaziyordur. yaninda getirdigi kocaman canta hic acilmaz, icinden defter kitap namina bir sey cikarilmaz. o dakika anlarsiniz ki bu sahsiniza acilmis bir savastir. simdi baska bir ikilem baslar; masanizi degistirip yenilgiyi 2-0 kabul etmek ama ayni zamanda calismaniz gereken konulara hem rahatiniza kavustugunuz hem de arsizdan uzaklastiginiz icin yine yeni yeniden motive olabilir hale gelmek mi yoksa bu yersiz ve gereksiz yenilgiyi kabullenemeyip kontrataga gecme karari almak ama dersleri bir kenara atmak mi?

    iste bu noktadan sonra kisilik devreye girer, kimin ne yapacagi belli olmaz der aynen topu taca atarim. velhasil zor celiskidir bilirim. bu durumla karsilasan kisilere de sakin ol, sinirlerine hakim ol sarkisini dinlemelerini salik veririm. kolay gelsin efenim...
    (15.02.2007 17:17)

kütüphane

    simdilerde insanlarin internet vasitasiyla bilgiye daha kolay ulasabiliyor olmasindan kelli eski popularitesini yitirmis gibi dursa da kutuphane ozunde cok huzurlu bir yer oldugundan muptelalarini henuz kaybetmemistir. raflar dolusu kitap, ansiklopedi, dergi, makale.. ne ararsaniz bulabileceginiz bu ucsuz bucaksiz bilgi yuvasinda saatler harcamak hem yeni bir seyler ogreniyor olmanin verdigi hazla hem de kendinizle ve hayal aleminizle bas basa kalmanizla sonuclandigindan arada bir keske hic isim gucum olmasa da haftalarca su tozlu raflari kurcalasam der insan. her gordugune bir el atmak, kendini kaybetmek, su da var bu da var diye maymun istahli olmak isten bile degildir kanimca. en zevklisi de ozel bir arastirmaya ihtiyac duymuyor haldeyken bugun bu civarlari kurcalayayim demektir. sectiklerinizin icinden ne cikacagini bilmemek, o gun ne ogreneceginiz bir surpriz olmasi daha da heyecanlandirir. dikkat etmek lazimdir zira aliskanlik yapabilir. insani sosyal hayattan uzaklastirip kitaplarin o buyulu dunyasina uzuuunca bir sure daldirabilir. ola ki bir de muzik, film vs bolumu varsa bu kutuphanenin * iste o zaman ben yatagimi buraya tasisam bir goren olur mu acaba diye icinizden gecirebilirsiniz, normaldir. ben anlayisla karsiliyorum yerlerde surunup her raf arasinda bir molayla dolasan merakli beyinleri ve gozleri.
    (15.02.2007 17:13)

the 300 spartans

    http://300themovie.warnerbros.com/ adresinden filmle ilgili turlu turlu bilgilere ulasilabilir. 3 mart'ta gosterime girmesi bekleniyor. kacirilmamasi gereken bir film.
    (15.02.2007 16:55)

hace mucho mucho tiempo

    el laberinto del fauno soundtrack'inin kanimca en can alici parcasidir. alir boyle caninizi, parcalar, dograr, katlar..
    dinlemek isteyenler icin; http://www.panslabyrinth.com/ adresindeki downloads bolumune gitmek uygun olacaktir.

    bir de su vardir ki; nana de mercedes, ona hicbir sey demek istemiyorum. rahat aglayin, cekinmeyin efenim.
    (03.02.2007 19:20)

javier navarrete

pan s labyrinth

sayfa: 1-2-3

Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.