ankara

  >>

  1. turkiye cumhuriyeti'nin 13 ekim 1923'te ilan olunan baskenti.

    meral okay'a sordular bir roportajinda, "ankara'da yasamak size ne katti?" diye, soyle cevap verdi, "ben ankara'da dakik olmayi ogrendim, her yere zamaninda yetismeyi. cunku ankara'da nereye ne zaman gideceginiz bellidir
    (tony almeida 27.03.2006 00:19)
  2. ilk kez gelenlerin daha once hic bilmiyormus gibi, denizsiz oldugunu her 10 saniyede bir tekrar etme geregini duyarak cevresindeki insanlari kendince aydinlattigi yer.

    (malloryknox 30.03.2006 16:39)
  3. düzenli olmak en önemli özelliklerinden sayılan, nedense insanları hep aynı yerlere gitmeye meraklıymış gibi görünen, bariz bir eksiklik olsada arada deniz olmaması insanı bunalıma sokan başkentimiz. sevmeye çalışıyoruz kendisini.
    (amarie 28.04.2006 22:27)
  4. türkiye cumhuriyeti'nin başkentidir. düzeni, inceden soğukluğu, ikliminin sertliği, devletin merkeziliğinin ağırlıkla hissedildiği, çorak bir ovadan büyük bir şehire dönüşen güzel şehir. şehrim.

    puslu kışıyla ve öldürücü yazıyla, atatürk'ün kabri ile, meclisi ve müzeleri ile başkenttir. geceleri her zaman serin ve sessiz olur ankara'nın. usulca elini tutuverir bir aralık gecesinde, soğuk ve dostane. hoyratça savurur saçlarını göğsüne ve yalnız değilsindir artık..

    bir gece görüntüsü içi bkz: http://www.quovadimus.org/turkey99/400/99-27-18-ankaranight.jpg
    (olurooleseylerbazen 07.06.2006 22:21)
  5. büyükşehir belediyesininin "ankara artık yemyeşil" şeklinde bir imaj empoze etmeye çalışsa da gri rengin her tarafta hakim olduğu şehir. yeşil olan sadece halk otobüsleri ve bir kaççam fidanı...
    (kandan adam 21.07.2006 08:41)
  6. "ankara sivilmez ankara'ya alışılır." tezlerinin yanlış olduğunu bir kez daha kanıtlayan, insanın ankara'yı sevmesi için neden teşkil eden muhteşem vega şarkısı.

    yağmur dönerken kara şarkılar var falımda
    hepsi sana hepsi sana bu gece ankara
    yağmur dönerken kara yine yol var falımda
    ister özle yok istersen hiç hatırlama

    kısmıysa beni benden alır götürür.
    (cancan 06.08.2006 20:43)
  7. türkiye'nin başkentidir. bir memleketin başkenti olmasından dolayı, o memleketin kültürünün müziği için konservatuar yapılmamış belki de tek başkenttir. sürekli genişleyen yerdir. her yaz metro ve yol inşaatlarından dolayı halkının kendisinden nefret ettiği şehirdir.****
    (benlicenan 06.08.2006 21:51)
  8. mermer yığını başkentimizdir; ama ne hikmetse 1 ay bile uzak kalsam kendisinden, özlerim hatta burnumda tüter, kışın çok sıkıcı, buhran dolu bir havası vardır, severiz kendisini.
    (odalarda 25.08.2006 00:54)
  9. günahıyla sevabıyla hep ama hep sadece sana ait olduğunu söyleyen şehir...
    onun için -aşk gibi-: onunlayken hep uzaklaşmak, ondan uzakkende hep yakınlaşmak istenir.
    (kendiniyazanhikayeler 25.08.2006 02:25)
  10. denizi yoktur, tarihi ve doğal güzellikleri fazlaca değildir, memuru boldur, resmiyeti fazladır, ama sevecendir ankara. yılmaz erdoğan'ın da aşağıda belirttiği gibi yaşamayan bilemez, yaşamayan sevemez.
    "ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
    bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan
    ankara'da yaşamak"
    (g shock 25.08.2006 02:53)
  11. kızılay'daki kitap-cafeleriyle kültür ve huzur yuvası, öğrenci ve memur kenti.
    (omurcek 25.08.2006 04:01)
  12. ankara bedirhan gökçe'nin beğendiğim bir şiiri. ankara'nın resmi ve soğuk duruşunu anlatır ve ankara gibi olmanın nasıl olduğunu. ancak ben yine de ankara yı seviyorum.


    hey gidi ankara hey
    beni de benzettin ya kendine
    astin suratimi, resmilestirdin beni
    hey gidi ankara hey
    beni de benzettin ya kendine
    yüzümde bürokrat gülümsemesi
    içimde politik çikmazlar
    kaçinci askti tattigim aksamlarinda
    kizilay'da yürüyemeden el ele ayrildigim
    bir gecelik duygu esnemesinde
    yalnizligimla kendimi evime attigim
    tutamadigim mevsimlerini doya doya
    kaybettigim kendimi herhangi bir sokagin
    herhangi bir ayriminda...
    geçerken ömrüm giris katlarinda, üsüdüm titredim.
    otuz yasima girerken bir yaz aksaminda,
    bekar evlerinin soluk aydinliginda kötü aliskanliklar edindim.
    hiçbir kiza yalan söylemedim ankara.
    ama bir ebruli aksamda, ezan seslerine karisti çigligim.
    oyaliyormusum kendimi geçici heveslerde.
    kar çiçekleri açiverdi yüregimde,
    sen ask de buna, ben çikmaz sokak ankara.
    delik olan cebime koyacaktim tüm hüzünlerimi
    yine siirler çalip sairlerin soluk nefesli kitaplarindan,
    sarkilar sarkilar düzecektim ona ve ankara,
    çelik renkli gecelerine dagittigim yildizlardan,
    taç yapacaktim sari saçlarina.
    gözlerindeki yesilden sürecektim antik yalnizligina.
    ikimizin de paylasacagi birisi olacakti hayatimda.
    anlarsin ya sen ankara, ben ve o.
    Ãœç kisilik bir dünya kuracaktik,
    gözyaslarinin kahkahaya karistigi su dünyada.
    duygu sevinecekti,
    telefon edip zeynep'e evleniyormus diyecekti.
    frekansini yakalamisken tam da mutlulugunun,
    çankaya'dan bir rüzgar esti.
    kiskandin ya bizi helal olsun sana
    su ölümlü dünyada kendin gibi bir dünya görmeden,
    bogacaksin öylemi, kalabalik kaldirimlarinda beni.
    hüzne doyacagim öylemi, senin gibi gecekondularinda.
    benim gibi bir bozkir çocugu,
    meram aksamlarinda çiçeklerin nasil olgunlastigini bilirim ben.
    çözmüsken sifresini tam da hayatin
    korkma ankara korkma
    yazilmamis bir siirin okundukça çogalan ilk kelimesinde,
    akip giderken kaderimiz iki ayri yöne,
    mutlaka bulusacak vuslat denizinde.
    ankara korkma okudugu dualari anamin ikimizi de kurtaracak.
    hiç ummadigin bir günde, söyle günes burcundayken sevinçlerin
    sen bana alisacaksin ben de sana ankara



    bedirhan gökçe


    (munzevi 29.08.2006 16:55)
  13. sadece içinde yaşayanların 'memur kenti' nden fazlası olduğunu anlayabileceği, sonbaharı, kışı onunla sevdiğim kent.dışardan gelenlerin çoğunlukla 'ankara da ne çok çift var.' yorumunu yaptığı kenttir de aynı zamanda.
    (yumusakca 29.08.2006 20:22)
  14. eskilerin güzel bir sözü vardır: şerefil mekân bilmekin yani mekânlar içerisinde oturanlardan dolayı şereflidirler.kısaca demek istiyorum ki sevdiğim birkaç insanın ikamet etmesinden dolayı sevebileceğim şehir.**
    (uydurellezine velbeceruhu 28.09.2006 10:48)
  15. kadim mukimlerinin bir turlu zincirlerini kirip ayrilamadigi, icinde yasarken pek fazla sorun yapmadiklari kesinlikle memur sehri tabiatinin buram buram hissedildigi sosyal yasam olarak hic bir kesimin disarda yemek harici aktivite arayanina yeterince secenek ve tatmin sunamayacak bir sehirdir. ankaralilar istanbul`a turist olarak gelirler ve istanbuldan cekinirler istanbul`u bu pencereden gorunce de hic birsey anlamazlar. "bu mu milletin ayilip bayildigi yer?" diye iclerinden gecirirler. istanbulda bir vesile ile uzun sureli yasamaya baslayan ankaralilar ise bir daha kolay kolay ankarayi ozlemezler.
    (benbudejavuyudahaoncegordum 28.09.2006 13:12)
  16. askerliği, üniversite öğrenciliği, kızılayı ve kızları unutulmayan tek şehirdir. izmir kızları halt etmiştir ankara'da kış gelince kızların o güzel ankara gibi oluşları yanında.
    (sivrisinek 28.09.2006 14:58)
  17. kuşkusuz türkiye' nin en düzenli şehridir. denizi olmasa dahi denizi olan bir sürü şehirden daha güzel bir şehirdir. parkları, yeşil alanları, kızları, üniversiteleri, kamu binaları, ulaşım sisteminin rahatlığı, gri binaları ve sıcakkanlı insanlarıyla türkiye'nin en güzel şehri olan istanbul'dan daha modern bir şehir sistemi ve şehir plancılığına sahiptir. her ne kadar memur kenti olarak anılsa da aslında öğrenci şehridir.
    (high fidelity 30.09.2006 09:19)
  18. hacı bayram velî hazretlerinin manevî merkez olarak bulunduğu başşehrimizdir.
    (simas 30.09.2006 20:58)
  19. denizi olsa süper olur denilen ülkemizin başkentidir.

    kararında bir kalabalığı vardır, ne fazla ne eksik. sadece 2-3 merkezi semti kalabalıktır, trafik sorunu sürekli değildir. saatlerinizi trafikte harcamazsınız.

    denizi yoktur ama güzel bir gölü, şelalesi ve kalesi vardır. parkları çok fazladır *

    tüm tikkyleri, sosyeteleri, kıroları bir arada görmeniz için kızılay, bahçeli ve tunalı semtleri vardır. yeni çıkan tüm pahalı ve gösterişli arabaları bu kişilerin altında görmeniz mümkündür, ayrıca eski model arabalara doluşmuş ve bu semtlerde turlayan kırolara rastlamak da mümkündür..


    çok sayıda üniversitesi vardır, bu açıdan tam bir eğitim yuvasıdır. liseleri de fena değildir, iki senedir öss de birinci çıkaran, benim de mezunu olduğum yıldırım beyazıt anadolu lisesi bu şehirdedir. memur kenti olduğu kadar tam bir öğrenci kenti de denilebilinir.

    bürokrosi işleri çabuk ilerler, resmi işlerinizi çok çabuk yapabilirsiniz. milletvekili, bakan ve bunların bilumum özel kalemlerini tanıma fırsatınız olabilir.

    süper ligde 3 takımı vardır, bu açıdan eğer taraftarı olduğunuz takım istanbulda ise bu takımları 3 kez canlı seyretme imkanınız vardır, istanbul un tadını vermez ancak yine de bir çok şehirden avantajlıdır.

    özellikle belediye otobüsleri hafta içleri akşam saatlerine kadar yaşlı kişilerle doludur. oturarak gitmeyi hayal etmeyin. ayrıca bu otobüslerdeki koltuk kapma sevdası ankara nın tam bir memur kenti olduğuna kanıttır.

    kira fiyatları çeşitlidir,her keseye uygun bir daire bulmak mümkündür. zengin kişiler için de, orta gelirliler için de oturulacak birçok semti vardır, benim de oturduğum keçiören bu semtlerin başında gelir.

    ankaranın çarpık kentleşmesi uzun süredir durmuştur, son derece planlı bir kentleşmeye sahiptir. şehre uzak da olsa sakin olan bir çok semtinde oturmak mümkündür. metro inşaatlarının da bitmesiyle gerçekten son derece düzenli olacaktır.

    tüm buluşmalar ve muhabbetler kızılay, bahçeli ve tunalı semtlerinde gerçekleşir. burada binlerce genci görmeniz mümkündür. genel buluşma noktalarındaki yığılmaları görürsünüz zaten; gima, ykm, dost kitapevi gibi. kızılay binası karşısındaki samatya uğrak mekandır, ankara ya yeni başlayanları karınlarını doyurmak için ilk oraya götürler. çiftlik denilen ve içerisinde hayvanat bahçesininde bulunduğu yer yemek ve dinlenmek için çok güzeldir. akşam 11 den sonra herkes evlerine hücum eder.

    ticaret ve sanayi açısından son derece gelişmiştir. aradığınız teknolojik, inşaat, mobilya vs. gibi aklına ne gelirse tüm ihtiyaç ürünlerinin her çeşidini anında bulabilmeniz mümkündür.

    iş imkanı da oldukça geniştir, iyi kötü bir işiniz garantidir diyebilirim.

    kışları çok soğuk ve yıldırıcıdır, bu soğuğa alışılması zordur. yazları ankarada durulmaz, son derece bunaltıcıdır. ilk bahar yağışlı geçtiğinden pek iç açıcı değildir. en iyi mevsimi son bahar dır, havası ayarında, sakin ve iç açıcıdır.

    sonuç olarak yaşamak ve çalışmak için ideal bir şehirdir, ancak çok farklı duygular yaşatacak kadar fazla yeri yoktur ama orta kalitede ve mutlu bir hayatı size yaşatmaya hazır bir şehirdir.
    (sainteagle 06.10.2006 18:38 ~ 30.06.2015 12:33)
  20. yılmaz erdoğan'ın çok güzel bir şiiri...

    bende ankara'nın en çok dönüş yolunu sevsem de yılmaz erdoğan'ın ankara şiirini dinlediğimde/okuduğumda bir sempati duyarım ankaraya...

    ankara'ya
    öyle yakışırdı ki kar
    asfaltlar ışıldar
    buz tutardı resmi yalanlar
    kimse keman çalmaz belki ama
    çok keman çalınsın balolarında
    diye yapılmış
    gri
    sisli
    binalar

    alnının ortasında
    ciddi bir devlet asabiyeti

    çok kötü günlermiş gibi en genç zamanlar
    bu zulüm bu sevda bitmezmiş sevmek
    bir halkı sevmekse aşk o zaman sevmekmiş
    biz bir şeyi delicesine severiz ama tanrım neyi

    kahve önü çatlak mozaik
    bel kemiğine tehdit
    kürsüler üstünde
    çok sigara içen
    öğrenciler

    bir daha asla yaşayamayacağı
    aşkları teğet geçerken
    hep onu sevmeyenleri severek
    hep onu sevenin gözlerinden
    kalabalıklara kaçarak
    karışarak toplumcu gerçekçi yalnızlıklara
    yüksek rakımlarda çatlamış dudaklarını
    bir izmirli güzele dayatmak varken
    hep kardeş olacak değiliz ya, yaşasın halkların sevgililîğî

    soyut bir sevdaya
    beşik kertilmiş olan
    dağda çoban
    şehirde şark çıbanı sayılan
    fırat'ın büyük elleri
    ararat'ın kız yelleri
    cilo'nun derin nefesleri
    hülasa kente hukuk mukuk okun
    mümkünse o arada da memleketi kurtarmaya gelmiş

    anadolu çocukları
    ankara' ya
    öyle yakışırdı ki kar
    asfaltlar ışıldar
    buz tutardı resmi yalanlar

    belki balkona kar seyretmeye çıkar diye
    sevdiğimiz kızlar
    çok dibimiz donmuştur
    ve çoğu zaman
    bu kar mevzuu
    kızlara yeterince ilginç gelmemiştir

    hiçbir şey
    kapalı bir dükkan kadar
    hüzünlü gelmez insana
    ankara'da
    yoksa bugün bir hayat
    yaşanmayacak mı duygusu çöker bütün bozkıra

    kimse keman çalmaz belki
    belki bu fiim hiçbir zaman
    o kadar fiyakalı olmayacak ama
    hiçbir lahmacunda
    o okul yolundaki üçüncü sınıf lokantadakinin
    tadını vermeyecek bir daha
    çok daha iyilerini yedim sonra
    bizzat urfa'da hatta
    ama hiçbirinde
    o kadar aç oturrnadım sofraya
    ankara'ya

    öyle yakışırdı ki kar
    çok yabancı bir soluk duyulur bazı
    bilinmez bir dilin ıslığından
    anla ki sıkıldı bizim konsolosluktaki konuklar
    öyle deme ankara'yı sevmeyene bir zulümdür
    bu kadar insanın neden ankara'yı sevdiğini anlamadan

    ankara'da yaşamak
    yollarına hep sevdiğimiz insanların
    adlarını vermediler ama
    biz her duvara
    bilvesile onların adını yazarak yaşadık
    kül ve betondan mürekkep
    yaşadıkça yaşanılası gelen
    o tuhaf bozkır kokusunda

    ankara'ya
    öyle yakışırdı ki kar
    asfaltlar ışıldar
    bir günden bir sürü gün yapan
    mesai saatlerinde hiçbir şey yapan

    hiçbir şey alıp hiçbir şey sunan
    rakıyı bol sulu içen
    dokunmasın için deği
    çabuk bitmesin dîye devletimin tekel rakısı
    hep kağıtlara bakarak

    hep kağıtlardan bakarak
    hem neşet ertaş' ı hem bülent ersoy' u
    aynı anda sevmeyi başararak
    karısının bayat ekmeklerden yaptığı tatlıyı
    çok beğenmeyerek ama
    yine de bu tasarrufunu takdir ederek
    boynu hep kıdemli bir atkının içinde saklıyken
    hep bir şeylere birilerine küsmüş gibi
    yürüyen

    memurlar
    ankara'ya
    öyle yakışırdı ki kar
    asfaltlar ışıldar
    buz tutardı resmi yalanlar

    biz
    şimdi kapalı bir kuruyemişçi
    dükkanının
    -ki bütün plan kar altında
    tuzsuz ay çekirdeği çitieyip
    yanı sıra bafra içmektir

    kötü ışıklandırılmış vitrininden
    umutsuzca içeri bakan

    kimliği gereğinden fazla sorgulanmış
    merhabadan çok çıkar ulan kimliğini denmiş

    yani sistem kendi verdiği kimliği
    zırt pırt geri istemektedir
    doğduğu yer yüzünden
    doğuştan kavgacı zannedilen ama
    pek çoğu kavgadan nefret eden

    kavgacı
    esmer
    cesur

    korkak
    çoğu kürt
    çoğu türk
    çocuklardık
    ankara'ya
    öyle yakışırdı ki kar
    ha sonra

    belki ahmed arif'in aklına
    hiçbir şairin aklına gelmeyecek
    çünkü hiçkimse bir daha ankara' yı

    o'nun kadar sevemeyecek
    bir şiir islenir

    kar altındadır varoşlar
    hasretim, nazlıdır ankara

    ustam yine sen bilirsin ama
    hangi aralıkta bir şair ölmüşse
    işte o,en netameli aydır bence

    ankara'ya
    öyle yakışırdı ki kar
    asfaltlar ışıldar
    yalanlar

    şimdi ve sonra
    ne zaman ankara'ya kar yağsa
    elim gönlüm
    çocukluğum buz tutar

    (options 20.10.2006 00:27)
  21. başkent olmaktan fazla öteye gidememiş, bakanlılarla müdürlüklerele dolu (aklınıza gelen her kurumun bir müdürlüğünü bulabilirsiniz) heryerde sıranın söz konusu olduğu çok fazla robotlaşmış nüfusu olan kimisine göre güzel fakat güzel şehir kriterlerine göre baya vasat bir şehir... Meşhur olduğu iki şey keçi ve kedi çünkü başka hiçbirşeyi yok.... Fakat nerde yaşıyosun diye sormayın çünkü cevabım ankara :)
    (nothingg 20.10.2006 00:34)
  22. mustafa kemal atatürkün türkiyeye en büyük armağanıdır bu şehir. şöyleki ki "kurtuluş savşaı günlerinde atatürk bir gün ankara karargahında yemek yedikleri masanın üstünü çok çıplak bulur ve "şöyle bir iki çiçek yok mu, ıslatıp masaya koysanız" der, o zamanlar ankara da atatürkün yemek yediği masayı süsleyecek bir demet çiçek bulunup masanün üstüne konamaz. aradan geçen belli bir zamandan sonra atatürk ali fuat cebesoyun ankarayı ziyareti sırasında çankaya'da çiçek tarlalarının arasında kabul eder. ali fuat cebesoy ve mustafa kemal eski silah arkadaşlarıdır ve ali fuat cebesoy atatürke moskovada ki izlenimlerini anlatır. cebesoy da atatürk'ten sakarya meydan muhaberesi*nin ayrıntılarını anlatmasını ister. ancak atatürk bir ara durur ve tarlalardaki çiçek fidanlarını gösterir ve "bakınız ali fuat başa bunlarda bizim ankara toprağı üzerinde kazandığımız zaferler" der.

    ankara gerçekten de türkiye'nin kalbidir, sevmemek daha zordur ankara'yı fakat türkiye'nin başkentidir ve atatürk'ün türkiyeye cumhuriyetten sonra verdiği en değerli hazinedir. tüm bunlar bir yana atatürk'ün ankara'yı başkent yapmasındaki amaç kendi tabiriyle; "türkün olmazı olur kılan büyük gücünü dünyaya bir kez daha kanıtlamaktır. yine atatürk'ün ankara hakkındaki şu görüşü de yadırsanmamalıdır "bir gün gelecek şu çorak tarlalar yeşil ağaçların çevirdiği villaların arasında uzanan yeşil alanlar asfaltla bezenecek burada yeşil bir kent doğacaktır".*

    işte türkiye'nin kalbinin attığı bu kent, bu gün çoğumuzun arabayla herhangi bir yerde yanından geçtiğimiz köhne anadolu kasabalarından farklı bir kasaba değildi, fakat bu gün ise paranın, siyasetin ve türkiye'nin her bakımdan yönetildiği kenttir.
    (high fidelity 20.10.2006 18:21)
  23. her yolun kızılay'da kesiştiği, son günlerde kavşak çalışmaları sebebiyle trafiğin çile haline geldiği bir memur şehridir ankara. şehir dışından gelen misafirlerinizi götürüp gezdirebileceğiniz pek fazla yeri yoktur; bu yüzden de kısa süreli geziler için pek cazip değildir. ama orada yaşamayı planlayanlara, kıvamında bir nüfus, nispeten sorunsuz bir trafik, düzen, kaliteli eğitim kurumları, kamuda prestijli iş imkanları gibi bir çok avantaj sunar.
    ayrıca, aselban'ın dileğine uygun olarak, "zaferlerimin şehri" olması için uğraştığım şehirdir.
    (pelinmkp 06.11.2006 11:50)
  24. yahyâ kemâl beyatlı'ya göre her ne kadar "ankara'nın en güzel yeri istanbul'a dönüş yolu"* olsa da, güz, kış ve bahar bakımından üstüne tanınmaması gereken şehirdir. şehir merkezinde tabiat güzellikler elbette eksiktir ama mevcut olanı kendisini göstermeyi pek bir becerir, o tarâvetleriyle şehri pek güzel sarmalayıverirler..
    (benlicenan 04.01.2007 00:05)
  25. 3 gün kaldım ...gündüz amele yanığı oldum gece sigara içerken camın önünde donuyordum...kafamı çevirdiğim her yerde bir bakanlık ya da birşey başkanlığı vardı.yolda yürüyen 10 kişiden 8'i takımlı ya da döpiyesliydi...ah istanbul ah bursa dedim...düzenli bir şehir diyorlar...birde şehirlerarası otobüs terminali çok soğuk ve hoş bi havaya sahipti...duvarları çok yüksekti banklarda birileri uyuyordu vs...tam bir film karesi gibiydi...hissettiğim tek şey ankara'dayken 'burda ölsem üstümden atlayıp geçerler' oldu...*
    (mistaneek 22.01.2007 07:49)

>>



Vampircik - 2005 - 2015

sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur. sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez. yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.

sözlük sistemi ile geliştirilmiştir.